Bu nedenle 15 yıldır Atina Temsilcimiz olan Yorgo Kırbaki ile dün yaptığımız ‘Yunanistan’da neler oluyor’ sohbetini bu sütuna taşımaya karar verdim.
* Selam Yorgo. Yunanistan’da Türkiye gündemi yoğun sanırım.
Yunan medyası Türkiye ile yatıyor, Türkiye ile kalkıyor. Haber bültenlerinde bugünlerde üç haber var. 1-Türkiye, 2-Koronavirüs, 3- Kimliği meçhul bir kadının, Atina’da bir başka kadının yüzüne kezzap atması. Türkiye ile ilgili haberlerde hani olumlu bir şey duymak, okumak neredeyse imkansız. Bazen adını ilk kez duyduğum haber sitelerinin iddiaları haber oluyor. Mesela Türkiye’de bekçi yasası bile büyük ilgi çekiyor. Tabi FETÖ’cülerin propaganda sitelerinde yer alan iddialara, Yunan medyası büyük ilgi gösteriyor.
* Türkiye’ye bu yoğun ilgiyi nasıl yorumluyorsun?
MEDYA’NIN İLGİ ODAĞI
AMERİKAN New York Times (NYT) gazetesi, Trablus’ta konuşlu UMH’nin zaferiyle bu yönetimi destekleyen Türkiye’nin bölgede ‘belirleyici güç konumu’na yükseldiğine işaret etti. Washington Post gazetesi, BM tarafından tanınan UMH’nin, ülkenin doğusunda konumlu Halife Hafter’e karşı yürüttüğü operasyonlardaki başarısının arkasında Türk İHA ve SİHA’larının olduğunu yazdı. Hatta NYT gazetesi, Türkiye’nin Osmanlı sonrasında petrol zengini bu ülkeye en güçlü müdahalesini yaptığına dikkat çekti.
HAFTER GERİ ÇEKİLDİ
2019 yılının nisan ayında Trablus’u almak için operasyon başlattığını açıklayan Hafter, Vatiyye yenilgisinin ardından bayramı da bahane ederek Trablus’a yakın bazı bölgelerden çekilme kararı aldı. 2011 yılında devrilen Kaddafi’nin komutanlarından olan, Çad savaşı sonrasında ABD’de de eğitim gören Hafter hali hazırda Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Rusya ve Fransa gibi ülkeler tarafından destekleniyor. ABD Başkanı Donald Trump, her ne kadar Halife Hafter ile görüşse de Washington daha mesafeli bir tutumla yoluna devam etmeyi tercih etti.
TÜRKİYE İLE ANLAŞMALAR
ASLINDA Libya’daki güç mücadelesini, Suriye savaşı, Ortadoğu’daki nüfuz kavgası, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon yataklarının paylaşılmasıyla ilgili çekişmelerin bir devamı olarak görmek gerekiyor. Türkiye’nin aralık ayında UMH lideri Feyiz es Serrac ile Doğu Akdeniz’de sınırları belirleyen mutabakat ile askeri işbirliği anlaşması Trablus’un elini güçlendiren bir hamle oldu. UMH’nin başlattığı ‘Barış Fırtınası’ ile sahada kazanımlar elde etmesinin ardından ABD’den de UMH’ye ılımlı sinyaller arttı.
PEŞ PEŞE HAMLELER
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Libya Başbakanı Feyiz es Serrac ile telefon görüşmesi yaparken ABD’nin Libya Büyükelçisi Richard B.Norland, Libya hükümetinin terörizm ile mücadele ve barış çabalarına katkılarından ötürü övgüde bulundu. Hafter’e destek için Libya’ya giden Rus güvenlik şirketi Wagner’in silahlı güçlerini çekmeye başladığı yolunda haberler gelirken, Hafter saflarından Türkiye’nin çıkarlarının hedef alınacağına dair tehditler yükselmeye başladı. Ve Rusya’dan Hafter’e destek için savaş uçakları yollandığı haberleri geldi.
ABD Başkanı Donald Trump, valilere kısıtlamaları kaldırmaları için muazzam bir baskı uyguluyor, bir yandan da salgınla ilgili Çin’i suçlamayı sürdürüyor.
Ekonomik krize rağmen Çin, salgını kârlı bir fırsata çevirirken vaka sayısının hızla arttığı Rusya ise henüz tünelin sonunu göremiyor. Uluslararası siyaseti altüst eden korona dünyayı yepyeni sınamalarla yüzleştiriyor.
TRUMP SEÇİLİR Mİ
MALUM ABD’de seçim yılı. Kasım ayında başkanlık seçimlerine gidilmesi planlanıyor. Cumhuriyetçiler’den Trump’ın Demokratlar’dan ise Joe Biden’ın aday olması bekleniyor. Salgının seçimleri nasıl etkileyeceğine dair farklı senaryolar var.
Normalleşme adımları başarılı ilerler, ekonomik göstergeler toparlanmaya başlarsa Trump yeniden seçilebilir. Ancak adımlar ters teper, 77 yaşındaki rakibi de o ivmeyi tutturamazsa sandıkta ortaya çıkacak çok yakın sonuçlar ülkeyi siyasi belirsizliğe sürükleyebilir. Ya da Başkan Obama’nın yardımcısı olan Biden, Trump karşıtı rüzgârı yakalayarak ipi göğüsleyebilir.
Ancak tüm bu senaryolarda koronanın hem salgın, hem de ekonomik anlamda ne yöne evrileceği etkili olacak.
MERKEL ADAY OLUR MU
NORMAL
ABD’de ise Başkan Donald Trump, eyalet valilerine tedbirlerin esnetilmesi için baskı yapıyor. Trump destekçileri de birçok eyalette ‘Benim bedenim benim kararım’ diyerek korona nedeniyle getirilen sınırlamaların kaldırılması için günlerdir eylem düzenliyor.
RİSKLİ ADIMLAR
HER ne kadar bu ülkeler salgını nispeten kontrol altına almış olsalar da önlemleri gevşetme kararları aynı zamanda riskleri de barındırıyor. Çünkü COVID-19 ile mücadelede en başa geri sarma olasılığı bulunuyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ‘Henüz tehlike geçmedi. Dikkatli ve disiplinli olalım. Alınan bu kararların neticesi iki hafta sonra belli olacak’ diye uyarması da bundan. Nitekim DSÖ yetkilileri de sık sık krizin geçmediği konusunda ikazda bulunuyor.
UZMANLAR TEMKİNLİ
AYNI endişe bilim insanlarında da var. Kasım ayındaki başkanlık seçimlerine hazırlanan Trump, ‘seçmen kaybederim’ endişesiyle ekonomi çarklarını yeniden çalıştırmak isterken bilim insanları ABD’nin sonbaharda grip salgınıyla da denk gelecek ikinci ve daha ağır bir korona dalgasıyla karşı karşıya kalabileceği uyarısı yapıyor.
Çünkü koronavirüs henüz aralık ayından bu yana tedavülde olan bir yapı. Bilim dünyası tam olarak bu patojeni çözebilmiş değil.
BİLİNMEYENLİ VİRÜS
ÖTE
Salgın ABD’de hızla yayılırken Trump yönetimi, Çin’i ‘salgını geç haber vermekle’ suçluyor, Pekin yönetimi ise ihtiyaç sahibi ülkelere tıbbi malzeme temin ederek koronavirüs krizi nedeniyle bozulan imajını düzeltmeye çalışıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) yönelik mali yardımı askıya alma kararının ardında da aslında süper güç ABD ile gölge süper güç Çin arasında bu kapışma yatıyor.
Düne kadar ticaret savaşı yaşayan bu iki ülke, bu kez salgın yüzünden dalaşıyor.
GEÇ KALINDI
TARİH elbette ileride bu konuda kimin haklı olduğunu ortaya çıkaracaktır.
Ama şöyle de bir gerçek var. Salgın Çin’in Hubey eyaletinin Vuhan kentinde Aralık ayı sonunda patlak verdi.
Amerikan Associated Press Ajansı’na göre Çinli yetkililer ilk kez 14 Ocak’ta ciddi bir sağlık kriziyle karşı karşıya olduklarına hükmettiler. Ancak Çin yönetimi bunu 20 Ocak’ta kabul ederek insandan insana geçtiğini teyit etti.
Bu arada Vuhan’da onbinlerce kişinin katıldığı bir kutlama yapıldı ve tahmine göre sadece bu altı günlük dönemde hastalık 3 binden fazla kişiye bulaştı.
Aslında kimsenin bu konuda net bir yanıtı yok. Öngörüler ise muğlak.
Ancak bir yandan da salgın sonrası için hazırlıklar başladı. Çünkü Türkiye’nin de ticaret ortağı olduğu ABD ve Avrupa’dan gelen ekonomik veriler iç açıcı değil.
Almanya ekonomisinde rekor küçülme öngörülüyor. Keza Fransa resesyona girdiğini açıkladı. Bu nedenle Avrupa Birliği, salgını kontrol etmek için getirilen kısıtlamaları kademeleri olarak kaldırmayı değerlendiriyor.
UMUT VEREN GELİŞMELER
Salgını nispeten kontrol altına almaya başlayan ülkeler kısıtlamaları gevşetmeye yönelik adımlar atmaya hazırlandıklarını duyurdu. Avusturya, Danimarka, Çekya gibi ülkelerin ardından İtalya’dan da yeni vakalarda azalma olduğuna dair haberler geliyor.
Avrupa’da en çok etkilenen ikinci ülke olan İspanya’nın Başbakanı Pedro Sanchez, ‘Ateşi kontrol altına almaya başladık’ diyerek salgın sonrasında ülkenin tüm kesimlerini yeni bir İspanya inşa etmeye davet etti.
Hıristiyan alemi bu hafta sonu Paskalya yortusunu kutlamaya hazırlanırken Almanya da bu dönemde kurallara uyulması halinde haftaya kısıtlamaların azaltılabileceğinin işaretini verdi.
‘ACELE ETMEYİN’ UYARISI
Çin’de hastalık kontrol altına alınırken Avrupa ve ABD’de tam anlamıyla bir patlama yaşanıyor.
Son günlerde dünyada korona ile tartışmalarda iki konu öne çıkıyor. Bir maske zorunluğu. İki hastalığı taşıyan ama semptom göstermeyen insanlar nasıl kontrol edilecek?
SEMPTOM GÖSTERMEYENLER
5 milyon nüfuslu Singapur, korona ile mücadelede örnek gösterilen ülkelerden. Singapur’da yapılan ve Amerikan Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yayımlanan bir çalışmaya göre, koronavirüs vakalarının yüzde 10’u hiç belirti göstermeyen kişiler aracılığıyla yayıldı.
Hastalığı belirtisiz geçiren, ya da hastalık semptomlarını henüz göstermeyen kişiler de virüsü yayabiliyor.
MASKE TAKMALI MI
AMERİKAN CDC Direktörü Dr. Robert Redfield, koronavirüs bulaşan insanların yüzde 25’inin öksürük ya da ateş gibi herhangi bir semptom vermediğini söylüyor. Redfield, “Bu önemli, salgına katkıda bulunan ama semptom göstermeyen insanlar var” diyor. Bu asemptomatik diye anılan vakaların virüsü yaymasını azaltmak için son günlerde herkesin maske takması önerisi giderek tartışılmaya başlanıyor.
Maske takılması halinde virüs taşıyan, ama virüs taşıdığını bilmeyen insanların tükürük damlacıkları aracılığıyla hastalığı bulaştırma oranının azalacağı belirtiliyor.
Ve dünyanın hep birlikte girdiği bu krizden hep birlikte de bir çıkış yolu bulması gerekiyor. Kimse, hiçbir ülke bu krizden muaf değil. O nedenle de hastalığın kontrol edilmesi, belki de ortadan kaldırılması için kolektif bir yol haritası ve çözüm gerekiyor.
HAYATTA KALMAK
KORONA ile mücadele edebilmek için öncelikle hayatta kalmak gerekiyor. Hali hazırda dünya üzerinde 3 milyardan fazla insana çeşitli düzeyde tecrit ve sokağa çıkma kısıtlamaları uygulanıyor. Böylece hastanelere aşırı yüklenmenin önüne geçilmesi, vakaların kontrollü bir şekilde ortaya çıkması hedefleniyor. Bulaştırma zinciri kırıldığında, tehdidin de azalacağı öngörülüyor.
Bu nedenle evde kalmak, dışarı çıkmak zorunda kaldığımızda ise 1-2 metre diye telaffuz edilen ‘sosyal mesafe’yi korumak çok önemli. Aynı şekilde çalışmak zorunda olan insanların güvenliği için azami tedbirlerin alınması da bir o kadar önemli.