Demir yetmezliği ve sonucunda oluşan kansızlık özellikle kadınları ilgilendiren yaygın ve önemli bir sağlık sorunu.
Bu nedenle demir içeren haplarla tedavi söz konusu olduğunda kilo alma kaygısı, konuya zaten duyarlı olan kadınları daha çok etkiliyor.
Oysa demir hapları ne şişmanlatır ne de zayıflatır. Bilinenin aksine iştah açmaz, kilo yapmaz.
Tedavi öncesinde ağır demir yetmezliği nedeniyle iştahtan kesilmiş, hastalanmış, kilo vermiş kişiler, ilaç tedavisi sonrası sağlıkları yerine geldikten sonra eski kilosuna dönebilir. Yani sadece kaybedilen geri alınmış olur.
Demir eksikliği, halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, hızlı ve düzensiz kalp atımları, nefes darlığı, saçlarda matlaşma, kırılma ve dökülme, tırnaklarda çukurlaşma, soyulma, solgunluk, el ve ayak üşümesi gibi sorunlara yol açar.
Aşırı eksiklik yüzünden depresyon benzeri yakınmalarla psikiyatrik tedavi görenler bile olabilir.
Bu nedenle mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunudur.
Balık tüketirken nelere dikkat edelim?
Glutatyon, yaşlandıkça azalan temel antioksidanımız. Bağışıklığı güçlendiriyor, enerji veriyor, detoks sistemlerimizi aktive ediyor, tümöre, kansere karşı bizi koruyor.
Yaşlanmayı yavaşlatmak istiyorsak, glutatyon rezervimizi artıralım.
Glutatyonun üç temel aminoasidi var ama sistein en önemlisi.
Sistein kükürtlü bir aminoasit. Sarımsak, soğan, pancar, turp, lahana ve karnabaharda bol bulunuyor.
Ona elektron veren C vitaminini de artırmamız lazım.
Kanımca, normal bünyeler için her gün 1 yumurta, kolesterol sorunları olanlar için gün aşırı 1 yumurta sağlıklı.
Daha fazlası için sağlıklı demek biraz zor.
Çünkü yumurtanın içerisinde araşidonik asit isimli “inflamatuar” yani “iltihap uyandıran” muzır (!) bir madde var.
Yumurtayı nasıl yiyeceğimiz de önemli.
En sağlıklı olan bizim kayısı dediğimiz yarı pişmiş halde haşlanmış yumurta.
Çok pişmiş yumurtada sarısı ile beyazı arasında oluşan yeşil çizgi, proteinin denature olduğunu yani yapısının bozulduğunu gösterir.
Protein yapısal olarak bozulmuşsa yumurta olmaktan çıkmış demektir.
Yumurtayı çok yağda yakarsanız bu kez de toksik etki ortaya çıkar.
Afiyetle yediğiniz o baklavaların bazılarının fruktoz yani mısır nişastasından elde edilen çakma şeker ile yapıldığını biliyor musunuz?
Çoğu üretici, maalesef şekerden daha ucuz olan fruktoz şurubunu tercih ederek baklavanın maliyetini düşürüyor.
Yetmedi: Üstüne bir de mis gibi tereyağı koksun diye tereyağı aromasını basıyor!
Dikkatinizi çekerim, tereyağının kendisi yok, yalnızca sentetik üretim aroması var.
Sonuçta kan şekeriniz hızla yükseliyor. İnsülin üretiminiz patlıyor. Kanda şeker-insülin zıplamaları başlıyor.
Peki bu çakma fruktoz neden bu kadar tehlikeli?
Ucuz baklavada, çocuklarınızın severek yediği boyalı, jelatinli şekerlerde, gofretlerde, gazlı içeceklerde (ve kim bilir daha nelerde) bulunan mısır nişastası kökenli fruktoz, yağa en hızlı dönüşen yapay şeker de ondan!
Peki ya “hiperinsülinemi” olarak bilinen bu mühim sorunun kötü yaşlanmanın ve sık hastalanmanın en önemli davetçisi olduğunun farkında mısınız? Eğer değilseniz bugünkü notları lütfen dikkatle ve tekrar tekrar okuyun. Nedeni şu: Fazla insülin birikiminin ilk neticesi insülin direnci. İnsülin direncinin yol açtığı sağlık sorunları ise kronik hastalıkların hepsi. Tip 2 diyabet, yani orta yaş ve yaşlılıkta görülen şeker hastalığının, Alzheimer ve diğer nedenlerle bunamaların, bazı kanserlerin (kalın bağırsak, meme), hipertansiyonun, kalp ve beyin damar hastalıklarının, gut hastalığı ve trigliserid-kolesterol fazlalığının arkasında çoğu zaman bu “aşırı insülin üretimi” ve/veya “insülin direnci” meselesi var. Obezite salgınının da temel nedeni de yine o. Kısacası, tam bir bela! Müthiş bir sağlıkbozan! Üstelik hipoglisemik ataklar, bel çevresi kalınlaşması gibi müphem işaretler dışında ciddi bir belirtisi de yok. Peki ne yapmalıyız? Nasıl, ne şekilde araştırılmalı, hangi işaretler için uyanık olmalıyız? Yanıtları için, buyurun..
HANGİ HASTALIKLARI TETİKLİYOR?
Fazla kilo /obezite
Tip 2 diyabet
Hipertansiyon
Birincisini daha önce de yazdım:
Eklemlerimizin ihtiyacı olan gıdaları terk ettik. Tencerede kemiğiyle pişirilmiş bol sulu et yemekleri ve sakatat grubunu unutalı yıllar oldu.
Neticede kemik, kıkırdak, kas ve tendonlarımızın ihtiyacı olan temel ihtiyaç maddelerini (kolajen, glukozaminoglukanlar, kalsiyum, hiyalüronik asit ve daha pek çok şey) kazanamaz olduk.
Tersine, eklemlerin canına okuduklarını bile bile un, şeker ağırlıklı besleniyoruz.
İkincisi ise ağırlığımızla (!) ilgili:
Kilo alıyor, şişmanlıyor, neticede eklemlerin üzerine taşıyabileceklerinden daha çok yük bindiriyoruz.
Diğer bir yanlışı da aktivite konusunda yapıyoruz. Ya hiç hareket etmeyip eklemlerimizi paslandırıyor ya da “aktif hayat” tutkusuyla yanlış işler yapıp zarar veriyoruz.
Sorularınızın yoğunluğuna bakılırsa, saç kaybı sanki yeni bir salgın ve canımızı en çok sıkan sağlık sorunlarından biri.
Kadın, erkek, genç, yaşlı fark etmiyor, pek çok kişi saç dökülmesi sorununa çare arıyor.
Konunun özü ise şu: Saç dökülmesi sorununu herkes zaman zaman az çok yaşar.
Saç dökülmesinin de en az 30’a yakın nedeni var.
Ama ilk sırayı stres, hormonal dengesizlik, mikrobik hastalıklar, mantar bulaşması ile bazı elzem maddelerin eksikliği alıyor.
Biotin, demir, çinko, D ve B12 vitamini ile Omega-3 azlığı bu eksikliklerin en sık görülenleri. Ve bence en önemlileri.
Siz yine de ilk sıraya biotin azlığını, ardına da demir noksanlığını ekleyin, diğerlerini ondan sonraya bırakın.
Pilav, patates, makarna
Ketojenik diyet, yeni bir trend. O da her “trend” gibi geride pek çok “diyet gazisi” ve “kronik diyetçi” bırakıp “popüler diyetler çöplüğü”ne gidecek!
Nedeni basit: Ketojenik diyetler beslenme anayasalarının hiçbir maddesi ile uyumlu değil!
Peki sorun sadece bu mu?
Tabii ki hayır. Ketojenik diyetlerin daha pek çok sakıncası, sağlık günahı, hatası, vebali var. Onları yandaki kutuda kısaca sıraladım, dikkatle ve bir kez daha gözden geçirin derim.
Özeti şu: Bu da diğerleri gibi çakma bir beslenme tavsiyesi! Uzak durun, akıllı olun ve kilo sorunundan bilinen doğrulardan taviz vermeden kurtulun.
Keto diyetleri neden sevmeyiz?
◊ Ketojenik diyetler sağlığımızın ciddi ciddi düşmanı da onun için sevmeyiz.
◊ Bu tür diyetler kaş yapayım derken göz çıkardığı,