Osman Müftüoğlu

İşin sırrı physis’te

22 Eylül 2017
Bedenimizin müthiş bir kendini yenileme gücü var. Bu güç bize Allah tarafından doğuştan bağışlanmış. Geleneksel tıp bu güce ‘physis’ diyor.

Eğer bu güç kendi haline bırakılır, zararlı dış-çevresel etkenlerden korunursa, beden bu güç sayesinde çoğu sorunu kendiliğinden çözüyor.
Bu nedenle de azıcık dikkat, birazcık bilgi ve hassasiyet bedensel yaşlanmayı geciktirmeyi de, hayatı uzatabilmeyi de zaten mümkün kılıyor. Neleri, ne zaman, ne miktarda yiyeceğimizi; uykunun, stres yönetiminin önemini, egzersiz yapmanın vazgeçilmezliğini hepimiz az çok öğrendik.
Tıp gelişti, refah arttı, eğitim yaygınlaştı, ömürler de uzadı. Yani boyuna büyüme iyi gidiyor. Sıra ömrü uzatmayı bir yana bırakıp o uzun ömrün içini doldurmaya yani hayatı enine büyütmeyi öğrenmeye geldi. Bunda biraz geç bile kaldık. Peki daha iyi daha güzel nasıl doldurulabilir bu uzun hayat! İşin orası işte bir hayli zor ve karışık. Ama yine de üzerinde çalışmaya, tartışmaya, uğraşmaya değer. Ne dersiniz?

Hız tehlikelidir

Hayatımızı enine büyütmek için hiçbir fırsatı kaçırmamalıyız. Bunun için anlaşmaya, paylaşmaya ve uzlaşmaya öncelik vermek gerekiyor. Yaşlıları hatırlayıp çocukları kollamayı öğrenmemiz, coşkuya önem vermemiz, olur olmaz şeylere sinirlenip üzülmememiz, hoşgörüp affetmemiz de şart.
Gerektiği zaman direnmeli ama gerektiği zaman da kabul edebilmeli (hatta bazen boyun eğmeli), zaman zaman, “Bu da geçer” diyebilmeliyiz.
Öfkeden, endişeden, kıskançlıktan, hasetten uzak kalabilmeliyiz. Zamanın tadını çıkarmalı, aceleciliğin ve hızın hayatı ıskalamada en önemli yanlışlar olduğunu fark etmeliyiz.

Yazının Devamını Oku

Bir anti-insülin programına ihtiyacınız var mı?

21 Eylül 2017
Şu kesin: İnsülinin yokluğu kadar çokluğu da mühim bir problem. Azlığı ya da yokluğu da; aşırılığı yani çokluğu da başta şeker hastalığı olmak üzere pek çok probleme zemin hazırlıyor.

Özellikle insülin fazlalığının ve insülin direncinin çok yaygın bir problem olma yönünde ilerlediğini de biliyoruz. Peki neden tehlikeli bu aşırı insülin yükü?
Her şeyden evvel o yük sizi daha erken yaşlandırıyor. Kronik hastalıklara, dahası bazı kanserlere davetiye çıkarıyor.
Peki nasıl kuşkulanacağız aşırı insülin yükü altında olduğumuzdan? Yanıtı biraz uzun. Özeti ise bu yazıda...

BENDE DE İNSÜLİN PATLAMALARI VAR MI?

Eğer;
- Karın çevrenizde yağ birikiminiz varsa (bel kalınlığınız erkeklerde 102 cm’den, kadınlarda 88 cm’den fazla ise)
- Kolesterolünüz ve özellikle trigliserit seviyeleriniz yüksekse

Yazının Devamını Oku

Kanınız asla yalan söylemez

20 Eylül 2017
Zaman zaman yaptıracağınız bazı kan tahlilleri, pek çok sağlık sorununun erken teşhisi ya da doğru takibinde hem size hem de bize çok değerli bilgiler verir. Kendinize iyi bakıp bakmadığınızın, bedeninizde işlerin yolunda olup olmadığının en iyi kanıtı da yine bu kan değerlerinizdir. Sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmek, daha az hastalanmak için gösterdiğiniz gayretin en iyi göstergesi, kandaki biyokimyasal verilerinizdir. İşte bazı örnekler...

Kan insülin düzeyinizin yüksek bulunması, yetişkin tip şeker hastalığının, kalp ve damar hastalığı riskinde artışın, daha açık bir ifade ile görme, kalp, böbrek ve beyin sorunlarının habercisidir. Dolaşımdaki açlık insülin düzeyiniz beklenen değerlerin üzerindeyse, özellikle 8’i, 10’u geçmişse, siz gerekenden daha hızlı yaşlanıyorsunuz demektir.
Kan şekeri (kan glikozu) düzeyinin uzun dönemde ve doğruya yakın, güvenilir kriteri, glikozile hemoglıbin (HbA1C) düzeyini ölçmek ve izlemektir. Makul olanı yüzde 5-7 ve altıdır. Yüzde 6 mg’dan yüksek HbA1C seviyeleri erken ve hızlı yaşlanmanın işaretçisidir.
Trigliserid / HDL-kolesterol oranı yüksekliği de özel bir dikkat gerektirir. Bu oranın yüksekliği, kalp-damar hastalığına yakalanma riskini sigaradan da, yüksek total kolesterol seviyelerinden de daha fazla etkilemektedir.
Yaşlanmayı önlemek istiyorsanız oranı düşük tutmalısınız. Daha az trigliserid düzeyleri (150’nin altı) ve daha yüksek HDL-kolesterol değerleri (55’in üstü) yaşlılığı geciktirmenin önemli bir anahtarıdır.
Bu oranın yüksek seyretmesi, aslında LDL-kolesterolün ve insülinin artışına işaret etmektedir. Bu oran mutlaka 2’nin altında, mümkünse de 1’in altında tutulmalıdır. Oran 4’ün üzerinde ise normalden daha hızlı yaşlanıyorsunuz ve kısa bir süre sonra damarsal sorunlarla karşı karşıya kalacaksınız demektir.
Unutkanlık, kalp-damar hastalıkları, impotans, görme ve işitme sorunları, böbrek sorunları sizi bekliyor olabilir.
Kan şekeri yüksekliği, HDL-kolesterolün düşük, VDL-kolesterolün yüksek seyretmesi, ürik asit seviyelerinde kalıcı yükseklikler, homosistein seviyesinin yüzde 16 mg’dan yüksek oluşu, DHEA düşüklüğü, ferritin, fibrinojen ve CRP düzeylerinizin yüksek, TSH düzeylerinizin yüksek seyretmesi, PSA seviyelerinde dikkati çeken bir artış eğilimi, bozuk bir sağlığa ve hızlı yaşlanmaya ilişkin önemli birer işaret olabilir.

KÖTÜ YAŞLANMANIN 6 MÜHİM SEBEBİ

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı bir diyet için 10 emir

19 Eylül 2017
Diyet yapmak zor ve zahmetli bir iştir. Heves ister. Direnç ister. Sabır ister. Bir o kadar da motivasyon ve süreklilik ister. Daha da mühimi bilgi ve kalıcılık üstüne birazcık sürdürülebilirlik ister. Ama en önemlisi bazı temel beslenme kurallarına kayıtsız ve şartsız itaat, uyum ister. İtaati zorunlu olan kuralların ilk 10’unda neler var diye merak ediyorsanız buyurun...

ÖNEMLİ
İşte o kurallar 
1- Öğün atlamayın.
2- Dengeli ve çeşitli beslenmekten taviz vermeyin. Beyaz un, şeker ve nişastalı yiyeceklerden uzak durun. Her öğünde mutlaka yeteri kadar protein (et ve süt ürünleri) alın. Her gün iki porsiyon meyve ve en az üç porsiyon sebze yiyin (1 porsiyon meyve tenis topu, sebze yumruk büyüklüğü kadar olmalı).
3- Sağlıklı, az işlenmiş ve doymamış yağları (özellikle zeytinyağını) tercih edin. Kuruyemişlerden de faydalanın ama yağlı yiyecekleri ve kuruyemişleri kararında tüketin.
Tam yağlı süt ürünleri, krema, kaymak, yağlı etler gibi doymuş yağlardan uzak durun. Trans yağlara (fast food yiyecekler, cipsler, fırın ve pastane ürünleri) elinizi sürmeyin. Omega-6 yağlarından (ayçiçeği, mısırözü, pamuk yağı) uzak durun.
4- Bol bol sirke ve limon eklemeyi ihmal etmeyin. Sirke ve limon glisemik yükü azaltıyor, kilo almayı yavaşlatıyor. Tuz kullanımınızı sınırlayın. Tuz hem çok yediriyor, hem de su tutulmasını artırıyor.

Yazının Devamını Oku

Kanser mirasınızı öğrenin

18 Eylül 2017
KANSERLERE yol açan farklı nedenler var. Her kanser hormonal bir bozulmadan, kanserojen bir kimyasal ya da DNA’daki hasarlardan oluşmuyor.

Bazı kanserler genetik mirasla da doğrudan bağlantılı. Mesela meme ve yumurtalık kanseri böyle hastalıklar. BRCA1 veya BRCA2 genlerinde mutasyon olanlarda meme ve yumurtalık kanseri görülme riski daha yüksek. Bu kişiler ne kadar iyi korunurlarsa korunsunlar meme ve yumurtalık kanserine yakalanma ihtimallerini % 90’ların altına düşüremiyor. Böyle olduğu için de bazı kadınlar bu tür genetik bir mutasyonun varlığını öğrendiklerinde radikal bazı kararlar alma yoluna gidebiliyor. Amerikalı ünlü bir film yıldızının önce memelerini, sonra da yumurtalıklarını aldırmasının nedeni de zaten bu. Doğru mu yaptı? Bilmiyorum! Özeti şu: Kanserlerin bazıları genetik mirasla ilişkili. İşte bu nedenle “Aile hikâyenizde kanser var mı, varsa hangi kanserler daha yoğun, hangileri daha sık görülmüş?” öğrenmenizde fayda var. Unutmayalım ki “tedbir tedaviden daha etkili, kolay ve ucuz bir seçenektir.

LİSTEDE BAŞKA HANGİ KANSERLER VAR?

Kanser-gen ilişkisi söz konusu olduğunda o listeye kalınbağırsak ve prostat kanserleri ile tiroid kanserlerini de eklemekte fayda var. Tiroidin özellikle medüler kanseri tipinde genetik risk yüzde yüzlere kadar çıkabiliyor. Neyse ki medüler tiroid kanserlerine çok seyrek rastlanıyor. Sık görülen papiler tiroid kanserinde ise genetik risk daha az, yüzde seksenler civarında kalıyor. Böyle olduğu için de kardeşlerden ya da anne-babalardan birinde papiler kansere rastlandığında tedbir olarak diğer aile bireylerindeki nodüller –özellikle soğuk ve tek nodüller- daha yoğun takibe alınıyor.

KAROTEN ZENGİNİ MEYVE VE SEBZELER HANGİLERİ?

KAROTENLERİN hepsi birer sağlık mucizesi. Onlara “sarı mucizeler” de diyebiliriz. Ama içlerinde tam tersine sarı değil kırmızı olanları da var. Sarı olanlar daha ziyade betakaroten ve lütein zengini, kırmızı olanlarsa likopen içeriyor. Havuç, kabak, balkabağı, kayısı, yerelması betakaroten ve lüteinden, domates, karpuz, kırmızı greyfurt ise likopenden zengin karoten kaynakları.

İYİ BİLGİ

HAPI MI KENDİSİ Mİ

Yazının Devamını Oku

Vegan çılgınlığı büyüyor

16 Eylül 2017
Vegan diyetler son yılların en önemli beslenme akımlarından biri. Basitçe “bitkisel beslenme” olarak tanımlayabileceğimiz bu akımın doğru olduğunu düşünenler de, problem yaratabileceğini ileri sürenler de var.

 Vegan beslenme konusunu en çok ciddiye alan hekimlerden biri Kardiyolog Dr. Murat Kınıkoğlu. Dr. Kınıkoğlu yıllardır zaten sebze ağırlıklı besleniyordu. Son yıllarda tam bir vegan oldu.
Yetinmedi, vegan beslenme konusunda bir kitap bile yazdı (Vegan Beslenme/Dr. Murat Kınıkoğlu/Oğlak Yayıncılık). Son yıllarda birbiri ardına piyasaya sürülen ve çoğunun arkasında en ufak bir bilimsel destek dahi bulunmayan “beslenme tavsiyeleri” içerikli kitaplar dikkate alındığında, Dr. Kınıkoğlu’nun kitabı oldukça farklı ve değerli. Bugün kendisinin de iznini alarak o kitaptan bazı bölümleri sizinle paylaşmak istedim. Buyurun...

KALP KRiZi RiSKiNiZi SIFIRLAYABiLiRSiNiZ

Kalp damar tıkanıklığında sigara, tansiyon yüksekliği gibi risk faktörleri bile beslenmeden sonra gelir. Beslenmeye bu kadar önem vermemin nedeni insülin direnci, şeker hastalığı, kolesterol, tansiyon yüksekliği gibi diğer pek çok risk faktörünün asıl nedeni olmasıdır.
Az yağlı bitkisel beslenme uygulayarak kalp krizi riskinizi sıfırlayabilirsiniz. Başta kırmızı et olmak üzere hayvansal proteinler ise kolesterolü, şeker ve kan demir seviyesini yükselterek kalp krizi riskini artırır.
292 bin kişinin 10 yıl süre ile takip edildiği bir çalışma, kırmızı ette bulunan demir molekülünün kalp krizi riskini yüzde 57 artırdığını gösterdi.
Aslında demir yalnız kırmızı ette değil, bitkilerde de vardır. Ancak bitkisel demir, kalp krizini artırmaz. Kırmızı etten emilen demir, kolesterolün oksidasyonuyla damar çeperinde plakların oluşumuna katkıda bulunur.

Yazının Devamını Oku

6 önemli doğal destek

15 Eylül 2017
Bugün sayfamızı doğal bazı besin desteklerine, daha doğrusu doğal eczaneye ayırdık. Çok sık gündeme gelen ama özellikleri pek de iyi bilinmeyen bu 6 besin desteği konusunda sizi biraz daha aydınlatmak istedik. Buyurun...KALiTELi BiR UYKUNUN VAZGEÇiLMEZi

MELATONİN

KALİTELİ BİR UYKUNUN VAZGEÇİLMEZİ

- Jet lag sorununu önler, yeniden normal uyku düzenine dönülmesini kolaylaştırır.
- Ağrı ve stresten kaynaklanan uyku problemlerini düzeltir.
- Uykusuzluk sorununun çözümünde yardımcı olur.
- Yaşlılığa bağlı belirtileri; antioksidan özellikleri ile katarakt oluşumunu, kalp damar hastalıklarının gelişimini geciktirir.
- Kış aylarında görülen mevsime bağlı depresyonu tedavi eder.

Yazının Devamını Oku

Ceviz mi fındık mı

14 Eylül 2017
Eğer doğru şeyler yiyerek sağlığınıza yatırım yapmak istiyorsanız ceviz, fındık, badem fark etmez, makul miktarda olmak şartıyla yağlı tohumlardan mutlaka faydalanın. Peki hangisinden? Ne kadar, ne sıklıkta?.. Burada da detaylar, bilinmesi gereken ince noktalar, mühim ayrıntılar var.

Atıştırmalık çerez denince akla önce ceviz geliyor ama fındığın da, bademin de Antep veya Siirt fıstığının da cevizden pek farkı yok. Fındığın bol ve ucuz olduğu ülkemiz için atıştırmalık deyince aklımıza önce ve hemen fındık gelmeli, fındık deyince de sadece “aganigi naganigi” durumları düşünülmemeli.
Fındık yalnız cinselliğe değil, akla, kalbe, kasa, kemiğe, yani hemen her şeye iyi geliyor. Ayrıca hepsi kavrulup tuzlanmadan doğal halleri ile tüketilmeli.
İsterseniz biraz daha ayrıntıya girelim. Buyurun…

Hepsi birer arginin deposu

Fındık, ceviz, badem ve Antep-Siirt fıstığında bol miktarda “arginin” var. Arginin’in damar duvarını güçlendirdiği, damar esnekliğini desteklediği, kanı incelttiği, kan basıncını düşürüp dolaşımı hızlandırdığı ve ayrıca damar duvarında nitrik oksit yapımını artırdığı -Viagra da nitrik oksidi artırarak etkili oluyor- biliniyor.
Yani daha çok arginin’e sahip olmak cinsel bölgeye daha çok kan gitmesi, damarların kanla dolup şişmesi anlamına geliyor. Arginin’in kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, badem, Antep fıstığı ve karpuz çekirdeğinde de bol miktarda olduğunu bir kenara not edin.

Hepsi folik asit kaynıyor

Fındığı, cevizi, bademi ve Antep-Siirt fıstığını kalp ve beyin dostu yapan özelliklerden biri de folik asitten zengin olmaları.

Yazının Devamını Oku