Gerçeğin yarısı

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, “eski defterleri” karıştırmaya devam ediyor.

Zararı yok. Çünkü bundan 37 yıl önce hayata veda etmiş, aktif siyaset yaparken de -özellikle iktidardan düştükten sonraki 23 yıl boyunca- her türlü suçlamadan alın akıyla çıkmış birini suçlayarak nereye varabileceğini birlikte görürüz.

Dün de öyle bir gündü. Erdoğan, lideri olduğu partinin Meclis Grup toplantısında, İnönü’yü suçlamak için 1951 yılında ortaya atılan bir iddiadan söz etti:
Eski Bakanlardan, Prof. Dr. Ahad Andican’ın “Hariçte Türkistan Mücadelesi” isimli kitabında bulmuşlar. Olay şu:
Demokrat Parti milletvekillerinden Şevket Mocan, verdiği bir sözlü soru önergesinde özetle, “Savaş yıllarında Türkiye’ye sığınan Türk mültecilerinin, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler’e teslim edilip edilmediğini ve edildilerse nedenlerini” sormuş.
Önergeyi Adalet Bakanı Rükneddin Nasuhioğlu yanıtlamış:
Anlattığına göre, savaş bitince Sovyetler Birliği, elimizdeki 237 Sovyet  askerinin kendisine teslim edilmesini istemiş. Türkiye de, “karşılıklılık ilkesine uyulması koşuluyla” razı olmuş. Nitekim bunlardan 195’i, 6 Ağustos 1945’te Kars’ın Tıhmıs kapısından, Sovyetler’e teslim edilmiş.
Ancak Sovyetler Birliği Türkiye’nin istediği bir subay ile iki eri, “Bulamıyoruz” diyerek vermemiş. Bunun üzerine Türkiye, elinde kalan mültecileri vermediği gibi hepsini serbest bırakmış.
Başbakan dün Şevket Mocan’ın Meclis’te söylediği şu sözleri de benimseyerek aktardı:
“Bu milletin tarihinde, bir tek mülteci İsveç Kralı Şarl için harbetmiş şerefli hadiseler çoktur. Fakat siyasi mültecileri bir mâbuda kurban sunar gibi sunmaya götüren yüz kızartıcı, gönül parçalayıcı, utandırıcı bir hadise daha yoktur. Milli Şef hükümeti tarafından Sovyetler’e teslim edilen Türk kökenli mültecilerin akıbetleri, Almanya’da müttefikler tarafından teslim edilenlerden farklı olmamıştır.”
Peki ama olayın tamamı o mu?
Değil... Ama Başbakan meşhur “İçkiliyken namaz kılmak günahtır” ayetinin yarısını söyleyip “Ayette namaz kılmak günahtır, deniyor” diyenler gibi konuşuyor. Yani “Türkiye Şubat 1945’te Almanya ve Japonya’ya savaş ilan edince Sovyetler’le müttefik oldu. Savaş hukuku, müttefiklerin ellerindeki askerleri kendi ülkesine teslim etmesini gerektirdiği için aynen İngilizler, Amerikalılar gibi Türkiye de elindeki Sovyet askerlerini teslim etti. Ama Sovyetler’in dürüst davranmadığı anlaşılınca kalanlar verilmedi” demiyor.
Nitekim Mocan’ın kendisini “CHP iktidarının avukatı gibi konuşmakla” suçlaması üzerine Adalet Bakanı Nasuhioğlu söz alıp:
“Eğer Sayın Mocan olayın suç teşkil eden bir tarafı olduğunu iddia ediyorsa, Meclis soruşturması açılmasını isteyebilir. Varsa suçlular cezalandırılır” diyor.
Mocan hiçbir zaman böyle bir istekte bulunmuyor. Dahası, İsmet Paşa bu lafları yanıtlamaya bile değer bulmuyor.
Yazarın Tüm Yazıları