Paylaş
Çağlayan Adliyesi’ne yakın bir restoranda yemek yiyen iki savcı hemen görev yerine koşmuş; yazdıkları İstanbul’da darbeye kalkışan FETÖ mensuplarının gözaltına alınmasına yönelik talimat, telsizle tüm Emniyet birimlerine bildirilmişti.
ADLİYEYE KOŞTULAR
Başsavcı Fidan ve savcılar Hikmet Pak ile Can Tuncay’ın bu kahramanca tutumu, o gecenin bir başka kahramanı olan İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın çağrısıyla sokakta darbecileri gözaltına alan Emniyet mensuplarının hukuki dayanağı, hain kalkışmanın durdurulmasının da başlangıcı olmuştu.
Bir süre sonra Cumhuriyet savcılarından Şenay Baygın, Ercan Devrim, Evliye Çalışkan, Orhan Aydın da destek olmak amacıyla Hikmet Pak ve Can Tuncay’ın bulunduğu Adliye binasına ulaştılar.
O gecenin kahramanlarından Savcı Can Tuncay, 15 Temmuz’dan başlayarak FETÖ ile mücadele konusunda yaptıklarını bir kitap haline getirdi.
Ticari olmadığı için piyasada satılmayan ve sadece yakın çevresine dağıtmak için hazırladığı kitabın başlığı şöyle: “Fetullahçı Terör Örgütü’nün Genel Yapısı, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz İçerisindeki Yapılanması ve Ankesörlü/Kontörlü Sabit Hat Soruşturmaları.”
10424 FETÖ’CÜYE İŞLEM YAPTI
Can Tuncay, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın ardından İzmir’de FETÖ’nün TSK yapılanmasına yönelik operasyonları yürüttü.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı döneminde kendisi tarafından EGM Tem Daire Başkanlığı bünyesinde kurulan “ülke geneli ankesörlü/kontörlü sabit hat veri havuzu kullanılarak” gerçekleştirdiği 47 operasyonda; toplam 10.424 asker şüpheli hakkında işlem yaptı.
8 bin 137’si muvazzaf, 900’ü muvazzaf olmayan asker şahıs, 1.387’si darbe girişimi sonrası kapatılan askeri okul öğrencisiydi. Firar edenler, etkin pişmanlıktan yararlananlar ve Emniyet’ten serbest kalanlar haricinde gözaltına alınanlardan 5.509’u tutuklandı.
Operasyonlarla ortaya çıkarılan FETÖ mensuplarının yüzde 40’ından fazlasının itirafçı olması, nasıl bir tehlikenin bertaraf edildiğini gösteriyor.
ALBAY VE GENERAL OLACAKLARDI
FETÖ’cülerin hedefi olan ve şu anda İzmir Başsavcı Vekili olan Can Tuncay’ın yaptıklarının önemini ve büyüklüğünü bir rakamla anlatayım:
15 Temmuz darbe girişimine 5 bin 600 subay ve astsubay olan FETÖ mensubu katıldı. O günden bu yana yaklaşık 25 bin kişi hakkında TSK’dan ihraç kararı alındı. İncelemesi süren 3 bin kişi dahil toplam 28 bin FETÖ mensubu hakkında işlem yapıldı.
Yani darbeye girişenlerin 5 katından fazla FETÖ mensubu tespit edildi ve ihraç kararı alındı. İşte bu 28 bin kişiden 10 bin 424’üne yönelik İstanbul ve İzmir merkezli operasyonları savcı olarak Can Tuncay yönetti.
Bu bölümü ise büyük harfle yazmak istiyorum:
YANİ CAN TUNCAY, KOORDİNESİNDEKİ TEM DAİRE BAŞKANLIĞI İÇİNDE ÜLKE GENELİ ANKESÖRLÜ HAT VERİ HAVUZU OLUŞTURMASAYDI HAKLARINDA OPERASYON YAPILAN FETÖ’CÜLER TESPİT EDİLEMEYECEK, EN AZ 20 BİNDEN FAZLA FETÖ MENSUBU BUGÜN ALBAY VE GENERAL RÜTBESİYLE TSK İÇİNDE İHANETLERİNE DEVAM EDECEKLERDİ.
28 ŞUBAT FETÖ İÇİN DÖNÜM NOKTASI
İzmir Başsavcı Vekili Can Tuncay, kitabında, FETÖ’nün TSK yapılanması konusunda itirafçıların ifadelerine dayanarak önemli tespitlerde bulunuyor. Örneğin, 28 Şubat sürecinin FETÖ’nün TSK’daki yapılanmasında bir dönüm noktası olduğunu belirtiyor: “....örgütsel gizlilik kuralları gereği “tedbir” adı altında kendilerinin ve ailesinin hayat tarzını değiştiren, bir anlamda “takıyye” yapan örgüt mensuplarının önünün açıldığı, yaşanan sürecin örgütün Silahlı Kuvvetler içerisindeki kadrolaşmasında önemli bir dönüm noktası olduğu anlaşılmıştır.”
ÖNEMLİ UYARI
Can Tuncay, FETÖ yapılanmasının halen tehlike olduğuna dikkat çektiği kitabında önemli bir uyarı da yapıyor: “Soruşturmalarda terör örgütü mensuplarının darbe girişiminden sonra dahi Silahlı Kuvvetlerimiz içerisine sızma çabası içerisinde oldukları görülmüştür. Darbe girişiminden sonra Silahlı Kuvvetlerimize duhul edip haklarında terör örgütü mensubiyeti nedeniyle işlem yapılan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle açıklamalarda bulunan bir kısım asker şahısların ifade içeriklerinin incelenmesi gerekmektedir.”
Bu uyarıyı ciddiye almak gerekir çünkü ihanet için fırsat kollayan ve başka kimliklere bürünen FETÖ’cülerin son mensubu yalnız TSK’dan değil, devletin içinde gizlendikleri yerlerden de temizlenmeden tehlike bitmiş sayılmaz.
Paylaş