Paylaş
Sadece Gazze değil Batı Şeria’nın da ilhak edilmesiyle ilgili bir gazetecinin, “Sayın Başkan, birçok kişinin Yahudi halkının kutsal kitaptaki vatanı olduğuna inandığı Yahudiye ve Samarya bölgelerinde İsrail egemenliğini destekliyor musunuz?” sorusuna da 1 ay içinde bu konuda bir duyuru yapacaklarına dair kirli planını açıkladı. Soykırım suçlusu İsrail Başbakanı Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ilk devlet adamı olarak ağırlanması ve Trump’ın açıklamaları Yahudi Siyonistlerin ABD üzerindeki etkisini göstermesi bakımından da önemliydi.
Tüm bunlar Gazze soykırımında suç ortağı Biden döneminde olduğu gibi Siyonizm’in ABD siyasetinden, bürokrasisine, iş dünyasından, medyasına kadar ne kadar güçlü olduğunu da gözler önüne serdi. Netanyahu’nun oturacağı koltuğu tutacak kadar köleleşmiş Trump’ın açıkladığı kirli planlara şaşırmak Siyonizm’in ABD üzerindeki gücün anlamamaktır.
Nitekim, Trump’ın “Gazze’de ateşkes devam eder diye garanti veremem” diyerek Siyonist İsrail’in ABD işbirliği ile Filistin topraklarını işgal ve ilhakı kirli planından vazgeçmediklerini gösteriyor. Trump’ın dünkü “İsrail, Gazze’yi ABD’ye devredecek” sözleri, gerçeklikten, hukuktan son derece uzak, “siyaset”, “ulusal çıkarlar”, “jeopolitik” gibi kavramlar da izah edilmeyecek kadar zor. Daha önce de bu köşede yazdığım gibi bu kirli planı ancak akıl dışı Yahudi ve Hristiyan Siyonizm’inin “teopolitik” amaçlarıyla anlamaya çalışmakta yarar var.
KEHANETÇİLERİN TRUMP HEYECANI
Ben de son gelişmeler ışığında gelişmeleri “Siyonizm’in Teolojik Temelleri” (Divan Kitap, 2020) isimli 464 sayfalık kitabının yazarı Semiha Karahan’a sordum. İşte Karahan’ın açıklamaları:
“Hıristiyan Siyonistler neredeyse 400 yıldır dünyadaki her gelişmeyi, ahir zaman perspektifinden okumaktadır. Yahudi Siyonistlerin dindar olanları da 150 yıldır aynı şekilde ahir zaman kehanetleri ve işaretleri üzerinden okumaktadır.
Son iki yüzyıldaki her siyasi ve askeri gelişme gibi 1 buçuk yıldır Gazze’de süren korkunç durum da Evanjelistler tarafından ahir zaman kehanetleriyle bağdaştırılmış ve İsa Mesih’in gelişinin yakın oluşunun güçlü bir işareti olarak görülmüştür.
Şimdi ise Trump’ın seçilmesi ve Netanyahu ile görüşmesi ve bunun ardından verdiği demeçler tüm ‘Kehanetçileri’ oldukça heyecanlandırmaktadır. Dolayısıyla Trump’ın her hamlesi bin yıla uzanan yapbozun bir parçası gibi algılanmaktadır. Bu bağlamda öncelikle belirtilmesi gereken en önemli kehanet hem Yahudi hem de Hıristiyan eskatolojisinde Mesih gelmeden hemen önce iki adamın geleceğine dair yer alan bilgidir.
Hıristiyan eskatolojisinin dolayısıyla Evanjelistlerin inançlarının detaylarına inildiğinde şöyle bir sistem açığa çıkmaktadır. İsa Mesih gelmeden önceki 7 yıl, bir ekole göre 3,5 yıl boyunca dünyayı sarsacak gelişmeler yaşanacaktır. İşte Gazze’deki soykırım da bu 7 yıllık süredeki gelişmelerden biri olarak değerlendirilmektedir. Bunun hemen ardından Filistin’in özellikle de Kudüs’ün pay edilmesi gibi bir kehanet söz konusu. Bu pay edilmede kısa bir süreliğine yabancılara yani Hıristiyan olmayanlara küçük bir pay verilecektir. İşte bu geçici pay süresi bittiğinde iki adam gelecektir. Bu iki adam kutsal metinlerde tanık veya peygamber olarak ifade edilir. İki tanık yeryüzünde Rabbin adını duyuracak ve onun için çalışacak ama nihayetinde öldürüleceklerdir. Ancak sonra yeniden dirileceklerdir.
ELON MUSK DECCAL Mİ?
Şimdi bu iki tanık bugünkü konjonktürde dirilmiştir yani yeniden seçilmiş Trump ve Elon Musk olarak değerlendiriliyor. Trump ve Musk’ın bile isteye bu role büründüklerini söylemek mümkün. Mesela LGBT gibi dine aykırı oluşumlara karşı gösterdikleri tutumla kendilerini Rabbin adamı gibi bir izlenim sergilemektedirler. Gazze’nin boşaltılacağı yönündeki demeci de Trump’ın kendisini bu iki tanıktan biri olarak gördüğünü düşündürmektedir. Yine ezoterik bilgiler doğrultusunda bu iki tanığın Batı’dan geleceğine yönelik bilgi de Trump ve Musk’ın kendilerini bu role kaptırmasında önemli bir detay.
İki tanığın dolayısıyla Trump ve Musk’ın varmak istediği hedeflerden biri de İsrail’e tapınağı inşa ettirmektir.
Musk ‘Deccal’
O halde öncelikle şu açığa çıkıyor: Trump ve Musk kendilerini eskatolojik kehanet çerçevesinde iki peygamber olarak görmekte oldukları gibi bazı Evanjelistler de bu iki ismi aynı şekilde algılamaktadır. Diğer taraftan bazı Evanjelistler de Trump ve Musk’ı başka bir kehanet ile sahte peygamber ve deccal olarak tahlil etmektedir. Bu bakış açısında Musk deccal Trump ise sahte peygamberdir. Yine bu ikisi insanlara kendilerini iyiymiş gibi gösterip popüler olacaklar ama daha sonra insanlığın kötülüğüne çalıştıkları anlaşılacak. Egemen olduklarında İsrail ile anlaşma yapacaklar ve bu antlaşma çerçevesinde tapınağı yeniden inşa ettirecekler. Ancak bu tapınak ayakta çok kısa bir süre kalacak çünkü tapınak Yahudiler yani şeytanla işbirliği yapanlarca inşa edildiği için Hıristiyanlar tarafından yıkılacak. İşte bu vakit geldiğinde bazı Evanjelistlere göre Trump ve Musk İsrail’i yok etmek için düğmeye basacak.
Bir Evanjelistin Trump ve Musk’ı nasıl yorumladığı aslında Siyonist olup olmamasıyla yakından bağlantılıdır. Hıristiyan Siyonistlere göre Trump ve Musk deccal ve sahte peygamber olsa da iki tanık/peygamber olsa da pek bir şey fark etmiyor. Çünkü inanışa göre her ikisinin neticesinde de İsa Mesih’in gelişinin an meselesi olduğu açığa çıkıyor.
Ayrıca Musk’ın X harfine karşı takıntısının sadece çarmıh hadisesinden kaynaklı olmadığını bu harfi kendisiyle bağdaştırdığında isminin anlamını ‘Ben gerçek bir deccalim’ şeklinde kodladığını eklemek gerekmektedir.
Daha da önemlisi Musk’ın uzay takıntısının Armageddon ile direkt bağlantılı olduğu da belirtilebilir. İki tanık Trump ve Musk, Gazze’yi boşaltmaya karar verdikleri şu günleri hemen takiben Akdeniz’de çok büyük bir deprem olduğu takdirde heyecanın doruklarına varacaklar. Çünkü iki tanık kehanetini deprem kehaneti takip etmektedir.”
Dediğim gibi yaşananları akıl, siyaset, diploması, jeopolitik ile açıklamak mümkün değil sapık Siyonist ideoloji kan dökmeye Ortadoğu’da harita değiştirmeye çalışıyor.
Paylaş