Osman Müftüoğlu

Ne kadar mitokondri o kadar enerji!

5 Mayıs 2018
Araştırmalar gösteriyor ki, mitokondri sayısını artırmanın tek bir yolu var: Hareket.

Şu bilgiyi çoğumuz öğrendik: Mitokondriler hücrelerimizin enerji üretim merkezleri.
Her hücredeki mitokondri miktarı ise aynı değil. Mitokondri sayısı 100 olan hücreler olduğu gibi, 2 bin olan hücreler de var.
Sadece 100 mitokondri içeren hücre tek silindirli ise, diğeri 20 silindirli bir motor gibi.
Nedeni şu:
Besinlerle aldığınız şeker (veya yağlar), hücrede oksijenle birlikte enerjiye çevriliyor. Mitokondriniz az ya da sayısı yeterli ama yaşlı ve tembel ise o kalorileri yakamıyor. Yakılmayan kaloriler de yağ olarak birikip bize kilo aldırıyor.
Araştırmalar gösteriyor ki, mitokondri sayısını artırmanın tek bir yolu var: Hareket.
Eğer motorunuzu güçlü ve çok kullanır, vitesini yüksek tutarsanız motorun kapasitesi artar. Mitokondri, size ek motorlar kazandırır ve bu da ancak egzersizle mümkündür.

Yazının Devamını Oku

Kadınlar için bir kalp riski testi

4 Mayıs 2018
Çoğu kadın, kalp damar hastalıklarının bir erkek hastalığı olduğunu zannediyor. Bu nedenle de kalp riski taramalarını ihmal ediyorlar.

Kadınlarımız sağlıklarına erkeklere oranla daha fazla düşkünler. Sorunlarını saklamıyor, geciktirmiyorlar.
Çoğu kadın 40’lı yaşlarla birlikte “sağlık riski programlarına” giriyor. Kemiklerine ve başta meme olmak üzere kanser taramalarına özen gösteriyor. Ama hepsinin ortak bir hatası var.
O HATA ŞU: Çoğu hâlâ kalp damar hastalıklarının bir erkek hastalığı olduğunu zannediyor. Bu nedenle de kalp riski taramalarını ihmal ediyorlar.
Oysa Türk hanımlarının çoğu sigara içiyor. Çoğu fazla kilolu. Önemli bir bölümünde de insülin direnci var.
Alkol kullananların sayısı da giderek artıyor. Üstelik ciddi bir bölümü depresyon ve benzeri ruhsal problemlerle de baş başa. Ve ne yazık ki bunların her biri kalp risk faktörü.
Zaten bu nedenle de kalp krizi geçirme sıklığı bakımından kadınlarımız Avrupa şampiyonu. Bizim ne yapıp edip bu ayıbı ortadan kaldırmamız, kadınlarımızda en az meme, rahim ağzı kanseri, en az osteoporoz problemi kadar ciddi bir kalp krizi riski bilinci oluşturmamız lazım.
Bugün o çalışmanın ilk adımı olarak size uzunca bir test sunuyoruz. Lütfen testi dikkatle yapın ve sonuçlarını da ciddiye alın.

10 adımda kalp riskiniz

Yazının Devamını Oku

Detoksa ihtiyacınız var mı?

3 Mayıs 2018
Biliyorum ki çoğunuz kış yorgunusunuz. Fazlalıklardan kurtulma, hafifleme, enerji ihtiyacı içindesiniz. Ama aranızda bazıları var ki onlar için durum biraz daha acil, hemen sıkı ve etkili bir detoks yapmaları şart. Kim mi onlar? Sorunun yanıtını merak ediyorsanız aşağıdaki detoks testini yapmanızda fayda var derim.

Testten çıkacak sonuçlar sizi daha doğru yönlendirecektir. Sizinle küçük bir bilgi daha paylaşayım: Geçtiğimiz hafta ben de üç günlük kısa bir “detoks programı” uyguladım. Çok da iyi geldi...

DETOKS TESTİ

GENEL SAĞLIK

Kendimi yeterince güçlü, dinamik ve aktif hissetmiyorum - Evet / - Hayır

Kendimi çok yorgun hissediyorum - Evet / - Hayır

Yeterince enerjim yok - Evet / - Hayır

Hareket etmekte oldukça zorlanıyorum - Evet / - Hayır

Yazının Devamını Oku

Sirke ile kilo verilir mi

2 Mayıs 2018
Sirkenin ana maddesi asetik asit, nişastanın vücut tarafından sindirilmesini engelleyebiliyor. Nişasta sindirimini engelleyici gücü de kilo kaybına destek sağlıyor.

Elma sirkesinin kilo kaybını hızlandırabileceği önce bir dedikodu ve şehir efsanesi idi. Arkasındaki bilimsel yayınlar güçlü olmasa bile destek de buldu. Daha sonraları yemekten önce içilen 1 tatlı kaşığı kadar elma sirkesinin kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olabileceği anlaşıldı.
Uzmanlara göre sirkenin ana maddesi asetik asit, nişastanın vücut tarafından sindirilmesini engelleyebiliyor ve işte sirkenin bu nişasta sindirimini engelleyici gücü kilo kaybına da destek sağlıyor. Her ne kadar bu bilgiyi güçlendiren yeni ve güvenli başka araştırmalara ihtiyaç olsa da reflü, gastrit, mide ülseri gibi yüksek asitli gıdaları hazmetme sorununa yol açacak bir probleminiz yoksa, elma sirkesi içmenin herhangi bir zararını görmezsiniz.
Güvenlik için bir bardak suya en fazla bir tatlı kaşığı elma sirkesi ekleyin ve yemekten hemen önce için ya da bir tatlı kaşığı elma sirkesini salatalarınıza ekleyin.
Ama sakın şu net ve açık bilgiyi de unutmayın: Kilo vermenin en etkili yolu doğru beslenmek ve yeteri kadar hareket etmektedir.

SAĞLIKLI MANGAL iÇiN 5 ÖNERi

◊ Öncelikle mümkün olduğunca yağsız et kullanılması ve etin görünen bütün yağlarının temizlenmesi gerekiyor.
◊ Ayrıca mangalda pişirilen et ne kadar küçük doğranmış olursa o kadar iyi. Küçük parçalar daha çabuk piştiği için daha az kanserojen madde ortaya çıkıyor.

Yazının Devamını Oku

Neden meyvesiz olmaz?

1 Mayıs 2018
Şu kesin: Her meyvenin farklı bir sağlık kabiliyeti var. Kiminde vitamin, mineral yükü, kiminde antioksidan güç, kiminde prebiyotik marifetler, kiminde ise posa ön planda.

Hangisi olursa olsun her biri bize farklı bir alanda fayda sağlıyor. Her meyve adeta bir doğa eczanesi, bir sağlık mucizesi! Kısacası meyvesiz olmuyor.
Ne var ki konu meyve tüketimi olduğunda da “azı karar, çoğu zarar kuralı” geçerliliğini sürdürüyor. Peki, hepsi bu kadar mı? Tabii ki hayır!
Meyve yerken uyulması gereken başka kurallar da var.
O kurallardan ilk dördünü bugün sizin için yeniden özetledim, lütfen dikkatle okuyun ve uygularken bu kurallara
uymaya gayret edin.

Meyveleri de tam tüketin

Tam tüketmek şu anlama geliyor: Kabuğuyla yenilebilen meyveleri kabuklarıyla tüketin. Tabii ki iyice temizleyerek, dışında herhangi bir kimyasalın bulunmadığından emin olduktan sonra.Ayrıca şu ayrıntıları da unutmayın: Kabuğu soyulmamış meyve soyulmuş olandan, kabuğu soyulmuş meyve, meyve salatası haline getirilmiş olandan, meyve salatası haline getirilmiş meyve, meyve püresinden, meyve püresi ise meyve suyundan daha şifalıdır. Meyve konsantreleri ile hazırlanan çakma meyve suları ise sıralamaya bile alınmamıştır.

Yazının Devamını Oku

Yeni bir tehdit: Toksik şişmanlık!

30 Nisan 2018
Toksinler bizi sadece yormuyor, kilo almamızı da kolaylaştırabiliyor, buna TOKSİK ŞİŞMANLIK deniyor.

Toksik şişmanlık yeni bir kavram. İlk kez ABD’li ünlü “fonksiyonel tıp” uzmanı Dr. Mark Hyman kullandı. Önce bir TV röportajında “kolay kilo alan ve kilolarını vermekte zorlanan bazı kişilerde aşırı toksin birikiminin olabileceğini” söyledi. Daha sonra “The Blood Sugar Solution” kitabında da aynı soruna detaylı biçimde yer verdi. Dr. Hyman’a göre toksik şişmanlık ve yorgunluğun ana nedeni bedendeki cıva birikimi. Cıva dışındaki ağır metaller de (mesela kurşun, kadmiyum, arsenik) yorabiliyor, kilo dengemizi bozabiliyor. Ama en sık görüleni cıva intoksilasyonu. Cıva müthiş bir mitokondri zehri. Başka zararlı marifetleri başka sabıkaları da var ama “aşırı cıva birikimi neden kilo yapar?” sorusunun yanıtı için bana göre bu bile yeterli bir kanıt. Ağır metallerin PPAR olarak bilinen hücresel süreçleri aksatıp İNSÜLİN DİRENCİ oluşturarak da kilo problemini tetiklemeleri de mümkün.

HATIRLATMA: NEDEN ŞİŞMANLARIZ?

- Şu bilgi kesin: Ya ihtiyacımızdan fazlasını yediğimiz veya tembellik edip yeteri kadar hareket etmediğimiz ya da bu iki günahı birlikte işlediğimiz zaman anında yağlanmaya başlıyoruz. Günah her zaman bizde olmuyor, başka nedenler de var. Sürece genetik miras, metabolik, hormonal faktörler, bağırsak biyolojisindeki değişimler vs. de katılabiliyor. Üstelik bunlar istisnai durumlar da değil. Kilo sorunu olanların en az üçte birinde insülin direnci de var. Bu şanssız insanlar genetik yapılarını bilmeden beslendiklerinde (yani fabrika çıkış ayarlarına uygun yakıtlar yiyip içmekten vazgeçmediklerinde) kuş kadar yeseler bile fil kadar genişleyebiliyorlar. Üstelik günde 10 bin değil, 15 bin adımı zorlasalar da fazla kilolarından kurtulamıyorlar. Benzer durum tiroit bezi iyi çalışmayanlar için de söz konusu. Kısacası kilonun net bir matematiği yok, konu sanıldığı kadar basit değil. Zaten bu nedenle de “neden kilo alıyorum?” sorusunun yanıtını bulmadan kilo vermeye kalkmak sizi ya “diyet gazisi” biri yapıyor ya da “diyet kolikler” ordusuna ekleyiveriyor.

KISA BİLGİ: FAZLA KİLONUZ MU VAR?

- Eğer üzerine çıktığınız tartı kilo fazlanız olduğunu gösteriyorsa ilk işiniz bel çevrenizi ölçmek olsun. Ölçü sonuçları kadınsanız 90, erkekseniz 100 cm.nin üstündeyse ne kendi kendinize diyet yapmaya kalkın, ne de doğrudan gidip bir diyet uzmanından yardım alın. Yapmanız gereken ilk şey bir doktora ve/veya laboratuvara müracaat edip insülin direnciniz ya da başka bir tıbbi probleminizin olup olmadığını araştırmak olsun. Laboratuvarda açlık şeker ve insülininiz ile TSH değerlerinizi ölçtürün. Şeker ve insülin rakamlarını birbiri ile çarpıp 405’e bölün.  Bulduğunuz rakam 1,7’nin üzerindeyse problem başlamış demektir. 2,5 ve üzerindeki rakamlarsa ciddi bir insülin direncine işaret etmektedir. TSH’ya gelince. 2,5-3,5 aralığı tiroit bezinizin tembelleşme eğiliminde olduğuna, 3,5 ve üzeri rakamlarsa sizde de hipotiroidinin başladığına işarettir. Bu rakamlar tıbbi yardım almanız gerektiğinin kanıtlarıdır.

NOT ALIN: TOKSİN YÜKÜNÜZ ARTINCA...

- Yorgun-bitkin-halsiz düşersiniz

Yazının Devamını Oku

Demir eksikligi neden cok muhim?

28 Nisan 2018
Demir eksikliği yaygın ve mühim bir sağlık sorunu. Sadece kansızlık yapmıyor. Yalnızca saçınızı, tırnağınızı, cildinizi güçsüz bırakmıyor. Belleğinizi de bozabiliyor. Çocuklarda da bedensel gelişmeyi yavaşlatıp zekayı olumsuz yönde etkiliyor.

Demir, her hücrenin ihtiyaç duyduğu bir madde. Özellikle kan hücreleri oksijen taşıma görevlerini yerine getirebilmek için yeteri kadar demiri mutlaka bulmak zorunda.
Zira kan hücrelerindeki hemoglobinin esas yapısını demir oluşturuyor.
Ayrıca beynin, kalbin ve daha pek çok organın da demire ihtiyacı var.
İhtiyaç duyduğumuz demir miktarı ise öyle zannedildiği kadar fazla değil.
Yetişkin bir insanda topu topu 5 gram demir var.
Ne var ki çoğumuz bu kadarını bile temin edemiyoruz.
Uzmanlara göre dünya nüfusunun üçte biri demir eksikliği çekiyor. Beşte biri de demir eksikliğine bağlı kansızlık probleminin tehdidi altında.

Yazının Devamını Oku

Domates prostatı korur mu?

27 Nisan 2018
Başlıktaki soruyu rahatlıkla “Evet!” diye yanıtlayabilirsiniz. Nedeni şu: Domatesi veya domates ürünlerini bol ve sık yiyen erkeklerde prostat kanseri daha seyrek görülüyor.

Bu bilgiyi bilimsel anlamda ilk kez kanıtlayan, Harvard Tıp Fakültesi’nin araştırmacılarından Dr. Edward Giovannucci.
Edward Giovannucci, 1995’te 48 bin erkek üzerinde yaptığı araştırmada fazla miktarda domates yiyen erkeklerde prostat kanseri riskinin azaldığını gösterdi.
Sonraki çalışmalar, bu bulguları doğruladı:
Domates ve domates ürünlerini (ketçap, salça, domates çorbası, domates suyunu, domatesli sosları) fazla miktarda tüketmek, erkekleri prostat tümörlerinden korumada ciddi ölçüde işe yarıyordu.
Sonraki çalışmalar, bol ve sık domates yemenin yalnızca prostat değil akciğer, mide, kalın bağırsak, meme kanserini önlemede de işe yaradığını gösterdi.
Domates bu başarısını içinde bol miktarda bulunan “LİKOPEN” isimli karotenoide borçluydu.

DİKKAT 

Yazının Devamını Oku