Öyle ödül törenleri düzenleniyor ki son birkaç yıldır, sanırsın bu işin bir üniversitesi var. Çünkü o işleri yapanlar bir cerrah edasıyla geziyorlar ortalıkta.
Ortaya öyle bir iş koyduklarını sanıyorlar ki...
Egoları tavan dolaşıyorlar bir süre. Verdikleri ödülleri biliyor musunuz?
◊ En iyi kaş uzmanı...
◊ En iyi göz kapağı alıcısı...
◊ Yılın en fazla saç teli eken uzmanı...
Maalesef bazı tanınmış isimler de o ödül törenlerine koşarak gidiyor. Günün sonunda büyük para kazanan töreni yapanlar, prestij kaybeden ise ‘ödül törenleri’ oluyor.
Venedik Film Festivali’nin 80’incisi düzenlendi.
Ayrı bir coşku, ayrı bir özen vardı...
Geçen sene olduğu gibi bu sene de festivalin sponsoru olan Lexus’un davetlisiydik.
Ekipte Melis Sezen ile Salih Bademci vardı. Tarihçi ve seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç ise şehir turlarında bilgilerimize bilgi kattı. Doya doya 3 gün geçirdik o ekiple Venedik’te...
İlk gün güneş doğmadan buluştuk İstanbul Havalimanı’nda.
Sonra Venedik’e iniş ve Lexus’un profesyonel ekibiyle şehir turuyla geçti günümüz.
Ama sohbet konusunun çoğunluğu, 1 gün sonraki gün yapılacak kırmızı halı merasimiydi.
Sonra her şeyin muhalifleri çıkmış “Heyyyy Cüneyt, sen utanmadan medeniyet örneği mi veriyorsun! Üstelik burada alkolden alınan vergiyi biliyor musun sen” falan demişler.
Bakın biz çok komik bir ülkeyiz, bu net.
Oysa bazen sussak, bazen 24 saat beklesek, bu yazdıklarımızı yazıp rezil olmayacağız...
Cüneyt Özdemir “İçki yasaklansın” demiyor...
Diyor ki dünyanın çoğu yerinde 21 yaşından küçüklere içki satılmıyor.
Doğru...
Bir kadın çıkmış ve şöyle diyor:
“Bir erkek maaşla çalışmamalı. Erkek ticaret yapacak. Erkek memur olmayacak. Erkek parayı bulacak, sınırı olmayacak.”
Hahaahahaha...
Ya şu sorumluluk yüklemesi kadınlara yapılsa, yapanı taşlarlar...
Erkeklerle ilgili bu telkinlerde bulunan ablamızı görmeniz lazım.
Belli ki hayatında çalışmak nedir bilmemiş, hayatını kendi değil de başkalarının kazandığıyla idame ettirmiş.
Var böyle düşünenler biliyorum.
Mehmet Aslantuğ, Arzum Onan’dan boşandıktan sonra içini dökmüş:
“Acı çektim, üzüldüm, aylarca kelimeler bulmaya çalıştım” demiş.
Ve eklemiş, “Boşanmayı ben istemedim, Arzum sebeplerinin çoğunu söylemese de ayrı bir eve çıkmak istediğini söyledi, ben de saygı duydum” diye.
Ayrı eve çıktıktan sonra tek bir hamle yapmış.
“Madem ayrı evde yaşıyoruz, o zaman hukuken de bitsin evliliğimiz” demiş.
Hiç beni ilgilendirmez kim neden boşandı, neden evlendi...
Ama burada Aslantuğ’un isyanını bir erkek olarak çok iyi anlıyorum.
Şimdilerde 4 yaşındaki oğlu Zayn’ı da kendi gibi yetiştirmek istiyor.
Daha önce TIR da kullandırdı ona, yarış arabası da...
Zayn’ı 560cc’lik koca bir motosiklet üzerinde gördüğüm için eleştirmiştim.
Ya bir şey gelse çocuğun başına sorusu kafamı yemişti.
Son olarak minik bir yarış motosikleti kullandı Zayn...
Pistte hız yaparken düşüyor Zayn, kaza yapıyor aslında.
Sonra da başlıyor ağlamaya.
Hiç ister miyiz Taksim’in, Beyoğlu’nun sembol mekânları kapansın?
Hiç içimiz alır mı o yıllara meydan okuyan yerler zamana boyun eğsin?
Ama zaman bizleri başka yerlere sürükledi...
Zamana ayak uyduramamak çok doğal geliyor bana.
Kimseyi de suçlamıyorum.
Ben çok iyi biliyorum ki Beyoğlu Belediyesi 7/24 uğraşıyor eski Taksim’i geri getirmek, o canlı günleri yeniden hayata geçirmek için.
Bu yüzden zaman zaman peruk takıyor.
Geçtiğimiz günlerde sevgilisiyle öpüşürken görüntülenmiş.
Fotoğraflarının altına bazı ‘zorbalar’, mide bulandıran yorumlar yapmış.
Demişler ki ‘erkek erkeğe öpüşüyorlar’.
Amaaan yahu!
Bir bitmediniz.
Peki soruyorum;