İşte, birkaç makyaj arızası ve onları anında düzeltme teknikleri...
NEMLENDİRİCİM YAĞLI
Her ne kadar ışıltılı bir cilde sahip olmak istiyorsanız bile, bu kadarı fazla olabilir. Pudralı makyaj kağıtları bu durumlarda en büyük yardımcılarınız. Birçok kozmetik markasının ürettiği parşömen benzeri özel bir kağıt, cildi renk pigmentleri olmaksızın matlaştırıyor.
RUJUM BULAŞTI
Yemek yerken en zor şeylerden biri sürdüğümüz rujun kaşığa, çatala ya da ısırdığımız ekmeğe sürülmeden, kısacası bozulmadan kalmasını sağlamaktır. Ama şüphesiz en kötüsü dudak dışında yüzün başka bir yerine buluşması. Ne yapmalı? Boyanan bölgeyi nemli bir peçeteyle silin. Kalan lekeyi de makyaj çantanızda mutlaka bulunması gereken bir kapatıcıyla kamufle edin. Ertesi sefer aynı sorunla karşı karşıya kalmamak ise elinizde. Dudaklarınızı önce bir dudak kalemiyle çerçeveleyin. Böylelikle akmasını engellemiş olursunuz.
ALLIK RENGİM ABARTILI
Bir anda doğal pembe yanaklar yerine palyaço yanaklarına mı sahip oldunuz? Nemli bir mendille fazla allığı yanaklardan şakaklara doğru silin. Ardından istediğiniz tondaki yanaklara sahip olduğunuza inandığınız ana dek bir makyaj baz ürünüyle kamufle edin.
Üstelik hangi makyajın yüz kontürünü belirginleştirmeye, görsel olarak uzatmaya ya da daha yumuşak bir etki yaratmaya yaradığını da bilmiyorsunuz. Işık ve gölge oyunlarıyla yüz kontürünüzü yeniden şekillendirebilirsiniz. Nasıl mı? Ünlü morfoloji tekniğiyle...
Morfolojinin ana kuralı yanıltıcı efektlerle tüm yüz formlarının oval görünmesini sağlamak. Yüz formu ne kadar dengeli ve uyumlu ise ışık da en doğal şekliyle yüzün tüm bölgelerine dağılıyor. Bunun için yüzünüzün üçgen, yuvarlak ya da köşeli bir forma sahip olması önem taşımıyor.
AY GİBİ DOLGUN YÜZLER
“Ay gibi” bir yüze mi sahipsiniz? O zaman siz de Renee’nin sırrına ortak olabilirsiniz. Kendinize uygun makyaj stiliyle optik olarak yüzünüzü uzun ve daha zayıf gösterebilirsiniz.
Yuvarlak yüz yapınızı nasıl tanıyacaksınız?
30’lu yaşlarla birlikte yavaşlıyor. Yaş ilerledikçe de bu yavaşlama yağın vücutta depolanması olarak kendini gösteriyor. Peki, metabolizmanın yavaşlamasını önlemek mümkün mü?
Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren vücudumuzda belirgin olarak gözlemleyebildiğimiz kilo artışı, aslında tamamen metabolizmanın suçu desek yeridir. Çünkü yaş ilerledikçe bu yavaşlama daha belirginleşiyor. Metabolizma yavaşlayınca da vücutta yağ depolanması artıyor. GIisemik indeksi yüksek karbonhidrat tüketimi, yağ depolanması ile sonuçlanıyor. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Dr. Ahmet Karaçam, tüm bunlarla bağlantılı olarak, kilo artışının insülin direncini de artırdığını, uyku düzeni ve kalitesini bozduğunu ve kişinin stresli bir yapıya sahip olduğunu belirtiyor:
“İnsülin direnci, hormon bozuklukları, uykusuzluk ve stres metabolizmayı yavaşlatan nedenlerdir. Sık kilo alıp verme, hareketsiz yaşam bir süre sonra metabolizmanın yavaşlamasına neden olur.”
Neden kilo veremiyoruz
Kilo veremiyorsanız, nedeni bir sağlık problemi olabilir.
İNSÜLİN: Öğünlerde aşırı karbonhidrat tüketimi, aşırı kalori alımı, insülin salgılanmasını artırıyor. Açığa çıkan enerji harcanamıyor ve yağ olarak depolanıyor. Bunu anlamak için aşağıdaki şikayetlerin giderek yoğunlaşması önemli:
Sabah yataktan yorgun kalkma ve gün boyu devam eden yorgunluk hali
Cilt yaşlanması ve kırışıklık üzerine konuştuğumuz Dr. Günay, Akdeniz kadınlarını işaret ederek, ilk yaşlılık belirtilerinin 35’ten itibaren başladığını belirtiyor.
Geç yaşlanmak, gerekirse bunlara doğru müdahaleyi yaptırmak artık hem kadın hem de erkeklerin önemle üzerinde durdukları konulardan biri. Cilt yaşlanması ve kırışıklık nedir? Cilt yaşlanmasının önüne geçilebilir mi? Neler kullanmak gerekir? Tüm bu soruları kendi kliniğinde çalışmalarını sürdüren Dr. Ahmet Günay’a yönelttik.
Cilt yaşlanması ne zaman başlıyor?
- Bu sadece yaşla ilgili bir durum değil. Cilt yaşının kişinin yaşını sollaması diye tabir ettiğimiz şekilde gelişen olay, cildin yaşlanması diye adlandırılıyor. Bu durum kuzey ülkelerinde yaşayan açık ten rengi olan kişilerde, 16-17 yaşında da başlayabiliyor. Akdeniz ülkelerinde yaşayanlar daha şanslı. Cilt yaşlanması bu ülkelerde 35’in üzerinde başlıyor.
Fiziksel sorunları yüzünden sosyal hayata adapte olamayanlar için köklü bir çözüm. Ama öte yandan hem hasta hem de doktorlar açısından zor kararlar vermek gerektiren bir alan estetik. Çünkü öyle insanlar var ki, bedeniyle asla barışık olamıyor.
Hiç şüphesiz yukarıda anlattıklarımız fiziksel değil tamamen kişinin psikolojik açıdan yaşadığı sorunlarla bağlantılı. Uzmanlar bu tür vakalarda “hasta seçimi”ne gitmek durumunda. Detayları Estetik Plastik Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Erhan Eryılmaz’dan aldık.
Eryılmaz’a göre estetik cerrahi, tıbbın diğer dallarından oldukça farklı bir hasta muayenesi ve değerlendirmesi olan, ameliyat için kapıyı her çalana rahatlıkla “yaparız” denemeyen, hasta seçimi gerektiren bir alan. Eryılmaz, “Tecrübelerimizde, bize gelen vakaların küçük de olsa bir kısmının reddedilmesi gereken, aslında estetik operasyondan çok psikolojik yardıma ihtiyacı olan vakalar olduğunu görüyoruz ve bunları reddediyoruz. Reddetme sırasında dahi, reddetme nedenlerimizi açıklarken, oldukça zorlu bir iletişim sürecine girmiş oluyoruz. Hatta bazen de şiddetli tepkiler alıyoruz. Bu nedenle estetik cerrahiden alınacak sonucun başarısının sadece cerrahın bilgi ve becerisine bağlı olduğunu söylemek oldukça yanlış. Reddetme sürecinde dahi sorunlar yaşadığımız hastaları, ameliyat ettiğimizde hastanın sonuçtan tatmin olmaması daha ameliyattan önce tahmin edilebilir oluyor. Bu açıdan estetik operasyon için hastayı motive eden etkenlerden başlayarak çok iyi bir hasta analizi gerekiyor ve ruhsal bozuklukların belirtilerine karşı uyanık olmak gerekiyor” diyor.
Cinsel dürtüler çok önemli
Kişinin zihnindeki beden algısıyla gerçekte sahip olduğu beden arasında bir uyumsuzluk doğduğunda “negatif beden imgesi”nden söz ediliyor. Bu imge kişide kaygı oluşturuyor. Stresten kaçmak için stresin kaynağını kaldırmaya yönelik arayışa giriyor. Aslında elde etmeye çalıştığı şey pozitif beden imgesinin getireceği rahatlama. Kişinin bununla ifade etmek istediği şey, soyun devamına hizmet eden cinsel dürtülerle (kendisini güzel bulma ve diğerleri tarafından beğenilme) cinsel açıdan çekici bulunma ve tercih edilme ile açıklanıyor. Bu nedenle pozitif beden imgesi ihtiyacının güdüleyicileri oldukça güçlü. Kişiyi bu ihtiyacını karşılaması için harekete itiyor.
Operasyona yönelten nedenler
Bilim dünyası yıllardır incelediği insan davranışının iç dinamikleri konusunda hâlâ çalışıyor. Bu dinamikleri gerek çalışma hayatında gerekse yaşamın diğer alanlarında kullanmaya çabalıyor. Bir estetik operasyon da böyle karmaşık bir sürecin sonucu. Bir estetik müdahaleye karar vermenin ilk adımı ‘algı’ ile başlıyor. Genel olarak psikolojide duyusal uyarımların anlamlı deneyimlere çevrilme sürecine ‘algı’ deniyor. Algılama ile başlayan davranış süreci ihtiyaç hissi ile devam ediyor. Kişi algılama yolu ile eksik olarak değerlendirdiği şeylere ihtiyaç duymaya başlıyor. Literatürde dürtü olarak geçen bu ihtiyaç halleri kişinin motivasyon (güdülenme) olarak adlandırdığımız genel bir canlanma haline girmesini sağlıyor ve kişiyi ihtiyacını gidermek için motive ediyor. Güdülenme kişiyi davranışa itiyor ve bu davranış ihtiyacın karşılanmasıyla son buluyor. Aynı şekilde kişileri estetik operasyon taleplerine yönelten faktör kendi bedenleri ile ilgili düşünceleri, bedenlerini görme eğilimleri yani bedenleri ile ilgili algıları.
Kara büyü
Bu yolculukta farklı ten kokularının yanı sıra karakter farklılığı da koku seçimlerinde önemli rol oynuyor. Peki, sizin teninize hangi koku uygun?
Kokunun parfüm olarak bir sektöre dönüşmesi, sanayileşmesi ve daha büyük kitlelere hitap etme süreci son 150 yılda ortaya çıktı. Türkiye topraklarında kokuyu 56 yıldır işleyen MG Gülçiçek firmasının Kurumsal İletişim Müdürü Duygu Beşbıçak, bu deneyimlerden yola çıkarak, kadınlara yol gösterecek önemli ipuçları veriyor. Beşbıçak; “Bir parfümün üretilmesi aşamasında, kokunun içeriğindeki bileşenleri bazen toplayıp çarparak, bazen ekleyip çıkararak, bazen bölüp birleştirerek bir insanın ruhunun, karakterinin kokusunu en güzel şekilde ifade etmek mümkün. Bazen masumiyetin kokusunu besteleriz, bazen de şehvetli bir kadını… Her koku aslında başka bir kadını anlatır” diyor.
NEŞELİ, SEMPATİK
Neşeli, sempatik ve sevecen biriyseniz, çiçeksi ve meyvemsi bir koku seçebilirsiniz. Portakal çiçeği neşesine neşe katarken, bergamotun sıcaklığı sizi sempatiyle kucaklayacaktır.
ÇEKİNGEN, İÇE DÖNÜK
İki çocuk annesi, taze Oscar’lı aktrist için doğallık ön planda. Tüm dünyayı kendine hayran bırakan güzelliğinin en büyük sırlarından biri hayatı dolu dolu yaşamak (buna sınırsız çikolata yiyebilme özgürlüğü de dahil). Ama her kadın gibi ünlü Hollywood yıldızının da kendini güzel hissetmediği günler yok değil: “ İşte, bu günlerde kendimi büyük çerçeveli gözlüklerimin arkasına gizlemeyi seviyorum” diyor.
Çocukları okula bırakırken sınırlı zaman aralığında bile maskarasını ve dudak parlatıcısını sürmeyi ihmal etmiyor: “Sahip olduğum o beş dakika bile güzelliğim için çok önemli. Lancôme’un Definicils High Definition Mascara’sıyla gerçekten de kusursuz bakışlara sahip olmak hiç zor değil.”
İlk filmini henüz 17 yaşında çeviren Winslet için güzelliğin tanımı ise şöyle; “Bana göre güzellik içten gelir. Kusursuz güzellik diye bir şey yoktur. Güzellik kendinden memnun olmak ve kim olduğuna inanmakla ilgilidir.
Farklı göz şekillerine makyaj önerileri
Gözler, yüzün en dikkat çeken bölgesi kuşkusuz. Göz şekline uygun bir göz makyajı ile çok etkileyici bakışlara sahip olabilir, gözlerinizi ön plana çıkartabilirsiniz. Unutmayın, çarpıcı bakışlar doğru yapılan makyajla ortaya çıkar!
Max Factor makyaj uzmanı Nur Toktay, etkili bakışlara sahip olmanın ipuçlarını veriyor. Toktay, göz şekline göre farklı uygulamalar yapılması gerektiğini belirterek, farklı göz şekilleri için farklı uygulamalar tavsiye ediyor.