Osman Müftüoğlu

Kortizolün fazlası neler yapıyor?

26 Kasım 2019
Stres, kortizolü yükseltiyor. Yükselen kortizol de bizi hasta ediyor. Kronik depresyonda da kortizol seviyeleri yükselişe geçiyor. Peki, artan yani kanda yükselen o kortizol bizde neler mi yapıyor? İşte ilk 10...

◊ Tansiyonu yükseltiyor.
◊ Kan şekerini zıplatıyor.
◊ Kalp hızını artırıp çarpıntıya yol açıyor.
◊ İştahı tetikleyip kilo aldırıyor.
◊ Belleği ve konsantrasyon kabiliyetini azaltıyor.
◊ Bağışıklığı baskılayıp enfeksiyonlara zemin hazırlıyor.
◊ Kronik bir yorgunluk sebebi olabiliyor.

Yazının Devamını Oku

Kanser önlenebilir mi

25 Kasım 2019
Evet, eğer yediğinize, içtiğinize, aktivite düzeyinize, uyku kaliteniz ve de stres yönetiminize dikkat edersiniz kanserlerin pek çoğunu önlemeniz mümkündür. Biliniz ki kanserde genetiğin rolü yüzde 15-20’yi geçmez.

Daha da önemlisi o genetik faktörü, doğru yaşam tarzı değişimleri ile yöneterek neredeyse sıfırlamanız mümkün olabiliyor. Yaşamınıza bu 4 değişimi ekleyerek kansere yol vermemeyi siz de hedefleyin. Denemeye değmez mi?

İŞTE FREN
ZERDEÇAL kanserlerin her türlüsünde etkili bir baharat. Ama söz konusu kalın bağırsak kanseri olduğunda faydası adeta zirve yapıyor. Kanserin başlangıç aşaması olan, yani yuvasını teşkil eden ilk dokusal değişiklikleri de kansere öncülük eden ve polip olarak bilinen prekanseröz oluşumları da düzenli zerdeçal tüketimi ile kontrol altına almanız mümkün olabiliyor. Hatta zerdeçalın kansere dönüşmüş poliplerde bile kanserin oluşumunu durdurabileceğini gösteren bulgulara rastlanmış. Kısacası zerdeçalın kanserden korunmadaki öneminin üzerinde biraz daha dikkatle durmanızda fayda var.

KALIN BAĞIRSAK İÇİN 10 ÖNERİ

Daha çok zerdeçal ve daha sık sebze, meyve, tahıl tüketip daha çok posa yüklemek kalınbağırsaklarınızı sevindirecek, kanser meselesine daha en baştan ‘dur’ diyecektir.

Kalsiyum ve folik asitten zengin yeşil yapraklı sebzelerle beslenmek korunma gücünüzü daha da arttıracaktır.

Yazının Devamını Oku

Bende de reflü olabilir mi?

22 Kasım 2019
Size dört soru soracağım. Bu sorulardan üçüne “evet” diyorsanız, sizde de reflü sorunu olabilir, dikkatli olun.

1. Midenizin üstünde bir ağrı, yanma, ekşime, kaynama ya da spazm hissediyor musunuz?
2. Zaman zaman ağzınıza acı, ekşi ya da tuzlu bir sıvının geldiğini hissediyor musunuz? Bu durum sık tekrarlıyor mu? Sıvının içinde yemek artıkları da olduğu oluyor mu? Özellikle yatarken ağzınıza gelen bu artıklar yüzünden yataktan fırlamak zorunda kalıyor musunuz?
3. Günün herhangi bir saatinde, özellikle de geceleri inatçı bir öksürük nöbeti yaşıyor musunuz?
4. Tekrarlayan ses
kısıklığı probleminiz
var mı? Kulak burun boğaz uzmanı ses tellerinizde ödem, şişme ya da tahriş olduğunu söyledi mi?

Reflü için yaşam tarzı değişimi şart!

◊ Rafine ürünleri, unlu, şekerli besinleri azaltın.

Yazının Devamını Oku

Bağışıklığınızı kuvvetlendirmek için doğru beslenin

21 Kasım 2019
Dengeli beslenme, bağışıklık sisteminin yakıtı gibi. İşte bağışıklığınızı kuvvetlendirmek için tüketmeniz gereken besinler...

Kış kapıya dayandı. Doğal olarak da nezleye, gribe, sinüzit veya farenjite yakalananların sayısı çoğaldı.

Beslenme bugünlerde daha farklı bir önem kazandı. Zira yeterli ve dengeli beslenme bağışıklık sisteminin yakıtı gibi.

Peki ne yapmalı?

Her şeyden önce her gün yeteri kadar protein kazanmaya çalışın. Özellikle hayvansal proteinlerden yararlanmayı unutmayın.

Balık, et, tavuk, yumurta, yoğurt, kefir, ayran, süt çok önemli besinler.

Probiyotiklerden zengin oldukları için yoğurt ve kefiri özellikle tavsiye ediyorum.

Bunlardan biri ya da birkaçı her gün sofranızda bulunsun.

Sebze ve meyve yemeyi de ihmal etmeyin. Özellikle bol renkli, taze meyve ve sebzeleri tercih edin.

Yazının Devamını Oku

Doğal beslen uzun yaşa

20 Kasım 2019
Doğru, dengeli, sağlıklı ve kaliteli şeyler yiyip içenler daha sağlıklı ve uzun ömür sürer. Neden mi? İyi beslenmek her şey değilse bile çok şeydir de ondan!

Beslenme sadece karın doyurmak, yalnızca “yakıt deposu doldurmak”tan daha fazlasıdır. Yaş ilerledikçe yıkılanı, kırılıp döküleni, paslanıp bozulanı düzelten “doğal ilaçlar” sadece besinlerle kazanılabilir.
Beslenmenin püf noktalarını iyi öğrenmek, doğru anlamak ve bildiklerinizi hayata geçirmek zorundasınız.
Besin seçimlerinizi işinize, yaşınıza, cinsiyetinize ve ekonomik durumunuza uygun değişimlerle çeşitlendirmelisiniz.
İyi beslenmek ille de pahalı şeyler yiyip içmek anlamına gelmiyor.
Ucuz ama sağlıklı beslenmek her zaman mümkün.
Ailenizin sağlık hikâyesi, yani genetik risklerinize uygun bir beslenme planını nasıl oluşturabileceğinizi sorup, okuyup, araştırıp öğrenmelisiniz.
Eğer herhangi bir sağlık sorununuz varsa bu sağlık problemini iyileştiren ya da kötüleştiren besinlerin neler olduğunu da bilmeniz gerekiyor.

ÖNEMLİ

Yazının Devamını Oku

Dr. Small’un 8 kuralı

19 Kasım 2019
Dr. Gary Small, Harvard’lı ünlü uzmanlardan biri. O uzun, sağlıklı ve huzurlu hayat yolculuğunu döşeyen taşların sekiz ayrı taş ocağından gelmesi gerektiğini düşünüyor. İşte o taş ocaklarının açık ve net adresleri:

◊ Aklınızı, zihninizi keskinleştirin.
◊ Olumlu, iyimser biri olun.
◊ Sağlıklı ve samimi ilişkiler geliştirin.
◊ Stresle mücadele edin.
◊ Çevrenize sahip çıkın.
◊ Formda kalın.
◊ Doğru, akılcı beslenin.

Yazının Devamını Oku

Hastalıkları ‘tedavi etmek’ yerine ‘önlemek’ için... 6 tavsiye

18 Kasım 2019
“HAYAT hocam” 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in tavsiyelerinden biri de şu idi: “Tekrarda her zaman fayda vardır”. Ben de sizi biraz sıkma pahasına da olsa, belirli konulara daha sık değiniyorum. Özellikle konu “tedavi etmek” değil de “korumak”, yani “önlemek” olduğunda Süleyman Bey’in o tavsiyesini ısrarla uyguluyorum.

Bu arada onun bir başka önerisini de aklımdan hiç çıkarmıyorum: “Siz doktorlar nedense sebeplerden çok sonuçlara odaklısınız. Oysa ‘sonuç odaklı yaklaşım’ yeni olumsuz ve kötü sonuçlara, ‘sebep odaklı yaklaşım’ ise sonuçları kontrol altına almaya yardımcıdır”. İtiraf edelim ki özellikle son 50 yılın hekimleri, yani bizler, kronik sağlık sorunlarını önlemede size “ömürlük ilaçlar” vermek üzere, yani “önlemek” değil “tedavi etmek” üzerine eğitildik. Oysa bu yaklaşım değerli bir meslektaşımın Dr. Michael Greger’in tanımıyla “Taşan bir lavabonun musluğunu kapatmak yerine altındaki zemini paspaslamaya benziyor”. İşte bu nedenle eski tavsiyelerime bugün bir kez daha göz atmanızda fayda var.

1) BİTKİ BAZLI BESLEN

Aynı dönemlerde yavaş yavaş hayvansal besinleri azaltıp bitki bazlı bir beslenme modeline odaklanın. Bazı uzmanlar bu değişimi en az “aktivite artışı” kadar önemsiyorlar. Hatta bazıları biraz daha ileri gidip, “40’ından sonra bitkisel bazlı beslenme sigarayı bırakmanın beslenmedeki karşılığıdır!” diyor. Kısacası 40’lı yaşlar sonrasında “aslan değil, kuzu olma” sürecine girmenizde fayda var.

2) ASLAN DEĞİL KUZU OL

Aslan değil, kuzu olma süreci sadece yeme içme, yani “bedeni besleme” meselesi de değildir. “Ruhu besleme” açısından da önemlidir. Orta yaş virajını döndükten sonra hepimizin aslanlara özgü “sert, hoyrat, kırıcı, gergin, sinirli ve öfkeli” vb davranışlar yerine kuzu postu giyerek sakin, iyimser, hoşgörülü, affedici hatta kabullenen bir ruh organizasyonu oluşturmamız lazım.

3) AZ YE ÇOK SPOR YAP

Yazının Devamını Oku

Obeziteyi patlatan iki büyük YANLIŞ!

16 Kasım 2019
Sağlık Bakanımız açıkladı: Her üç vatandaşımızın biri maalesef obez! Bu, 10-15 yıl sonra her üç vatandaşımızdan birinin diyabet, hipertansiyon, yağlı karaciğer, safra taşı, bellek bozukluğu, kalp krizi adayı olacağını gösteriyor. Peki ne oldu da patladı obezite? Ya da nasıl başardık bu zor işi? Yanıtlar iki başlıkta özetlendi...

Yanlış besleniyoruz

Uzmanlara göre yüz yıl öncesine oranla daha fazla kalori tükettiğimizden değil, daha fazla toksik kalori tükettiğimizden kilo alıyoruz.
Bunun anlamı şu: Belki 50-100 yıl önce de günde 2 bin-3 bin kalori alıyorduk ama bu kaloriler sentetik değil doğal, toksik değil faydalı, içi boş değil dolu kalorilerdi.
Son 50 yılda, özellikle geçtiğimiz 20 yılda durum kökünden değişti. Şimdi artık daha çok “toksik, sentetik ve boş kalori” tüketiyoruz. Ekmekti, krakerdi, gofretti, pizzaydı, cips, bisküvi, çikolataydı derken vücutlarımızı “toksik kaloriler çöplüğü” haline getiriyoruz. Yediğimiz her şeyin içine fazlasıyla giren glukoz veya fruktoz nedeniyle pankreaslarımızın canına okuyup insülin patlamaları ve hipoglisemi gelgitleri içinde yerli yersiz, zamanlı zamansız şuursuzca yiyip içiyor, neticede de yağlandıkça yağlanıyoruz. 2020’de “hafiflemek” hepimizin ortak hedefi olsun. “Hafifleyin, gençleşin” sloganımızı yeniden devreye girsin.

Tembellikte rekora gidiyoruz

Tembellik, aktivite eksikliği, kısacası hareketsiz hayat tarzımız birinci yanlışa adeta tuz, biber ekiyor. Harcamadığımız toksik kaloriler önce karaciğerimizde, omentumumuzda, sonra da göbeğimizde, kalçalarımızda yağ olarak depolanıyor.
Bu iki büyük hatanın faturasını çok iyi bildiğinizden eminim ama ben bir kez daha tekrarlayayım:

Yazının Devamını Oku