Öyle ufak tefek bir mevzu değil çünkü bu.
Çift, evlerine gelen bakıcıyı bile dolandırmış.
Pes vallahi...
Duyduğuma göre bir süre daha Türkiye’de kalacakmış Talu çifti. Ama Dilan Polat olayından çok etkilenip, başlarına bela olacaklarını düşünmüşler.
Sonra da apar topar kaçmaya karar vermişler.
Taluların dolandırıcılık sisteminde güven esas...
Yani para aldıklarına önce fazlasını muhakkak ödüyorlar.
Ödüyorlar ki güven kazanıp sonrasında daha fazlasını istesinler. Lüks hayatlarıyla, maddi durumlarıyla çevrelerinin gözünü boyadılar.
Zamanın meşhur dolandırıcısı Selçuk Parsadan’ı hatırlarsınız. Adamın müthiş bir ‘yeteneği’ vardı...
O dönem, “Nasıl başarıyorsun bunu, nasıl ikna ediyorsun da dolandırıyorsun insanları” diye soranlara, “Hayat satıyorum”, “Dolandırdığım insanlara lüksü vadediyorum” yanıtını vermişti.
E psikolojide muhakkak karşılığı vardır, lüks vadedilen bu insanlar da parayı vermekten çekinmiyor çünkü kafalarında ulaşacakları o son nokta oluyor hep.
İşte bu dönemin Parsadan’ı Kıvanç Talu yani ‘Var Böyle Tipler’ de aynı şeyi yaptı.
Instagram’da yaptığı tiplemelerle meşhur olmuştu zamanında.
Aslında keyifliydi de çektiği videolar.
Kıvanç Talu ve eşi, arkadaşlarının bazılarına kredi çektirmiş, bazılarına “Şu kadar para verin birkaç ay sonra 2-3 katını kazanacaksınız” demiş...
O araştırmaya göre, kısa boylu olanlar ‘psikopat’ olmaya daha yatkınmış.
Önce komik geldi. Çünkü aklıma sosyal medyada sık sık ‘gif’i yapılan fotoğraftaki bu ufak kız geldi. E haliyle bu fotoğrafla karşıma çıkan araştırmaya pek güvenemem.
Sonra Kemal Sunal’ın meşhur “küçük enişte” repliğini düşündüm.
Hani “Tutmayın küçük enişteyi” diyordu ya, onu işte.
Dedim evet...
‘Her insanın hatası olur üzerine gitmeyin’ diyorlar.
‘Sanatçılar da hata yapar’ diyorlar.
‘O önemli bir isim ayıp ediyorsunuz’ diyorlar.
Kardeşim!
Sanatçı diye, önemli biri diye kayıralım mı...
Onu geçtim, zaten Metin Akpınar’ı taşlamak değil burada amaç.
Ben Akpınar’ı yuhlayalım, taşlayalım, sokağa çıkamaz hale getirelim demiyorum.
Çoğu kişi dillendiremiyor ama kafalarındaki soruyu biliyorum, o da şu:
Hiç inkar etme
Gruba bak...
Neredeyse her yıl bir üyesi şiddet olayıyla gündeme geliyor.
Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun solisti Kaan Boşnak’ın adı eşine uyguladığı şiddet iddialarıyla anılmıştı geçen sene.
Şimdi de grubun gitaristi Can Tunaboylu’nun başında benzer bir durum var.
Kız arkadaşı bir açıklama yaptı ve dehşet verici bazı fotoğraflar paylaştı.
Dün Hürriyet gazetesinde gördüm.
Evlilik dışı bir kızı olduğu ortaya çıktı Metin Akpınar’ın... Ona sahip çıkmıyor, kabul etmiyor, mirasını ona bırakmak istemiyor diye eleştiriliyor şimdi.
Hatta şöyle eleştiriliyor çok gülüyorum; ‘komedyen adama yakışır mı?’
Herkesten her şeyin bekleneceği bir dönemdeyiz.
O komedyen nasıl bunu yapar?
O şarkıcı asla bunu söylememeliydi?
O mühendis böyle nasıl yaşar? Vesaire vesaire...
Bunlar hep boşa top çevirmedir bana göre.
Bence çoğumuzun sıkılmış olması lazım artık.
Mesela aklı başında biri Mehmet Ali Erbil’in hayatından sıkılmıştır şimdiye kadar.
Her gün o ve onun genç sevgilisiyle ilgili haberler yapılıyor.
Son olarak “Kız ev istemiş de Erbil almayınca ayrılmışlar” haberleri çıktı.
Offff ki ne offf.
Ben ilk ve son kez yazıyorum, umarım kulaklara küpe olur.
Kendinden 40 yaş büyük biriyle evlenen bir kız ne ister?
∆ Aşk mı,
Fotoğraflarınızı Amerikan kolejinden mezun olmuş gibi düzenleyip veriyor size.
Daha önce bir Barbie akımı vardı...
Ama Barbie’nin bir neşesi keyfi vardı.
Bunun yok yahu.
Hep aynı fotoğraflar, hep aynı sıradanlık.
Tamam eğleniyoruz falan eyvallah ama keyfi olmayan böyle işler kabak tadı veriyor. Bu verdi.
O yüzden ben bir tane daha aslında istanbul’dan, Kastamonu’dan, Ankara’dan, İzmir’den mezun olup da Amerikan Koleji mezunu havası veren arkadaş görmek istemiyorum.
Trafik zorbaları