Paylaş
Veya “Ben ne dersem gerçek odur” diye düşünmeye başlamış olmalı ki, yedi cihanın bildiğinin tam tersine bir kanaati rahatça -üstelik basının özgürce görev yapmasını demokratik rejimin temel taşı sayan bir ülkede- ifade edebiliyor.
Önce konunun nasıl gündeme geldiğini anlatalım:
Başkan Barack Obama ile görüşme yapmak üzere Washington’a giden Başbakan Erdoğan’a, hem gazeteciler hem de konuşma yapmak üzere gittiği üniversitelerdeki öğrenciler her fırsatta “Türkiye’de bağımsız basını baskı altına aldığınız yolunda haberler var. Ne diyorsunuz?” türü sorular sormuşlar.
Soruların özünde de Doğan Medya Grubu’nu batırmak amacıyla konulduğu herkes tarafından kabul edilen 4 milyar 823 milyon TL. tutarındaki vergi cezası varmış.
Aklı başında olan, bir nebze de vicdan taşıyan hiç kimse böyle bir zulmün gerçekten “vergi cezası” olmadığını bildiği için elbet konu sık sık gündeme gelmiş.
Bunu “Başbakan ne yaparsa iyi yapar” önyargısıyla geziye katılan bir gazetecinin yazdıklarından öğreniyoruz.
Sorulara Başbakan’dan çok o kızmış. O kadar bunalmışlar ki, gittikleri her yerde hayaller görmemeye başlamışlar. Örneğin, “Doğan Grubu’nun adamları buraya da gelmiş, bu insanları kandırmış” demişler.
Başbakan Erdoğan’ın tepesi, işte böyle bir soru üzerine atmış. “Ülkemizde basın özgürlüğü o kadar ileri ki, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bizi, ailelerimizi yerden yere vurmaya kadar her türlü hürriyetleri var. Hakaretlere basın özgürlüğü diyorsak bir şey diyemem. Eleştirilere karşı değilim. Burada kulisler olduğu anlaşılıyor. Ama bu tür lobilerle Türkiye’de basın özgürlüğü sorgulanamaz. Basın Türkiye’de ABD’den çok daha özgürdür. Bu konu (Doğan Medya Grubu’na verilen vergi cezası konusu) Maliye Bakanlığının bir vergi noktasındaki sıkıntıyla alakalı. (...) Maliyenin çalışmasına benim müdahale yetkim yok. Yakalarsa, Maliye gereğini yapar” demiş.
Tabii, “Ergenekon” soruşturmasının “savcısıyım” diyen bir kişinin, “Maliye’nin bu çalışmasıyla kendisinin ilgisi olmadığını” iddia etmesi size ne kadar inandırıcı geldiyse bu da o kadar inandırıcı olabilir.
Ama asıl mesele başka:
Biz “Burada basın özgür değil” deriz. Başbakan aksini savunur... Ama başkaları bu konuda ne diyor? Bir de konunun o tarafına bakmak lazım.
Her yıl hangi ülkede basın ne kadar özgür sorusuna yanıt veren kuruluşlar var. Örneğin Reporters Without Borders (Sınır Tanımayan Muhabirler) örgütü Türk basınının 2009 yılında 168 ülke arasında tam 122’nci olduğunu tespit etmiş. Bizden aşağıda Kamerun, Sudan, Kuzey Kore filan var. Başbakan’ın “Özgür değiller” diye üzüldüğü Amerikan basını da listede 21’inci görünüyor.
Paylaş