Osman Müftüoğlu

Öğle yemeği neden güçlü olmalı

17 Eylül 2015
Sadece çalışanlar değil, ev kadınları dâhil pek çoğumuz öğle yemeklerini dışarıda yemeye başladık. Ancak öğle yemeğinizi dışarıda yerken dikkat edilmesi gereken basit bazı ayrıntılar var. Mesela mı? Buyurun...

1. Hangi yemeği yerseniz yiyin, hangi hızlı yiyeceği seçerseniz seçin içinde daha az yağ, şeker, tuz olmasına özen gösterin.
2. Yağlı besinlerin aynı zamanda daha fazla kolesterol, daha çok kalori, daha ciddi kilo tehdidi ve reflü, gastrit anlamına geldiğini unutmayın.
3. Özellikle ayaküstü (fast food) besinlerde bulunan yağların daha çok doymuş yağ ya da trans yağ içerme ihtimali var. Doymuş ve trans yağların ciddi birer damar düşmanı olduklarını aklınızdan çıkarmayın. Sokakta ayaküstü yenen yerlerde de geleneksel tencere yemekleri veya ızgaralar bulunabiliyor, onları arayın.
4. Hazır besinlerin daha az posa, vitamin ve mineral içerdikleri aklınızda olsun.
5. Lokantalar, fast food dükkânlarından daha sağlıklıdır. Bununla birlikte “sağlıklı” olma iddiası fast food üretimine de yansıdı. Yine de yemek çeşidi çok olan bir lokantada sağlıklı bir yiyecek sipariş etme şansınız yükselir.
6. Yemek siparişinizi verirken küçük porsiyonlar sipariş etmeye dikkat edin. Açık büfelerden uzak durun.
7. Kremalı çorbalar yerine sebze çorbalarını, kremalı salatalar yerine basit salataları tercih edin.

Yazının Devamını Oku

Kolesterol hapları memeleri büyütüyor

16 Eylül 2015
Kolesterol haplarının birçok yan etkisi var. Bunlardan biri de erkeklerde görülen meme büyümesi problemi.

Statinlerin meme büyütücü etkilerinin ne sıklıkta olduğuna dair elimizde net ve açık bir bilgi yok ama şu konuda ortak bir fikir birliği olduğu söyleyebilir: Uzun süre statin kullanan erkekler memelerinin büyümesine şaşırmamalı!



Kolesterol hapları olarak bilinen statinlerin çok sayıda yan etkileri var. Bunlardan bazıları hayatı tehdit edici boyutlara varabiliyor, bir kısmıysa uzun vadede ortaya çıkıyor. Statinlerin karaciğer ve kaslara zarar verebilecekleri uzun süredir biliniyor.
Bellek zayıflaması, saç dökülmesi, yorgunluk, dikkat dağınıklığı, uyku bozukluğu, cinsel güçsüzlük, şeker hastalığını davet edebilme gibi yan etkileri ise yeni anlaşılan olumsuz sonuçları.
Öyle görünüyor ki son 20 yılda daha yaygın kullanım alanı bulmaları statinlerin yan etki ve zararlarının daha net ve açık olarak ortaya çıkmasını kolaylaştırdı.
Statinlerin yarattığı muhtemel sorunlardan biri de erkeklerde görülen meme büyümesi problemi.

Yazının Devamını Oku

Bir yorgunluk reçetesi

15 Eylül 2015
Yorgun musunuz? Kendinizi güçsüz, halsiz, bazen de “pili bitmiş!” gibi mi hissediyorsunuz? Lütfen hemen vitaminlere, minerallere, ginsenglere, rhodiolalara filan sarılmayın.

Çareyi kahve fincanlarında aramanıza da gerek yok! Beslenmenizde yapacağınız basit değişimler de işe yarayabiliyor. Zira “yoran gıdalar”, “hipoglisemik ataklar” ve “gizli susuzluk” sorunları da sık görülen yorgunluk nedenleri ve bunlarla mücadelenin yolu beslenmede yapılması gereken bazı değişimlerinden geçiyor. O değişimlerden en önemlileri de şunlar...


* ÖĞÜN SAYINI ARTIRIN: Hipoglisemik biriyseniz sık ve kolay yorgun düşersiniz. Bu durumda küçük porsiyonlar halinde günde 3 değil, 4-5 öğün de yiyebilirsiniz.
Sık ve az yemeniz kendinizi daha enerjik hissetmenizi sağladığı gibi şişkinlik ve yorgunluğunuzu da azaltacaktır. Aman dikkat! Atıştırmalık olarak bisküvi, grisini, gofret ve şekerlemelerden uzak durun.

* SU İÇİN:

Yazının Devamını Oku

Sonbahar için 7 sağlık ödevi

14 Eylül 2015
Her yeni mevsim yeni bir başlangıç, yeni bir fırsattır. Genelde “hazan mevsimi” olarak bilinen sonbahar bile yeni bir başlangıcın motivasyon unsuru olabilir.

Kabul ediyorum, çok gerginiz. Biliyorum, üzgün, hatta depresifiz. Ama yine de yeni bir deneme yapmaya ne dersiniz? Yapacaklarınızı basitçe 7 maddede özetlemeye çalıştım. Sakın “ben bunları zaten biliyorum” demeyin, “bilmek” değil, “yapmak” daha önemli...



İyi beslen: Eğer vücudunuz daha az besin almaya yöneltilir ve buna alışırsa, enerjisini korumak için metabolizmasını yavaşlatacaktır.
Zamanla aynı besinleri tüketseniz bile, vücudunuz aldığınız kalorileri yakıt olarak kullanabilmek için yavaşlayacak, az yemenize rağmen kiloların bedeninize yapışmasına neden olacaktır.
Kalori alımını azaltmanın en iyi yolu; günde 500 kaloriden çok kısıtlamayı asla yapmamak ve çok gerekmedikçe günlük kazanılan toplam enerjiyi 1200 kalorinin altına düşürmemektir. Bu önerileri fazla kilolarınızdan kurtulmak için yapın.
Metabolizmanıza çaktırmadan (!) kilo vermek istiyorsanız günde 200-250 kalorilik kısıtlamayla yetinip egzersizle kalori harcayın. Fit ve aktif bir hayat için beslenmenize daha fazla protein katın.

Yazının Devamını Oku

Dikkat aldatılıyoruz

14 Eylül 2015

Evet, göre göre, bile bile ve de “aslanlar gibi” aldatılıyoruz. Üstelik bu “aldanma” sadece “salak” yerine konulmamızla da sınırlı kalmıyor, bizi ülser, gastrit, reflü, kolit, kanser, kalp hastası yapıyor. Peki, kim bunlar? Nasıl yapıyorlar bu vicdansızlığı? İşte örnekler…


Önce tereyağına margarin ekleyip bize “margarini çok, tereyağı yok” paketleri “tereyağı” diye sattılar.
Hızlarını alamayıp tereyağına bitkisel, bitkisel yağa kanola yağı eklemeye, midemizle oynamaya başladılar. Baktılar tepki yok, tık yok, gördüler ki “ayıp”ları bir-iki gazete haberi, üç-beş kuruşluk ceza ile geçiştirildi, dolandırıcılar “hileli gıda” da yağ oyununu daha da geliştirdiler. Yağa yağ ekleme gibi ucuz işleri (!) bırakıp işi sadece “aroma” ile halletme yoluna gittiler. Netice şu: “Tereyağlı” diye satın aldığınız baklavaların çoğunda tereyağının esamesi yok! Tereyağı yerine aroması (yani kokusu) var.
Oyun sadece yağda oynanmıyor, başka alanlarda da tekrarlanıyor. Mesela baklava şerbetlerinde şeker yerine (ucuz diye) kimyasal tatlandırıcı (sakarin, aspartam) ya da mısır glikozu kullanılıyor. Yine baklavalara antepfıstığı yerine bezelye ya da yeşile boyanmış yerfıstığı ekleniyor. Bitti mi?

HANGİ YOĞURT?

Yazının Devamını Oku

Lahmacun mu, pizza mı

11 Eylül 2015
Lahmacun, içindeki et nedeniyle protein, demir ve B12 ihtiyacımızın önemli kısmını karşılıyor. Çok yağlı et kullanmazsanız, az miktardaki doymuş yağ ihtiyacımızı gidermek için de mükemmel bir kaynak. Size pizzayı değil, lahmacunu öneririm.

Lahmacun sever bir milletiz. Zenginimiz de, fakirimiz de lahmacunu seviyor. Sevilmeyecek bir lezzet de değil zaten, ince hamura hazırlanmış, kaliteli et ve bol sebze kullanılmış çıtır bir lahmacunu kim sevmez?
Hamuru tam tahıldan hazırlanır, eti bol tutulur, sebzeleri de tazesinden seçilirse (yani hamuru değil de içeriği abartılırsa) lahmacun sadece “lezzetli” değil, aynı zamanda “besleyici” ve “hızlı/fast” bir yiyecek alternatifi olabilir.
İsterseniz bu noktada duralım, başka bir konuya girelim:
Mutfak ustalarımızın lahmacun konusundaki hareketsizlikleri sürüyor. İtalyan aşçılar “pizza margarita” yani “hamur, mozarella peyniri ve fesleğen” ile çıktıkları yolda onlarca farklı alternatif pizza içeriği üreterek dünyayı fethettiler, bizimkiler ise hâlâ aynı lahmacun biçimini tekrarlayıp duruyor (Arada bir “fındık lahmacun” gibi güzellemeler yapılmadı değil ama yetmez).
Türkiye’nin mutfak ustalarına sesleniyorum: Şu lahmacun işine lütfen bir el atıp, bu müthiş lezzetten dünyanın en güçlü lezzet füzyonu Türk mutfağını uçuracak şaşırtıcı yeni lezzetler yaratıverin.
“Lahmacun-sağlık” konusunun açılımına gelince...
Bir kere içindeki et nedeniyle protein, demir ve B12 ihtiyacımızın önemli bir kısmını karşılıyor.

Yazının Devamını Oku

Yaşlılar vitamin desteği almalı mı?

10 Eylül 2015
Yaşlıların gerektiğinde “multivitamin/multimineral ve benzeri bir besin desteği” almalarının faydalı olabileceğini düşünenlerdenim. Çünkü yaşlıların çoğu iyi beslenmez, yeteri kadar gıda tüketmez.

Sık sorulan bu sorunun net bir yanıtı olmasa da yaşlıların gerektiğinde “multivitamin/multimineral ve benzeri bir besin desteği” almalarının faydalı olabileceğini düşünenlerdenim.
Çünkü yaşlıların çoğu iyi beslenmez, yeteri kadar gıda tüketmez. Çoğu yaşlı dengeli ve çeşitli beslenmede de dikkatli davranamaz. Bir kısmı da diş problemleri nedeniyle yeteri kadar çiğneyemez.
Diğer taraftan mide asitlerinin azalması, bağırsaklarının emilim gücünün düşmesi de onların mikrobesin unsurlarını yeterince kazanmalarına engel olabilir.
İşte bu nedenle yaşlılara zaman zaman veya düzenli olarak multivitamin/multimineral desteği vermek, en azından vitamin, mineral seviyelerini gösterebilecek testleri takip etmek -D vitamini, B 12 vitamini, demir gibi- bana göre doğru bir yaklaşımdır.
Biz yaşlılık programına alıp izlediğimiz kişilerde özellikle D ve B 12 vitaminlerini, folik asit, demir, magnezyum seviyelerini dikkatle izler, gerektiğinde takviye destekler veririz.
Prensip olarak da imkanı olan her yaşlıya omega-3 ve CoQ10 desteklerini tavsiye ederiz.

Yoğurt mu, osteoporoz hapı mı

Size kısa bir hasta öyküsü anlatacağım. Orta yaşlı bir hanım. Ciddi bir osteoporoz hikâyesi var. Ayrıca yorgunluk ve bellek zayıflığından şikâyetçi. Kalsiyum destekleri, B12 hapları, vitamin iğneleri, osteoporoz ilaçları kullanıyor.

Yazının Devamını Oku

Hamburger mi, kuru fasulye mi?

9 Eylül 2015
Çocuk ve gençlerimiz, “fasulye pilaki ve ayran” yerine “hamburger ve kola” ikilisini yedikçe geleceğin obezleri, diyabetlileri, tansiyon, kalp hastaları olacaklarının farkında değiller.

Güzelim mutfak kültürümüzü bir yana bırakıp adına “batı tipi beslenme” denen sağlıksız bir beslenme modelinin esiri olduk. Çocuklarımız ve gençler kuru fasulye ve nohudu neredeyse tanımıyor. Mercimek ve bezelyenin farkında bile değiller. Çünkü gazete ve televizyonlarda kıymalı veya pastırmalı kuru fasulyenin, kuşbaşı et ve soğanla hazırlanmış nohut yahnisi ya da “patlıcanlı-domatesli bulgur pilavının yanında zeytinyağı eklenmiş cacığın” reklâmı yok!
Zeytinyağlı sebzelere, güzelim salatalara ellerini bile sürmüyorlar. Varsa yoksa vıcık vıcık trans yağ, sağlıksız et, kızarmış patates, yanmış un kaynayan pizzalar, hamburgerler, kızartılmış tavuk butları, cipsler, patlamış mısır, browni, fruktoz şurubunda yüzen gırtlağına kadar kaloriye gömülmüş şekerleme ve tatlılar... Bunların hepsi beslenme alışkanlıklarımızın kötü yolda olduğuna işaret ediyor.
Çocuk ve gençlerimizi hamburger, kızarmış patates ve kola üçlüsüne yani ‘FAST FOOD KÜLTÜRÜ’ne teslim etmiş gibiyiz. Bilmiyorlar ki “fasulye pilaki ve ayran” yerine “hamburger ve kola” ikilisini yedikçe geleceğin obezleri, diyabetlileri, tansiyon, kalp hastaları olacaklar.
Şu basit ama önemli ayrıntıyı lütfen unutmayın: Geleneksel beslenmeyi bırakıp batı tipi fast food kültürüne yönelen her toplumda obezite de, kalp krizleri, beyin felçleri de, kanser de patlama yaptı.

4 SORU/4 CEVAPHangi tatlı?
Canınız tatlı bir şeyler çekiyorsa tatlı yerine meyve yemeyi deneyin. “Meyve beni kesmez ille de tatlı yiyeceğim” diyorsanız “bitter çikolata”yı deneyin ya da bizim geleneksel tatlımız aşureyi az şekerle yapıp yemeye gayret edin. Unlu tatlılar mı, sütlü tatlılar mı diye sorarsanız yanıtım “sütlü tatlılar” olacaktır.

Hangi meyve suyu?

Yazının Devamını Oku