Kendimi de burada eleştirmem lazım ki ben de çok yaptım. O berbat sesime rağmen hiç utanmadan alıp mikrofonu şarkı söylemişliğim var. Hatta yakınlarımı evde pis sesimle darlamışlığım da var.
Bu işin ustalarından biri, bu derde çare bulmak için olmayan bir tabir vermişti benim sesime, “Dikey yayvan bir sese sahipsin Orkun, sus istersen artık” demişti.
Şunu dedi aslında: “Olur olmadık yerde sesini yükseltiyorsun, sonra da yayıp bizleri mahvediyorsun.”
Neyse.
Konumuza dönecek olursak...
Çok şükür ki, Yeliz Yeşilmen gibi berbat bir performans sergiledikten sonra çıkıp kendimi övmüşlüğüm yok.
Ben dinlemeye çalıştım Yeliz’in sahne performansını.
İş ciddi yani.
3-5 sene içinde göreceğiz uçan taksileri. Hatta muhtemelen ilk olarak Dubai’de göreceğiz. Ülkede taksilerin kaç metreye kadar havalanabilecekleri bile belirlenmiş.
Bazı şirketler uçan taksilerin testlerini tamamlayıp sertifikalarını bile aldı.
Bakın millet neler konuşuyor, biz nelerin peşindeyiz. Biz daha karada taksi sorunu ile boğuşuyoruz.
Bizim için acaba erken mi daha?
◊ “Abi oradan oraya uçamam...”
◊ “Denizi havadan geçemem!”
◊ “Giderim ama rüzgâr var, Marmara Denizi etrafından tur atalım.”
Aldığı damla sakızının fiyatını paylaşmıştı Ebru Polat.
Ben de “bunlar şov kokan hareketler, bana ne senin sakızından” demiştim.
Çok zoruna gitmiş Ebru’nun ve demiş ki “Orkun Ün kim ki? Köşe yazıyor ama üslubuna bakın.
Ben de köşe yazarı olacağım, en azından bir hukukçu kimliğim var. Teklifleri bekliyorum.”
Ama bak çok doğru söylemişsin Ebru. Bir köşe yazarlığı kaldı zaten yapmadığın.
Eğer tutuyorsa elin kalem, artık ayakları yere basan bir mesleğim olmalı diyorsan denemelisin... Yürü, arkandayım.
Sahi kimdir Ebru Polat?
Bir adım öne çıkınız lütfen...
“Kimin şiddete eyvallahı var ki” yanılgısına düşmeyin.
Maalesef var.
∆ Kocam o benim...
∆ O benim erkeğim sonuçta, bende kredisi var...
∆ Ufak tefek itmeye, kakmaya ses çıkarmam...
∆ Aile arasında olur böyle şeyler...
Diyenlerin sayısı hiç az değil.
“Yok olmaz öyle şey’”dedim.
“Gidilecek yerin 2-3 katını ücret olarak istiyorlar” diyorlar.
Ben de “Bireysel yaşanan bir iki olaydan ibarettir” cevabını verirdim.
Geçen akşam sırf bu durumu merak ettiğim için Uber üzerinden taksi çağırmayı denedim.
İlginçtir ama buldum taksi.
Taksim’den Kuruçeşme’ye gideceğim.
En fazla 6-7 kilometrelik bir mesafe...
Kimisi hak veriyor Farah’a, kimisi de “Öyle şey mi olur!” diyor.
Oyuncu falan değilim ama dışarıdan gözüken bir gerçek var ki maalesef Farah haklı.
∆ Kadın oyuncular, erkek başrole göre seçiliyor.
∆ Erkeğin boyuna posuna uygun bir tip aranıyor.
∆ Erkek oyuncunun arasının kötü olmadığı oyuncular araştırılıyor.
∆ Başroldeki erkek, seçilen kadın oyuncuyla anlaşabilecek mi, yoksa arıza mı çıkar didikleniyor.
Yani erkek oyunculara “Sen vazgeçilmezsin merak etme, yanına ne de olsa birini uydururuz” muamelesi yapılıyor.
Hatta topluca bezdik!
Hafta sonu Melek Mosso sahnedeyken para atmışlar üzerine. Hakarete bakın.
Müzisyenin üzerine para atıyorlar.
Benzer bir olayı daha önce de Murda’ya yapmışlardı.
Melek kendisine yapılan saygısızlığa “Arkadaşlar hiç mi konsere gitmediniz, sahneye para atılmaz” diyerek cevap vermekle yetinmiş ama bırakıp inseydi o sahneden, kimse ağzını açıp tek kelime edemezdi.
Maalesef bu para atma rezaleti bu yaz başında hortladı.
Sadece sahneye değil plajlarda içki kovalarının içine tomarla para atanlar gördüm ben.
Adam yanında getirdiği çantasını açıyor, içinden deste deste paraları çıkartıyor ve yanındaki kızlara hava atmak için saçıyor paraları.
Farkındasınız değil mi ‘kültür yolu festivalleri’nin kıymetinden.
Kültür Bakanlığı’nın, Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un nasıl değerli bir iş yaptığından.
Biz geçen hafta Diyarbakır’ı Bakan Ersoy’un danışmanı Tayfun Topal’la gezdik.
Uçaktan iner inmez koşarak gidilen Kahvaltıcı Edip’ten sonra Diyarbakır’ın simgesi ve Anadolu’nun da en eski camii olan Ulu Camii’ye geçtik.
Meğer içinde nasıl bir hazine barındırıyormuş.
Medreseleriyle çok yönlü, kültürel bir yapı Ulu Camii...
Hikayesini dinleyip, gezdikten sonra baştan aşağı yenilenen Sur’a doğru yola çıktık.