Nedim Şener

Her güne 1 şehit

23 Haziran 2021
Bugün zor bir işe girişeceğim; hep söylenir, “Bu ülke şehitlerin kanıyla ayakta kalıyor” diye.

Bu sözün ne kadar doğru, ne kadar anlamlı olduğunu rakamlarla göstereceğim. İnşallah kimseyi incitmeden derdimi anlatabilirim.

Tam 36 yıl 10 ay 8 gündür on binlerce insanımızı katleden, emperyalist ABD, İsrail ve Avrupa tarafından desteklenen, onların tetikçiliğini yapan PKK terör örgütü ile ilgili rakamları paylaşacağım. Rakam dediğime bakmayın, her rakam bir can, yaşanmamış bir hayat demek. Aralarında asker, polis, korucu, bebekler, kadınlar, işçiler, köylüler var.

Terör örgütü PKK’nın, 15 Ağustos 1984 akşamı saat 21.30’da Hakkâri’nin Şemdinli ile Siirt’in Eruh ilçesinde eşzamanlı düzenlediği, 2 askerin şehit olduğu, 9 asker ile 3 sivilin yaralandığı saldırısının üzerinden tam tamına 36 yıl 10 ay 8 gün geçti.

‘ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ DEĞİL’

Yani Türkiye bugün, 23 Haziran 2021 itibarıyla 13 bin 448 gündür PKK terörüyle mücadele ediyor. Bu süre içinde 8 bin 154’ü resmi, 6 bin 24’ü sivil yani toplam 14 bin 178 vatandaşımız şehit oldu.

Biliyorum böyle bir karşılaştırma içimizi acıtıyor ama Türkiye, 13 bin 448 günde resmi ve sivil toplam 14 bin 178 şehit verdi. Yani gün başına 1 şehit hatta fazlası düşüyor. 24 bin 837 resmi görevli gazi oldu, 11 bin 357 sivil de yaralandı.

44 BİN 492 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ

Yazının Devamını Oku

40 yaş altı için PKK’lı itirafçı videosu

21 Haziran 2021
Haftalardır bir mafya liderinin yurtdışından yayınladığı videolarla yatıp kalkanlar, 40 yıldır ülkeyi kana bulayan 5 bin 710 sivil, 8 bin 157 güvenlik görevlisi olmak üzere 13 bin 867 insanımızı şehit eden PKK terör örgütünde 25 yıl yer almış “Özgür Gabar” kod adlı Fırat Şişman’ın internet sitelerinde ve sosyal medyada yayınlanan videolarını izledi mi acaba?

Sözde demokrasi, insan hakları, hukuk savunucuları Fırat Şişman’ın videolarını mafya elebaşınınkiler kadar gündem yaptılar mı?

Yapmazlar, yapamazlar. Yaptıkları tek şey ya onların suçuna ortak olmak ya da sessizliğe bürünmektir.

Ne diyordu mafya elebaşı, “40 yaş altına hitap ediyorum...”

40 yaş üstü olanların bilmemesi mümkün değil o yüzden PKK’nın emperyalist ülkelere nasıl maşalık yaptığını, kanlı bir örgüt olduğunu, en çok zararı da Kürt kökenli yurttaşlara verdiğini Fırat Şişman tek tek anlatmış.

40 yaş altında olanların da PKK’nın kanlı içyüzünü anlaması bakımından bu videoları izlemesi gerekir.

İzleyenler görmüştür; 11 yaşında pikniğe gitme bahanesiyle PKK’lılara teslim edilen Fırat Şişman, PKK elebaşı Murat Karayılan’ın korumalığını yapmış, onun “oğlum” diye sahiplendiği birisi.

KARAYILAN’IN KARA KUTUSU

Yazının Devamını Oku

PKK, Mumcu, Bitlis, Okkan ve FETÖ’nün MİT kumpası

18 Haziran 2021
PKK terör örgütünün Amerikan CIA ve İsrail MOSSAD bağlantısı ile elebaşı Öcalan’ın 1970’lerdeki MİT bağlantısını araştıran gazeteci Uğur Mumcu, Türkiye’deki terör olgusunun arkasındaki emperyalist senaryoyu çözmüştü. Bu yüzden PKK’lılar ve gazete görünümündeki propaganda araçlarında “Kürt düşmanı” iftirası atılıp açıkça hedef gösteriliyordu.

Katledilmeden birkaç ay önce PKK’nın yayın organı Özgür Gündem’de örgüt yöneticisi Yaşar Kaya’nın yazısını görür. Eşi Güldal Mumcu’ya, ‘Bunlar beni öldürecekler!’ der. Yaşar Kaya’nın, “... Mumcu’nun Kürtler için istediği bir şey var mı? Herkes maskesini çıkarsın! Yoksa yüzlerindeki maskeyi biz yırtacağız. Biz yırtmazsak bile Kürt halkının dinamiği yırtacak. Herkesin notu, karnesi belli olmuştur. Kürt düşmanlığı yapmamak bile namus borcudur...” satırlarını okur. Güldal Mumcu “Nereden çıkartıyorsun?” deyince “Halkın dinamiği yırtacaktır, sözünden. Bundan daha açık söyleyemezler” cevabını verir. (İçimden Geçen Zaman-Güldal Mumcu, sayfa 47-51)

CIA-MOSSAD-PKK YAZISI VE TEHDİT

Mumcu, durmaz ve PKK ve arkasındaki güçleri deşifre eder. Öldürülmeden sadece iki hafta önce 7 Ocak 1993 günü Cumhuriyet’te yayınlanan yazısı şöyle bitiyordu: “(...) Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?”

Bir gün sonra yani 8 Ocak günü Mumcu ile görüşen İsrail’in Ankara Büyükelçisi sohbeti şu soruyla bitiriyordu: “Öldürülmekten korkmuyor musunuz?”

Bundan tam 16 gün sonra 24 Ocak 1993’te Mumcu, aracına yerleştirilen uzaktan kumandalı bomba ile katledildi.

Güldal Mumcu, eşi Uğur Mumcu’nun araştırmalarının sonucunda vardığı noktayı kitabında şöyle aktardı: “Uğur Türkiye’de yaşanan terör olaylarını, Kürt isyanlarının karmaşık arka planını araştırdıkça, tahmin edilemeyecek birçok ilişkiye, ilginç bağlantılara, CIA, MOSSAD ve MİT ile Emniyet ve askeri istihbarat dahil birçok ülkenin istihbarat örgütünün varlığına ve bu arada Barzani’nin MOSSAD ve CIA ile ilişkilerini ortaya koyan yayınlara ulaşıyordu.”

Tarif ettiği devleti ele geçirmiş emperyalist yapılardı aslında.

Yazının Devamını Oku

Biden’ı utandırması gereken rapor

16 Haziran 2021
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 29 NATO üyesinin Brüksel’deki toplantısı sonrası ABD Başkanı Joe Biden, basın açıklamasıyla alınan kararlardan söz ederken, “Başlıca endişelerimiz Rusya, Çin, terörizm, kurallara dayalı uluslararası düzene yönelik tehditler, göç ve siber güvenlik” dedi.

Her konu bir yana “terörizm” konusundaki endişesi tam bir ikiyüzlülük. Çünkü ABD, hukuki olarak terör örgütü olarak tanıdığı PKK’nın Suriye kolu YPG’ye silah ve maddi destek sağlayan, kumpaslar dahil 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü’nü topraklarında koruyup kolluyor.

TÜRKİYE’DEN TERÖR RAPORU

Bir NATO üyesi olarak Türkiye’de güvenlik güçlerimiz, sivil vatandaşlarımız NATO müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’nin verdiği silahlarla şehit oluyor. 251 insanımızı şehit eden FETÖ’yü Amerika koruyor. Türkiye, PKK/YPG, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C terör örgütleriyle mücadele ederken bunların ikisi NATO üyesi Amerika başta olmak üzere, diğer NATO üyesi ülkeler Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, İsviçre, Danimarka, Avusturya ve Yunanistan tarafından aktif olarak korunuyor ve destekleniyor.

Terör örgütü PKK/YPG, NATO üyesi ABD’nin verdiği silahlarla Suriye topraklarında İblib’de hastaneye yaptığı saldırıyla aralarında bebeklerinde bulunduğu 14 sivili katletti 34 kişiyi da yaraladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve sonrası yaptığı açıklamada, sivil insanların müttefik ülkelerin verdiği silahlarla öldürüldüğünü anlatırken, bir NATO üyesi olarak diğer ülkeler tarafından terörle mücadelede yalnız bırakıldığını anlattı.

Erdoğan, Biden ile yaptığı görüşmede Amerikan başkanına 110 sayfalık, “Türkiye’nin Terörizmle Mücadelesi” başlıklı bir rapor verdi. PKK, DEAŞ ve FETÖ ile mücadele yanında Batı ülkelerinin ikiyüzlülüğünü anlatan raporda, ABD’nin desteklediği PKK/YPG’ye verilen silahlarla katledilen sivillerin fotoğrafları da yer aldı.

Adını verdiğim NATO üyesi ülkelerde terör örgütü PKK’ya bağlı olarak faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları da rakamlar ve grafiklerle anlatıldı.

Yazının Devamını Oku

‘Karşınızda dedelerinizin Türkiye’si yok’

14 Haziran 2021
NATO toplantıları kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden arasında bugün bir görüşme gerçekleşmesi bekleniyor. Amerika kaynaklı olarak ülke arasında birçok sorun bulunuyor.

Amerika’nın terör örgütü PKK/YPG’ye verdiği destek, Fetullahçı Terör Örgütü yönetimini topraklarında barındırması, Türkiye’nin kendi savunması için Rusya’dan S-400 alması sonrası aldığı yaptırım kararları başta olmak üzere çıkardığı birçok sorun masada duruyor.

DARBENİN ARKASINDAKİ AMERİKA

15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimi sırasında ABD başkan yardımcısı olan Biden, bu kez ABD Başkanı sıfatıyla, Erdoğan ile karşı karşıya. Türkiye, 15 Temmuz’un arkasında Amerikan yönetiminin olduğuna emin ve bunu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamasıyla da tüm dünyaya duyurdu.

Biden’ın Türkiye’ye karşı düşünceleri ve tutumu da sır değil. Henüz başkanlık seçim sürecinde, izleyeceği yolu şöyle anlatmıştı:

“Şu an ona (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi, bir yol haritamız olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli.

Yani çok endişeliyim. Ama bence daha önce benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile. Dışarı atıldı. İstanbul’da dışarı atıldı, partisi dışarı atıldı.

Peki, biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz.

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu üzülmesin, PKK ve HDP’nin planı hazır

11 Haziran 2021
Terör örgütü PKK’nın elebaşının talimatıyla kurulan ve onun tarafından yönetilen HDP’nin kapatılmasıyla ilgili dilekçe eksikliklerin giderilmesinden sonra Yargıtay Başsavcılığı tarafından yeniden Anayasa Mahkemesi’ne gönderildi. CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, onları savunmak için konuyu HDP yönetiminin umurunda bile olmayan “demokrasiye” getirdi.

Oysa, HDP yönetimi için “demokrasi” PKK elebaşının talimatlarını yerine getirmek ve örgütün amaçları doğrultusunda faaliyet göstermek için kullandıkları araçtan başka bir şey değil.

HDP, PKK elebaşının 1990 tarihli talimatı sonrasında kurulan ve kapatılan HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP gibi terörün siyasi faaliyetlerinde zincirin halkalarından birisi.

Eğer o da kapatılırsa yenisi zaten hazır. Yani Kılıçdaroğlu’nun üzülmesine gerek yok. PKK elebaşı örgüt yönetimi ve HDP’lilerin B hatta C planları hazır.

Bana göre Kılıçdaroğlu’nunki, sadece bir sonraki seçimde HDP seçmeninin oylarını, kurduğu ittifak içinde tutmak amacıyla yapılmış sıradan bir açıklama.

Şöyle diyor: “Vatandaş en büyük hakemdir, arzu ettiği partiye oyunu verir. Demokrasinin var olduğu, savunulması gerektiği bir ortamda siz bir partiyi kapatamazsınız.”

6 MİLYON OY HESABI

Ama HDP yönetimine, “6 milyon oy alıyorsunuz, siz onların sorunlarına çare üretmek için mi varsınız yoksa PKK’nın siyasi kolu olarak mı? 6 milyon seçmen size PKK elebaşını övün, örgütü destekleyin diye mi oy veriyor yoksa kendilerine hizmet edin diye mi?” sorusunu soramıyor.

En fazla, zorlayan olursa çok ama çok seyrek,

Yazının Devamını Oku

Ali Koç’a düşen görev

9 Haziran 2021
2011 yılında FETÖ’nün kumpasıyla tutuklandığımızda, komplo kurulanlardan birisi de Fenerbahçe Spor Kulübü idi.

Fenerbahçe’ye kurulan kumpas davası geçen hafta cuma günü sonuçlandı. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, 2016 yılından beri görülen kumpas davasında, 4’ü tutuklu 88 sanığın yargılandığı dava döneminin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Ahmet Kalender’i 76 kez “Haberleşmenin gizliliğini ihlal”, 155 kez “Resmi belgede sahtecilik”, 80 kez “İftira” suçlarından toplamda bin 766 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.

FETÖ’nün kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın 76 kez “Haberleşmenin gizliliğini ihlal etme”, 166 kez “Resmi belgede sahtecilik”, 91 kez “İftira” suçlarından toplamda bin 292 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi.

Yurtdışına kaçmaya çalışırken yakalanan eski komiser yardımcısı Ramazan Haktan Helvacı ise 47 kez “Haberleşmenin gizliğini ihlal etme”, 81 kez “Resmi belgede sahtecilik”, 44 kez “İftira” suçlarından 999 yıl 3 ay 15 gün hapse mahkum edildi. Soruşturma dosyasını hazırlayan eski polis memuru Lokman Yanık ise “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme”, 91 kez “İftira” ve “Resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 161 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kararda eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç 70 kez “Haberleşmenin gizliliğini ihlal etme”, “Resmi belgede sahtecilik”, 17 kez “İftira” ve 69 kez “Zincirleme şekilde iftira” suçlarından toplamda 1971 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.



İFTİRA ATTILAR, KUL HAKKI YEDİLER

Yazının Devamını Oku

Kod adı ‘Osman’

7 Haziran 2021
Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Türkiye’ye getirilen, FETÖ elebaşı Gülen’in öz yeğeni Selahaddin Gülen, itirafçı oldu. Ama ne itiraf!!!

Basına yansıyan haberlere göre, “taktiksel itirafçı” olarak Etkin Pişmanlık hükümlerinden yararlanmaya çalıştığı anlaşılınca “silahlı terör örgütüne üye olmaktan” tutuklandı.

Ama 34 sayfalık ifadesinde amcası FETÖ elebaşına en yakın isimler dahil 220 dolayında kişiyi, bazılarını da kod adlarıyla deşifre etti.

Yeğen Selahaddin Gülen’in getirilmesinden sonra firari FETÖ mensupları, onun hakkında “Soyadının Gülen olmasından başka suçu olmayan masum bir öğretmen” dediler.

Oysa kendisi, FETÖ’nün Kuleli Askeri Lisesi’ndeki öğrencilerden sorumlu mahrem yapılanması içinde görev yaptığını ve kod adının da Osman olduğunu itiraf etti.

MİT YAKALAYINCA ANLAMIŞ!

Örgütün kripto haberleşme sistemi Bylock kullanıcısı olduğunu da söyleyen Selahaddin Gülen’in kendisine yöneltilen sorulardan birisine verdiği cevap, tipik FETÖ’cü karakterini yansıtıyor. Soru şu: “FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olan, 17/25 Aralık başarısız darbe girişimi ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi kanlı eylemlere liderlik yapan, talimatlar veren, sizin de amcanız olan Fetullah GÜLEN sizce kimdir? Anlatınız.”

Selahaddin Gülen

Yazının Devamını Oku