Cilt sağlığının güneş altında maksimum derecede nasıl korunabileceği konusunda birbiri ardına araştırmalar yapılıyor. İşte o araştırmalardan önemli detaylar...
En son teknolojiyle üretilen güneş ürünleri, cildi zararlı ışınlardan büyük ölçüde koruyor. Dermatologlar, güneşe çıkarken tüm vücuda en az üç yemek kaşığı kadar koruyucu sürmek gerektiğini belirtiyor.
-Birkaç yıl öncesine kadar yağlar maksimum 10 koruma faktör içeriyorlardı. Bunun nedeni de yüksek koruma filtrelerinin yağın içeriğine eklenemiyor olmasıydı. Yeni jenerasyon yağlar artık cildin her santimetrekaresini koruyacak etkiye sahip. Vücuda kazandırdıkları parlaklık da işin bonusu.
-İster yağlı ister hassas olsun, bugün artık her cilt tipine uygun koruyucu güneş kremi bulmak mümkün. UV ışınları yağlı cildin sebum salgısını harekete geçiriyor, doğru… Ama artık o yağlı günler geçmişte kaldı. İçeriklerindeki sınırlı lipidler sayesinde akışkan yapıdaki koruyucu ürünler cilt yüzeyinde mat bir görünüm sağlıyor.
-Hassas ciltlere gelince... Fiziksel ve kimyasal filtrelerin bir arada bulunduğu ürünler, en narin ciltlerin bile aktif koruyucusu durumunda.
İnfrared ışınlarına kalkan oluşturun
Sonar bilim insanlarının son keşfi, infrared A ışınları… Güneş ışınlarının bu tipi UVA ve UVB’den çok daha hızlı bir şekilde cildin derinliklerine iniyor ve orada serbest radikallerin oluşmasına yol açıyor. Dolayısıyla infrared ışınları gelecekte kırışıklıklara neden olabilecek şekilde hücrelere zarar veriyor. Işığı yansıtan pigmentler ile C vitamini, E vitamini ve Q10 gibi antioksidanlar bu zararlı ışınlara karşı cildi koruyor.
Uzun bir yaz günü için...
- CİLDİNİZİ AYVA VE LİMONLA NEMLENDİRİN: Kış boyunca kalın kıyafetlerin altında nefes alamayan cildimiz, şimdi yoğun bir nem takviyesine ihtiyaç duyuyor. Kozmetikçiler bunun için son dönemde ayva ve limona dört elle sarılmış durumdalar! Çünkü limonun özellikle aloe vera, hindistancevizi yağı ve shea butter ile aynı içerikte bulunduğunda cildin nem seviyesini önemli oranda artırdığı gözlenmiş. Ayva tohumları, erik ve bitkisel gliserin ise cildin nem dengesini korumaya yardımcı oluyor.
- PARDANA, ARGAN YAĞI VE ZENCEFİLLE CİLDE GERGİNLİK KAZANDIRIN: Vücudun bağ dokusu şimdilerde kendini pek sıkı hissetmiyor olabilir. Pardana meyvesinden elde edilen arsitin, böyle bir durumda imdada yetişiyor ve cildin kolajen üretimini destekliyor. Üstelik argan yağıyla bir arada kullanıldığında cildin gerginliğini ve sıkılığını korumasına da yardımcı oluyor. Bu arada zencefilin de vücudu içeriden desteklediğini hatırlatalım. Metabolizmayı ve hazmı harekete geçiriyor, yağ yakımını hızlandırıyor.
- CİLDİNİZİ NAR VE KIZILCIKLA TEMİZLEYİN: Haftada bir kez yaptığınız peeling uygulamaları cildi yüzeydeki ölü deri hücrelerinden arındırıyor. Pürüzsüz ve kan dolaşımı düzenli bir cilt de sağlıklı pembe bir görünüme kavuşuyor. Nar ve turunç ekstreli peeling ürünleri, içerdikleri C vitamini sayesinde cildin yenilenme sürecini hızlanıyor.
Ayaklar fora
Ayaklar yaz boyunca dış etkenlerden çok fazla etkilenir... Düzenli bakımla kuruluk problemini, topuklarda oluşabilecek çatlakları ve nasırların oluşmasını önlemek mümkün.
1- Yazın vazgeçilmez ayakkabı modelleri sandaletler ve parmak arası terlikler, ayak derisinin sertleşmesine neden oluyor. Bu yüzden seçiminizi yumuşak tabanlı modellerden yana yapın.
2- Yaz mevsiminde ayaklar daha çok kuruyor. Bu da ayakların esnekliğini kaybetmesine neden olabiliyor. İşte düzenli bakımın önemi burada ortaya çıkıyor. Özellikle topuklarda görülen çatlaklarla başa çıkmak için ayaklarınızı 24 saat etkili, kolayca emilen bir ayak kremi ile nemlendirmeyi günlük bakım rutininize eklemeyi unutmayın. Ayrıca her gece yatmadan önce ayak bakım kremi kullanmak, yumuşak ve bakımlı ayaklara kavuşmanın en kolay yolu.
3- Vücudun tüm yükünü çeken, tüm gün boyunca ayakta durmaktan ya da yürümekten yorulan ayakları şımartma zamanı... Ilık suyla yapacağınız 15 dakikalık ayak banyosu, ayakları yumuşatıyor, rahatlamasına yardımcı oluyor. Ayrıca, haftada en az bir kez ponza taşı ile yapılan masaj, yüzeydeki ölü derileri yok ediyor.
- DUDAKLAR: Yumuşak dudaklar, sağlıklı vücudun göstergesi... Dönem dönem oluşan çatlaklar ve aşırı kuruma ise vücuttaki nemsizliğin habercisi. Özellikle dudak kenarlarında oluşan ve bir aydan uzun sürede bile iyileşmeyen çatlaklar, vücuttaki demir ve B vitamini eksikliğine işaret eder. Böyle bir durumda doktorunuzu haberdar etmelisiniz.
Öncesinde sizin yapabileceklerinize gelince... Öncelikle hem oluşmuş enfeksiyonu temizleyebileceğiniz hem de çatlakları tedavi eden bir dudak kremine ihtiyacınız var. Vücudun demir ve vitamin eksikliğini ölçmek için ise kan testi yaptırmanız yeterli olur.
Demir takviyesi için beslenme düzeninize kırmızı et, mercimek, ıspanak ve soya fasulyesi ekleyebilirsiniz.
Bu arada C vitamininin demirin emilimine yardımcı olduğunu da unutmayın. Süt ürünleri ve yeşil yapraklı sebzeler
C vitamini açısından zengindir.
- CİLT: Çene hizasında küçük ama her ay düzenli çıkan toplu sivilceler, hormonların bize yaptığı sürprizlerdendir. Cilt yüzeyinde burun hizasından aşağıda rastgele görülen sivilceler ise yaşanan yüksek stres düzeyinin sonuçları olarak karşımıza çıkar. Bu bölgede olmalarının nedeni, stresi yöneten böbreküstü bezlerine yakınlığıdır. Dermatologlar, sivilce sorunu yaşayanlara cildi temizlemek için kayısı, mango ve taze patates gibi A vitamininden zengin besinler tüketmelerini öneriyor.
- KAŞLAR: Sağlıklı kaşlar, doğal halleriyle dolgun ve gür görünümlüdür. Kaşların incelmesi, kaş bitimine doğru kaş kaybının yaşanması gibi durumlarda uzmanlar tiroid bozukluğundan şüphe edebilir. Ayrıca endişe ve üzüntü halleri, kas ağrıları, hızlı kilo alıp verme de kaş kaybına yol açabilir. Böyle bir şikayetiniz varsa doktora görünmeniz, bir kan testiyle hormon düzeyinizi kontrol ettirmeniz yerinde olur.
- DİL:
Yaz boyunca çorapsız giydiğimiz ayakkabılarla yürümek, bazen acı verici olabiliyor. Bu yüzden, mümkün olduğunca ayakları dinlendirmek gerek. Uzmanlar yorulan ayaklarda özellikle kan dolaşımını ve topuklardaki refleks bölgelerini harekete geçirmek için bacakları yükseğe kaldırmak
gerektiğini belirtiyor.
Ve tabii bir de masaj var
Uzun bir ‘yüksek topuklu gün’ün ardından ayaklar masajı hak ediyor. Bunu da en kolay oturur pozisyonda ayak ayak üstüne atarak yapabilirsiniz.
Öncelikle hafifçe yağladıktan sonra bir elinizi yumruk yapın. Yumruk yaptığınız elinizi ayak tabanından topuk yönüne doğru yumuşak baskılarla dolaştırın. Ardından ayağınızı iki elinizin arasına alarak başparmaklarınızla ayak sırtından başlayarak her parmağı ovun.
Strese karşı ayak yogası
Sıklıkla yüksek topuklu giyiyorsanız, zaman içinde parmaklarınızın hareketlerinin sınırlanması riskiyle karşı karşıyasınız demektir. Ayak parmaklarınızın üzerinde yükselin ve kalçanızın ağırlığını topuklarınıza verin. Aynı pozisyonda iki dakika kalın.
Yumuşacık topuklar için
Metin Bahçecik, “Ben değişmek istiyorum” diyen kadınlara öncelikle saçlarında küçük farklılıklar yapmalarını öneriyor: “Müşterimin, saçında değişiklik yapma konusunda bir adım öteye gitmeye hazır olduğunu hissedersem, onun tarzına göre bir doğal renklendirme biçimi öneririm. Bu renklendirmeler saçın bütününe değil, belirli bölgelerine bir hoşluk katmak, ışık ve hareket verebilmek için yapılmalıdır. Bu tip işlem görmüş saçların boyandığı belli belirsizdir ve kadın saçlarındaki değişiklikle ilgili ‘saçlarına ne yaptın, çok güzel olmuş’ gibi iltifatlar alır. Bu tip bir işlemin yılda iki kez yenilenmesi yeterlidir. Bu da saçını boyatmak istemeyen kadınların bile ‘balyaj’ yaptırmak istemesi için önemli bir sebeptir.”
Havuz ve deniz sonrası bakım
Yazın saçlara ekstra özen gösterilmeli. Özellikle klor ve bazı kimyasallar saçta renk bozulmalarına ve deformasyonlara yol açar. Bu yüzden yazın deniz öncesi, sonrası ve sırasında mutlaka koruyucu bakım ürünleri kullanın.
En sık yapılan hatalardan biri denizden çıktıktan sonra saçların taranmasıdır. Bu, saça gerçekten çok zarar veren bir alışkanlıktır. Öncesinde mutlaka bir krem kullanmalı, ondan sonra saç taranmalıdır. Cildi güneşten korumak için nasıl günde birkaç defa koruyucu krem kullanılıyorsa, saçlar için de benzer özellikte ürünler kullanılmalıdır.
Genç görünmenizi sağlayan 8 ipucu
İstediğiniz anda olduğunuzdan genç görünmeniz mümkün mü? Çoğunuz bunun imkansız olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ama yanılıyorsunuz. Aşağıdaki 8 ipucu, birkaç dakika içinde çok daha genç bir görünüme sahip olmanızı sağlayacaktır.
1- Kaşlarınıza yeniden form verinMakyaj artistleri, kaşlarınızı ideal formuna kavuşturduğunuz anda üç yaş daha genç görüneceğinizi söylüyor. Bunun için kaşlarınız ve göz kapaklarınız arasında kontrolsüzce uzamış tüyleri bir cımbız yardımıyla alın; bakışlarınızın anında aydınlık kazandığını göreceksiniz. Ardından soluk görünen kaşlarınızı kahve tonlarında bir kalemle belirginleştirin. Kaşlarınızın bu halinin yüzünüze genç bir görünüm kazandırdığını fark edeceksiniz.
4 YIL: Yakın zamanda ABD’de yapılmış araştırmaya göre, kadınlar yeni yıkanmış ve fönlü saçlarıyla 4 yaş daha genç görünüyor. Chicago’daki ‘Smell and Taste’ enstitüsünün verilerine göre bu süreyi tenlerin greyfurt kokmasıyla altı yıla çıkarmak mümkün. Buradan çıkarılacak sonuç; bu yaz düzenli olarak yıkanan temiz saçlar ve turunçgil notalı parfümler tercihiniz olsun!
15 DAKİKA: Gün içinde 15 dakika güneşten faydalanmak bile uzun vadede sağlıklı bir vücut için yeterli. Her ne kadar bu süre içinde vücudun yeterli D vitamini üretimi gerçekleştiremediği söylense de, son araştırmalar 15 dakikanın vücudun üretime geçmesi için yeterli olduğunu ortaya koyuyor. D vitamininin diğer hünerlerine gelince; bağışıklık sistemini güçlendiriyor, psikolojiyi stabil tutuyor, osteoporozu önlüyor... Daha ne olsun?
2 DAKİKA: Makyajınızı yenilemeniz için 2 dakika yeterli. Üstelik sadece tek bir allıkla... Makyaj artistlerinden yüze tazelik hissi veren ipucu; yeni nesil sıvı allığınızdan parmak ucunuza damlatın ve elmacık kemiklerinizin üzerine sürün. Ardından dudaklarınıza parlatıcı uygulamayı ihmal etmeyin.
İLK SANİYE: Duş sonrası hafifçe kuruladığınız cildinize hiç beklemeden nemlendiricinizi sürün. Nemli cilt üzerine sürülen krem henüz yüzeyde etkisini yitirmemiş nemi ciltte hapsediyor ve cildin daha parlak görünmesini sağlıyor.
4 DAKİKA: Yüzünüze uyguladığınız 4 dakikalık lenf drenaj, ciltte adeta mini lifting etkisi yaratıyor. Bu süre içinde kılcal damarlardaki kan dolaşımı artıyor, kas sistemi yüzün de gerginleştirmesini sağlıyor.
YÜZDE 30: İngiliz araştırmacılar, başarının ancak kişinin kendini mental olarak da sürece dâhil ettiğinde geldiğini belirtiyor. Anlamı; yaptığınız çalışmaya konsantre olduğunuzda, bedeninizin de ne kadar gerildiğini hissedebilirsiniz.
2 MİLİMETRE: Kirpiklerinizin doğru maskara uyguladığınızda 2 milimetre daha uzun görünebileceğini biliyor muydunuz? Bunun için hem üst hem de alt kirpiklere sadece 10 fırça darbesi yeterli.
Çekici ayaklar için estetik müdahale şart mı
Dr. Ayhan Tokgöz’e, zararlı güneş ışınlarından korunmak ve güneş yanığı oluştuysa neler yapmak gerektiğini sorduk. İşte Tokgöz’ün tatile çıkacaklara önemli uyarıları: “Sık görülen cilt kanserlerinin güneş ışınlarıyla ilişkisi yıllardır biliniyor. Güneşin morötesi ışınlarına fazla maruz kalınması, cilde uzun süreli zarar veriyor. Çocuklukta ve gençlik çağlarında bir kez kabarcıklar oluşturacak kadar yanmak, erişkinlerde ise aynı şekilde 5-6 kez yanmak, cilt kanseri gelişme
riskini artırıyor.”
NELERE DİKKAT ETMELİ
- Özellikle sabah 10.00 ile öğleden sonra 16.00 arasında güneş ışınlarından kaçının, gölgelik alanları tercih edin.
- Gölgedeyken bile güneş ışınlarına maruz kalacağınızı unutmayın ve güneş korumalı ürünler kullanmaya devam edin.
- Bronzlaşma tutkusuyla direkt güneşe maruz kalmayın.
- En az 15 faktörlü güneş koruyucusu kullanın.
Diş görünümü sizin için önemliyse ve geleneksel braketlerle kendinizi rahat hissetmeyecekseniz, lingual ortodonti iyi bir seçenek olabilir. Detayları Doç. Dr. Arzu Demirkaya verdi...
- Lingual ortodonti her yaşta uygulanabilir mi?- Evet, her yaşta uygulanabiliyor. Ancak lingual braketlerin kullanılabilmesi için dişlerin ve dişetlerinin sağlıklı olması gerekiyor.
- Tedavi ne kadar sürüyor?- Tedavi süresi dişlerin bozukluğuna bağlı olarak 6-24 ay arasında değişebiliyor. Lingual tedavi, geleneksel braketlerle yapılan tedaviye kıyasla birkaç ay daha uzun sürüyor.
- Lingual braketler acıtıyor mı?- Tıpkı normal braketler gibi, lingual braketler de ilk bir-iki hafta rahatsızlık veriyor. Dıştan takılan teller nasıl başlangıçta dudakları ve yanakları tahriş ederse, içten takılan teller de dili tahriş ediyor. İki haftanın sonunda dil, tellerin varlığına tamamen alışıyor. Dişler, hareket etmeye başladıkları bu ilk dönemde ısırırken ve çiğnerken daha hassas oluyor. Bu süreyi geçirene kadar yumuşak gıdalar tercih edilmeli, braketler doktorun vereceği mumla örtülmeli, tuzlu suyla gargara yapılmalı ve ihtiyaç duyulduğunda ağrı kesici alınmalı.
- Lingual teller varken dişler nasıl temizlenebilir?- Dişlerin ve dişetlerinin tedavi boyunca tam olarak temizlenmesi önemli. Bu yüzden diş fırçalamaya daha çok zaman ayırmak, diş fırçasına ek olarak diş ipi, ara yüz fırçası, ağız duşu ve gargara kullanmak gerekiyor. Tedavi gören kişi ayrıca ortodontik tedavi süresince sık sık kontrole gitmeli, gerekirse 3-4 ayda bir diştaşı temizliği yaptırmalı.
Gülümsemenizi koruyun
Dişler, çiğneme kuvvetlerinin de etkisiyle ömür boyu hareket eder. Bu yüzden dişlerin eski haline dönmeyeceğini hiçbir ortodontist garanti edemez. Gülümsemenizin güzelliğini korumak için her ortodontik tedaviden sonra dişlerin iç tarafına koruyucu bir tel yapıştırılıyor ve rahatsızlık vermeyen bu telin daima yerinde kalması isteniyor.
Kompres masajıyla şİfa yolculuğu