Osman Müftüoğlu

Et mi ot mu

12 Temmuz 2021
Soruyu “Hayvansal besinler mi, yoksa bitkisel gıdalar mı daha sağlıklı?” şeklinde sormak daha şık olurdu ama böyle bir başlığın daha çok ilgi çekeceğini düşündük.

Meselenin esası şudur: Hayvansal besinler (kırmızı et, balık, tavuk, yumurta, süt, yoğurt...) yüksek protein güçleri, zengin demir içerikleri, yoğun kolajen yükleri ve genelde faydalı doğal yağ içerikleri nedeniyle “faydalı besinler” listesinin en üst sıralarında yer alıyor. Ne var ki araştırmalar özellikle 40’lı yaşlardan sonra mutfak bütçesinin büyükçe bir kısmının “ete değil ota” yani “hayvansal besinle yerine bitkisel gıdalara” ayrılmasının daha doğru olacağını söylüyor. Peki, neden? Yanıtlar 1 numaralı kutuda...

ET YERİNE OT YERSENİZ...

- Daha az SERBEST RADİKAL üretirsiniz.

- Daha az İNSÜLİN salgılarsınız.

- Bedeninize daha az TRİGİLİSERİD yüklersiniz.

- Daha çok ANTİOKSİDAN kazanırsınız.

- Daha güçlü

Yazının Devamını Oku

Antikor mu T hücresi mi

10 Temmuz 2021
Pandemi sayesinde çok şükür neredeyse hepimiz birer bağışıklık uzmanı (!) olduk.

“B hücreleri ne yapar, T hücreleri nasıl bir koruma sağlar?” gibi sorularının yanıtını bile öğrendik. Biliyoruz ki B hücreleri, antikor üreterek, T hücreleri de virüsün bulaştığı hasta hücreleri yok ederek görevlerini yerine getiriyor. Etkin bir bağışıklık için ise B ve T hücrelerinin birlikte çalışmaları, işbirliği yapmaları vazgeçilmez ve mühim bir ayrıntı. B hücrelerinin ürettiği “antikorlar”a da, enfekte hücreleri ortadan kaldıran “T hücresi aklı”na da ihtiyacımız var. Peki, öncelik hangisinin? Daha doğrusu hangisi daha önemli? B hücrelerinin antikor üretim kabiliyetine mi, T hücrelerinin aklına, hafıza yeteneklerine mi güveneceğiz? Daha da önemlisi bizi hangisi daha uzun bir zaman dilimi içinde koruyabilir? Soru çok! Yanıtlar için buyurun...



BANA GÖRE
T LENFOSİTLERİNİZE GÜVENİN

Yazının Devamını Oku

Virüs evcilleştirilebilir mi

8 Temmuz 2021
“Hızlı aşılama” kampanyamız başarıyla sürüyor.

Ve görünen o ki eğer bu hızla devam edebilirsek çok değil, 3-4 ay içinde salgını önemli ölçüde kontrol altına almış olacağız. Ama bilelim ki mevcut ve oluşabilecek muhtemel yeni varyantlar, her zaman için önemli birer tehdit olmaya devam edecek. Gerçi mevcut aşıların çoğu en son tespit edilen Delta ve Delta Plus varyantları dahil, varyantların neredeyse tamamına karşı etkili ve koruyucu gibi görünüyorlar ama yine de bilelim ki her yeni varyant yeni bir risk olarak karşımıza çıkacaktır. Ve yine anlaşılan o ki eğer aşılamayı hızla sürdürebilir ve mümkün olan en kısa zaman diliminde mümkün olduğu kadar çok insanımızı aşılayabilirsek “virüsü evcilleştirmek” gibi önemli bir şansı da yakalayabilmemiz mümkün olabilecek.

Unutmayalım: Virüsün evcilleştirilmesi onun sıradan bir kış enfeksiyonuna dönmesi haline geliyor. Bunun için en etkili çare olarak da hızla uygulanan yaygın bir aşılama faaliyeti ve bunun sağlayacağı yüksek düzeyde toplumsal bir bağışıklık gücü gösteriliyor. ÖZETİ ŞUDUR: Aşılama oranlarını ne kadar yükseltebilir, aşılama hızını ne kadar arttırabilirsek virüsü evcilleştirip sıradan bir kış enfeksiyonu haline getirme şansımız o ölçüde artacaktır. İŞTE BU NEDENLE aşılamada frene basmamak, hızı kesmemek, daha da önemlisi çevremizdeki kararsızları ikna edip bir an önce aşılanmalarını sağlamak şu anda en önemli önceliklerimizdir. TEKRARLIYORUM: Bu virüs de evcilleştirilebilir. Çaresi ise yaygın bir aşılama faaliyeti. 

OKUR SORUSUMENOPOZ BEYİN SİSİ YAPAR MI?

YAPAR! Zaten bu nedenle menopoza giren kadınların bir bölümünde “kafa karışıklığı, odaklanma güçlüğü” gibi sorunlar görülebiliyor. Hatta bu ve benzeri sorunlar bazı kadınlarda menopozdan 5-6 yıl önce bile başlayabiliyor. Menopozla ilişkili bilinç bulanıklığının nedeni olarak da beynin bellekle ilgili önemli merkezlerinden biri sayılan hipokampus bölgesindeki östrojen reseptörlerinin menopozdan sonra oluşan ani östrojen düşüşleri nedeniyle yaşadıkları sorunlar gösteriliyor. Menopozla birlikte ortaya çıkan “östrojen yoksunluğu” sadece sisli beyin ve benzeri bellek karmaşalarına yol açmıyor. Östrojen kaybının menopozla ilişkili ani sıcak basmaları, uyku bozuklukları, gece terlemeleri ve benzeri problemlerden de sorumlu olabileceği biliniyor. Menopoz işaretleri yalnızca bunlarla da sınırlı kalsa neyse. Kemik ve kas kütlesinde azalma, tekrarlayan çarpıntı atakları, değişken duygusal dalgalanmalar, saç dökülmeleri, cilt kurumaları ve kırışmaları, kalp damarlarında plak oluşumları da östrojen kaybının sonuçları olarak gösteriliyor. Yaşla ilerleyen hormonal kayıp erkekler için de önemli bir sorun. Testosteron azalmasıyla karakterli andropoz dönemindeki erkekler de benzer birçok sorunu yaşayabiliyor.

KISA BİLGİTESTOSTERON AZALINCA NE OLUYOR?

YAŞLANMA

Yazının Devamını Oku

Sağlıkta Zoom efekti

5 Temmuz 2021
Pandeminin sağlıkta da bazı eğilim ve değişimlere yol açacağı kesin. Bu değişimlerden biri de muhtemelen “ZOOM EFEKTİ” olacak.

Bu efekt sayesinde de yüz ve diş estetiğinde beklentiler zirve yapacak (!). Bu konudaki ilk bilgi estetik diş hekimliği alanının ünlü bir hekiminden, Dr. Galip Güreli’den geldi. Galip Hoca’ya göre, özellikle iş dünyasında artarak düzenlenen “görüntülü ZOOM toplantıları”, bu toplantılara katılanların kendi görünümleriyle ilgili ciddi bir farkındalık geliştirmesine sebep oldu. Bireyler bilgisayar veya cep telefonu ekranında kendi yüzlerini ilk defa daha öncesinde hiç olmadığı kadar uzun süre görme, izleme, inceleme, analiz etme -hatta eleştirme- fırsatı buldular. Neticede de özellikle ağız ve yüz bölgelerinde, önceden gözlerine batmayan bazı uyumsuzlukların (!) farkına varıp çözüm aramaya başladılar. Konuya daha sonra da değineceğim ama şunu şimdiden belirteyim: Yüz ve diş estetik operasyonlarında son aylarda fark edilir bir artış var. Aynı artış “saç ektirme” konusu için de geçerli.




BİR AYRINTI
DR. GÜRELİ NE DİYOR?

Diş

Yazının Devamını Oku

5 soru 5 cevap... Üçüncü doz

3 Temmuz 2021
Başlangıçta biraz tökezlesek, ufak tefek bazı aksaklıklar yaşasak da son 2-3 haftada müthiş bir performans gösterip “hızlı bir aşılama” sürecine girdik.

Biraz ulaştığımız yüksek aşılama rakamlarından, biraz da son dönemde kullandığımız BioNTech mRNA aşısından güç alarak eski hayata neredeyse tümüyle ve yeniden “Merhaba” dedik. Ne var ki tam da bu sırada devreye yeni bir dert, yeni bir problem, “Delta varyantı meselesi” girdi. Muhtemelen biraz da bu nedenle Bilim Kurulu’nun da tavsiyesini dikkate alan Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, “kahraman sağlıkçılarımızın” ve 2 doz aşısını yaptıran “50 yaş üstü” vatandaşlarımızın 3. doz aşılarını yaptırabileceklerini açıkladı. Peki, nedir bu “3. doz” ya da “hatırlatma dozu” olarak tanımlanan yeni gündem? 3. doz şart mıdır? Şartsa neden? Sorular çok ama şimdiden söyleyeyim cevaplar net ve açık değil. Detaylar için buyurun...

İYİ BİLGİ 1
HATIRLATMA/3. DOZ NEDİR

BİRKAÇ istisna dışında aşılar için de belirli bir “güven aralığı” var. Bu aralık aşıdan aşıya değişebiliyor. Aralığı belirleyen şey ise aşının sağladığı hücresel ve salgısal koruma gücü, yani antikor düzeyi ve T hücresi bağışıklığı oluyor. Özetle çoğu aşı için zamanla azalan bağışıklık düzeyini yeniden arttırıp eski seviyesine ulaştırmak için bir “güçlendirme dozu”, bir “hatırlatma dozu” yani bir çeşit “pekiştirme dozu” gerekebiliyor. Bu doza da günlük tıp pratiğinde “RAPEL DOZU” deniyor.


Yazının Devamını Oku

Isınma turları başlıyor

1 Temmuz 2021
16 ay sonra, ilk defa eski hayata yeniden dönme ve yeni bir hayata “merhaba” demenin keyfini ve mutluluğunu yaşıyoruz.

“Yeni hayat” tanımını biraz abartılı kullandığımın ben de farkındayım. Doğru olanı “ısınma turları” olmalı. Çünkü “gerçek yeni hayata” sonbaharda “merhaba” diyebileceğiz. Kanaatim odur ki bizim yeni hayatımız daha doğrusu hasretle beklediğimiz o eski günlerimiz bu sonbaharda çiçeklerini açacak olan farklı bir ilkbahar ile başlayacak.



Pandemiyi dikkatle izleyen ve elinden geldiğince doğru analizler yapmaya çalışan biri olarak sizden ricam şudur: Önümüzde konulan seçenekler ne kadar fazla, şımartıcı, coşku verici, hatta şaşırtıcı olsa da gelin lütfen bu seçeneklerin hepsini birden aynı anda ve hızla devreye sokmayalım. Aşılama kampanyası sonuçlanıncaya, toplumsal bağışıklık düzeyine ulaşılıncaya kadar gelin ufak ufak “ısınma turları” yapmakla yetinelim.

Mesela düğünlere, nişanlara katılalım ama halay çekmelerden uzak duralım. Mesela toplu taşıt araçlarını kullanalım, akşamları çıkıp parklarda bahçelerde biraz nefes alalım ama gereğinden çok ve kontrol-

Yazının Devamını Oku

Sırada diyabet tehdidi mi var

28 Haziran 2021
Salgının başından bu yana biriken bilgiler 2 yönlü bir tehdidin altını ısrarla çiziyor.

Tehditlerden biri “COVID-19 nedeniyle hastanede yatan ağır hastaların, özellikle de yoğun bakım ihtiyacı duyan vakaların önemli bir kısmında tip 2 diyabetin yani yetişkin tipi şeker hastalığının saptanması”. İkinci tehdit ise daha da önemli: “COVID-19 geçirenlerin, özellikle hastalığı ağır atlatanların ve uzamış COVID problemi yaşayanların bir kısmında hastalığı takiben tip-1 ve tip-2 diyabet ortaya çıkabiliyor.”

İşin uzmanları olarak biz doktorların da, bu tehditlerin muhatabı olan sizlerin de bu 2 önemli bilgiyi dikkate almalarında fayda var. Nedeni şu...




TEHDİT 1

Yazının Devamını Oku

Delta’ya dikkat!

26 Haziran 2021
Hindistan'da salgının en yoğun olduğu dönemde ortaya çıkan Delta ve Delta Plus varyantları şu anda küresel anlamda en baskın koronavirüs tipi olarak kabul ediliyor.

Delta va Delta Plus’ın müthiş hızlı bir bulaşma yeteneğinin olması ise sadece biz uzmanların değil, meseleye dikkatle yaklaşan devlet adamlarının da kafasını karıştırıyor. Özellikle Avrupa ve bu arada da Rusya, şu anda Delta varyantının en yaygın görüldüğü coğrafyalar. Bu nedenle de Putin, Merkel, Macron, Johnson fark etmiyor, hemen her ülkede yöneticiler halka “Delta varyantı konusunda ciddi endişelerimiz var, hepimiz dikkatli olmalıyız” mesajı veriyor. Bilelim ki aynı duyarlılığı bizim de taşımamız, göstermemiz ve aşılama sürecinde yakaladığımız mükemmel başarıyı gölgeleyecek hataları yapmamamız lazım. ÖZETİ ŞUDUR: Delta varyantı mühim bir meseledir. Rahatlayalım ama rehavete asla kapılmayalım.




GÜNÜN SORUSU
ERKEKLİK Mİ HASTALIK MI

Yazının Devamını Oku