Osman Müftüoğlu

Panik atak mı kalp krizi mi?

21 Haziran 2018
Göğüs ağrılarının çoğu zannedildiği gibi kalpten filan kaynaklanmaz. Kalp krizi ile karışan göğüs ağrılarının başında panik ataklar gelir. İkisi arasındaki farkı anlayabilmek için bilmeniz gereken bazı noktalar var...

Göğüs ağrıları hepimizi korkutur. Özellikle göğsün tam orta yerinde başlamışsa, daha önce böyle bir ağrıyla hiç karşılaşılmamışsa, ağrıya çarpıntı, terleme, ölüm korkusu ve benzeri duygular da eşlik ediyorsa korkularımız daha da büyür.
Ne var ki göğüs ağrılarının çoğu zannedildiği gibi kalpten filan kaynaklanmaz. Safra kesesi problemlerinden göğüs siniri zedelenmelerine, kas ağrılarından mide gaz sıkışmalarına, sıradan pek çok sebep göğüste ağrı yapabilir.
Kalp krizi ile karışan göğüs ağrılarının başında bunlardan ziyade panik ataklar gelir. Ağrının birdenbire başlaması, ağrıya sık nefes alıp verme, hava açlığı, nefes darlığı, baş dönmesi, kalp çarpıntısı gibi işaretlerin de eşlik etmesi panik ataklardaki göğüs ağrılarının daha da korkutucu olmasına sebep olabiliyor.


Aklınızda olsun: Eğer göğsünüzdeki ağrı yaygın bir alanda değil de parmakla gösterilecek kadar dar ve küçük bir bölgede ise, istirahat halinde geliyorsa, ağrıya fenalık hissi, kalbin neredeyse yerinden fırlayacağı duygusu veren çarpıntı nöbetleri, sıkıntı hali, soğuk terleme, el-ayak kesilmesi, baş dönmesi gibi şikayetler de eşlik ediyorsa sebep büyük bir olasılıkla bir panik atak sorunudur.
Ama yaşınız 40’ın üzerindeyse, kilo sorununuz varsa, insülin direnci olan biriyseniz, kan yağlarınız dengesizse, şeker hastasıysanız, hipertansiyonunuz varsa, ailenizde kalp krizi geçirenler olduysa siz yine de işinizi şansa bırakmayın, zaman kaybetmeden ciddi bir kardiyolojik incelemeden geçin.

 

BİR ÖNERİSistit ataklarını azaltmak için...

Yazının Devamını Oku

Sağlıkta da domino etkisi var

20 Haziran 2018
Bedende ve ruhta taşlardan biri yerinden oynadı mı, her şey birbiri ardına değişiverir. Yani “domino etkisi” anında devrededir.

Dr. Deepak Chopra “beden holografiktir, ‘biyo-işaretler’den birini değiştirdiğinizde diğerlerini de etkilersiniz” diyor. Doğru bir düşünce. Holografik yapılanma sadece bedensel değil, ruhsal organizasyonlarımız için de geçerlidir. Bedende ve ruhta taşlardan biri yerinden oynadı mı, her şey birbiri ardına değişiverir. Yani “domino etkisi” anında devrededir.

Bitmedi! Holografik yapılanma veya domino etkisi “Beden-ruh organizasyonu” için de geçerlidir. Bedendeki bir biyolojik işaretin değişikliği, bir farklılaşma ruhsal yapılanmada da değişimlere yol açar. Ruhsal yapılanmadaki farklılaşmalar bedensel depremlere veya yenilenmelere sebep olabilir. İsterseniz bu önemli konuyu bazı örneklerle biraz daha açmaya gayret edelim. Buyurun...

Şekerden tansiyona yolculuk

Kan şeker seviyelerimizin kabul edilebilir bir aralığı var. Bu aralıktaki yükselmeler de, düşmeler de şeker dengesi dışında pek çok dengeyi hemen etkiler.
Diyelim ki kan şekeriniz yükselmeye başladı, 90 iken 100; 100 iken 150 oldu. Bu değişimi çok geçmeden kanınızda trigliserid isimli yağın artması, kötü kolesterol LDL’nizin yükselmeye başlaması ve ürik asidinizin çoğalması izler. Kelebek kanatlarını kan şekeri dengesi bölgesinde çırpmaya başlamıştır ama o kanat çırpışların rüzgârları başka birçok biyo işareti de etkileyeme başlamıştır.

Yazının Devamını Oku

6 soru 6 yanıt

19 Haziran 2018
Konu beslenme olunca sorular da, tereddütler de kolay kolay bitmiyor. Sizden gelen soruların çoğunu da ortak ve bildik bazı tereddütler oluşturuyor. Bugün sayfamızı daha önce de yanıtladığımız sorularınızın yanıtına ayırdık. Buyurun...

Karpuz mu, kavun mu?

Kavun ve karpuz manav tezgâhlarında çoğalmaya başladı. İyi de oldu. İkisi de mükemmel birer yaz meyvesi. İkisi de sağlıklı. Benim favorim karpuz. İlk nedenim de karpuzun güçlü bir “likopen” bombası olması. Su içeriğinin yüksekliği, posa yapısının zenginliği ise karpuzun diğer avantajları.
Karpuz, kavuna en büyük farkı da kırmızı kısmının bitip beyaz bölümünün başladığı noktadaki “sitrulin” sayesinde atıyor! Peki, bu sitrulin de neyin nesi? Ne işe yarıyor?
Sitrulin bedenimize girince “arginin”e dönüşüyor. Arginin ise en güçlü damar genişleticilerden biri. Müthiş bir “nitrik oksit” üreticisi. Nitrik oksit damar dostu doğal bir mucize. Cinselliği de güçlendiriyor. Sözü uzatmaya gerek yok, karpuzun bu bölümünde “mavi ilaç”takine benzer marifetleri var!
Kavuna gelince... “Karotenoid” içeriği karpuzdan daha fazla. Bu nedenle en sarılarını yemenizi tavsiye ederim. Kavunda B grubu vitaminleri, özellikle niasin (B3) ve B1 vitamininde bol olduğunu unutmayın.

Nohut mu, fasulye mi?

Nohuttan vazgeçmeyin, onu da sevin ama gelin önceliğinizi kuru fasulyeye verin. Tamam, kabul ediyorum, pişirmesi biraz uzun sürer. Tamam, haklısınız “gaz meselesi” hep vardır. Ama ikisinin de çözümü var. İsterseniz önce gaz sorununun nasıl çözüleceğini anlatalım.

Yazının Devamını Oku

Ticari Check-Up’ı bırakın

18 Haziran 2018
DÜZENLİ tıbbi kontrollerden geçmek, sadece erken teşhis için değil bazı sağlık sorunlarını tahmin edebilmek için de şart. Bu incelemeler sayesinde sağlık sorunları erkenden yakalanıp kolay ve hızlı çözülebiliyor.

Bu nedenle de TİCARİ amaçlı fabrikasyon CHECK-UP programlarını bir yana bırakıp SAĞLIK hedefli kişiye özel RİSK TARAMALARI gerekiyor. Bu taramalarda öncelikle kişiye özel tetkiklere yer verilmeli ama bazı “standart taramalar” da asla ihmal edilmemeli. Risk analizleri planlanırken prensip olarak kişinin yaşı, cinsi, işi, genetik mirası, kişisel sağlık hikâyesi, kullandığı ilaçlar, yaşam tarzı seçimleri tek tek değerlendirilmeli. Standart testlere gelince... Onları aşağıdaki kutuda kısaca özetledim. Buyurun...

ÖNEMLİ :OLMAZSA OLMAZ TARAMA TESTLERİ

- Kırklı yaşları takiben her kadın bir meme ve rahim ağzı kanseri taramasından geçmeli.

- Ellili yaşlara ulaşan kadınların kemik yoğunlukları düzenli aralıklarla izlenmeli.

- 50 yaş sonrasında her kadın ve erkek 5 yıl ara ile kolonoskopik incelemeden geçirilerek kalın bağırsak kanseri yönünden izlenmeye alınmalı.

- Kırklı yaşlara ulaşan erkekler prostat kanseri yönünden takibe alınıp PSA’ları izlenmeli.

- Ellili yaşlarda herkese “kalp-damar riski değerlendirmesi” yapılmalı.

- Sigara içen ya da yakın döneme kadar bu yönde alışkanlığı olanların

Yazının Devamını Oku

Bayramlar ruha şifadır

16 Haziran 2018
Sağlığımızın temel belirleyicilerinden biri de beden ve ruh arasındaki dengeli ve keyifli ilişkinin aksamadan sürmesidir. Belki de bu nedenle eski hekimler “insan beden ve ruhtan müşekkeldir” demişler.

Buradaki “müşekkel” sözcüğü önemli. Basitçe “oluşma” anlamına gelse de “beden ve ruhun bir araya geldikleri andan itibaren önceki hallerinden sıyrılıp birlikte ama yeniden şekillenmelerini” de ifade ediyor. Yani anlamı “derin!”
Tıbbi açıdan bakıldığında da beden veya ruhtan birinde oluşan her değişiklik, sağlığımızı derinden etkiliyor, “psikosomatik hastalıklara” yol açabiliyor. Örneğin spastik kolit, örneğin fibromiyalji bu tür hastalıklar.
Bunu önümüzdeki günlerde “Sağlıkta domino etkisi” başlıklı bir yazıda anlayacağım. Ne var ki “Mükemmel sağlık” için sadece beden ve ruhun uyumu da yetmiyor. İyi bir “sosyal çevre”ye, güçlü “moral değerler”e de ihtiyacımız var.
Sağlığın evrensel tarifi de zaten birbirinden azıcık farklı. O tarife göre; “Sağlık bedensel, ruhsal, sosyal ve moral bakımından tam bir iyilik halini ifade ediyor”.
Kısacası sürecin daha birçok alt başlığı var. Detaylar için buyurun...

Aidiyet duygusu yoksa huzur yoktur!

“Yanınızda kimlerin yürüdüğünü bilseydiniz kendinizi bu kadar yalnız hissetmezdiniz.” Bu akıl defterime not ettiğim “iyi hayat” cümlelerinden biridir.

Yazının Devamını Oku

Bayramlar kilometre taşlarımızdır

15 Haziran 2018
Her millet bayramları sever. Bize gelince, biz bir başka severiz. Rahmetli Aydın Boysan da bir kitabında pek güzel anlatır bayramları: “Bayramlar yaşayışımızın kilometre taşlarıdır. Bu taşlar olmazsa yolun neresinde olunduğu bilinmez...”

Her millet bayramları sever. Bize gelince, biz bir başka severiz. Hayatımızın her noktasına bir “bayram” vurgusu ekleriz. Sevinince “içim bayram etti” deriz. Her bayram “bayram sofraları” kurar, eğlenmek için de “bayram yerleri”ne gideriz. “Hayat bayram olsa” diye şarkımız bile var. Canımız çok sıkılmadıkça da kolay kolay açmayız “bayramlık” ağızlarımızı. Kısacası ne olursa olsun kendimizi daha iyi hissederiz bayramlarda, bayramcıyızdır kısaca.
Rahmetli Aydın Boysan da pek güzel anlatır bayramları. Bir kitabında bakın nasıl anlatmış: “Bayramlar yaşayışımızın kilometre taşlarıdır. Bu taşlar olmazsa yolun neresinde olunduğu bilinmez. Bayramlar olmazsa da ömür süreci biteviyeleşir. Halkasız zincire, düğümsüz ipe döner... Bayram günleri yüreklerin yıkanması, arınması zamanıdır. Tüm kötü duygular, kinler, nefretler yüreklerin göbek taşlarında yıkanmalı, birikintileri arıtılmalı, akıtılmalı, yok edilmelidir. Bayram yüreklerin mevsim temizliği günleridir. Yüreklerin kapısı, penceresi açılmalı, içerisi temiz hava ile doldurulmalıdır.” Bu güzel ve kutlu bayramın hepimizi mutluluk, huzur, sağlık ve barış getirmesini diliyorum.

Bir hikâye
Bayramlar huzura açılan kapılardır
Hikâye şu: “Yaşlı bir adam büyük bir kentin surları dışında otururmuş. Gezginler yanına yaklaşıp yaşlı adama sorarlarmış: “Bu kentte nasıl insanlar yaşar?” Yaşlı adam da, “Geldiğiniz yerde nasıl insanlar yaşardı?” sorusuyla yanıtlarmış onları. Gezginler, “Bizim geldiğimiz yerde yalnızca kötü insanlar yaşardı” diye cevap verecek olurlarsa, yaşlı adam şöyle dermiş: “Yolunuza devam edin, burada yalnız kötü insanlar bulursunuz.” Ama gezginler “Bizim geldiğimiz yerde yalnızca iyi insanlar yaşardı” diye cevap verecek olurlarsa, o zaman yaşlı adam da şöyle dermiş: “Gelin haydi o zaman, çünkü burada da yalnızca iyi insanlar bulacaksınız.” (Dr. T. Karasu/Huzurlu Yaşama Sanatı/Boyner Yayınları/İstanbul/2006)
Hayat biraz da böyle bir şeydir. Onu “başkaları” değil “siz” yaparsınız. Neticede de arzuladığınız şeylerle karşılaşırsınız.
Bayramlar bize “iyi hayat” dersleridir. Neyi aramamız gerektiğinin işaretleridir. İyi ve güzel zamanlardır. Bayram ziyaretleri, el öpmeler, öptürmeler, kucaklayıp öpmelerse en duygusal, en mutlu, huzurlu anlardır. Bayramlar kardeşliğe, dostluğa, iyi komşuluğa, iyi vatandaşlığa, iyi insan olma yolculuğunda bize sunulan fırsatlar ve kutsal kapılardır.

Yazının Devamını Oku

Bayramda nasıl beslenmeliyiz?

14 Haziran 2018
Yarın bayram. Hepimizin ortak mutluluk günü. 1 aylık oruç ibadetinden sonra yine konu komşu gezilecek, keyifli bayram sofralarında yenilip içilecek. Ama o sofralarda da dikkat edilmesi gereken bazı ayrıntılar var. O ayrıntıları aşağıdaki kutuda özetlemeye çalıştım. Bugünden şöyle bir göz atarsanız, bayram günlerini daha keyifli, zinde ve formda geçireceğinizi düşünüyorum. Detaylar için buyurun...

İŞTE O ÖNERİLER  
10 MADDEDE BAYRAM TAVSİYELERİ 

1- Bol bol tatlı tüketmek için öğünlerinizi atlamayın. Kan şekerinizi aniden yükseltip düşürecek olan bu yanlış uygulama sağlınızı da tehdit eder.
2- İkram edilen şeker, çikolata, hamur işleri, tatlıların hepsinden tatmak metabolizmanızı yorar. Miktar konusunda kendinize mutlaka sınır koyun.
3- Hamur tatlılarının yanında bazı yörelerimizde ayran ikram edildiğini hiç duymuş muydunuz? Glisemik yükü oldukça ağır olan leziz tatları masumlaştıran bu sağlıklı uygulamayı bu bayram denemeye ya da hamur tatlılarını sütlü tatlılarla değiştirmeye ne dersiniz?
4- Sofranızda artan karbonhidratlı besinler (börek, tatlı, dolmalar) sebze ve bakliyat tüketiminizi azaltmasın.

Yazının Devamını Oku

Köprüden önce son çıkış...

13 Haziran 2018
Yaz kapıda falan değil, ciddi ciddi ve çoktan geldi. Neticede de fazla kilolardan kurtulmak için son 3-4 haftaya girildi. Yani bitiş çizgisi çok yakın ve sanki “köprüden önceki son çıkış” durumu var. Peki ne yapmalı? Neler hemen ve anında devreye sokulmalı. Eğer kalıcı ve etkili bir sonuç arzu ediyorsanız şu noktalara odaklanın, yani bazı sorular var, onları yanıtlamaya bakın. O sorular ve yanıtları neler diyorsanız buyurun...

HATIRLATMA 1
Neden kilo alıyorsunuz öğrenin 
Önce şu soruların yanıtını araştırın. Bir sağlık sorununuz mu var? Duygusal bir problem mi yaşıyorsunuz? Stres altında mısınız? Fazla mı gıda tüketiyorsunuz?
Az mı hareket ediyorsunuz? Hızlı ve çok mu yiyorsunuz? Sorunlu besinleri (şekerli yiyecek ve içecekler, un, nişasta zengini besinler) fazlaca mı tüketiyorsunuz? Alkolü çok mu abarttınız? Şekerli içecekleri fazla mı artırdınız?

HATIRLATMA 2
Vermeniz gereken 3-5 kilonun üzerindeyse size destek olacak birini bulun
En uygun destekçiniz aile bireylerinizden biri olsun. Mesela eşiniz, mesela çocuklarınız ya da kardeşleriniz.

Yazının Devamını Oku