16 Şubat 2008
Artık "anti-aging" kremleriyle cilt yaşlanmasını yavaşlatmak mümkün. Araştırmalar, yaşlanma sürecinde, genç ve olgun ciltler için farklı ürünler kullanmak gerektiğini ortaya koyuyor; C vitamini ya da meyve asidi içeren ve antioksidan özelliği olan kremleri 30-35 yaş arasındakilerin, daha olgun ciltlerin ise A vitamini ya da peptit içeren kremler kullanılması öneriliyor.
Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Gökhan Okan, yaşa bağlı yaşlanmanın kaçınılmaz bir durum olduğunu belirtiyor: "Tüm insanlarda yaş ilerledikçe hücrelerin çoğalmasında ve DNA’nın yenilenmesinde azalma oluyor. Hücrelerin büyümeleri yavaşladığı için cilt inceliyor. Bu süreç 20’li yaşların sonunda başlıyor." Dışsal yaşlanma ise dışsal faktörlerle gerçekleşiyor. Güneşin zararlı UV ışınları, alkol ve sigara alışkanlığı, gürültü, hava kirliliği, yanlış kozmetik kullanımı buna neden oluyor. Okan; "Bu nedenle, güneşin zararlı ışınlarına karşı koruyucu ürünlerin kullanılması, cilde uymayan kozmetik ürünlerin kullanılmaması, alkol ve sigara tüketilmemesi dermo kozmetik ürünlerle cilde takviye yapılması gerekiyor" diyor.
Anti-aging kremlere 30’larda başlayın
Kadınların yaşlanmayı geciktirmek, daha genç, güzel, sağlıklı ve doğal görünümlü bir cilde sahip olmaları için, 30’lu yaşlarından itibaren ciltlerine uygun anti-aging ürünleri kullanmaları gerekiyor. Cildi gençleştiren ürün grupları şöyle:
A vitamini içeren kremler: Bu kremlerin cildi gençleştirici etkiye sahip olduğu bilimsel olarak da kanıtlandı. A vitamini, ciltteki kolajen salgısını artırıyor, derinin gerginliğini sağlıyor. Soyucu özelliği var, bu sayede yıpranmış cildin altından taze bir derinin gelmesini sağlıyor. Cildimizdeki düzensiz pigmentasyonu (renk artışı) azaltıyor. Güneş lekelerinin hafiflemesine yardımcı oluyor. Ancak burada ürünün içeriğine dikkat edilmesi gerekiyor. Bu kremleri hekimlerin reçetelemesi, ürün içeriklerinin doğru oranda, uygun konsantrasyonda ve doğru ciltte kullanılması önem taşıyor.
Alfa Hidroksi Asitleri (AHA, Meyve asitleri): Meyve asidi içeren anti-aging ürünlerinin de cilde yararları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bu ürünler cildin rengini açıyor. Meyve asitleri hyalüronik asit salgılanmasını artırıyor. Su tutucu özelliğe sahip olan hyaluronik asit cilde nem kazandırıyor. Piyasada da çok fazla meyve asiti içeren krem bulunsa da, bu etkiyi yapacak oranda bulunması önem taşıyor. Güçlü anti-aging etki elde edebilmek isteniyorsa, A vitamini içeren ürünle birlikte meyve asidi içeren ürün beraber kullanılabilir. İki ürünün birlikte yaratabileceği tahriş konusunda dikkatli olunması gerekiyor.
Sigara içenlere C vitaminli krem
Antioksidan ürünler: Antioksidan ürünlerin birkaç çeşidi bulunuyor. Ancak içlerinde en tanınmışı C vitaminli antioksidan kremler. C vitaminli kremler, güneşten kaynaklanan yaşlanmalarda öneriliyor. Çok sigara içenlerin C vitaminli krem kullanması büyük önem taşıyor.
E vitaminli kremler: Güçlü bir antioksidan olup, nemlendirici, güneşin zararlı etkilerinden deriyi koruyor.
Alfa lipoik asit: Çok güçlü bir antioksidan. Serbest radikallerin deriye zarar vermesini durduruyor, fotoyaşlanmayı geciktiriyor. Yaşlanma ise iki nedenle oluşuyor: Yaşa bağlı yaşlanma, Dışsal faktörlerle oluşan yaşlanma.
Vücudunuzun güzellik saati kaç
Işıltılı bir cildin anahtarı gergin bir vücut ve sağlıklı saçların yanı sıra zamanlama şüphesiz. Bu yazıda kişisel güzellik rehberinizi bulacaksınız.
Oyunculara ya da top modellere güzelliklerinin sırları sorulduğunda cevapları aşağı yukarı aynıdır; "Bol su, sebze ve meyve, yeterli uyku ve sağlıklı genler..." Fragt man.
Ama biliyor musunuz, bu cevap aslında gerçeğin sadece yüzde 50’sini yansıtır. Bu yüzden de biz "sıradan" kadınlar olarak dermotogların ve kozmetikçilerin önerilerine başvurmayı yeğeleriz. Planlı bakım, cilde uygun ürünler kullanmak ve mükemmel bir zamanlama. Bol su içmek, vitamin ve uykunun zararı yok tabii ki. İşte adım adım cilt, vücut ve saç bakımı.
DERİNLEMESİNE TEMİZLİK
Sabah ve akşamları yapılan A’dan Z’ye yüz bakımı, cilt temiz değilse üstelik elinizdekiler dünyanın en pahalı kremleri bile olsa gerçekten bir işe yaramıyor. Peki, cilt neden sabah temizliğine ihtiyaç duyuyor? Cilt uyku sırasında kirlenmiyor. Ama onun salgı yapan bir organ olduğunu ve gece boyunca vücut atığı, tuz ve ter ürettiğini unutmamak gerekiyor. Cilt temizliğinde çoğu zaman su ya da hafif bir temizleme losyonu yeterli olabiliyor. Asıl temizleme aksiyonunu akşam gerçekleştirmek gerekiyor. Gün içinde cilde işleyen çevresel kirler, krem ve makyaj kalıntılarıyla birlikte cildin kendi ürettiği maddeler bir araya geliyor. İşte, bu karışımın aktif bir bakımla yok edilmesi gerekiyor. Peki nasıl? Aslında bu cildin özellikleri ve yapısıyla bağlantılı olarak gerçekleşiyor. Örneğin, iri gözenekli ya da temiz olmayan bir cilt tipi köpüklü jel formunda bir temizleyiciye gereksinim duyuyor. Hassas ciltlerin ihtiyacı ise temizleme sütü. Tüm cilt tiplerinin gerçek bir temizlik için yüz toniği kullanmaları şart. Çünkü tonik sadece ürün kalıntılarını uzaklaştırmakla kalmıyor aynı zamanda ürünün içeriğine göre tazeleyici, gözenekleri küçültücü, rahatlatıcı ya da temizleyici etkisiyle öne çıkıyor.
Ve kesinlikle kullanılması gereken bir ürün de göz makyajı temizleyicileri. Yaşın ilerlemesiyle birlikte göz etrafındaki cilt inceliyor ve hassaslaşıyor. Bu yüzden ürün bir pamuğun üzerine dökülerek hafif hareketlerle makyajın temizlenmesi gerekiyor.
KORUYUCU ÖNLEMLER
Temizlik sonrasında da cilt etkili bir bakıma ihtiyaç duyuyor. Sabahları cildi UV ışınlarından ve olumsuz dış etkenlerden koruyan likit ürünler tercih edilmeli. Gece ise günün yorgunluğunu ciltten alacak daha yoğun ürünlerin kullanımı şart. Etkili içerikleriyle hücreleri harekete geçiren gece bakım kremleri cildin yenilenme sürecini hızlandırarak kırışıklık oluşumunun da engellenmesine yardımcı oluyor. Göz kremi kullanmayı da asla ihmal etmeyin.
MÜKEMMEL SAÇLAR
Saçların günlük bir yıkama programına ihtiyaç duyup duymadığı sizin kendi tarzınıza kalmış. Eğer saçlarınız çok kirli değilse hergün sadece bir kez şampuanlamak yeterli oluyor. Fazla diplere değdirmeden sadece uçlarını köpürtmek çoğu zaman kafi geliyor.
Sivilcenizi nasıl gizlersiniz
Yüzün ortasında çıkmış bir sivilce kadar üzücü bir şey olabilir mi? Aynada yüzümüzü incelerken, aklımıza ilk gelen ondan en kısa zamanda kurtulma fikridir. Sıkı durun. Size önereceğimiz dört adımı takip ederek, sivilcenizi kamufle edebilirsiniz.
1. ADIM: CİLT TEMİZLİĞİ
Kamufle işlemine başlarken yapacağınız ilk iş mükemmel bir cilt temizliği olmalı. Ayrıca akneyi lokal olarak kurutan ve oluşabilecek bakteriyel ortamı engelleyecek aletler var.
2. ADIM: FONDÖTEN
Fondöten yüze dengeli bir görünüm kazandırıyor. Yüzeydeki küçük lekeleri kapatmak için ürünün özellikle yağlı ciltler için uygun olan sıvı formunu kullanmanızı öneriyoruz. Ayrıca satın aldığınız fondötenin antibakteriyel ve dermatolojik olarak test edilmiş olmasına dikkat edin. Hassas bir cilt yapısına sahipseniz renkli nemlendiriciler yoğun kapatıcı özellikte ve transparan olmayan klasik fondötenlerden iyi bir içeriğe sahipler.
3. ADIM: KAMUFLAJ ZEMİNİ
Başarılı bir kamuflaj için kapatıcı kalem ya da sivilceleri ve cilt kızarıklıklarını kapatan "concealer"la makyajın zeminini hazırlayabilirsiniz.
4. ADIM: KUSURSUZ BİR SON
Mükemmel bir makyajın son noktası kesinlikle kaliteli bir yüz pudrasıdır. Bu yüzden kesinlikle unutulmaması gerekiyor. Pudra, cilt rengini dengelemesinin yanı sıra makyajı da sabitlemesi açısından önemli.
Yazının Devamını Oku 
15 Şubat 2008
Doğallığa dönüş felsefesi tüm dünyayı sarmış durumda. Güzellik sektörü de son birkaç yıldır bu felsefeyi benimsemiş görünüyor. Kozmetik markaları birbiri ardına piyasaya sürdüğü organik cilt bakım ürünleriyle adeta birbiriyle yarışıyor.
Hálá bitkisel ve organik cilt bakım ürünlerinin arasındaki farkı bilmeyenler var ki çok doğal... Organik cilt bakım ürünlerinin içeriklerinin organik tarımla üretilmiş olması gerekiyor. Aynı zamanda içeriklerinde kimyasal koruyucular ya da zararlı sentetik kimyasallar olmamalı. Konuyla ilgili sorularımızı dermotolog Rasime Erkan cevapladı.
Öncelikle bir ürünün organik olduğu nasıl anlaşılır?
Kontrol ve sertifikasyon, organik tarımın önemli basamaklarından biri. İç ve dış piyasalarda bir ürünün organik olarak satılabilmesi için "Organik Ürün Sertifikası"na sahip olması gerekiyor. Sertifika sistemi; ürünlerin ekolojik standartlara göre sanayi tesislerinden, karayollarından, çevre kirliliğinden uzak, toprağı, suyu ve havası temiz alanlarda üretildiğinin, işlendiğinin ve paketlendiğinin garantisi.
Neden son dönemde organik ürünler bu kadar ön planda?
60 milyar dolarlık kozmetik endüstrisinin, gıdalarda kullanılması yasak olan zehirli kimyasallarla dolu maddeler içeren ürünler sattığını çoğu tüketici bilmiyor. Bir tüketici, günde ortalama 10 ila 15 adet kişisel bakım veya kozmetik ürünü kullanıyor. Bu ürünler yaklaşık 200’den fazla sentetik kimyasal bileşim barındırıyor. Vücudumuzdaki en büyük organ olan deri, cilde uygulanan ürünlerdeki kimyasalların yüzde 40 ila yüzde 60’ını emiyor. Ne yazık ki, bu toksik maddelere maruz kalanlar sadece tüketiciler değil. Aynı zamanda zararlı maddelere karşı kendilerinden çok daha hassas olan çocukları da temas yoluyla zarar görüyor. Kozmetik sektöründe ürün çeşitliliğinin ve tüketimin artmasıyla beraber ürünlerde kullanılan kimyasal maddelerin zararları daha fazla gündeme gelmeye başladı. Dolayısıyla daha sağlıklı bir bakım sunan organik ürünler ön plana çıkıyor.
Her doğal ürün organik midir?
Doğal ürünleri, bitkisel ve doğal maddelerden oluşan içeriğe sahip olan, sentetik kimyasal madde içermeyen ürünler olarak tanımlıyoruz. Organik ürünler ise doğal olup aynı zamanda içerdiği tüm bitkilerin ve doğal maddelerin organik tarım vb. organik metotlarla üretilmiş olduğu ürünlerdir. Her bitkisel ya da doğal ürün organik değildir. Organik olabilmesi için organik sertifikalı içeriklerden oluşması gerekir.
Mineraller hücre yeniliyor
Son araştırmalar denizden, kaya tabakalarından, yeraltından, termal kaynaklardan ya da volkanlardan kazanılan minerallerin gerçek anti-aging’ler olduğunu ortaya koyuyor.
40 yaşla birlikte vücudumuzdaki mineral ve hayati elementlerin giderek azaldığı artık biliniyor. Kozmetik şirketi Biotherm’le ilgili çalışmalar yapan bilimadamları markanın yeni kremi "Reminale"nin araştırmaları sırasında genç ve yaşlı bağ dokusu hücrelerini karşılaştırdıklarında, bu hücrelerin yaşla birlikte enerji kazanmak ve fonksiyonlarını normal bir şekilde sürdürmek için daha fazla glikoza ihtiyaç duyduğunu ortaya çıkardılar.
Magnezyum, kalsiyum ve forfordan oluşan bir mineral kokteyli glikozun vücutta daha iyi değerlendirilmesini sağlıyor ve yeniden tıpkı genç hücreler gibi aktif bir şekilde çalışmasına olanak veriyor. Sonuçta, cilt pürüzsüz ve kırışıksız bir görünüm kazanıyor, ışıldıyor ve elastikliğini koruyor. Giorgio Armani de yeni kar beyazı "Crema Nera" adlı ürününde siyah obsidienden (taşlaşmış lav) elde edilmiş mineral kompleksler kullanıyor. Kremin içeriği ise Armani’nin çok sevdiği ve Akdeniz’de bulunan Pantelleria adasından elde ediliyor. Oradaki parlak siyah taşlar eski çağlardan kalma enerji kaynakları olarak biliniyor. Ve şimdilerde cilt için inanılmaz bir iksir olarak kullanılıyor. Adadan kazanılan "Obsidian Mineral Complex" yaşa bağlı olmaksızın ortaya çıkabilecek hasarları önlemek üzere kan dolaşımını harekete geçiriyor ve böylelikle hücreler arası iletişimin devamını sağlayarak hassas ciltleri rahatlatıyor. Bu durumda güzellik araştırmacılarının etkisi bilinen mineral kaynaklarıyla bu denli ilgilenmeleri ve onları ürünlerinde kullanmaları kaçınılmaz oluyor.
Saç kremleriyle ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar
Uzmanlar, saçların yıkarken dolaşması ve dolaşmış saçların taranması sırasında ortaya çıkan sürtünmenin saçları yıprattığını belirtiyor. Şampuan sonrası kullanılan saç bakım kremleri ise saçların dolaşmasını önlüyor aynı zamanda saç tellerine güç kazandırıyor. Peki, saç kremleriyle ilgili tam olarak neler biliyoruz?
YANLIŞ: 2’si bir arada şampuan kullanınca, saç kremi kullanmama gerek yok.
DOĞRU: Şampuan çoğunlukla saçı temizlemek, saçtaki fazla yağı ve tozu arındırmak için formüle edilmiştir. Saç kreminin sahip olduğu kadar besleme ve koruma özelliklerine sahip değildir. O nedenle sadece şampuan kullanmak, saçın düzenli bakımı için yeterli değildir.
YANLIŞ: Saç kremi saçları döker.
DOĞRU: Öncelikle hergün 100 tele kadar saç kaybının normal olduğunu bilmek lazım. Ancak saç kremi kullanımıyla bunda bir artık olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
YANLIŞ: Saç kremi kepek yapar ve saç derisini kaşındırır.
DOĞRU: Cildin yenilenme sürecinde ölü deri hücrelerinin normalden daha hızlı ve büyük parçalar halinde dökülmesine kepek deniyor. Saç kremi kullanımının buna yol açmadığı yine bilimsel olarak kanıtlanmış.
YANLIŞ: Şampuan üstüne sürekli saç kremi kullanmak, uzun vadede saça zarar verir.
DOĞRU: Saç kremi tersine saç üzerinde koruyucu tabaka oluşturarak saçı besler, onarır ve gelecek zararlara karşı korur.
Yazının Devamını Oku 
11 Şubat 2008
İçinde yaşadığımız modern zamanlar, aslında bize kendimize ayıracak vakit bırakmıyor. Oysa kendine değer veren bir kadının cildine ve vücuduna özen göstermesi şart. Bu noktada da yardımımıza yine teknoloji yetişiyor. Cilt gençleştirme, selülit tedavisi ve bölgesel incelmeyi tek bir bünyede gerçekleştiren yeni bir sistem, hayatımıza kolaylık katmak üzere hizmetimizde...
Bakıldığında aslında birbirinden farklı uygulamaları gerektiren cilt, selülit ve bölgesel incelme sorunuyla nasıl oluyor da tek bir yöntemle başa çıkılabiliyor diye soruyorsunuz, değil mi? Biz de tüm bu problemleri bir defada çözebilen Thermo C uygulamasını, işin uzmanına sorduk. Medikal Estetik Hekimi Neslihan İbrahimoğlu, sorumuzu cevapladı...
n Thermo C ne tür bakımlar için uygulanan bir sistem?
- Thermo C, birkaç teknolojiyi aynı anda kullanarak, gerek yüz gerekse vücut için gerekli bir dizi bakım işlemlerini aynı anda ve tek bünyede yapabilmek üzere geliştirilmiş bir teknoloji... Yüz bölgesinde, kollajen yapılandırılması ve cildin gerginleştirilmesi için kullanılıyor. Vücutta ise istenmeyen yağlardan kurtulma, doku toparlanması, selülit, bölgesel incelme, vücudun şekillendirilmesi ve cildin gerginleştirilmesi bakımlarında uygulanıyor.
n Bu yöntemde kullanılan teknolojiler nedir?
- Biz dört ayrı teknolojiyi bir arada kullanıyoruz; radyofrekans, LED (super intense), kriyoterapi ve vakum (pneumo) terapi. Bu yöntem, özellikle kombine tedaviler üretmesi sebebiyle benzerlerinden ayrılıyor. Aynı anda bipolar radyofrekans kullanılırken, kriyoterapi özelliği sayesinde cilt yüzeyi korunarak radyofrekans ile oluşan ısı kontrol altında tutuluyor. Aşırı ısınma engellendiğinden daha rahat ve sonuç alıcı uygulamaların yapılmasını sağlıyor. Bir yandan vakum terapi uygulanırken, diğer yandan kullandığımız LED terapi ile doğrudan fibroblast ve kollajen uyarımı sağlanabiliyor.
n Selülit ve bedensel incelme uygulamalarında kaç seans ideal?
- Haftada 2 seanstan, ortalama 8-10 seans, selülit tedavilerinde ve bedensel incelme uygulamalarında yeterli oluyor. Seanslar 30-40 dakika sürüyor.
n Peki ya yüz bakımı uygulamalarının seansı ve süresi...
- Yüz bakımlarında haftada bir veya iki haftada bir seans uygulanması ve 6-8 seans uygulanması yeterli oluyor. Seans süresi yine ortalama 30-40 dakika...
BUNLARA DiKKAT
n Uygulama esnasında acı söz konusu değil. Tam aksine uygulamanın son derece rahatlatıcı ve gevşetici bir özelliği var. Isı etkisi sayesinde kişilerin uygulama esnasında gevşeyip uyuyakaldıklarını bile söyleyebilirim.
n Uygulamanın yan etkileri arasında nadiren, uygulama sonrası bazen 1-2 saat kadar süren hafif bir ısı ve kızarıklık görülebiliyor.
n Uygulama sonrasında kişi günlük hayatına aynen devam edebiliyor. Ama tedavi günü ve ertesi günü günde en az 2 litre su içmesi öneriliyor.
n Uygulamanın belirli yaş aralığı yok. Burada önemli olan faktör, cilt elastikiyetini ileri seviyede kaybetmeden bu tür tedavileri yaptırmak...
Egzotik bitkilerin gücü
Tropik bitkiler sadece görünümleriyle değil büyülü güzellik ekileriyle de ilgi çekiyor. Öyle ki, son dönemde vitrinlerde gördüğümüz çoğu kozmetik ürününün bileşiminde onlar var.
Pembe renkli hibiskus, sarı orkide, mavi lotus... Egzotik çiçekler sadece göze ve buruna hitap etmekle kalmıyor, aynı zamanda cilde tropik bölgelerin profesyonel bakım uzmanları olarak da hizmet ediyor. Kremlerde, serumlarda, vücut losyonlarında ve gerginleştirici cilt bakım jellerinde var olan bu içerikler, cildi şımartırken nemlendiriyor, kırışıklıkları azaltıyor, hatta vücuttaki selülit dalgalarına bile etki ediyor.
Bunlar arasınde etkileriyle öne çıkan bitkilerden en önemlisi orkide... Çin’de sonsuz gençliğin sembolü olan bu çiçek, uzun ömrü ve dış etkenlere karşı dayanma gücü ile uzun zamandır biliniyor. Penceresinin kenarında orkide bakmış olanlar, onun neredeyse altı ay boyunca suya gereksinim duymadan çiçek açtığını biliyordur örneğin... İşte bu yaşam enerjisi, orkide ekstresini kremlerin içeriğinde kullanılabilecek en değerli maddelerden biri haline getirmeye yetiyor. İçeriğindeki zengin flavonoid, anti-oksidatif etkisiyle serbest radikalleri etkisiz hale getiriyor. Ayrıca nem tutma özelliğiyle tahrişlerde ve cilt kızarıklıklarında tavsiye ediliyor.
Aynı zamanda orkidenin kökleri de güzellik laboratuvarlarında aranan özelliklere sahip... Bu köklerin hücreleri, yaşam boyunca fazla bir değişikliğe uğramıyor. Son tekniklerle, orkide köklerindeki moleküller şimdilerde kremlerin en önemli bileşenlerinden biri haline gelmiş durumda. Yani cilt hücrelerini genç kalmak üzere programlıyorlar.
SANSASYONEL BİR BULUŞ
Kozmetik araştırmacılarının en çok etkilendikleri bir başka tür de Asya’da nadir bulunan ve bataklıklarda yetişen yeşil bir bitki... Halk arasında "aslan pençesi" olarak bilinen Centella Asiatica, Hint tıbbında tedavi gücü "mucizevi" bir bitki olarak kabul görüyor. Hatta yaralı aslanların üzerinde yuvarlanarak, bitkinin antiseptik özellikleriyle yaralarını iyileştirdikleri bile gözlemlenmiş.
Centella Asiatica, bilim adamlarının ilgisini çeken özel bir molekül içeriyor; Madecassoside... İşte bu molekülün sansasyonel bir özelliği keşfedildi. Ciltteki yeni kollajen liflerinin üretiminde etkili bu molekül, aynı zamanda vücudun ürettiği ve liflere zarar veren kötü enzimleri durduruyor. Bu özellik, Centella Asiatica ekstrelerini anti-aging ürünlerinin ideal bir bileşeni haline getiriyor. Tüm bunların dışında gerginleştirici etkisiyle de istenmeyen portakal kabuğu görüntüsüyle savaşıyor ve vücudun elastikiyet kaybını önlüyor.
Baştan çıkaran
KIRMIZI
Son birkaç sezondur podyumları etkisi altına alan solgun görünümlü cilt, gözlerde belirgin koyu far ve kusursuz biçimlendirilmiş dudaklara sahip olmak aslında sanıldığı kadar zor değil. İddialı ve bir o kadar da seksi bir görünüme büründüğünüz bu makyajla aynı zamanda çevrenizdekilere de sinyal gönderdiğinizi söylüyor makyaj artistleri...
Biraz geyşa bir miktar da soğuk ve uzak Grace Kelly şıklığının anahtarı olan bu görünüm, 2008 yazında Chanel’den Yves Saint Laurent’e kadar pek çok ünlü tasarımcının da tercihi. Bu makyajın parlak siyah, beyaz, bej ve lacivert tonlarıyla mükemmel bir uyum sergilediğini de hatırlatalım.
Gece makyajı versiyonunda ise gözleri kaligrafik bir şekilde boyayabilirsiniz. Kalın eye-liner ve yoğun bir maskarayla gözleri odak noktası yaparken, dudakları kırmızı tonlarının seksapeline teslim edin.
nÜRÜN MARKETn
Pürüzsüz görünümde son nokta
Cildindeki kusurları kapatmak için fondöten, kapatıcı veya pudrayı üst üste sürenlere, Max Factor yeni bir çözüm öneriyor. Yeni fondöteni Miracle Touch, hem saklamak istediklerinizi kapatabilme, hem de cildinize doğal bir doku kazandırma özelliğine sahip. Ürün, sıradan fondötenlere göre daha pürüzsüz bir görünüm sağlıyor.
Yazının Devamını Oku 
9 Şubat 2008
Lazer ve radyo frekansı, şimdilerde kadınları en büyük sorunlarından biri olan istenmeyen tüylerden kurtarmak için birlikte kullanılıyor. Bu uygulamayla kısa bir süre içinde yüzünüzdeki ve vücudunuzdaki tüylere sonsuza kadar "elveda" diyebilirsiniz. Lazer ve radyo frekansının birlikte kullanıldığı yeni sistem, vücuttaki kılları ve kılların foliküllerini hedefleyerek kılları tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyor. Lazer ile birlikte kullanılan RF açık renkli kıllarda ve bronz tenler de dahil tüm cilt ve kıl tiplerinde daha iyi etkinlik ve avantaj sağlıyor. RF, kılın üst kısımlarını değil tüm kökün ortadan kalkmasına yardımcı oluyor. Erkeklerin sırt ve kadınların bacak bölgeleri gibi geniş alanlar dışında batıkların giderilmesinde de kalıcı bir sonuç sağlıyor. Uygulandığı diğer bölgeler ise koltukaltı, göbek, bacak, kol, göğüs, sırt, bikini bölgesi. Doktor Ayşegül Demirağ, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:
Bu yeni uygulama nasıl işliyor?
- Lazer ve radyo frekansının kombinasyonu ile yalnızca kılın üst kısmı değil, kıl kökünün tamamen ortadan kalkması sağlanıyor. İki enerjinin bu başarılı birleşimi ile daha az lazer ışığı ile daha iyi sonuçlar almak mümkün oluyor.
Sistem herkese uygun mu?
- Hem kadın hem de erkeklerde başarıyla uygulanan lazer epilasyon, yüz dahil olmak üzere vücudun tüm bölgelerinde uygulanabiliyor. Diğerlerinden farklı olarak açık renkli kılları görme özelliği bulunuyor.
Kişi sonuçları ne zaman görmeye başlıyor?
- Kıl büyümesi her seans giderek azalır. Bazen sonuçları görmeniz birkaç seans sürebilir. Toplam seans sayısı ise cildinizin tipine ve kılın yapısına göre değişir. Maksimum sonucu alabilmeniz için ilk seansta doktor tarafından bir uygulama cetveli çıkarılır. Ortalama 4 ile 6 seans arasında kişi tamamen tüylerinden kurtulabilir.
Uygulamada herhangi bir acı hissediliyor mu?
- Kişilerin deneyimleri farklılık gösterir. Çoğu kişi hiçbir şey hissetmezken, bazı kişilerde çok hafif bir his olabilir. Fakat bizim yaptığımız uygulamada özel bir soğutucu sistem kullanılıyor ve bu sistem sayesinde de acı tamamen ortadan kaldırılıyor.
Saçlar yine aksesuvarlı
Aksesuvarsız olmaz... Romantik, renkli, sıra dışı modellerdeki saç bantları kadınların vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Yazın trend aksesuvarı bandanalar, hem kıyafetlere hem de yüze bambaşka bir görünüm katmaya devam ediyor. Özellikle uzun saçlar için biçilmiş kaftan saç bantları ve bandanalar. Retro dokunuşlu modelleri ise hem her tarza hitap ediyor hem de pratik bir uygulama olarak göz dolduruyor. Uzun saçlarınıza atkuyruğundan başka bir model yapamıyorsanız, düz siyah lastikleri saklamanın en şık yollarından biri olarak yine saç bantlarını tercih edebilirsiniz.
Önemli bir detay daha; saç bandınızın ince olmamasına dikkat edin. Saçlarınızı öncesinde güzelce tarayın ya da şekil verin. Bandı saçınızın her iki tarafına tokayla tutturun. Böylelikle özellikle ipek bantların kaymasını önlemiş olursunuz.
2008’de bunları yapmayın
Uzun tırnak, özellikle gösterişli ojelerle basit duruyor.
45 yaş üzerindeki kadınlar kırmızı oje sürmesin, yaşlı gösteriyor.
Ruj renginden farklı tonlarda dudak kalemi sürmekten vazgeçin. Ruj silinince ortaya kötü bir görünüm çıkıyor.
Genç yaşta estetik uygulamalarına başlamayın. 19 yaşında kırışıklığı olduğunu iddia eden genç kızlar var.
Gün içinde ağır parfüm kullanmayın.
Asla ucuz postij kullanmayın.
Ten renginize uygun saç rengi seçin.
Far sürmek zor bir uygulama. Öncesinde mutlaka tekniğini öğrenmek gerekiyor.
Numaralı gözlük kullanıyorsanız, yüzünüze uygun olmasına dikkat edin.
Genç kızlar, ciltlerinin gençliğinin kıymetini bilmeli. Özellikle fondöten cildin hava almasını engellediği için zarar verebiliyor. Oysa doğal görünüm en güzeli...
Hande Subaşı’dan gerçek bir hayat hikayesi
2005 Türkiye güzeli Hande Subaşı, Flormar’ın yeni yüzü olarak kamera karşısına geçiyor. Subaşı’nın kendi hayatını canlandırdığı reklam filminin yönetmenliğini ise Metin Arolat üstlendi.
Reklam filminde kendi hayatından bir sahne canlandıran Hande Subaşı, filmin başında telefonunun alarmı ile uyanarak uyuyakaldığını fark ediyor. Hızla evden çıkan ve makyaj yapmaya fırsat bulamayan Hande’nin Flormar’la ilk buluşması merdiverden koşar adımlarla inerken başlıyor. Direksiyon başına geçtikten sonra kırmızı ışıkta durunca makyajına devam eden Hande, koşarak sete giriyor. Çekime geç kalmış olmasına rağmen, makyajından ödün vermiyor ve set çalışanlarından birinin aynasını elinden alarak rujunu sürüyor. Hande’nin gecikmesinden dolayı sinirlenen yönetmen sürdüğü rujla dolgulaşan dudaklarını görünce gülümsüyor. Film 20 Şubat’tan itibaren gösterimde olacak.
Mankenliğinin yanı sıra oyunculuk ve sunuculuk tecrübeleri de bulunan Hande Subaşı’nın çekim makyajı Neriman Öz tarafından yapıldı. Hande Subaşı, 2008 yılı boyunca Flormar’ın tüm tanıtım çalışmalarında bulunacak.
Yazının Devamını Oku 
8 Şubat 2008
Yaklaşık 5 bin yıl önce, Doğu Asya ovalarında keşfedilen soya, bugün sadece vejetaryen beslenme düzeninde değil, tüm dünya mutfaklarında da önemli bir yere sahip. Son dönemde ise soya sütü oldukça popüler... Amerikalılar başta olmak üzere diğer birçok ülkede insanlar, hareketsizlik ve fazla kalori almaları nedeniyle obezite sorununu yaşıyor. Kilo kontrolü için sağlıklı ve yüksek kaliteli protein kaynağı olan soya, aynı zamanda inek sütüne karşı alerjisi olanlar için de vazgeçilmez bir protein kaynağı. Kolayca sindirilebilen, kolesterol içermeyen soya ürünleri, bu özellikleri nedeniyle diyet yapanlara öneriliyor. İçerdiği B1 vitamini oranının ete nazaran daha yüksek olması; kalsiyum, demir, çinko, fosfor, magnezyum içermesi gibi nedenlerle soya, uzmanlara göre sağlıklı bir yaşam ve dengeli beslenme için ideal.
Özellikle kadınlar için önemli
Soya, güzelliğin de önemli besinlerinden. İçeriğindeki doğal östrojen sayesinde cildin her zaman genç kalmasını sağlıyor. Tofu ve soya fasulyesinden elde edilen diğer yiyecekler, cildin yaşlanma sürecini yavaşlatıyor. Ayrıca yaşınız kaç olursa olsun, cildi onararak daha güçlü ve esnek olmasını sağlıyor. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Amerikalı Prof. Dr. Mark Messina da soya sütünün menopoz sonrası kemik erimesi olan kadınlar üzerinde olumlu etkiler bıraktığının gözlemlenendiğini belirtiyor. Ayrıca soya sütünün içeriğindeki proteinlerin birçok kronik hastalıkla savaşmada da önemli rol oynadığının altını çiziyor.
Prof. Dr. Messina
Soya kanser riskini azaltıyor
Loma Linda Üniversite’sinde öğretim üyesi olarak görevine devam eden Messina, özellikle kalsiyum takviyeli soya sütünü her yaşta, herkese tavsiye ediyor. Soya sütünün, hayvansal sütler gibi yüksek kalitede protein kaynağı olduğunu belirten Dr. Messina, "Ancak soya sütünde doymuş yağ oranı daha düşük. Ayrıca soya sütü, birçok faydası olan ancak kemik ve kalp sağlığına büyük desteği olan izoflavon maddesini içeriyor. Bunun yanı sıra soya sütü şeker laktozu içermiyor. Bazı insanlar, özellikle de yaşı ilerleyenler, laktozun neden olduğu mide ve bağırsak problemleri ile mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bu nedenle soya sütü oldukça faydalı bir besin kaynağı. Hem kadınlar hem de orta yaşlı erkekler soya tüketmeli" diye ekliyor.
Gözler ruha açılan pencere
Anastasia Soare, 16 yıl önce kocasıyla birlikte Los Angeles’a geldi. Burada bir makyaj stüdyosunda işe başladı ve Amerikalı kadınların kaşlarıyla ne kadar az ilgilendiklerini gözlemlediğini fark etti; "Oysa kaşların formu yüzün görüntüsü açısından oldukça önemli. Çünkü gözler ruha açılan pencere gibidirler." Soare’nin artık önemli müşterileri var. Cindy Crawford, Madonna, Heidi Klum ve Naomi Campbell’in kaşları onun eseri.
Kendisinden kusursuz kaş formlarının nasıl olması gerektiğini öğrendik: Düz: İnce kaş kuyruğu bir göz kalemiyle dolduruluyor. Düzensiz: Kaşların fazlasıyla düzensiz olması görünümü olumsuz etkiler. Ama dikkat! Bu tür kaşlar her zaman üstten alınarak şekil verilmeli.
Köşeli: Fazla köşeli bölgeler bir göz kalemiyle doldurulabilir. Dalgalı: Kaşları asla fazla inceltmemeli. Aksi halde olduğundan daha yuvarlak görünürler.
Yaz saçlarında Audrey Hepburn modeli
Sezonun sarı paleti saçlarda güneşin tonları kadar parlaklaşıyor bu yaz; daha açık, daha açık... Öyle ki, yer yer gümüş gölgelemelere bile rastlamak mümkün olacak bazı modellerde. Papaya ise bu yazın en favori rengi. Altın ve bakır ışıltılar ona eşlik edecek. Diplerde ise konyak, parlak sedef ve bej kaşmir tonları çok sık kullanılacak. Karamel, çikolata ve vanilyanın bir arada kullanılması ise sezonun bir başka yeniliği olarak karşımıza çıkıyor.
Dalga, kıvırcık, afro
Bakırköy Capacity Alışveriş Merkezi’ndeki yeni yerinde hizmet vermeye başlayan Şenol Zeytinoğlu, 2008 ilkbaharında saçlarda geçen yaz başlayan kakül fırtınasının bu sezon da tüm hızıyla devam edeceğini söylüyor: "Kimi zaman bilim-kurgu film karakterlerininkiler gibi asimetrik, kimi zaman illüzyon denilen sıfırdan başlayıp kaş üstüne kadar uzanan, kimi zaman da hem uzun hem de kalın kaküller şaşırtacak. Ama sezonun favorisi Audrey Hepburn kesimi." Kış sezonunda Victoria Beckham’ın enseden öne doğru V şeklinde uzayıp arkası kısa katlı kesimi ise popülaritesini kaybediyor. Ancak kakülün eklenmesi ile klasik bob kesimi güncelleniyor. Omuz hizasında yoğun ve dolgun katlı saçlara, seramik maşayla yapılan bozuk dalgalarla verilen "yataktan yeni kalkmış" görünümü vazgeçilmezliğini koruyor.
Öte yandan, diplerde volümlü olan uzun ve katlı saçlara fönle düz etki veriliyor. Zeytinoğlu, dalgalı, kıvırcık hatta afro saçların da bu yaz yine çok moda olacağının altını çiziyor: "Topuzlar ise ensede ve tepede over-size olarak karşımıza çıkıyor. Boncuk kaynak, maliyet ve kullanım kolaylığı ile keratin kaynağın yerini alırken, çıtçıtlarla beraber yine sıkça kullanılıyor."
Yazının Devamını Oku 
4 Şubat 2008
Son dönemde estetik gündeminde sık sık karşımıza çıkan ve birçok kadının yüzünü güldüren ameliyatsız yüz germe yöntemlerine bir yenisi daha eklendi; endolift... Yöntemin inceliklerini Op. Dr. Tunç Tiryaki anlattı. Öncelikle yüzdeki yaşlanma nasıl gerçekleşiyor ve hangi tekniklerle yüz gençleştiriliyor?
Yaş ilerledikçe, vücut ve yüz boşalarak yumuşak dokusunu kaybediyor, kemikler eriyor. Bunlara bir de yer çekiminin etkisi eklendiğinde, sarkma meydana geliyor. Erimenin çözümü, kaybolan dokuyu yerine koymak, yani doldurmak. Sarkmanın tedavisi ise açık; sarkan deriyi keserek alacaksınız, sonra da yüzü yukarı çekeceksiniz. Veya bunları bir yere asmanız gerekiyor. Asma teknikleri hakkında pek çok şey yazıldı, çizildi. Teknikte kullanılan ipler de, iplerin yerleştirilmesi yöntemi de sürekli gelişti ve değişti. Ancak kesinlikle belirtmek isterim ki, hiçbir şekilde keserek yapılan yöntemin yerini tutmuyor. Deride belirgin ölçüde sarkma varsa, onu keserek almak zorundasınız. Ayrıca bilinen diğer bir gerçek, ataçlama diye bilinen eski tekniklerin de yetersiz kaldığı...
n Endolift tekniği yüzün hangi noktalarında uygulanıyor?
- Kaşı asacaksak saç içinden giriyoruz, yanağı yukarı çekmek istiyorsak şakaklardan asıyoruz. Çene içinse kulak arkasından giriyoruz.
n Endolift tekniği için doğru hastalar kim?
- Bize gelen önemli bir hasta grubu var. Örneğin, bir kadın 40 yaşında ve problemli. Ancak kesseniz kesemezsiniz, çünkü kesilecek kadar deri fazlası yok. Biz bu hastalarımıza yakın zamana kadar "Biraz bekleyin, sarkma iyice belirginleştiğinde ameliyat olursunuz" diyorduk. Ya da dolgu maddeleri ve yağ enjeksiyonu ile idare ediyorduk. Ama şimdi endolift tekniği ile bu tarz hastalarda etkileyici sonuçlar alıyoruz. Bu yöntemle kaşları, yanakları, çeneyi, burnu ve dudakları asabiliyoruz.
n Daha önce kullanılan asma yöntemleri ile endolift arasındaki fark nedir?
- Eski teknikte, hastanın kaşını asacaksak yukarıdan bir yerden giriyorduk. İpliği sokuyorduk, daha sonra yukarı dikiyorduk. Bütün bu bölgenin ağırlığı ve kas hareketlerinin çekme gücü yukarıda ve aşağıda bir noktaya biniyordu. Eski teknik yıllardır var olsa da yine de sorunlarımız vardı ve işlemin etkisi en fazla bir yıl sürüyordu. Hasta hapşırsa kaşı düşüyordu. 2 yıl önce ataçlar çıktı. 5-10 dakika gibi kısa sürede uygulanan, basit, küçük kılçıklı ipler ile asma tekniği... Bu yöntem de ne yazık ki yer çekimine karşı direnemiyor. Ancak yanaklara dolgunluk vermek istersek kullanabiliyoruz. Kaşlar, çene kenarı, boyun, meme gibi bölgelerde yer çekimi ile savaşacak daha kalıcı ve kuvvetli bir yöntem kullanmamız gerekiyor. Biz de endolift yöntemi ile sarkan dokuyu küçük bir delikten girerek yukarı çekip, sağlam bir yere dikerek sabitliyoruz. Yani aslında yüz germede yaptığımız dikiş ile asmayı deriyi kesmeden içeriden yapıyoruz. Ameliyat lokal anestezi altında yapılıyor ve gerçekten de çok kısa sürüyor. Üstelik ne kesi ne de şişkinlik oluyor.
n Derisi çok fazla sarkmayan hastalar için oldukça ideal bir yöntem gibi gözüküyor...
- Evet, derinin çok fazla sarkmamış olması gerek. Çünkü deride çok fazla sarkma varsa istediğimiz dramatik sonuçları alamıyoruz.
n Yöntem ne kadar kalıcı?
- Ortalama 2 yıl sürüyor.
n İşlem nasıl gerçekleştiriliyor?
- Kaş, boyun kenarı gibi tek bir bölgede çalışacaksak, hastaya sadece lokal anestezi uyguluyoruz. Tüm işlem sadece 10 dakika sürüyor. Neredeyse botoks kadar kolay. Birkaç bölgeye uygulama yapacaksak, damardan hafif bir uyku ilacı verip hastayı sersemletiyoruz. İşlem sonrası ağrı, sızı olmuyor. Endolift ile birlikte yağ enjeksiyonu yapmadıysak, herhangi bir şişlik de görülmüyor.
n Bu yöntemin herhangi bir dezavantajı var mı?
- Bu kesinlikle plastik cerrahların işi... Çünkü çok derine girilebilir ve yüzde asimetri olabilir. Cildin kendini bırakma payını da hesaplamak gerekiyor. Yeteri kadar çekmezseniz, bu sefer de kaldırdığınız bölge aynı yere geri döner. Çok çekilirse fazla yukarı çıkar. Basit gibi görülse de ciddi tecrübe gerektiren bir iş. Ama bir sorun olursa geri dönüşü kolay. Askı dikişlerini çıkarmak iki dakika sürüyor.
Endolift yöntemi vücutta da kullanılıyor
Endolift yöntemi, meme, iç bacak ve popoda kullanılıyor. Örneğin, kolda çok sarkması olan bir hastada eskiden koltuk altından dirseğe kadar yatay bir kesik izi oluyordu. Bu yöntemle şu anda sadece koltuk altında kalacak şekilde dikey bir çizgi yapıp, deri fazlası toplanıyor. Bir iz oluşuyor ama o da koltuk altına saklanıyor. Memede ise göğüs çevresinden daireler geçirip, bunları içeriden bağlıyoruz. Sonra da hepsi birden köprücük kemiğine yerleştirilen bir vidaya sabitleniyor. Tüm bunlar yüzden daha komplike işlemler.
Bir tutam renk lütfen
Cildiniz yorgun ve renksiz görünüyorsa, aşağıdaki önerilerimiz kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
MAKYAJ
DOĞRU RENGİ YAKALAMAK
Uzun süre temiz havaya çıkamamak ya da hareketsiz kalmak, cildin anında solgun görünmesine neden olur. İyi bir fondöten cildin yeniden parlak görünümüne kavuşmasını sağlayacaktır. Üstelik lekeleri ve renk dengesizliklerini de kapatır. Sağlıklı bir parlaklık için pembe tonlarında, ipeksi ve ışıltılı baz ürünler kullanmanızı öneririz. Doğal cilt tonuna yakın ve aynı zamanda bakım yapan ürünler kullanmak önemli.
Fondötenin rengini bileğinizin iç kısmında test edebilirsiniz. Mat ürünlerden uzak durmanızda fayda var. Bu tür ürünler yüze maske görüntüsü verebiliyor. Ayrıca doğal görünmeyen fazla koyu tonlar da uygun değil. Öte yandan cilt yaşlanmaya başladıkça rengi de açılıyor. Yeni bir ürün alırken cildinizin bu özelliği aklınıza gelsin.
ALLIK
CİLDİNİZE TAZELİK KATIN
Başka hiçbir makyaj ürünüyle, onunla olduğu kadar cildinize ferahlık ve tazelik katamazsınız. Küçücük bir dokunuşla bile büyük bir etki yaratır. Gül ve mercan tonları, özellikle açık tenlere öneriliyor. Pudra formundaki allıklar ise sadece pudralanmış tenlerde mükemmel bir şekilde dağılıyor. Krem allıklara gelince; kolay kullanımları ve doğal görünümleriyle tercih edilebilir.
Allığı elmacık kemiklerinizin en yüksek bölgesine uygulayın. Hafif uygulamalar aynı zamanda çene, burun, alın ve far gibi gözlerin üzerine sürülebilir.
ÜRÜN MARKET
Güçlü tırnaklar için
Kırılgan, hasarlı ve sağlıklı uzamayan tırnaklar, su, deterjan gibi dış etkenler sebebiyle iyice zayıflıyor ve kırılıyor. Barielle, tırnak köklerine tüm gerekli besleyici elemanların nüfuz etmesini sağlayarak, tırnaklarınızın esnekliğini ve sağlamlığını artırıyor. Tırnakların kalınlığı yüzde 50 oranında artıyor, tırnaklar sağlıklı ve hızlı uzuyor. Barielle’in tırnak güçlendirici kremi, tırnakların çatlamasını, soyulmasını, pul pul kalkmasını ve kırılmasını önlüyor.
Sevgililer Günü’ne özel
The Body Shop, 14 Şubat gününe özel, sınırlı sayıda ürettiği Japanese Cherry Blossom serisi ile sevgilileri romantizmle buluşturuyor. Hoş bir hediye alternatifi olan bu koleksiyon, eau de toilette, vücut kremi (body butter), banyo&duş jeli, püre vücut losyonu olmak üzere dört üründen oluşuyor.
Havyarla güzelleşin
Orgavital’in havyar özlü "Ceramid" kapsülleri, ufak dokunuşlarla ciltte gözle görülür etkiler yaratıyor. Cilde gerekli nemi sağlayıp, cildin enerji kaynaklarını yenileyen ürün, bu şekilde kadife yumuşaklığında bir cilt, kusursuz hatlar ve taze bir ten sunuyor. Havyarın dermo-kozmetik alanında ilk kez bu kadar saflık derecesinde ve yoğunlukta kullanıldığı Orgavital Ceramid’in düzenli kullanımı ile cildinizi tazeleyebilir, kırışıklıklardan kurtulup kadife bir tene ulaşabilirsiniz.
Meyvelerin tazeliği cildinizde
Arko Nem, yenilenen meyveli bakım serisinde, cildin vazgeçilmez sağlık ve güzellik kaynağı nemi, meyvelerin çekici kokuları ile birleştirdi. Serideki Mango-Mandalina, Yoğurt-Böğürtlen ve Fındık-Vanilya seçenekleri, içerdikleri doğal özlerle cildin bakımını sağlıyor. Ayrıca "Cotton24 Complex" içeren formülleriyle cildi 24 saat nemli tutuyor.
Bunları
biliyor musunuz
Bazen küçük hap bilgiler günlük hayatta o kadar çok işimize yarar ki... İşte, güzelliğimizin vazgeçilmez gereçlerinin ömrünü uzatmak için pratik bakım ipuçları...
n Saç fırçalarını nasıl temizlemeli
Fırçanın dibine toplanmış saç tellerini temizlemenin en bilinen yolu, sık bir tarak kullanmak... Derin bir temizlik içinse ulaşamadığınız boşluklar için bir diş fırçasından yardım alabilirsiniz. Saç fırçalarını kılları alta gelecek şekilde kurulayın. Böylelikle diplerinde ıslaklık kalmasını önlemiş olursunuz.
n Taraklar da da yöntem aynı mıdır
Evet... Şampuan, taraktaki saç spreyi ya da jel gibi kalıntıları temizler. Bu arada tarağınızın tahta ya da plastik olması önemli değildir.
n Makyaj fırçalarını nasıl temizlenir
Bir parça el sabununu ılık suyla avuçlarınızda köpürtün. Fırçayı, tamamen temizlenene kadar köpürtün. Ardından iyice durulayın ve kağıt mendille fazla suyunu alın. Dikkat; ıslak fırçayı asla dikine koymayın. Aksi halde nem ahşap sapının içine depolanır ve zaman içinde fırçanın kıllarının dökülmesine neden olur.
n Fırçalar hangi aralıklarla temizlenmeli
Burada hangi fırçanın söz konusu olduğu önemli... Pudra ya da allık fırçalarını her dört haftada bir, kapatıcı ya da parlatıcı gibi kremsi içerikler için kullandığınız fırçayı ise her iki haftada bir temizlemeniz gerek.
n Fırça alkolle temizlenebilir mi
Temizlenebilir ama alkol fırça kıllarını kuruttuğu ve yumuşaklığını kaybetmesine yol açtığı için önerilmiyor.
n Sabun yerine şampuan kullanılabilir mi
Hayır, çünkü şampuan fırçanın kıllarının yumuşak ve kaygan kalmasına yol açar. Sonuçta saçlar da fırçanın üzerinden kolaylıkla ayrılır.
n Makyaj süngerleri temizlenebilir mi
Evet. Yumuşak bir sabunla yıkayın, nemini aldıktan sonra bir havlu üzerinde kurumaya bırakın. Rahat bir alternatif de çamaşır makinesinde 30 derecede yıkamak. Aşağı şukarı dört yıkamanın ardından sünger parçalanmaya başlar. İşte o zaman bir yenisini almanın zamanı gelmiş demektir.
n Tırnak makasları çok körleşir. Onları eski haline getirmenin bir yolu var mı
Evet, en kolay yol zımpara kağıdıyla zımparalamak. Bir makas yardımıyla küçük bir parça zımpara kağıdını kesin. Makasınızın körleşen kısımlarını birkaç kez sürtün, yeniden eskisi gibi keskinleştiğini göreceksiniz. Ama bu yöntem sadece bir kereliktir.
n Tırnak törpüleri temizlenebilir mi
Hem de kolaylıkla ve hızlı bir şekilde... Bunun için bir parça yapıştırıcı banda ihtiyacınız var. Tek yapmanız gereken, bandı törpünün üzerine yapıştırıp çekmek.
n Cımbızların temizliği nasıl olmalı
Cımbızları kullanmadan önce dezenfekte etmek önem taşıyor. Alkol ya da bir parfümle bu işlemi gerçekleştirmeniz mümkün. Bir mendile bir miktar alkol ya da parfüm sıkın ve cımbızı güzelce temizleyin.
Yazının Devamını Oku 
2 Şubat 2008
Dünyada son trend, estetik koçluğu... Yanlış veya yüzeysel uygulamaların sıklığı karşısında hata riskini sıfırlamak için kadınlar artık koçlarından fikir alıyor, bilgisayarda yeni görünümlerine bakıyor ve sonrasında bıçak altına yatıyorlar.
Estetik yaptırırken ünlülerin resimleriyle doktora gitmek artık çok gerilerde kaldı. Arkadaşlarında ya da yakınlarında gördükleri ifadesiz yüzler, sarkan göğüsler ve burun ameliyatları sonrası estetik yaptırmaktan korkan kadınlar artık estetik koçlarının kapısını aşındırıyor. Peki, estetik koçlarının işlevi ne? Onlar hasta adaylarının yüzüne veya vücutlarına en uygun uygulamanın hangi merkezlerde, hangi teknikle yapılacağını, operasyon sonrasında yaşanabileceklerle ilgili detaylı bilgi veriyorlar. Genellikle plastik cerrahların yaptığı estetik koçluğununun işlevini kimi merkezlerde medikal hekimler üstlenmiş durumda.
ERKEKLER DE İLGİ GÖSTERİYOR
Yaptıkları işin bir defaya mahsus olmadığını söyleyen estetik koçu Op. Dr. Tuğrul Turan, kişilerin yaşam boyunca buna ihtiyaç duyduklarını, her an kendilerini ziyaret edebildiklerini hatta eşleri veya çocukları için de bilgi alabileceklerini belirtiyor; "Burun estetiği yaptırmış kişiler bir süre sonra kazandıkları özgüvenleriyle göz kapağı veya göğüs ameliyatı yaptırmak isteyebiliyorlar. Üstelik kadınlar kadar erkekler de son yıllarda estetiğe merak sardı. Maço görüntülerinin ardından söylenenleri çok dikkatli dinlediklerini ve önerilenlere harfiyen uyguladıklarını görüyorum" diyor.
Aralarında ünlü isimler var
Turan’a göre daha çok orta ve üst düzey yöneticilerin talep gösterdiği estetik koçlarına son zamanlarda ünlüler de eklenmiş: "Güzelleşmek için yaptırdıkları estetik uygulamalardan sonra hüsrana uygulayan bazı ünlüler de sonraki uygulamalar için düzenli olarak estetik koçlarını ziyaret ediyor. Estetik sonrası gençleşen ve güzelleşen kadınlar, bundan sonraki hayatlarında koçlarından ayrılmıyor. Dönem dönem yenilenmesi gereken botoks veya diğer dolgu maddeleri ile yaptırdıkları işlemler için de bizden destek alıyorlar. Bununla birlikte onlara görüntülerini uzun süre koruyabilmek için sağlıklı beslenme ve diyetin inceliklerini de öğretiyoruz".
Beyazın büyüsü
Sıra dışı ve doğal, taze ve çekici... Yeni sezonun makyaj trendi beyaz kontrastları bir araya getiriyor.
Beyaz, makyaj artistlerine göre yazın gözdesi olacak. Çünkü bu renk cildin ışıldamasını ve yüz hatlarının yumuşamasını sağlıyor. Ama dikkat! Beyaz makyajın kendine özgü kuralları bulunuyor. Makyaj artistleri özellikle açık tenlilerin bu rengi fazla kullanmamalarını öneriyor. Aksi halde "beyaz görünüm" sizi görsel olarak hasta edebilir.
Peki, beyaz makyajı nasıl uygulamalı? Hareketli üst göz kapağınızı kirpik diplerinden itibaren beyaz mat farla belirginleştirin ve yukarıya doğru kaşların altına kadar tonunu giderek açın. Aynı zamanda gözün içini de beyaz bir göz kalemiyle vurguladıktan sonra siyah bir maskarayla kirpiklerinizi ortaya çıkarın. Beyaz makyajda dudaklara parlak, transparan ve soğuk renkler kullanmanız yerinde olacaktır. Uçuk tonlardaki allığı ise yanaklara, burun ucuna ve çeneye de uygulamayı unutmayın.
Mükemmel cilde giden 8 yol
Mükemmel bir cilt için doğru bakımın yanı sıra 4 hafta sürecek bir sabıra da ihtiyacınız var. Ama sonunda tüm bunlara değdiğini göreceksiniz.
1Her sabah ve her akşam: TEMİZLİK
Sadece makyaj kalıntılarından değil cilt yüzeyinde biriken yağlardan da kurtulmanız gerektiğinden yüzünüzü düzenli olarak temizlememiz gerekiyor. Bildiğiniz gibi bunun için de sadece su yeterli değil. Kullandığınız ürünlerin yağ çözücü özellikte olmaları önem taşıyor.
2Her sabah: NEMLENDİRİCİCilde gereken nemi kazandırıyor ve onu zararlı dış etkenlerden koruyor. Sabahları temizlediğiniz cildinize uygulayın. Çünkü bu sırada gözenekler henüz açıktır ve yaptığınız bakımı absorbe etme kapasitesine sahiptir.
3Her akşam: GECE KREMİHücreler geceleri gündüze oranla 8 kez daha fazla bölünür, dolayısıyla cildin yenilenme süreci de bu sırada en yüksek seviyededir. Bu süre içinde cildi yapılandıcı bir gece kremi kullanmak aynı zamanda kırışıklık oluşumunu da azaltır.
4Haftada iki kez: MASKEBu küçük çok yönlü ürünler cildi ekstra nemlendirirken, rahatlatıcı ve derin temizleyici etkileriyle öne çıkarlar. Üstelik her cilt tipi için aynı sonuç geçerlidir; anında etki...
5Haftada bir kez: PEELINGCilt yüzeyindeki ölü deri hücreleri cildin canlılığını azaltır ve mat görünmesine neden olur. Bunun dışında kullanılan bakım ürünleri de etkilerini yeterince göstermez. Peeling uygulaması yüzeyi temizler, kan dolaşımını harekete geçirir.
6Bir hafta boyunca: SERUMSerumlar cilt için yüksek konsantrasyonlu bakımlardır. Cilt tipinize göre bir serum seçebilirsiniz; gerginleştirici, yoğun nemlendirici ya da rahatlatıcı... Her akşam düzenli cilt temizliğinin ardından (gece kremi sürmeden önce) cilde hafif parmak vuruşlarıyla ürünü yedirin.
7 Her akşam: VÜCUT YAĞICilt yağlarının bakım yapan etkileri tartışılmaz. Ama cilt tarafından tamamen emilmeleri için zamana ihtiyaç vardır. Kısa zamanda yumuşacık bir cilde sahip olmak istiyorsanız sabahları vücut losyonunu, akşamları da vücut yağını nemli cildinize masaj yaparak sürün.
8 Haftada bir kez: SAĞLIK BANYOSU
Banyonun vücudun yanı sıra ruhumuzu da dinlendirici etkisi yadsınamaz. Gözenekleri açıyor ve cildi ekstra bir bakıma hazır hale getiriyor. İdeal olanı ise 20 dakikalık bir sürede ve 36 derece sıcaklığı geçmemesi.
Zaman ellerimizde
Ellerimiz, vücudumuzun yaşımızı ortaya çıkaran en belirgin bölgesi. İşte, onları zamanın acımasızlığına karşı korumanın yolları...
El bakımı
Ellerinizin bakımlı görünümüyle ciddi bir şekilde ilgiliyseniz, kesin sonuç verecek etkili el kremleri kullanmayı denemelisiniz. Bunun için ayrıca, ellerinizin üstündeki ölü deriyi temizlemek için özel bakımlar uygulayabilirsiniz.
Pürüzsüz cilt
Can sıkıcı kahverengi lekeler (genellikle yaş lekeleri olarak adlandırılır), UV ışınlarına fazla maruz kalınmasından dolayı oluşan aşırı pigmentasyon sonucu ortaya çıkar. Uzmanlar güneşten korunmak için kullandığımız güneş kremlerinin yüzle birlikte ellere de iyi geldiğini belirtiyor.
El estetiği
Lazer tedavisi son dönemde güneşten zarar görmüş eller için en etkili yöntemlerden biri. Yoğun darbeli ışık tedavileri zamanla güneşin yarattığı lekeleri yok ederken, cildi düzelten lazer yöntemleriyle de ellerinizde daha pürüzsüz bir görüntü elde edebilirsiniz. Eğer ellerinizin damarlı veya sıska bir görüntüsü varsa, botoks yöntemi daha genç görünmelerini sağlıyor.
Peeling kremleri
Glikolik asit, kırışıklıkları azaltan ve cildin dokusunu güzelleştiren etkili bir kozmetik maddesi. Peeling ürünlerinde bulunan bu madde kırışıklıkları ve çizgileri hafifletiyor, kolajeni canlandırıyor, lekeleri ve pigmantasyonu azaltıyor.
Eldiven maskesi
Güneş izlerini ve yaş lekelerini azaltmayı sağlayan profesyonel güçteki maskeler, cildin mükemmel görünmesi için çok etkili. Ellerinize uygulayıp 10 dakika bekleyin, cildinizin anında daha pürüzsüz ve temiz göründüğünü fark edeceksiniz.
Cilalayın
Modanın androjen etkisi bu sezon tırnaklarımızı olabildiğince sade bırakmamıza neden oluyor. Göze hoş görünmeyen tırnakları, derin çizgilerden lekelere ve tırnak hasarlarına kadar bütün sorunları maskeleyen bir tırnak cilası ile örtebilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 
28 Ocak 2008
Cilt kuruluğu, özellikle kış aylarında görülme sıklığı çok artan bir sorun... Kış döneminde havadaki nem kaybı, kalorifer sisteminin havadaki su ve nemi azaltması ve soğuk hava dolayısıyla terlemedeki azalma, cilt kurumasını artıran nedenlerdir. Dermatoloji Uzman Dr. Zerrin Baysal, cilt kuruluğu için pratik önerileri anlattı.
Cilt kuruluğu vücudun tüm bölgelerini ilgilendirebilir, ama daha çok uzuvlarda yani kollarda ve bacaklarda görülür. Birçok kişi doktora gitmeden bu kuruluğun tanısını kendi kendine koyar. Fakat bazılarında, görüntüsel farklılık gelişmese bile dermatolog muayenesinde sorun tespit edilir. Kaşıntı şikayeti ile doktora başvuran hastaların birçoğu kuru deriye sahiptir ve sadece cilt kuruluğunun tedavisi yapılarak bu şikayet ortadan kaldırılır.
CİLT KURULUĞU EGZAMA NEDENİ
Egzemalı deri kaşınır, kaşınma sonrası deride kalınlaşmalar oluşur, kaşınırken tırnaklar yoluyla yırtıklar gelişir ve enfeksiyon için kapı açılır. Tüm bunların sonucunda gelişen tabloların çoğu iz bırakarak iyileşir. Düşünülenin aksine cilt kuruluğu mutlaka önlem alınması gereken bir durumdur. Peki ama ne yapılabilir?
Baysal’a göre kış yaklaşırken mutlaka cilt muayenesi yapılmalı ve uygun cilt bakımı planlanmalı... Onun dışındaki önerilerini ise şöyle sıralıyor:
n Sıcak su ile banyo yapmayın. Özellikle her gün yıkanma alışkanlığı olan kişilerin yıkanma sıklıklarını azaltmaları gerekir.
n Yıkanırken kullandığınız ürünlerin mutlaka doğru ürünler olmasına dikkat edin. Kurutmayan sabunlar, şampuanlar kullanın, bunun için de ürünlerin gliserin, lanolin ve buna benzer yağ içerikli olanlarını seçin.
n Yıkandıktan sonra cildinizi çok kurulamayın ve hafif nemliyken cilt tipi için uygun olan nemlendiriciler uygulayın.
n Ortamı nemlendirmek de cilt kuruluğunu azaltmaya katkıda bulunur. Kalorifer peteklerine konulan su kapları ya da ıslak havlular, buhar aletleri gibi önlemler alabilirsiniz.
n Bol su içmenin mutlaka yararı var ama birçok kişinin aklında olan "Az su içiyorum, o yüzden cildim kuru" fikri de yanlış.
n Cilt kuruluğunu önlediği düşünülen bazı gıdaların (fındık, fıstık, ceviz, kuru üzüm, balık, havuç, ıspanak vs...) fazla tüketilmesi yine kuruluğu önlemede yardımcı.
Nemlendiriciler en önemli silah
Özellikle lanolin, gliserin, üre, pantetol gibi güçlü nemlendiricilerin kullanılması her zaman gerekir. Yapılan çalışmaların çoğu, güçlü nemlendirici özelliği olan ürünlerin kullanılmasının deri yaşlanmasını azalttığı, kırışıklıkların görünümünü düzelttiği, renk değişikliklerini önlediği sonucunu ortaya çıkarmış.
Yaşınıza uygun ürünler kullanın
Genç kişinin kullanacağı ürün ile yaşlı bir kişinin kullanacağı ürün tabii ki aynı değil... Öte yandan kullanılacak ürünün seçimini sadece yaş faktörü de etkilemiyor. Deri rengi, deri kalınlığı, derinin seboreik olup olmadığı, akneye yatkınlık gibi faktörler nemlendirici seçiminde önemli.
Masajla enerji yollarınızı açın
Kış henüz bitmedi ama güney sahillerinde yaza hazırlık şimdiden başladı. Uzakdoğu’nun en ünlü iki masajı "Tog Sen" ve "Thai Bitkisel Masajı" şubat itibariyle Türkiye’ye geliyor.
Tog Sen masajı, özel bir tahta parçasıyla yapılıyor ve vücudun enerji akışını canlandırıyor. Demirhindi yaprağı ve zerdeçal özleriyle uygulanan bitkisel masaj ise sertleşmiş eklemlerin yumuşaması için farklı bir alternatif sunuyor. Antalya’daki Concorde Deluxe&Spa’da uygulanan bu masajlar, Taylandlı masörler tarafından yapılıyor.
Kas ve kemik ağrılarını hafifleten masaj
İnsan kemiklerinin ağaç dalı gibi olduğunu düşünenen Taylandlılar, enerji kanallarının pamuk kemiği gibi kaplandığını ve vücutta 300’den fazla enerji kanalının olduğunu savunuyor. Tog Sen, Kuzey Tayland’da yerli halkın geleneksel ve gizli kalmış bir terapisi... Kaslardaki ve kemiklerdeki ağrıları hafifleten bu masaj, bağları çözüyor, enerji akışını canlandırıyor.
Tog Sen masajına alternatif olan ve Tayland’da yerel eski okul doktorlarının bilgeliğinden doğan Thai Bitkisel Masajı da geleneksel Tayland bitkilerinin karışımı ve buharda ısıtılan bitkilerin enerjilerinden oluşuyor.
Bitkisel tedavi Tayland’da en az Thai masajı kadar eski ve köklü bir geçmişe sahip... Genel olarak rendelenmiş özel bitkiler burkulmalarda, incinmiş kas ve tendonlarda, sertleşmiş eklemlerde, ağrılı bölgelerde ve kan akışını harekete geçirmek için kullanıyor. Sıcak bitkisel baskının vücutta ve zihinde rahatlatıcı ve dinçleştirici etkisi bulunuyor. Aynı zamanda ağrıyı yatıştırıyor ve aşırı çalışmış kaslarda enerji seviyesinin artmasına yardımcı oluyor. Hazırlanan bitkisel karışımda demirhindi yaprağı ve zerdeçal kullanılıyor.
Neon tırnaklar göz alıyor
Yeni sezonda, kıyafetlerde değil ama makyajda canlı renklerin hakimiyeti söz konusu... Özellikle tırnaklarda neon tonlar dikkat çekiyor. Christian Dior ve Karl Lagerfeld de bu sıra dışı renklerin cazibesine kendilerini kaptıran tasarımcılar arasında... Her ne kadar kış boyunca modellerini koyu tonlara büründürseler de tırnaklarda bu karamsarlıklarını görmek imkansız... Üstelik kırmızı ve pembe ışıltılarıyla gözlerimizi alan tırnakların boylarını da bu kez uzun bırakıyorlar.
Nasırdan nasıl korunalım
Uzmanlar, ayaktaki nasırların nedenini sıklıkla iyi uymayan ayakkabılar olarak gösteriyor. Ellerdeki nasırlarsa daha çok, tekrarlanan işlerin yarattığı basınç ve sürtünmeden kaynaklanıyor.
Nasırı ayak parmakları arasında, el ve ayak tabanında görülen deri kalınlaşmaları olarak tanımlamak mümkün... Bazı kişilerde zamanla enfeksiyon, ağrı ve ülserleşme gelişebiliyor. Nasır tedavisinde en önemli adım, öncelikle nedeni ortadan kaldırmak. Eğer neden uygun olmayan ayakkabılarsa, yumuşak deriden uygun bir ayakkabı giyildiğinde nasır birkaç haftada yok olabilir. Eğer problem devam ediyorsa; banyodan sonra nasır yumuşatılır ve üzerindeki kalınlaşmış deri bir havluyla ovalanarak aşama aşama inceltilir.
Bazen banyoda sünger taşı ile de nasır dokusunun kalınlığı azaltılabilir. Nasırın kan dolaşımı veya sinir uçları bulunmuyor. Bu yüzden doğru yöntem ve doğru aletle müdahale edildiğinde acı hissedilmiyor. Ancak, şeker hastalığı veya dolaşım bozukluğu varsa, tedavi için bir doktora başvurmak en doğrusu... Ayrıca salisilik asit içeren yakı veya kremler de nasır tedavisinde kullanılıyor.
GÜZELLİK SÖZLÜĞÜ
ANTİOKSİDANLAR: Stres, nikotin ya da güneş ışınları dolayısıyla vücudumuzda oluşan serbest radikaller, hücrelere zarar verir. Antioksidanlar, cildin yaşlanmasına neden olan bu molekülleri tıpkı bir koruma kalkalı gibi yakalar. En bilinen antioksidanlar arasında havuç ve domateste bulunan betakaroten, turunçgillerde ve çilekte bulunan C vitamini ve bitkisel yağlarda bulunan E vitamini yer alır.
Yazının Devamını Oku 