Osman Müftüoğlu

Çikolatada ne var?

25 Şubat 2017
Çikolatanın katkısızı, yani “bitter”i birazcık acıdır, sütlüsü ve şeker ilavelisi daha çok tercih edilir.

Zaten bu nedenle üreticiler çikolatayı yalnızca şeker ve sütle değil, fındıkla veya başka lezzetlerle (mesela portakal, elma, vanilya) karıştırıp yeni ve mükemmel lezzetler üretir. Ne var ki devreye şeker ve diğer lezzet katkıları girdikçe sağlıksız gıda konusu gündeme gelir. Oysa saf çikolata da bir besindir, lezzetli, sağlık değeri de iyidir. İçinde neler var neler... Yeniden altını çizelim: Sağlığa olumlu etkiden bahsederken piyasadaki lezzet bombası bol sütlü, bol şekerli olanlardan değil, içinde hiç süt, ilave şeker ve de diğer katkılar bulunmayan bir çikolatadan, neredeyse yüzde 99 saflıktaki “bitter” çikolatadan bahsediyoruz. Detaylar için buyurun...

Ne kadar bitter

Günde 25 gram bitter tüketmenize izin var. Miktarı bazen 50-75 grama kadar da yükseltebilirsiniz. Ama sadece bazen. Bitter yüzde 90 üzerindeyse daha da güvenlidir. İçinde palmiye yağı ve/veya trans yağ da bulunmaz.
Tavsiyem şu: Haftada 2-3 kez akşam 1 bardak yeşil çay ve yanına 25 gram kadar bitter çikolata. Bu ikili tam bir antioksidan bombası gibi çalışır.

Feniletilamin... Güven duygusunu artırır

İlk sıraya “feniletilamin”i yazın. Çikolatadaki feniletilamin insana kendini iyi hissettiren bir kimyasal. Bedenine girdiği her insanın beyninde müthiş bir iyilik, berraklık ve kendine güven duygusu oluşturuyor. Laboratuvar hayvanlarına verildiğindeyse onları şımartıyor, muhtemelen de cinsel açıdan tahrik ediyor. Hayvanlar bir süre sonra birbirlerine kur yapmaya başlıyor. Durun, öyle hemen “kötü” şeyler düşünmeyin. Üzücü haber şu: Feniletilaminin insanlardaki cinsellik etkisi son derece sınırlı.

Yazının Devamını Oku

Zerdeçal her derde deva mı?

24 Şubat 2017
Baharatlar son yılların parlayan yıldızları. İçlerinden birinin, “zerdeçal”ın yıldızı ise diğerlerinden çok daha parlak. Nedeni bilimsel verilerin çokluğu ve güvenilirliği.

Zerdeçalın etkinliğini doğrulayan çalışmaların çoğu önemli araştırma merkezlerinde (MD. Anderson Cancer Center, UCLA Neurology Department) yapılıyor. Bu merkezlerin elde ettiği verilere bakılırsa da “uzun ve sağlıklı bir hayat” sürmenin en etkili yollarından birinin (tıpkı zeytin ve zeytinyağı gibi) zerdeçalı mutfağa daha çok sokmaktan geçtiği anlaşılıyor. Zerdeçalın yararları da öncelikle üç ana başlıkta toplanıyor. O üç alana gelince. Buyurun...

Zerdeçal ve kanser

Uzmanlar diyor ki: Zerdeçal tüketimi arttıkça kansere yakalanma ihtimali azalıyor. İyi bir sağlık bakımı almamaları, kafi ölçüde hijyenik bir yaşam sürme şansı yakalayamamaları, beslenmelerinde gerekli mükemmelliklere ulaşamamalarına rağmen Hintlilerde Avrupa ve Amerika toplumlarına oranla kalınbağırsak, meme, mide, böbrek, akciğer ve prostat kanserlerine daha seyrek rastlanmasının arkasında bol zerdeçal tüketimi var.
Zerdeçalın bol tüketildiği Okinawa Adası’nda da kanserlere daha seyrek rastlanıyor. Zerdeçalın kanser önleme ve mevcut bir kanserin tedavisini destekleme yönündeki faydalarını araştıran uzmanların en ünlüsü Dr. Bagavmall ve ekibi. Bu ekip Houston’daki (ABD) ünlü MD. Anderson Cancer Center’da araştırmalarını sürdürüyor.
Tabii ki başka merkezlerde de benzer çalışmalar var ve neredeyse tümünün ortak kanısı şu: Zerdeçal desteği kanserle mücadelede işe yarayabilir!

Zerdeçal ve Alzheimer

Zerdeçalın Alzheimer riskini de düşürdüğünü gösteren veriler var. 2010 yılından sonra yoğunlaşan farklı çalışmalarda bu bilgi de defalarca doğrulandı. Zerdeçal düzenli tüketildiğinde sadece Alzheimer’ı da engellemiyor, genelde her türlü demans sorununu geciktirerek belleği destekliyor.

Yazının Devamını Oku

Sophia Loren'in güzellik sırrı ne?

23 Şubat 2017
Sophia Loren sadece oyunculuğu ve güzelliğiyle değil, 70’li yaşlar sonrasında bile genç ve güzel kalabilen pürüzsüz cildi nedeniyle de ilgiyle izlenen bir sanatçı.

Ne zaman “Cilt yaşlanması nasıl önlenir?” diye sorulsa akla hemen Sophia Loren’in gelmesi de bu nedenle şaşırtıcı olmuyor. Peki Sophia Loren’in güzellik sırrı ne? Soruya vereceğim cevap sizi şaşırtmasın: O sır mutfakta ve hemen her zaman elinizin altında duran geleneksel bir lezzette; “salça”da gizli. Bugün size hem sağlıklı bir yaşamı destekleyecek hem de cildinizdeki yaşlılık işaretlerini geciktirecek bir salça formülü hazırladık. Bu arada biraz da “Salçada ne var?” sorusuna yanıt aradık. Buyurun...

Sonu ‘oz’ ya da ‘in’le mi bitiyor, aman dikkat!

Gıda etiketlerini okumak bir marifet. Çünkü önce bilgi, sonra da sağlam bir büyüteç gerektiriyor.
Bilgi etikette yazanları anlamak, büyüteç yazıları okuyabilmek için lazım.
Diyelim ki başardınız ve okudunuz. Etiketteki “içindekiler” bölümünde sonu “OZ” ile bitenlere özellikle dikkat edin.
Çünkü bunların hemen hepsi bir şekilde şeker kökenli maddelerdir: Sukroz, sakkaroz, galaktoz, laktoz, glikoz, fruktoz.
Bunların kimi tekli, kimi çiftli farklı şeker yapılarıdır. Glikozla fruktoz en basit şekerlerdir.

Yazının Devamını Oku

Seks indeksi, 250 gram ve mor ceket meselesi

22 Şubat 2017
Ertuğrul Özkök ve Ertuğrul Akbay 70 yaş çizgisini fit ve formda göğüsleyen ve göğüslemeye hazırlanan erkeklerin “rol modeli” oldular. Onları izleyen diğer orta ve ileri yaş delikanlıları, “Neleri yiyelim, içelim, hangi egzersizleri yapalım, nasıl giyinelim, nasıl yaşayalım da biz de onlar gibi fit ve formda olalım?” telaşına düştüler. Ertuğrul Özkök’ün takipçileri listesinde yaşı henüz 60’larda olsa da kendini 70’lere hazırlayan bazı ünlüler de (mesela Serdar Turgut) var. Özkök ve Akbay’ın yarattığı polemiklerden ilk 3’ü şunlar. Buyurun...

POLEMİK 1 

MOR TİŞÖRT, MOR ATKI CAİZ Mİ? 

Ruh sağlığı uzmanları “Erkeklerin yaşlandıkça renklenmeleri, daha doğrusu azıcık feminenleşmeleri normaldir” diyor ve onların mor kazaklar, kırmızı gömlekler, sarı pantolonlar giymelerine şaşırmıyor. Anlaşılan bu konuda herhangi bir sorun yok. Yaşı ne olursa olsun isteyen istediği renkte giysiler giyebiliyor.

POLEMİK 2

250 GRAM BİLE MÜHİM Mİ?

Mühim! “Yaş ilerledikçe daha az, daha hafif şeyler yemek” ve olabildiği ölçüde “hafiflemek” sizi sadece fit ve formda biri yapmıyor, sağlığınızı da iyileştirip ömrünüzü uzatıyor. Serdar Turgut da Ertuğrul Özkök gibi yapıp (eğer varsa) fazla yağlardan kurtulmalı, “bir gram bin ayıp örter” devrinin mazide kaldığını unutmamalı. Özeti şudur: Yaşınız ne olursa olsun “az yağ, güçlü ve bol kas” makbuldür. Mesele 250 gram yağ fazlalığı değil, fit ve formda olma ve kalma tutkusudur.

POLEMİK 3

BİLİMSEL BİR SEKS İNDEKSİ VAR MI? VARSA GEÇERLİ Mİ? 

Yazının Devamını Oku

Antibiyotikler neden ishal yapar

21 Şubat 2017
Herhangi bir bakteri enfeksiyonunu tedavi etmek için kullandığımız antibiyotikler, bağırsaklardaki iyi bakterilerin de çoğunu öldürüyor. Bu, bağırsaklardaki kötü niyetli bazı bakterilerin çoğalması için fırsat oluşturuyor.

Bağırsaklarımızda mükemmel bir biyolojik denge var. “Mikrobiyota” olarak bilinen bakteriyel/mikrobik bir denge bu...
İyi ve kötü bakterilerin birbirini kollayarak yaşadığı hassas bir denge. Ama biz bilerek ya da bilmeyerek o mühim dengeyi sık sık altüst ediyoruz. Nedeni şu...
Herhangi bir bakteri enfeksiyonunu (örneğin boğazınızdaki farenjiti, akciğerinizdeki bronşiti ya da idrar kesenizdeki sistiti) tedavi etmek için kullandığımız, yani zararlı bakterileri öldürmek için yuttuğumuz antibiyotikler sadece o noktalardaki bakterileri yok etmiyor.
Aynı zamanda bağırsaklardaki iyi bakterilerin de çoğunu öldürüyor. Neticede bağırsaklardaki kötü niyetli bazı bakterilerin çoğalması için bir tür kötü “fırsat durumu” oluşuyor.
Bunu da en çok “clostiridyum dificile” isimli fırsatçı bakteriler değerlendiriyor. Bu bakteri bağırsakta fazlaca çoğaldığında iltihaplandıran toksinler üretiyor. İşte bu toksinler de ishale sebep oluyor. Detaylara gelince. Buyurun...

ÇÖZÜMÜ VAR MI

Antibiyotik ishali genelde antibiyotik kullanılmaya başlandıktan sonraki 4-9 gün aralığında görülse de ilk 48 saatte başlayanlarına da rastlanabiliyor. Belirtiler ise çok tipik. Kötü kokulu bir dışkı, ishal durumu, karında ağrı ve gerginlik, yanı sıra tabii ki ateş!

Yazının Devamını Oku

Az ye çok yaşa formülü için bir destek daha

20 Şubat 2017
Bilimsel veriler, ‘Uzun ve sağlıklı ömrün sırrı yemekte değil, yememekte saklı!’ diyor. Türkçesi, ne kadar yediğimiz, ne yediğimizden daha önemli. Peki, ne kadar mı yiyeceğiz? Buyurun...

Uzun ve sağlıklı bir ömrün sırrı hangisi? Sebze mi, bakliyat mı?

Yoksa et ve balık mı? Meyve ömrü uzatır mı, kısaltır mı?

Ömre ömür katan mucize bir besin –mesela çöreotu- var mı?

Ne yersek daha uzun ve sağlıklı bir ömrümüz olur?

Soru çok! Dahası hepimiz iyi şeyler yiyip içtikçe daha uzun, keyifli, sağlıklı, formda ve zinde bir hayat süreceğimizi düşünüyoruz. Haklıyız. Neleri yiyip içtiğimiz mühimdir. Ama bu işin bir de öbür boyutu var: Ne kadar yediğimiz? İşin bu tarafı da oldukça mühim. Neden mi? Buyurun…

YÜKTE HAFİF PAHADA AĞIR

Bilimsel veriler diyor ki; “Uzun ve sağlıklı ömrün sırrı yemekte değil, yememekte saklı!’

Daha doğrusu ‘yükte hafif, pahada ağır beslenmekte” gizli.

Yazının Devamını Oku

Sistit neden sık tekrarlar

18 Şubat 2017
Sistit kadınlarda, erkeklere göre daha fazla olur. Bunun sebebi, kadınların idrar kanalının son noktasının çok kısa olmasıdır. Cinsel bölgede biriken mikropların idrar kesesine ulaşmaları kadınlarda erkeklerden daha kolaydır. Böyle olduğu için de kadınlarda sistit atakları sık sık tekrarlanır.

Sistit idrar kesesi iltihabının tıbbi adıdır. Erkekler de, kadınlar da sistite yakalanabilir ama problem daha ziyade bir “kadın sağlığı” sorunu da sayılır.
Bunun nedeni de kadınların idrar kanalının son noktasının çok kısa olmasıdır. Cinsel bölgede biriken mikropların idrar kesesine ulaşmaları kadınlarda erkeklerden daha kolaydır. Böyle olduğu için de kadınlarda sistit atakları birbirini izlemekte, sık sık tekrarlamaktadır.
Ve yine aynı nedenle kadınlardaki sistitlerin en az 7-8’i o bölgenin mikrobu olan E.coli kaynaklıdır. Sık ve acil idrar yapma ihtiyacı, idrar boşaltırken yanma ve kasık ağrısı en sık görülen şikâyetlerdir. Ayrıca sistite yakalanan birinin idrarının daha bulanık ya da kanlı olabileceği bilinir.
İsterseniz bu gibi detayları bir kenara bırakalım, pek çok kadının yakındığı şu sistit ataklarının nasıl azaltılabileceğini konuşalım. Buyurun...

Nar suyu cinsel takviye de olabilir mi

Nar suyunun damar dostu ve kanser düşmanı olduğu kesin. Bu yeteneklerini de içindeki olağanüstü antioksidan maddeler ve omega-5 yağ asitlerine borçlu.
Peki “Cinselliğe de faydası var mı?” sorusunun yanıtına gelince. İyi haber şu: Yakın bir tarihte Edinburgh’taki Queen Margaret Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma nar suyunun yukarıdaki marifetlerine ilave olarak cinsel arzuları da artırdığını göstermiş.

Yazının Devamını Oku

Kalbim 'küt küt' atıyor, ne yapabilirim?

17 Şubat 2017
Yaşınız, işiniz, sağlık durumunuz ne olursa olsun birdenbire hızlanan kalp atışları hepimizi endişelendirir. Kalp atışlarında hızlanmaya yol açabilen sağlık sorunlarının sayısı ise oldukça fazladır.

Kalp atımlarının sıklaşması ya da kalbin doğal ritminin bozulması sık görülen sağlık sorunlarından biridir.
Ayrıca yaşınız, işiniz, sağlık durumunuz ne olursa olsun birdenbire hızlanan kalp atışlarının hepimizi az veya çok endişelendirdiği de kesindir. Kalp atışlarında hızlanmaya yol açabilen sağlık sorunlarının sayısı ise oldukça fazladır.
Her hızlanmanın ille de bir kalp hastalığına işaret etmeyebileceğini bilmemiz de lazımdır. Mesela kahveyi, çayı fazla kaçırmak ya da kafein içeren diğer içeceklere fazlaca yüklenmek, nikotinin (sigara) ve/veya alkolün dozunu yükseltmek de bir taşikardi atağının sebebi olabilir.
Üzüntü ve streslerin, uykusuz geçen gecelerin, korku ve heyecan yükleyen duyguların da kalbi hızlandırabileceği
de bilinir.
Ama yine de arka planda bir sağlık probleminin olduğunu düşünerek kalp çarpıntısının her türlüsünü ciddiye alalım. Özellikle de tansiyon yüksekliği, kolesterol, trigliserid dengesizliği, kalp yetmezliği, nefes darlığı, şeker hastalığı gibi bir problem varsa dikkatimizi daha da yoğunlaştıralım.
Peki, evde yapılabilecek basit bazı önlemler olabilir mi? Yanıtı aşağıdaki kutuda bulacaksınız.

Taşikardi nöbetleri için bazı ev ödevleri

Yazının Devamını Oku