Nilgün Tekfidan Gümüş

İran, İsrail’e misilleme yapacak mı

20 Nisan 2018
İSRAİL, kuruluşunun 70’inci yılını kutlamaya başlarken arka planda İran ile İsrail arasında tansiyon giderek yükseliyor.

İran’ın geçen hafta Suriye’de Humus kenti yakınlarındaki Tiyas (T4) askeri üssüne düzenlenen füze saldırısında 7 vatandaşının hayatını kaybetmesi üzerine İsrail’e yönelik misillemede bulunabileceği konuşuluyor.

Tahran ve İsrail’den gelen açıklamalar, gerilimin daha da artabileceğine işaret ediyor.

KRİZ NASIL TIRMANDI

ASLINDA İran’ın Irak ve Lübnan’dan sonra Suriye’de de artan nüfuzundan rahatsız olan İsrail ile Tahran arasındaki tansiyon son birkaç aydır dikkat çekici bir şekilde yükseliyor. İsrail’in Suriye’de iç savaş devam ederken kendisi için tehdit gördüğü hedefleri imha etmek için saldırı düzenlediği, ancak bunları hiçbir zaman resmen kabul etmediği biliniyor.

Şubat ayı başında İsrail, İran’a ait bir İHA’yı düşürüp İran hedeflerini vurmuş, Suriye hava savunma sistemleri devreye girerek İsrail’e ait bir F-16’sını düşürmüştü.

İşte Tiyas hava üssüne düzenlenen saldırı, bu gelişmelerin ardından geldi. Ve operasyonun ardında yine İsrail’in olduğu iddia edildi.

Tiyas saldırısında İran’ın can kaybına uğramasının ardından Tahran’dan İsrail’e yönelik tonun daha da sertleşmesi dikkat çekti.

KARŞILIKLI TEHDİTLER

Yazının Devamını Oku

Suriye krizi

13 Nisan 2018
DAHA geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump, yakında Amerikan askerinin Suriye’den çekilebileceğini söylüyordu ki, bölgede yeni bir kriz patlak verdi.

Geçen cumartesi günü Esad rejiminin ele geçirmeye çalıştığı Doğu Guta’nın Duma kentinde kimyasal silah saldırısı düzenlediği iddiaları ve ABD’den gelen operasyon tehditleriyle birlikte Soğuk Savaş sonrasında küresel savaş riski en yüksek seviyeye ulaştı.

ENKAZ ÜLKE

2011 yılının başında birkaç gencin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad aleyhinde grafitiler yazmasıyla başlayan isyanın kısa sürede Suriye’yi bir yangın yerine çevirmesinden bu yana yedi yıl geçti. Artık kimse Suriye’de gerçek can kaybının ne kadar olduğunu bilmiyor. Ancak 500 bini bulduğuna dair varsayımlar söz konusu.

Kimi füzelerin kurbanı oldu. Kimi pazar yerine atılan varil bombalarıyla paramparça oldu. Kimi ise bombaların yıktığı binaların altında kurtarılmayı beklerken son nefesini verdi. Esad rejimi ile muhaliflerin savaşında Halep yerle bir oldu. Keza ABD’nin terör örgütü DEAŞ’tan almak için bombaladığı Rakka. Dün Şam rejiminin ele geçirdiğini ilan ettiği Doğu Guta da şimdi devasa bir enkaz...

KİMYASAL ÖLÜM

KOCA bir ülke mahvolurken dünya akan kana çare olmadı. Suriye’de Esad’ın savaşı şubat ayı başından bu yana Şam’ın doğusunda muhalif grupların kontrolündeki Doğu Guta’ya yoğunlaşmıştı. Rusya’nın ve İran’ın desteğiyle de Esad güçleri ilerlerken son olarak Duma kentinde muhaliflerin direnişi sürüyordu ki, geçen cumartesi günkü saldırı geldi.

İnsanlar bodrumlarda saldırı dalgasının geçmesini beklerken kimyasal silah saldırısına benzer semptomlar yaşanmaya başladı. Gözlerde yanma, solunum zorluğu, ağız ve burundan beyaz köpük gelmesi gibi... Kimi kaynaklar can kaybını 80 olarak verdi.

FÜZE KAVGASI

Yazının Devamını Oku

Trump’ın planı ne?

6 Nisan 2018
ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen hafta perşembe günü Ohio’da altyapı ile ilgili bir toplantıda ‘Suriye’den çekiliyoruz’ dediğinden beri dünya ‘Trump’ın ne yapmak istediğini’ anlamaya çalışıyor.

Çünkü Trump, Pentagon, Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat çevrelerinin ‘Suriye’de kalmalıyız, yoksa oluşacak o boşluğu DEAŞ ve diğer örgütler doldurur’ dediği bir dönemde yaptı bu açıklamayı.

LÜKS UÇAKLARI VARSA

ÖNCEKİ gün Başkan Trump muhalifi CNN’in internet sitesinde ilginç bir makale vardı. Yazıda Trump’ın Suriye politikasının şekillenmesinde ekonominin önemli olduğu vurgusu işleniyordu. Trump, Suriye’de diğer ülkelerin de ellerini ceplerine götürmesi gerektiği görüşündeydi. Nitekim Körfez liderleriyle görüşmelerinde gösterişli yaşam tarzlarına, özel jetlerine ve lüks yatlarına işaret ederek Suriye için daha fazla ödeme yapabileceklerini söylüyordu. “Biz olmasak iki hafta dayanamazsınız. Ticari uçaklara binmek zorunda kalırsınız” diyordu.

Başkan Trump göreve gelmeden önce emlak kralı olarak biliniyordu.  ‘Önce ABD’ sloganıyla aday olduğunda vaatleri arasında gelecekle ilgili ipucu veren unsurlar da vardı. ABD’de altyapı çalışmalarına ağırlık vermek. Dış politikada diğer aktörleri daha aktif olmaya teşvik etmek. NATO’da maddi ve askeri külfet paylaşımını daha adil bir hale getirmek...

Trump nitekim seçildikten sonra Avrupa ülkelerini baskı altına alarak NATO’da külfet paylaşımı konusunda nispeten ilerleme sağladı. Şimdi benzer bir taktik Suriye’de gündeme geliyor.

KÜLFET PAYLAŞIMI

ABD yönetimi, son hamlesiyle özellikle Suudi Arabistan’ı hedef alıyor. ABD’nin 17 yılda Ortadoğu’daki savaşlara 7 trilyon dolar harcadığını belirten Trump, geçtiğimiz günlerde Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz ile yaptığı telefon görüşmesinde “Eğer kalmamızı istiyorsanız, para ödemeniz gerekir” dediğini söylüyor.

 İsrail gibi, İran’ın Ortadoğu’da artan nüfuzundan rahatsız olan Suudi Arabistan, ABD askerinin Suriye’de kalması taraftarı. Bizzat ABD basınına konuşan Suudi Veliaht Prensi

Yazının Devamını Oku

Yeni Soğuk Savaş’ın şifreleri

30 Mart 2018
HAFTA başından bu yana ABD, AB ekseni ile Rusya arasında patlak veren gerilim giderek yeni bir Soğuk Savaş’a benzetiliyor. Dünya bu krizin ne anlama geldiği ve nereye evrilebileceğini anlamaya çalışıyor.

- Son kriz, Rus istihbaratı için çalışırken İngiltere için de ajanlık yapmış olan 66 yaşındaki Sergey Skripal ve 33 yaşındaki kızı Yulia’nın 4 Mart’ta İngiltere’nin Salisbury kentinde bir AVM’nin önündeki bankta baygın halde bulunmasıyla başladı.

RUSYA SUÇLANDI

- İngiltere’ye göre esrarengiz olayın ardında Rusya’nın olduğuna dair güçlü kanıtlar vardı. Baba-kızı komalık eden zehirli saldırıda Novichok diye adlandırılan bir sinir gazı kullanılmıştı. Söz konusu sinir gazı da 1970-80’lerde Sovyet laboratuvarlarında geliştirilen bir kimyasaldı.

- Her ne kadar Rusya, iddiaları şiddetle reddetse bile pazartesi gününden bu yana Batı ülkeleri, İngiltere ile dayanışma çerçevesinde Rus diplomatların ajanlık yaptığı iddiasıyla Moskova’ya yönelik eş zamanlı sınır dışı kararı açıkladı.

- İngiltere’nin yanı sıra 18 AB üyesi, ABD’nin de aralarında yer aldığı 7 diğer ülke ile NATO, Rusya’ya karşı yaptırım kararı aldı. ABD, 60 diplomatı sınır dışı etme kararıyla Moskova’ya en sert tepkiyi gösteren ülke oldu.

- Türkiye, Avrupa’nın diplomat sınır dışı etme kararına katılmazken NATO’nun Rusya’ya karşı aldığı tedbirlere onay verdi. NATO, 7 Rus diplomatın akreditasyonunu iptal ettiğini açıklamıştı.

ÖNCEKİNDEN FARKLI

- Batı’nın diplomatik savaş ilanı, tam da Rusya’nın 67 kişinin öldüğü AVM yangını nedeniyle yas ilan ettiği bir döneme denk geldi. Rusya Dışişleri Bakanlığı,

Yazının Devamını Oku

Trump’ın yeni bakanı kim

16 Mart 2018
ABD Başkanı Trump’ın teamülleri es geçip Rex Tillerson’ı (65) Dışişleri Bakanlığı’ndan alarak yerine CIA Başkanı Mike Pompeo’yu (54) atadığını açıklamasının ardından uluslararası medya Pompeo’yu tartışıyor.

Kimdir Pompeo, nasıl bir bakan olur?

GİDENE ÜZÜLMEDİLER

Rex Tillerson göreve gelmeden önce malum ExxonMobil’in CEO’suydu. Başkan Trump’ın aksine uluslararası politikada denge unsurunu gözetmeye çalışırken ne Trump ile ne de Dışişleri Bakanlığı personeliyle kimyası tuttu.

Dışişleri Bakanı’nın bütçe kesintisi için bakanlık kadrolarını tırpanlaması, Ankara dahil önemli başkentlere elçi atayamaması, çekirdek bir kadroyla işlerini yürütmeye çalışması hanesine eksi olarak yansıdı.

Tillerson, Başkan Obama döneminde yapılan İran ile nükleer anlaşmanın devamından yanaydı. Trump ise karşıydı.

Bakan Tillerson, ‘Kuzey Kore ile diplomasi yolu bulunur mu’ diye araştırırken Trump, Kuzey Kore liderini kastederek ‘Küçük Roket Adam ile vakit kaybetme’ diye tweet atıyordu.

Suudi Arabistan-Katar krizinde ABD’li bakan arabuluculuğu denerken Trump, Riyad’a yakın bir pozisyon alıyordu.

POMPEO’NUN YÜKSELİŞİ

Yazının Devamını Oku

Kadının durumu 2018

9 Mart 2018
MALUM dün Dünya Kadınlar Günü’ydü. O nedenle takip ettiğimiz uluslararası haber ajanslarından dünyada kadının durumuyla ilgili haberler peşi sıra düşerken birçok haber sitesinde de bu konuyla ilgili makaleler öne çıktı.

İşte bugün ben de o derlemelerden alıntılar yaparak dünya ve Türkiye’deki kadınların durumuyla ilgili o araştırmalara yer vermek istiyorum. Önce en ilginci.

EŞİNE BÖBREK VERENLER

Dün, Kadınlar Günü olmasının yanı sıra aynı zamanda Dünya Böbrek Günü’ydü. İşte bu vesileyle konuyla ilgili bir araştırma yayınlandı.

Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu’na göre partnere böbrek vermek söz konusu olduğunda kadın daha duyarlı. Avrupa geneline göre doku uyuşması olduğunda kadınların yüzde 36’sı böbreğini eşine veriyor, erkeklerde ise bu oran sadece yüzde 7. Kadınların ailenin devamı ve diğergamlıktan ötürü erkeklere göre bu konuda da fedakâr oldukları belirtiliyor.

KONUŞANLAR HEP ERKEK

Açık Toplum Vakıfları ise dünyanın önde gelen uluslararası konferanslarında konuşmacılar arasında cinsiyet dağılımını mercek altına alan bir rapor yayınladı. Buna göre kadın panelistlerin katılımın en az olduğu konferans Bratislava’da yapılan Globsec güvenlik forumu olmuş. Konuşmacıların sadece 12’si kadınmış.

En önemli fikir paylaşımlarından birinin yaşandığı Münih Konferansı’nda konuşmacıların sadece yüzde 15’inin kadın olması da dikkat çekici. Yine dünyaya yön verenlerin bir araya geldiği Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda da kadın oranı düşük. Her dört erkek konuşmacıya karşılık bir kadın söz hakkına sahip olmuş.

TÜRKİYE’DEKİ DURUM

Yazının Devamını Oku

Doğu Akdeniz’de kriz ciddi

23 Şubat 2018
ULUSLARARASI siyasette patlak veren krizlerin arka planları önemlidir.

Yakın geçmişteki ve süren gerilimlerin perde arkasına baktığınızda çoğunda enerjinin, yeraltı zenginliklerinin ne kadar kritik bir rol oynadığını fark edersiniz. Bazen bu mücadele dünya gündeminde öne çıkmaz. Bazen ise aleni bir şekilde gündem olur.

 Tıpkı son günlerde Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin (GKRK) tek taraflı olarak Kıbrıs adasının doğusunda KKTC açıklarında doğalgaz arama faaliyetine girişmesinde olduğu gibi. Türk Donanması’nın bölgeyi tatbikat alanı ilan etmesiyle Rumların İtalyan ENI şirketi aracılığıyla yapmak istediği arama faaliyeti engellenmiş oldu.

Ancak Doğu Akdeniz’in enerji kavgası sadece GKRK ile KKTC-Türkiye ekseninde yaşanmıyor.

Bölgenin hidrokarbon zenginliği Lübnan ile İsrail arasındaki tansiyonu yükseltirken, İsrail ile Mısır’ı yaklaştırıyor. Öte yandan Kahire ile Ankara hattındaki ipleri de geriyor.

GERİLİMİ ARTTIRDI

DOĞU Akdeniz havzası milenyum sonrasında enerji şirketlerinin radarına girdi. 2010 yılında İsrail’in Hayfa kenti açıklarında büyük bir doğalgaz rezervi tespit edildi.

Leviathan adı verilen bu bölgenin Kıbrıs’ın güneydoğusuna doğru giden uzantısında da enerji yatakları olabileceği öngörüldü.

 Güney Kıbrıs’ın tek taraflı ilan ettiği

Yazının Devamını Oku

ABD’nin tuhaf önerisi

16 Şubat 2018
SURİYE’deki savaş alanı yedi yılın en karmaşık döneminden geçiyor.

ABD, Deyrizor’da terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’nin de içinde yer aldığı SDG’nin elindeki petrol sahasını ele geçirmeye çalışan aralarında Rus paralı askerlerin de bulunduğu Esad yanlısı milisleri vuruyor. İsrail, Suriye’deki İran hedeflerine saldırı düzenliyor. Esad rejimi ise ilk kez hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle bir İsrail savaş uçağını düşürdü.

ABD’nin YPG’ye silah desteği ve gelecekte de işbirliğini yürütme ısrarı ise NATO ortağı Türkiye ile ilişkilerini ciddi bir şekilde sınavdan geçiriyor. ABD düne kadar Türkiye’ye Afrin’de PKK/PYD yapılanmasına karşı iki mesaj veriyordu.

Biri ‘Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarının farkındayız’, diğeri ise ‘Ama bu Afrin’deki mücadele Suriye’ye DEAŞ ile yürütülen savaşa da zarar vermemeli’.

İnsan ister istemez ‘ABD’nin Türkiye’ye yönelik verebileceği başka bir mesajı yok mu’ diye sorarken ABD Savunma Bakanı Jim Mattis ile Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin NATO toplantısı çerçevesinde önceki gün Brüksel’de yaptıkları görüşmenin ayrıntıları geldi.

JıM MATTIS KİMDİR

CANİKLİ’nin görüştüğü Jim Mattis, emekli deniz piyadesi bir generaldir. Antik çağ ve savaş tarihine meraklıdır. Hiç evlenmemiş olması nedeniyle kendisine ABD medyasında ‘Savaşçı Keşiş’, cephedeki performansı ve ultra-şahin açıklamalarından ötürü de ‘çılgın köpek’ (mad dog) lakapları yakıştırılmıştır. Evinde 7 bin kitaplık bir kütüphanesi olduğu yazılır çizilir.

2003’teki Irak işgali öncesinde askerlerine yazdığı mektupta “Dünyanın en korkulan ve en güvenilen gücün parçasısınız. Silahınızdan önce beyninizi kullanın” sözü hâlâ akıllardadır.

Her halükarda

Yazının Devamını Oku