Paylaş
Tak tak;
Kim o?
TAŞ..!!
Kim?
B-E-Ş-İ-K-TAŞ
2-0
OC bu gece kaçar anam babam
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben CAN; Orhan Can..
Neyse, bu maçın felsefesi aşağıdaki gibidir!
“Hey Bilic, Slaven Bilic” diyesim vardı bu gece.
Öyle de oldu!
Gözlerinden öperim evladım..
“Her Yer İnönü, Her Yer Beşiktaş..”
Sloganını duyduğumda keyfim daha da gıcır oldu doğrusu..
Rakip zorlu rakip ama Beşiktaş da Beşiktaş’tır her zaman..
Atatürk Olimpiyat Stadı’na gelirken yanımda 1 adet “Dürbün” getirdim.
Ki, karınca gibi görünün futbolcuların ayakkabı numarasını göreyim…
Teknede kullanıyordum, Beşiktaş maçlarına da nasip oldu!
Dürbün de dürbün ama ekstradan zumu (zoomu) var..
‘Şaak’ karedesin..O derece yani..!!
Dürbünle “enstantaneleri” genel olarak görürsün!
Hem futbolculara bakacak hem de AY’ın üstündeki kraterleri göreceksin!
Dediğim anda slogan patladı işte..
“Sık bakalım
Sık bakalım
Biber gazı sık bakalım..”
E arkasından doğal olarak
“Biber gazı oley, biber gazı oley..” ile “Her yer Taksim, Her yer Direniş” geliyor!
Mustafa Pektemek’in taç atışından gelen topu göğsüyle önüne indirmesi bir enstantaneydi!
Vuruş alınan girdiğinde ise “Pas mı vereyim, kendim mi enstantane yakalayayım” karar teorisini kendisinden yana kullanınca pozisyon “enstantaneyi yakalayamamakla” bitti.
Şimdi, enstantane denilince,
gazeteciler bilir, fotoğraf editörleri daha iyi bilir, akla “O Anlar” gelir..
Hani “O AN” derler ya.. O AN!
İşte insan da hayatı boyunca “O Anları” kendi çeker!
Deklanşöre basarsın “Şak” diye bir ses çıkar ya..
Öyle işte..
“Şak”, yakaladın yakaladın.. Yakalayamadıysan gitti pozisyon demektir!
Futbolda böyledir, aşkta böyledir,iş hayatında böyledir, okulda böyledir..
Hatta mahallede yanık olduğunuz güzel kıza karşı bile durum böyledir..
Bazıları buna “Fırsat” der.. “Fırsatı kullanmak”!
Ben ise Enstantane..
Hayatın içinde akıp giden milyarlarca enstantane gibi..!!
Yakalarsanız, durumu “O AN”a çevirirsiniz..
Yakalayamadınız mı, ömür boyu kalbinizde taşıyacağınız bir hayıflanma nedenidir O!
Futbolda da golü attın attın, atamadın mı “Bahçelerde maydanoz gel bize bazı bazı” olursun..
“Pas” da böyle bir şeydir. Doğru yere attın attın!
Topu iyi yere çıkarttın mı adamsın, çıkartamadın mı, oldun teknenin “safrası”!
Bu yüzden futbolun ‘anları’, hayatın ‘anlarına’ paraleldir..
Ve bu yüzden futbol, hayatın ta kendisidir!
Beyaz Kelebekler Vadisi İnönü’nün “Şövalye ruhlu” çocukları cep telefonlarının ışıklarını yakarak ortaya inanılmaz bir tablo çıkarttılar..
Ben de ne yazacağımı unuttum...
Işıl ışıl yanan tribün ..
Ve “Taksim” sloganı!
Bu arada, Fernandes’e adeta çifte atan arkadaş enstantane açısından “Bir AN” yaratsa da hakem bey kart göstermedi.
Tekmeyi yiyen Fernandes’e “Öpim de geçsin” dedi her halde..
Misal altı pasın içinde havaya uçan Almeida kıçının üstüne long diye düştü ya!
Hani penaltı bekledi! O pozisyon işte!
Penaltı menaltı değildi o..
Sadece kaba eti fena ezildi, hepsi o!
Futbolun içinde var olan ufak tefek “Tepişme” “ENSTANTANELERİNİ” saymıyorum!
Almeida’nın itişiş kakışmalara neden olan 2. pozisyonu da faul maul değildi!
Fernandes’i boşuna ayaklandırdı!
Bu arada maç 2-0 oldu..
Gökhan’ın golü bana Quaresma’nın Maccabi’ye attığı 3. golü anımsattı!
Topu aldığı zaman da aynı onun gibi çıkıyor bu çocuk..
Bu arada çoktan kırmızı kart görmesi gereken Colman, oyundan alınınca doğru soyunma odasına gitti, bence orada bir “Arıza” var..
Benden hatırlatması, Trabzon işi bu oyunuyla çok zor çook!
Bitiş düdüğü ile taraftar yine Taksim’i hatırlaması bana “Gece başladığı gibi bitti” dedirtti..
Hele Trabzonspor’un başkanını medeni cesareti için, Beşiktaş taraftarını da centilmen ve misafirperverliğinden dolayı kutluyorum!
Kısacası, ne geceydi ama..
Hafif esmer..!!
Paylaş