Aplikasyon siparişleri artık çok baştan savma

Çok sık dışardan yemek siparişi veren biri olarak bugünlerde en büyük derdim şu:

Haberin Devamı

Eskiden sipariş verdiğim restoranların yemekleri bile lezzetsiz, baştan savma ve malzemesi kötü olmaya başladı.

Hatta en son Nişantaşı’ndaki bir restorandan gelen salata üzerine dayanamayıp restoranı aradım. “Aplikasyonda yer alan menünüzdeki malzemelerin çok azı bu salatanın içinde var” dedim. Karşımdaki kişi de çaresiz, “Aslında küçük küçük dilimlemiştik, olması lazım” dedi.

Yani neredeyse mikroskopla bakmamı önerecekti.

“Valla yok” dedim, bunun üzerine telefonu açan kişi de bir şey diyemedi.

Konu öylece kaldı.

Sonra siparişi verdiğim aplikasyon şikayetim üzerine para iadesi yaptı.

Ama o sırada ben aç kaldım. Zaten bir şey de yemek istemedim.

Tadım kaçmıştı.

Bir başka gün, her daim gittiğim bir başka restoranda yemeğin malzemesi eksik geldi.

“Demek ki sadece aplikasyon siparişlerinde sorun yaşanmıyormuş” demeye başladım.

Haberin Devamı

Sanırım bundan sonra bu tür sorunlarla sık karşılaşacağız.

Çünkü maliyetler arttı ve restoranlar ne yapacaklarını tam olarak kestiremedikleri bir geçiş döneminde.

Ya malzemeden kısıyorlar ya da iyi malzeme kullanmıyorlar. Sonuç?

Eski lezzeti artık bulamıyorsun. Ama müşteri olarak “güncellenmiş” yeni zamlı fiyatı ödemeye devam ediyorsun.

Gelecek orada mı?

Biz bunlarla meşgulken dünyanın geri kalanı bu esnada bitki bazlı beslenmeyi daha çok konuşur, tartışır oldu.
ABD’de mesela bitki bazlı gıdaların satışları önceki yıllara göre büyüme göstermiş.
Gelecek oralarda yani.
Bir yandan çevre uzmanları 2050 yılına kadar sera gazı salınımını üç gigaton azaltmak için yıllık et ve süt tüketimimizi neredeyse yüzde 50 oranında azaltmamız gerektiğine inanıyor.
Et, süt ürünleri ve yumurtadan kaçınan bitki bazlı diyetler de moda olmanın ötesinde “gereklilik” olarak sunuluyor.
Yani “beslenme” başka bir yere doğru gidiyor.

Pantolonsuz metro

Önceki gün Londra başta olmak üzere dünyadaki bazı şehirlerde “Pantolonsuz Metro Günü” kutlandı.
İnsanlar iç çamaşırlarıyla metro duraklarında bekledi ve bu şekilde metroya bindi.
Aslında bu ilginç gün yeni değil. İlk kez New York’ta, 2002 yılında ortaya çıktı.
“Neden böyle bir şey yapılıyor?” diyenler için de yanıtları basit:
“Bir amacı yok.
Herkes biraz gülümsesin diye”.
Fotoğraflara bakınca gülümsememek elde değil.
Üstü kazaklı bereli, altı iç çamaşırlı insanların geçit yaptığı bir metro eğlenceli duruyor.

Haberin Devamı

Z kuşağı mı fazla rahat yoksa…

Jodie Foster’ın Z kuşağıyla çalışmak konusunda söylediklerine kulak verin:
“Şöyle şeyler yapabiliyorlar. ‘Bugün iyi hissetmiyorum, işe 10.30’da geleceğim’ gibi şeyler söyleyebiliyorlar. Ya da mail yazışmalarında dilbilgisi kurallarına dikkat edilmesini söylediğinde, ‘Neden bunu yapayım ki, bu biraz sınırlayıcı değil mi?’ yanıtını veriyorlar”.
İnsan düşünmeden edemiyor.
Z kuşağı mı fazla rahat yoksa biz mi zamanında “Hasta olsan bile işyerine gidilir” diye diye fazladan çalıştık ve saçmaladık?
Bunun bir ortası yok mu?
Ortası olmayan tek şey ise dilbilgisi kuralları.
Orada Foster sonuna kadar haklı.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları