Osman Müftüoğlu

Durmayın düşmeyin üşütmeyin

21 Ocak 2023
SİZİNLE bu köşede “sağlıklı bilgileri” paylaşırken mottolar kullanmayı seviyorum. İsterseniz gelin, bu güzel cumartesi sabahına o mottolardan birini hatırlayarak başlayalım, “DURMA! DÜŞME! ÜŞÜTME!” diyelim... Yukarıdaki mottoda “DURMA!” sözcüğünü kullanmamın nedenini daha önce de yazmıştım, bir kez daha hatırlayalım: Sandalye ya da kanepede oturarak geçirdiğimiz ilk 20 dakikanın hemen sonunda, en geç de 30 dakika içinde hareketsiz kalan kalça ve bacak kaslarımızda İNSÜLİN DİRENCİ BELASI (!) anında devreye giriyor. Hareketsiz kaslarda oluşan bu direnç de “ŞEKER İNSÜLİN DENGESİ”ni altüst edebiliyor.

İnsülin direncinin nelere yol açabileceğini daha önce de bu köşede sık sık tekrarladım: Kalıcı insülin direnci, şeker hastalığına giden yolun başlangıcını, damar sertliğine, kalp damar hastalığı, beyin damar hastalığı, ateroskleroza uzanan yolun ilk adımını, karaciğer yağlanmasının mesajcılığını, safra kesesi taşının haberciliğini, gut hastalığının tetikçiliğini, hatta bazen muhtemel bir kanserin işaret fişekliğini üstlenebiliyor.

Bu köşede ısrarla tekrarladığımız “Durmayın, uzun süre oturarak zaman harcamayın!” çağrımızın bilimsel bir kanıtı daha geçtiğimiz günlerde önemli bir tıp dergisinde yayımlandı. İsterseniz gelin yeni bir güne başlarken o yayına da bir göz atalım...

KÖTÜ HABER

UZUN SÜRE OTURMAK HASTA EDİYOR

COLUMBİA Üniversitesi’nde (ABD) yapılan bu yeni araştırmanın neticeleri geçtiğimiz günlerde Medicine&Science in Sports&Exercise dergisinde yayımlandı. Araştırma sonuçlarına bakılırsa, “oturarak çalışmak zorunda kalan herkes oturmanın oluşturabileceği sağlıksız sonuçlardan kurtulmak için HER YARIM SAATTE BİR 5 DAKİKA hafif bir yürüyüş yapmak zorunda!” Araştırmada her yarım saatte bir 5 dakika yürüyüş yapan katılımcılarda, kan şekeri yükselmelerinin neredeyse yüzde 60 oranında azaldığı gösterildi. Aynı araştırmada 30 dakikada bir tekrarlanan 5 dakikalık bu kısa yürüyüşlerin KAN BASINCINI da dengelemeye yardımcı olduğu net ve açık olarak kanıtlandı. Araştırmayı yürüten uzmanlardan Keith Diaz, “Gün içinde tekrarlanan bu kısa yürüyüşlerin kan şekeri ve kan basıncını ayarlama dışında, ruh halini iyileştirme ve yorgunluk hissini azaltmak için de faydalı olabileceğini” belirtti.

Yazının Devamını Oku

Maskeli günler geri mi geliyor

19 Ocak 2023
EĞER gerekli özeni göstermez, bazı basit ve bildik tedbirleri yeniden, dikkatle ve samimiyetle uygulamaya koymazsak normal hayatta olmasa da en azından toplu taşıma araçlarında önümüzdeki birkaç ay için “MASKELİ GÜNLER”e yeniden dönebiliriz.

Bunun ilk işaretini Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verdi. DSÖ 10 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Amerika ve Avrupa’da giderek artan sayıda “Omikron varyantı vakası” görüldüğünü ve sayıların artış hızından endişe duyduğunu açıkladı. DSÖ yetkilisi Catherine Smallwood, “Ülkeler arası yolculuklarda COVID-19 testi istenmesinin gerekebileceğinin, özellikle uçak yolculuklarında -bilhassa uzun uçak yolculuklarında- yolcuların maske takmalarının uygun olacağını” tavsiye etti. Bence bu uyarının dikkate alınmasında ve en azından toplu taşıma araçları ve uçaklarda maske kullanımı meselesinin yeniden gündeme getirilmesinde fayda var. Bunu bir zorunluluk olarak düşünmemeli, “bir tedbir” gibi kabullenmeliyiz. Özellikle sömestr tatili nedeniyle artacak olan uçak yolculuklarında maske ile korunma meselesinin yeniden dikkate alınmasında fayda var.

AKLINIZDA OLSUN

UÇAKTA VİRÜS KAPMAMAK İÇİN 7 ÖNERİ

HAVAYOLLARININ çoğu, özellikle bizim “milli havayolumuz THY”, uçak yolculuklarımızı “minimum virüs bulaşma riski ile yapabilmemiz” için gerekli her türlü tedbiri salgının başından beri zaten dikkatle uyguluyor. Ama bilelim ki araştırmalar, uçak yolculuklarında sadece soğuk algınlığı virüsünü kapma ihtimalinin bile yüzde 25’e kadar artabileceğini gösteriyor. Bu nedenle muhtemel bir bulaşmayı önleyebilecek tedbirlerden -maske takmak dışında- ilk yedisini sizinle yeniden paylaşmak istedim.

1- Koridor yerine pencere kenarını tercih edin.

2- Arkadaki değil öndeki koltuklarda yer bulmaya çalışın.

3-

Yazının Devamını Oku

COVID-19 aşısı kalbi krize sokar mı

16 Ocak 2023
ÖNCE bilimsel verilere dayanarak bir türlü sonlanmayan bu tartışmaya yazının daha en başında net ve açık bir cevap verelim:

Bugüne kadar yapılan hiçbir araştırma bize COVID-19 aşılarının kalp krizine yol açtığını gösteren net bir veri seti vermedi. Tersine onlarca araştırmada COVID-19 aşıları ile -bu aşıların ölü virüs aşıları ya da mRNA aşıları olması fark etmiyor- kalp rahatsızlıkları arasında herhangi bir bağlantının olmadığı kanıtlandı. AMA ŞU BİLGİ KESİNLİKLE DOĞRU: COVID-19 döneminde, özellikle geçtiğimiz bir yıl içinde kalp krizlerinde belirgin bir artış var. Bu artışın sebebi ise aşılar değil, farklı nedenler. Peki, o nedenler neler?

BANA GÖRE

KALP KRİZLERİNDEKİ ARTIŞLARIN SEBEPLERİ NELER

1- İlk neden, pandemi döneminde “birinci basamak sağlık hizmetlerinin” aksaması. Anlamı şu: Pandemi döneminde özellikle sokağa çıkma yasağı uygulamaları nedeniyle koruyucu sağlık hizmetleri ciddi şekilde aksadı. Çoğu kalp hastası ya da kalp hastası adayı sağlıklı insan yaptırmaları gereken kontrollerini yaptıramadı, kullandıkları ilaçları yeniden reçete ettiremedi, gerekli takipleri gerekli ciddiyetle tamamlayamadı. Kısacası pandemide mevcut ya da muhtemel kalp rahatsızlığı olanların “taranma ve izlenmeleri” ciddi ölçüde aksadı.

2- Hepimiz evlerimizde hareketsiz bir yaşam sürmek zorunda kaldık ve egzersizden uzak tembel bir dönem yaşadık. Bu da kalp damar sağlığımızı olumsuz etkiledi.

3-

Yazının Devamını Oku

Kalbinize iyi bakın

14 Ocak 2023
İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in önceki gün yaşadığı -ve ne iyi ki geçici ve ciddi olmadığı anlaşılan- kalp sorunu hepimizi ürküttü ve üzdü. Sayın Akşener’e geçmiş olsun diyor, sağlık ve afiyetler diliyorum.

Kalp krizleri son günlerin en sık konuşulan sağlık sorunlarından biri. Özellikle COVID-19 döneminden sonra kalp sorunu yaşayan ve hatta kalp krizi geçirenlerin sayısında bir artış olduğu kesin. Bunu kalp uzmanları da doğruluyor, hatta son zamanlarda gençlerde bile sürpriz kalp krizi ataklarına rastlandığının altı çiziliyor. Her ne kadar kalp sorunlarındaki bu artışın arkasında COVID-19 hastalığının ve hatta uygulanan aşıların etkili olduğunu söyleyenler varsa da bu bilgi şimdiye kadar bilimsel olarak doğrulanmış değil. Kanaatime göre, eğer böyle bir artış söz konusuysa öncelikli neden 2 yılı aşan COVID-19 döneminde kalp sorunlarımızla ilgili sağlık kontrollerimizi aksatmamız olmalıdır. İsterseniz gelin, şimdi esas konuya, kalp krizi meselesine dönelim.



ÖNEMLİ
KALBİMİZ DERDİNİ NASIL ANLATIYOR

Yazının Devamını Oku

Topraktan tohuma mikroplastik tehdidi

12 Ocak 2023
Görünen o ki “MİKROPLASTİK TEHDİDİ” gelecekteki sağlık tehditlerinin en önemlilerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor.

Dünyanın hemen her ülkesinde sadece yiyecek ve içeceklere değil, havaya, suya, toprağa kısacası her yere sızan bu mühim ve ölümcül sağlık tehdidinin her gün yeni ve farklı bir boyutu tespit ediliyor. Şimdi de yeni bir araştırmada, mikroplastiklerin sadece su veya ambalajlar yoluyla değil, toprak yoluyla da yediğimiz gıdalara biz farkında olmadan sızabileceği gösterildi. Araştırma ABD’de yapıldı. Organik gübre olarak kullanılan “atıksu çamurları”na karışan mikroplastiklerin sadece tarım arazilerini kirletmediği, toprak yoluyla o arazilerde yetişen bitkilerin bünyelerine de sızabildiği anlaşıldı. Peki, nasıl? Hazırsanız buyurun...



BİR UYARI
MİKROPLASTİĞE ÖNLEM GEREKİYOR 

ÖZETİ ŞUDUR: Ülkemizde de Çevre, Tarım ve Sağlık Bakanlıklarının bir araya gelerek boyutları giderek büyüyen bu önemli sağlık tehdidine karşı hızlı ve kalıcı çözümler üretmesi ve uygulamaya geçilmesi lazım. YENİ TEHDİT

Yazının Devamını Oku

Gençlik sırrı NAD’de mi gizli

9 Ocak 2023
NAD açık yazılımıyla “Nikotinamid Adenin Dinükleotit”, son yılların en çok konuşulan “besin destekleri”nden biri.

NAD aslında bize yabancı bir molekül de değil, tanıdık, bildik bir doğal mucize: B3 vitamininin bir türevi. Yaşlanma araştırmaları yürüten uzmanlar, yaşlılık sürecinde NAD seviyelerinin giderek azaldığını, yaşlılıkla ilgili sorunların çoğunun da bu azalmadan kaynaklandığını düşünüyorlar. Bu nedenle de özellikle mitokondri fonksiyonlarını düzenleme ve mitokondrilerden enerji üretimini arttırmada sadece ağızdan takviye olarak değil, yaşam tarzı değişiklikleriyle de NAD seviyelerimizi arttırmamızı öneriyorlar. Yaşlanma uzmanlarına göre, eğer yeterli NAD seviyelerine sahip olabilirsek kronik hastalıklara yakalanma ihtimaliniz azalacak, bedenlerimiz daha dirençli ve güçlü kalacak, sağlıklı, formda ve fit yaşlanma ihtimaliniz daha da artacaktır. Peki, nasıl ve neden? Hazırsanız buyurun...

KISA BİLGİ

NAD NASIL ARTAR

İYİ haber şu: Düzenli ve etkili egzersiz çalışmaları, usulüne uygun yapılan aralıklı oruç çabaları ve sık tekrarlanan, bedensel sıcak/soğuk değişimleri ile NAD seviyelerimizi biz de doğal yoldan kolayca arttırabiliriz. NAD seviyelerimiz arttıkça vücudumuzdaki “onarım genlerimiz” daha aktif hale geliyor. Neticede de yaşlanma hızımız düşüyor, bedenlerimiz daha güçlü, sağlıklı, formda ve fit, daha enerjik bir yaşlanma fırsatı bulabiliyor.

İYİ BİLGİ

NAD’E NE YAPIYOR

Yazının Devamını Oku

Gribe nezleye ev işi formüller

7 Ocak 2023
Anlaşılan o ki bu kışı da sadece COVID ile değil, grip, nezle ve diğer üst solunum yolu hastalıkları ile birlikte ve adeta kucak kucağa geçireceğiz.

Bir okuyucumun deyimiyle ortalıkta tam da bir “nezle ve gripten kırılma durumu” var. Ve yine bir kez daha itiraf edeyim: Anlı şanlı modern tıp bu basit virüsler karşısında bugün de hâlâ yeterince güçlü değil, hatta çaresiz. Bu nedenle isterseniz gelin, sizinle daha önce de paylaştığım “EV İŞİ GRİP NEZLE FORMÜLLERİ”ni bugün bir kez daha gözden geçirelim.



VARAN 1
İSTİRAHAT EDİLECEK

Yazının Devamını Oku

Nezle ve grip takviyelerinde ilk 5

5 Ocak 2023
Ortalık toz duman, neredeyse her iki kişiden biri hasta.

Sanki adeta virüs ve bakteri üreten bir şebeke var ve o şebeke gökten üzerimize bu kış yağmur, kar yerine mikrop yağdırıyor. Özellikle çocuk acilleri nezle, grip ve diğer üst solunum yolu bakteri ve virüsleri nedeniyle sağlığı bozulmuş çocuklarla dolu. Kimi influenza, adenovirüs, RSV ya da Rhinovirüs kimi de beta hemolitik steptokok enfeksiyonu nedeniyle ateşten, nefes darlığından, yorgunluk, kırıklık ve kas ağrılarından, kimileri de günler haftalar değil neredeyse aylardır geçmeyen öksürükten şikâyet ediyor. Büyükler için de durum pek farklı değil. Onlar da tıpkı çocuklar gibi aksırıyor, öksürüyor, boğaz ağrısı, yorgunluk içinde kıvranıyor. Peki, bu kış için neredeyse kader haline gelen(!) bu mikrobik saldırıların süresini kısaltacak, etkilerini azaltacak, kısacası bizi az da olsa rahatlatacak doğal bazı destekler yok mu? Var! O doğal desteklerin ilk beşlisi ise şunlar...



KESİP SAKLAYIN
İŞTE O KIŞ DESTEKLERİ

VARAN 1KARAMÜRVER: Karamürver/Sambucus Nigra antiviral gücü yüksek ve bu nedenle de soğuk algınlığı ya da grip nedeniyle yatağa düşenlere güçlü ve etkili yardımlar sağlayabilen en önemli bitkisel desteklerden biri. Karamürverin gribi önleme ya da belirtilerini azaltmada ciddi bir faydası yok ama güvenilir araştırmalarda kaliteli karamürver takviyelerinin hastalık süresini ciddi ölçüde kısaltabileceği gösterilmiş.

VARAN 2AFRİKA SARDUNYASI:

Yazının Devamını Oku