Nedim Şener

Erdoğan bunu neden yaptı: Nas mı, ekonomik güvenlik mi?

24 Aralık 2021
Faizlerde indirimin döviz kurunda yükselişe sebep olacağı, bunun da enflasyonu artırarak, yatırımı ve istihdamı olumsuz etkileyeceği uyarılarına rağmen, en geç 1.5 yıl sonra sandık başına gidileceği düşünüldüğünde, ekonomide yaşanacak rahatsızlıklar mutlak bir yenilgi anlamına gelir.

Hal böyleyken Cumhurbaşkanı Erdoğan neden bunun tersini yaptı?

Seçime gidecek bir hükümet, neden döviz kurlarında artışa sebep olacak böyle bir faiz politikasına yöneldi?

Nitekim, faizin düşürülmesi ve bu politikanın devam edeceğinin açıklanmasından sonra dolar kuru 18 TL’nin üzerine çıktı. Ürün fiyatları saatler içinde değişirken, akaryakıta üst üste zamlar yapıldı. Ekonomi bürokrasisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tecrübesindeki bir siyasetçi bunu öngörmemiş olabilir mi?

Ya da bu durumu sadece siyasi polemik konusu haline dönüşen “Nas”a bağlamak mümkün mü?

MGK BİLDİRİSİNE DİKKAT

Bu sorunun cevabı 25 Kasım tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bildirisinde yazılı.

Bildirinin birinci maddesi, Türkiye’nin bekası ve PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadeleye ayrılırken, ikinci maddede ekonomi politikası ile ilgili şöyle denildi: “Türkiye’nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiştir.”

Bu maddedeki ekonomi üzerinden “

Yazının Devamını Oku

PKK’lı değilsen ‘Kürt’ değilsin, ‘Caş’sın!

20 Aralık 2021
HADEP’in kapatılmasından sonra terör örgütü elebaşı Öcalan’ın talimatıyla kurulan DTH’ye geçmeyi kabul etmeyen, PKK’nın terör eylemlerine de karşı olan HADEP Genel Başkan Yardımcısı Hikmet Fidan, 6 Temmuz 2005 günü Diyarbakır’da bir apartman boşluğunda başına sıkılan tek kurşunla infaz edildi.

Suikastte Hikmet Fidan’ı yakından tanıyan Fırat Karahan ve Veysi Akgönül önemli rol oynadı. PKK’dan ayrılan Nizamettin Taş’ın başını çektiği yasa dışı PWD’nin (Yurtsever Demokrat Parti) üyesi Veysi Akgönül’ün Diyarbakır’daki ofisine gelen iki PKK’lı, örgüt elebaşı Karayılan’ın talimatını iletti: “Hikmet Fidan’ı öldüreceksin, ya da yarın Bağlar Sağlık Ocağı karşısındaki sokağa getireceksin.”

Veysi Akgönül, cinayeti, PWD adına hareket eden Fırat Karahan ile yapmaya karar verdi, ancak korkup vazgeçti. İkinci plan devreye sokuldu: Hikmet Fidan’ın kaldığı otel gidip “Seninle görüşmek isteyen arkadaşlar var” diyerek, infazcı Serkan Şitilay’ın beklediği adrese doğru yola çıkarıldı. Hikmet Fidan’ı, Kaynartepe Mahallesi 43’üncü Sokak Rahat-1 apartmanının merdiven boşluğunda bekleyen Serkan Şitilay’ın yanına götürürler. PKK infazcısı Şitilay, binanın içinde Hikmet Fidan’ı, ensesine bir el ateş ederek öldürdü.

NE DİRİSİNE NE ÖLÜSÜNE SAHİP ÇIKTILAR

Hikmet Fidan’ı PKK’nın infaz ettiği herkes tarafından biliniyordu ve HADEP Genel Başkan Yardımcısı katledildiği halde Diyarbakır’da kimseden ses çıkmıyordu. O tarihte Diyarbakır Belediye Başkanı olan Osman Baydemir, Hikmet Fidan’ın cenazesini alacak araç bile göndermedi. Dahası, olayı öğrenmek için DEHAP’ı arayanlara, “İsim benzerliği, adi bir olay” diye cevaplar verildi.

O tarihte, Diyarbakır İnsan Hakları Derneği yöneticisi olan Selahattin Demirtaş dahil Hikmet Fidan ile siyaset yapanlar, onun ne dirisine ne ölüsüne sahip çıkabildiler.

Çünkü Hikmet Fidan, PKK tarafından “caş” yani “hain, işbirlikçi” ilan edilmişti.

Bu nedenle o tarihte korkularından dolayı PKK’dan gelen infaz talimatına karşı tek laf edemediler, bugün dahi edemezler.

Yazının Devamını Oku

Bölücülük yapan onlar, hesap veren ben...

17 Aralık 2021
Geçen günlerde yine karakoldan aradılar, Bakırköy Savcılığı’nın talimatıyla ifadeye çağrıldım. Şaşılacak bir durum yok, elbette hukuka saygım gereği gidip ifademi vereceğim.

Şaşırtıcı olan şikâyet edenin kimliği ve şikâyet gerekçesiydi.

Beni şikâyet eden, terör örgütünün en azılı sözcülerinden eski Diyarbakır Belediye Başkanı ve PKK’nın siyasi kolu HDP’nin eski milletvekili firari Osman Baydemir’miş!

Şikâyetin gerekçesi de bir televizyon kanalında hakkında söylediğim sözlermiş.

SİİRT’TE BAŞLAMIŞTI

İP Genel Başkanı Meral Akşener’in Siirt gezisi sırasında Cemal Taşkesen isimli kendini bilmez bir HDP’li, “Burası Kürdistan” demişti.

Osman Baydemir de konuyla ilgili, o kişi için, “O kardeşimizin yüreğinden öpüyorum. Cemil kardeşimiz bin defa var olsun. Orası Kürdistan’dır. Kürdistan bin yaşasın! İşgalciler bilmelidir ki şu an üzerinde misafir oldukları yeri ya Kürdistan olarak kabul edecekler ya da gelecekte Kürdistan’a komşu olacaklar. Ya Kürdistan’ı kardeşi gibi kabul edecekler yada Kürdistan’a komşu olacaklar. Saddam da Kürdistan’ı tanımıyordu. Ama sonunun ne olduğu belli. Suriye’deki Baas rejimi de Kürdistan’ı tanımıyordu ama bugün ne durumda olduğu belli” şeklinde konuşmuştu.

KORKAK FİRARİ BAYDEMİR

Yazının Devamını Oku

‘Tek suçu düşünmek’ dediğiniz tıp öğrencisi terörist çıkarsa

15 Aralık 2021
PKK/KCK, DHKP-C, MLKP, MKP gibi terör örgütleri faaliyetlerine katıldığı gerekçesiyle haklarında soruşturma, gözaltı, tutuklama gibi işlem yapılan ya da örgütlerle bağlantılarına dair kayıtlar bulunan 557 kişinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınmasıyla ilgili tartışma sürüyor.

CHP’li belediye yönetimi ve onlara yakın gazete ve televizyoncular, “Adli sicil kayıtlarının temiz” olduğunu belirtip, örgüt faaliyetlerinden dolayı süren soruşturma, gözaltı ve tutuklama gibi işlemleri ya da terörle mücadele birimlerinde haklarında düzenlenen bilgileri yok sayıyorlar.

Ben de birkaç yıl önce yine içinde CHP’lilerin olduğu başka bir olay üzerinden, nasıl “ateşle oynadıklarını” örnekle göstereceğim.

O gün nasıl hata yaptılarsa bugün de, sırf HDP’lilerin oylarını almak için, büyük bir tehlikeye nasıl gözlerini kapattıklarını anlatmaya çalışacağım.


TBMM’DE TERÖRİSTLE TOPLANTI

Tarih, 3 Aralık 2012... CHP Milletvekili Veli Ağbaba ve CHP Muğla eski Milletvekili Nurettin Demir, altı aydır tutuklu bulunan tıp fakültesi öğrencilerinin aileleriyle birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Tutuklu 13 kişi için, “

Yazının Devamını Oku

Ateşle oynuyorsunuz...

13 Aralık 2021
Terör örgütü PKK ya da DHKP-C üyesi ya da ilişkili bir İspark görevlisi, teröristlerin hedefi olan bir kişinin aracını nereye bıraktığı bilgisini örgüte ilettiğinde sonuçlarının neler olabileceğini hiç düşündünüz mü?

Ya da, doğalgaz ya da su sayacını okumak için gelen kişinin PKK’lı ve DHKP-C ile ilişkili bulunmasının nelere sebep olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?

İstanbul’da yaşayanların belediyede bulunan tüm bilgilerinin terör örgütlerinin eline geçmesinin nasıl bir tehlike doğuracağını düşündünüz mü?

Ekrem İmamoğlu ve ekibi ateşle oynadığının farkında mı acaba?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun, “İstanbula yaklaşık 33 bin kişi alındı ve bu 33 bin kişiden ancak 14 bin kişinin bilgisi bize intikal ettirildi ve 33 bin kişiden 12 bin kişiye ancak bakıldı; 455inin PKK ve KCK kaydı var, 80inin DHKP-C kaydı var, 20sinin MLKP kaydı var, 2sinin MKP kaydı var ve diğerlerinin de kayıtlarını her birinize gönderebilirim” açıklaması herkesin uykusunu kaçırmalı. En başta da Ekrem İmamoğlu’nun sorumlu bir kişi olarak, “Değil 557 kişi, bir kişi bile terör örgütleriyle ilişkili olsun hemen gereğini yaparım, eğer bu personel alımında ihmal ve kusur varsa ilgili personel hakkında da işlem başlatırım” demesini beklerdim.

13 BİN KİŞİ ÇIKARIP 33 BİN KİŞİ ALMIŞ

Ama o siyasi polemiği, basın sözcüsü de savunuculuğu seçti. İmamoğlu’nun boyunu çok aşan “liyakat” gibi kelimeleri geçtim, “tasarruf” deyip eski yönetimden kalan 13 bin kişiyi çıkarıp 33 bin kişiyi almasındaki hesapsızlığı da önemsemiyorum ama terör örgütlerinin belediyeyi mekân tutmasına göz yumması herkes için çok tehlikeli.

Hele hele, basın sözcüsü Ongun’un “‘İBB’de 557 terör örgütleriyle ilişkili çalışan var’ dendi. Havuz medyası bugün sayıyı 7’ye indirdi. İncelemede 3’ü mevsimlik olmak üzere çalışanların hiçbirinin işe girişte adli sicil kaydına rastlanmadı. Bu konuda Emniyet birimlerince de herhangi bir bilgi paylaşımı yapılmadı” açıklaması, ciddiyetten iyice uzaklaştıklarını gösteriyor.

İŞTE O İSİMLER

Yazının Devamını Oku

‘Meclis’te 71 yılda söylenmedik söz, edilmedik küfür kalmadı’

10 Aralık 2021
Türkiye’de 30 yaşını geçtikten sonra her şey tekrar ediyormuş gibi geliyor insana. Hayatı, gündemi, siyaseti takip eden 30 yaşını geçenler, bugün yaşanan olayların 10 yıl, 15 yıl önce de yaşandığını görür.

Geçmişte benzerlerini bol bol yaşadığımız için bugün TBMM’deki yumruklaşmalar, edilen küfürler, el kol hareketleri beni hiç şaşırtmıyor. Hele hele, TBMM’de yumruklaşma sonucu bir milletvekilinin öldüğünü bilen bizim kuşak için yaşananlar hafif bile sayılır!

‘BİR ADIM YOL GİDEMEDİK’

Evet, tarih tekerrürden ibarettir. Ama gerekli ders çıkarılırsa tekrar tekrar yaşanan olayların olumsuz etkilerinden kurtulduğumuz gibi, gelişmek için adım atmış oluruz.

Bu nedenle, yaşanan hakaret, küfür hatta el hareketleri hakkındaki son yazımda, TBMM Başkanı iken, 2013 yılında Cemil Çiçek tarafından hazırlanan ve tüm parti yönetimlerine ulaştırılan, “24. Dönem TBMM Genel Kurul Görüşmelerinde, ‘Kaba ve Yaralayıcı’ Sözler” başlıklı 111 sayfalık raporu hatırlatmıştım.

Bugün TBMM çatısı altında edilen küfürleri ilk kez duyanlar için 8 yıl önce milletvekillerinin birbirlerine hitap şekillerinden bazı örnekler vermiştim: Terbiyesiz-Şerefsiz-Yağcı-Fitneci-Utanmaz-Yalancı-Eşkıya-Dangalak-Çüş-Ahlaksız-Haydut-Sahtekâr-Hayvan-Kalpazan-Onursuz-Densiz-Adi-Terörist-Namert-Çapsız-Dansöz...”

Gördüğünüz gibi, bugün edilen hitaplardan farkı var mı?

İSİMLER AYRI, KÜFÜRLER AYNI

Yazının Devamını Oku

Hakaret, küfür derken el hareketi

8 Aralık 2021
2023 seçimlerini kazanacağından emin olan Millet İttifakı’nın ortakları Cumhuriyet Halk Partisi ve İyi Parti genel başkanları ve milletvekilleri son derece gergin bir görünüm sergiliyorlar.

Ne yazık ki bu sadece sözlerine değil, hareketlerine de yansımaya başladı.

İP Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, bir şehit yakınına, “Senin bacını s...m” diye küfür etmesinden sonra, İP Genel Başkanı Meral Akşener’in bir kadın olarak partisinin meclis grup toplantısındaki kürsüden “yavşak yavşak...” diye kelimeler kullanması oldukça şaşırtıcıydı.

Asıl şaşırtıcı olan ise, “Asla yapmaz” diye düşünülen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden yaptığı el hareketi oldu.

TBMM KÜFÜR TARİHİNDE İLKLER

Sadece yapılan el hareketi değil, yapan da şaşırtıcıydı. TBMM çatısı altında ağza alınmayacak küfürlerin edildiği, yumruklaşmaların olduğu olaylar yaşanmıştır. Ama bir genel başkanın, halkın yaşadığı ekonomik sıkıntıları anlatırken, el hareketi yaptığı görülmemişti.
Tıpkı, bir partinin genel başkanı sıfatını taşıyan üstüne üstlük bir kadın olarak “yavşak” kelimesini kullanması gibi, TBMM küfür tarihinde ilkler arasına girdi.

Şaşırdınız değil mi, evet TBMM’nin bir küfür tarihi vardır hatta bu yine TBMM Başkanlığı tarafından da raporlaştırılmıştır.

Yazının Devamını Oku

‘Öz savunma’dan ‘Ön savunma’ya...

6 Aralık 2021
Terör örgütü PKK’nın siyasi kolu HDP’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nde açılan davada süreç işliyor.

Yargıtay Başsavcılığı’nın iddianamesinin kabul edilmesinden sonra HDP ön savunma verdi. Geçen hafta da Yargıtay Başsavcılığı, iddianamede olduğu gibi esas hakkındaki mütalaasında da HDP’nin kapatılmasını talep etti.

Somut olaylara ve delillere dayandırılan iddianameye karşı HDP’lilerin ön savunmaları gerçekten traji-komik olmaya başladı.

Bunlara değineceğim ama önce iki gülünç açıklamayı aktarayım.

Selahattin Demirtaş, kendisinin dahi inanmadığı bir yalanı dünyanın gözüne baka baka söyledi: “Ne benim ne de partimizin PKK ile doğrudan ya da dolaylı bir bağlantısı veya ilişkisi var” dedi. Bu açıklamayı yabancı bir haber sitesine yapmasının nedeni, kapatma davasına karşı uluslararası destek arayışıydı.




Yazının Devamını Oku