Bu sene zor başladı

Bazen kendimi, bir tapınağın bahçe kapısının oraya bırakılmış, yanan bir mum gibi hissediyorum. Gelenim gidenim yok.

Haberin Devamı

Fırtınalar esiyor, söndü sönecek oluyorum.

Yağmurlar yağıyor, beni bitirecek o ağır çekim damlayı düşünüyorum. Sonra bir el hissediyorum, beni avuçluyor.

Bir el nasıl bir mum alevini canlı tutar şaşıyorum, ama oluyor.

Kimin eli bilmiyorum. Fırtına dinince gidiyor.

Ben yine aydınlatmaya devam ediyorum etrafı, çemberim kadar.

Geceleri büyüyor çember, ateşböcekleri geliyor yanıma iyice aydınlanıyoruz.

Onlara eli anlatıyorum, onlar bana kanatları anlatıyor.

Böyle yaşayıp gidiyoruz, aydınlığım, fırtınalar, el, ateşböcekleri bir döngüdeyiz sanki.

Bu sene zor başladı. Yangından sonraki geceler boyu uyumadım.

Anne oldum, odalardan çıkamadım. Baba oldum, kurtaramadım.

Çocuk oldum, koridorda yolumu kaybettim...

Hâlâ da geçmiş değil, ara ara görüntüler beliriyor, çığlıklar duyuyorum, arkada kalanların gözyaşları bir nehir gibi geçiyor önümden.

Haberin Devamı

Kızgınım, çok kızgınım. Üzgünüm çok üzgünüm. Ve çaresiz...

Sokakta kimi görsem, herkes mumunun alevini canlı tutmaya çalışarak, işine gücüne gidiyor.

Olanlar herkesin gücüne gidiyor.

Herkes bir yerinden yanık.

Biri konuyu açmaya görsün, dişçi koltuğunda dolu gözlerle birbirimize bakar buluyoruz kendimizi.

Yaralar konuştukça mı sarılır, sustukça mı bilmiyoruz.

Azcık konuşuyor, çokça susuyoruz.

İstanbul da halimize eşlik eder gibi, günlerdir bir sis paltosu giydi üzerine.

Yüzünü saklamak ister gibi. Yüzünü saklamak isteyenler gibi oldu.

Biz sabırla, yavaşlayan adımlarla oradan oraya yürüyor, işleri yoluna koymaya çalışıyoruz.

En azından iyi bir insan olabildiğimize şükrediyoruz.

Başkalarını kendimiz kadar düşünebildiğimize şükrediyoruz.

“Sen olsaydın yapmazdın biliyorum” kitabının sayfaları gibi uçuşuyoruz. 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları