Bölücülük peşinde olanlar 100 yıl sonra vatan haini Şeyh Said’e itibar arıyor

Şeyh Said ve etrafındaki bölücüler, 1923’ta ilan edilen Cumhuriyet ve 1924 yılında kabul edilen Anayasa’ya karşı ayaklanmış, asker ve resmi görevlileri şehit etmişti.

Haberin Devamı

Sonrasında Şark İstiklal Mahkemesi, 28 Haziran 1925 tarihli “Güya dini ve şeri ve fakat herhalde bağımsız bir Kürdistan hükümeti oluşturmak amacıyla Cumhuriyet hükümetine karşı fiilen ve silahlı olarak ayaklandıkları” için kendisi ile birlikte vatana ihanet eden 49 kişi hakkında idam kararı verdi. 29 Haziran 1925 günü de Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda idam edildiler. Vatan hainlerinin idamının üzerinden tam 100 yıl geçti ve PKK’nın siyasi uzantısı PKK/DEM başta olmak üzere hâlâ bölücülük peşinde olanlar Şeyh Said ve adamları için iade-i itibar istedi.

“Kürtlüğün iradesine yönelen inkâr politikalarına karşı güçlü bir duruş sergileyen ve Kürt halkının hafızasında önemli bir yere sahip olan Şeyh Sait ve arkadaşlarını katledilişlerinin 100’üncü yılında saygı ve minnetle anıyoruz. Şeyh Sait’in iade-i itibarının yapılması, geçmişle yüzleşilmesi ve mezar yerlerinin açıklanması Barış ve Demokratik Toplum Süreci için çok önemli bir adım olacaktır.”

Haberin Devamı

100 yıl sonra da olsa bölücüler, Şeyh Said’in savunmasında iddia ettiği gibi amacının “Dinin elden gitmesi, medreselerin kapatılması, hilafetin kaldırılması” olmadığını da kabul etmiş oldular. Amacı, toplumsal birliktelik ve huzur değil Türk-Kürt çatışması olanlar vatan haini Şeyh Said ve etrafındakilerin ayaklanması üzerinden, bölücülük için bir tarih oluşturmaya çalışıyor. İstiklal Mahkemesi’nin kararını tartışmaya açıp iadeyi itibar istiyorlar.

TORUNU MAHKEME KARARINI DOĞRULADI

Vatan haini Şeyh Said hakkında üç cilt kitap yazan torunlarından eski Milletvekili Abdulilah Fırat, kitabının tanımı için 22 Şubat 2022 tarihinde yapılan basın toplantısında “Şeyh Said’in hedefi, hayali Kürdistan İslam Devleti idi” diyerek, aslında İstiklal Mahkemesi’nin verdiği 28 Haziran 1925 tarihli idam kararının o gün geçerli olan yasalara göre ne kadar isabetli olduğu itiraf etmişti.

Abdulilah Fırat, 7 Ocak 2024 tarihinde Rudaw isimli internet sitesinde yayınlanan söyleşisinde de Şeyh Said ayaklanmasının başarılı olması halinde İslami bir Kürt devleti kurulacağını söyledi. Fırat, kitabında ayrı bir devlet kurmak isteyen dedesi Şeyh Said’in hazırlattığı bayrak ve sancakların fotoğraflarını paylaştı. Torunu Abdulilah Fırat’ın açıklamaları, mahkeme kararında olduğu gibi Şeyh Said’in hedefinin dini kullanarak ayrı bir devlet kurmak amacıyla bölücü bir isyan olduğunu itiraf etmiş oldu.

Haberin Devamı

Yani İstiklal Mahkemesi kararının yerinde olduğunu itiraf etmiş oldu. Ayaklanmanın amacı, Şeyh Said’in planı ayrı bir devlet kurmak, suçu ise vatana ihanetti

DİYARBAKIR’I ELE GEÇİRECEKLERDİ

“Şeyh Said İsyanı, 13 Şubat 1925’te Diyarbakır’ın Eğil bucağına bağlı Piran (Dicle) köyünde saklanan mahkûmları almaya gelen jandarmalara ateş açılmasıyla başladı. İsyanın elebaşısı Şeyh Said’in emriyle telefon ve telgraf hatlarını kesen isyancılar, 16 Şubat’ta Darahini’yi (Genç) ele geçirerek vali, jandarma komutanı ve diğer görevlileri esir aldılar. Çapakçur (Bingöl), Muş ve Diyarbakır olmak üzere üç cepheden saldıran isyancıların Diyarbakır cephesi komutanlığını Şeyh Said üstlendi. 21 Şubat’ta Lice, 23 Şubat’ta Çapakçur (Bingöl) ve Palu, 24 Şubat’ta Elazığ isyancıların eline geçti. İsyancılar ele geçirdikleri kentleri yağmaladılar, jandarmayı ve devlet görevlilerini esir aldılar. 7 Mart’ta Şeyh Said’in emrindeki beş bin silahlı aşiret mensubu üç koldan Diyarbakır’a saldırdı. Ordu Müfettişi Kâzım (Orbay) Paşa, Vali Cemal (Bardakçı) Bey ve Kolordu Komutanı Mürsel (Bakü) Paşa tarafından yapılan savunmaya Diyarbakır halkı da katıldı. İsyancılar bir ara kente girmeyi başarsa da geri püskürtüldüler, 8 Mart’ta Diyarbakır kurtarıldı. Ancak Varto, Bulanık ve Malazgirt’in de isyancıların eline geçmesiyle 12 Mart’ta isyan en geniş sınırlarına ulaştı. 24 Mart 1925’te Türk ordusu tenkil harekâtına başladı. 26 Mart’ta Varto, 27 Mart’ta Piran (Dicle) ve Maden, 1 Nisan’da Lice ve Silvan, 2 Nisan’da Hani, 4 Nisan’da Palu, Bulanık ve Malazgirt, 8 Nisan’da Kulp ve Çapakçur (Bingöl), 12 Nisan’da ise Darahini (Genç) isyancılardan temizlendi.” (İhsan Şerif Kaymaz, “Şeyh Said Ayaklanması”, ataturkansiklopedisi.gov.tr)

Haberin Devamı

ASKER, ÖĞRETMEN, KAYMAKAM ŞEHİT ETTİLER

Şeyh Said isyanında bölücüler, Piyade Üsteğmen Erzurumlu Mehmet Seyfettin’i, Kaymakam Filibeli Hüseyin Bey’i, Bingöl Merkez Başöğretmeni Mehmet Zeki Dündaralp’i şehit ettiler. Vatan haini Şeyh Said dahil idam cezası verilen 49 sanığın mahkeme kararı gerekçesinde, “müstakil (bağımsız) bir Kürdistan kurmak” ve “bu gaye ile isyan etmek”, “ihtilal emelini yerine getirmek için silahlı olarak isyana katılmak” nedeniyle “...Yüce devletin mülklerinin bir kısmını hükümet idaresinden çıkarmaya çalışanlar idam olunur” diyen İhaneti Vataniye Kanunu’nun 45. maddesine dayanarak “vatana ihanetle” idamlarına karar verildiği belirtildi. (TBMM Arşivi, Dosya No: 130-74-87-83-82-81-72-59-61- 54-68-71; İlam No: 69-D.9/1 (1-6. zarflarda)

Haberin Devamı

‘VATANA İHANET ETTİK İDAMA MÜSTEHAKIZ’

 Şeyh Said, yargılama sırasında dini sebepleri gösterip hilafetin kaldırılmasına itiraz ettiği için ayaklandığını söylese de mahkeme, İslam dinini kullanmak suretiyle asıl amacının sözde bir devlet kurma olduğunu tespit etmişti. Zaten ayaklanmanın biçimi ve süresi bunu gösteriyordu. Nitekim, ayaklanmaya katılanlardan Seyit Abdülkadir’le birlikte yargılanıp suçlu bulunarak idam edilen Kör Sadi ve Kemal Fevzi, idama giderlerken “Yaşasın Kürtlük mefkûresi, yaşasın Kürt hükümeti!” diye bağırmıştı.

“Hacı Ahdi” diye bilinen Mehmet Tevfik de bu isyanın “Kürtlük ve Kürt hükümeti davası olduğunu”, Kasım Bey de sorgusunda, ayaklanmanın esas amacının “bağımsız Kürdistan kurulması” olduğunu, dinin bu amaç için araç olarak kullanıldığını söylemişti.

Haberin Devamı

Aslında ayaklanmanın sebebini ve verilen cezanın yorumunu ayaklanmaya katılanlardan Kör Sadi şu sözlerle ifade etmişti: “Son sözüm şudur: Memleketin selameti namına muhterem hâkimler heyetinin hakkımızda verdiği kararı minnet ve şükranla karşılıyorum, kabul ediyorum. Hepimiz idam cezasına müstahakız. Çünkü bu vatana ihanet ettik. vatana ihanet ettik. Allah Türk milletinin, Türk memleketinin saadetini sağlasın ve ebedi etsin. Söyleyeceklerim bu kadardır.”

 

Yazarın Tüm Yazıları