Nedim Şener

Orta Asya’da CIA virüsü: FETÖ (2)

12 Ocak 2022
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın operasyonuyla Kırgızistan’dan getirilen Fetullahçı Terör Örgütü’nün Orta Asya imamı Orhan İnandı, görev alanını, “Orta Asya Mesulü yani bana bağlı ülkeler Kırgızistan, Azerbaycan, Tacikistan, Türkmenistan ve Kazakistan’dır” diye anlatmıştı.

Kırgızistan Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar dahil ne tür görüşmeler yaptığını açıklarken, açtıkları okullarda kimlerin okuduğunu şu sözlerle özetledi: “Kırgızistan Cumhurbaşkanı’nın torunları, Kırgızistan Başbakanı’nın çocukları, Kırgızistan bakanları ve milletvekillerinin çocukları, asker, polis, işadamlarının çocukları da olmak üzere her kesimin çocukları eğitim gördüler, eğitim görmektedirler... Milli Eğitim Bakanı bizim öğrencimizdi, şuan Viyana Büyükelçisi, Dubai Başkonsolosu, bir önceki Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Kırgızistan Büyükelçisi bize bağlı okulların mezunudur.”

SİYASET, BÜROKRASİ, STK, MEDYA

Bu durum yalnızca Kırgızistan değil tüm Orta Asya Türk Cumhuriyetleri için geçerlidir. Kırgızistan’daki okullarında okuyanların kimler olduğuna baktığınızda FETÖ’nün, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ndeki ilişkilerinin nerelere kadar çıktığını görürsünüz.

Nitekim, Kırgızistan’dan sonra Kazakistan’daki ayaklanmada da bürokrasi içindeki uzantıları, STK ve medyasıyla rolü ortaya çıktığında kimse şaşırmıyor. Kırgızistan’da yönetim değişti, İnandı gibi bir isim Türkiye’ye getirildi ama FETÖ’nün yani ABD’nin istihbarat ve operasyon aracı olarak Orta Asya Cumhuriyetleri’ndeki etkinliği hâlâ azalmadı.

Türkiye’nin 15 Temmuz sonrası tüm uyarılarına rağmen Türk Cumhuriyetleri, FETÖ’nün açtığı okullardan birini dahi Türkiye’ye vermedi. Ülkelerin çoğunda, okulların hisseleri o ülke yönetimine yakın kişilerin üzerine devredildi. Kadrosu aynı olan okullar faaliyetlerine devam etti. Kırgızistan ve Azerbaycan ise, ek olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne de okul açma izni verdi. FETÖ’nün, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ndeki faaliyetlerini bir kez daha hatırlatayım.

AZERBAYCAN

Azerbaycan’da 1992 yılında Çağ Öğretim İşletmeleri’ne bağlı olarak eğitim faaliyetlerine başlayan FETÖ’ye ait 13 okul, 2013 yılında, ülkenin petrol şirketi SOCAR’ın bünyesine geçti ve adını Uluslararası Eğitim Merkezi olarak değiştirdi. SOCAR yönetimi 2014 Haziran’ında bu eğitim kurumunu kapattığını duyurdu. Aynı yıl, Çağ Öğretim İşletmeleri’nin ve Uluslararası Eğitim Merkezi’nin sırayla kullandığı binalarda bu kez İstek Lisesi eğitim faaliyetine başladı.

Ardından 13 okulun eğitim faaliyetleri Temmuz 2018’de durdurularak lağvedildi. Bununla birlikte Kafkas Üniversitesi adıyla faaliyet gösteren FETÖ iltisaklı yüksek eğitim kurumu kadrosundaki değişiklikler ve yeni adıyla, Bakü Mühendislik Üniversitesi olarak eğitim hayatına devam ediyor.

Yazının Devamını Oku

Orta Asya’daki CIA virüsü FETÖ (1)

10 Ocak 2022
Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Kırım Milletvekili Ruslan Balbek, RIA Novosti ajansına, Kazakistan’daki ayaklanmaları değerlendirirken şunları söyledi:

IŞİD’in elleri Kazakistan toprakları üzerinde ayaklanmalar örgütlemede görünür, vahşice öldürmeler ve saçma talepler onların tarzıdır. Ama darbenin organizatörü Fetullah Gülen’in eğitim kurumlarında Türkiye’de eğitim gören Kazaklar Ankara’da, karargâhda oturur.

Kazakistan laik bir ülke ve halkı yanıltıcı radikal doktrinlerle aldatmak mümkün değil, ancak devleti yener ve Orman Yasası’nı bu enkazın üzerine yerleştirirseniz IŞİD en iyi durumdadır.”

“Astana bugün yabancı eğitim kurumlarına öğrenci göndermesinin meyvelerini alıyor. Başlarına Gülen ve onlar gibi olanlardan ideolojik bir virüs kaptılar. Ayrıca Kazakistan radikaller için ilginç ve Rus Müslüman Cumhuriyetleri bir sıçrama tahtası.

İSTİHBARATÇI PUTİN, CIA VİRÜSÜ FETÖ’YE KARŞI

Ruslar, topraklarında ve bölgede Fetullahçı Terör Örgütü tehlikesini erken teşhis eden ülkelerdendir.

1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, 1992-1994 yılları arasında FETÖ, Amerika’nın ezeli düşmanı Rusya ve Rusya’nın etki alanı Orta Asya’ya yerleşti ve operasyon aracı olarak harekete geçirildi. Rusya yanında art arda bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetleri Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan ile Moğolistan’da hızlıca okullar açtı. Örgütün Orta Asya faaliyetlerinin genişlemesinde, yıllar sonra FETÖ elebaşının ABD’de kalıcı vize almasında rolü olan eski CIA elemanı Graham Fuller, CIA Ortadoğu Masası şefi ve ABD’nin Ankara Büyükelçisi Marc Grosman ile eski MİT görevlisi olan FETÖ ve CIA bağlantılı Enver Altaylı’nın rolü de önemliydi.

Sovyetler döneminde KGB olan ismi FSB olarak değiştirilen Rus istihbaratı, 90’ların sonuna doğru sayıları hızla artan FETÖ okullarında çalışan yabancı öğretmenlerin CIA elemanları olduğunu tespit etti.

Yazının Devamını Oku

CHP’li FETÖ firarisi CNN Türk’le uğraşıyor

7 Ocak 2022
Geçen hafta CNN International Genel Başkan Yardımcısı Ken Jautz’ın CNN Türk hakkında 2018’de yaptığı şu açıklama yeniymiş gibi basına yansıdı: “Eğer, kanalın yeni sahiplerinin gazetecilik politikasını tehlikeye atacağına inandığımız herhangi bir durumunu tespit edersek kanalın lisansını iptal edeceğiz.”

Haber diye yansıtılan şey, Newsweek’te yayınlanan “Görüş” başlığı altında bir yorum yazısından bir cümlelik alıntı.

Yazının başlığı ise: “CNN’in, CNN Türk’ün  nefret içerikli yayınlarına ilişkin lisansına son verme zamanı geldi

Yazıyı kaleme alanlardan birisi Amerikalı diğeri Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyor. Bilin bakalım kim bu Türkiye vatandaşı? Evet bir CHP’li...

Hakkında Fetullahçı Terör Örgütü’ne yardım ve yataklıktan arama kararı bulunan ve halen CHP üyesi olan eski milletvekili Aykan Erdemir.

Erdemir, yorum yazısına, Türkiye düşmanlığı ile bilinen siyasetçiler ve eski bürokratlar yanında FETÖ firarisi eski emniyet amiri Süleyman Özeren ile birlikte kurucuları arasında olduğu “Türkiye Demokrasi Derneği” yetkilisi sıfatıyla imza atmış.

CNN YÖNETİMİNE AKIL VERİYOR

Peki bu yazıya en çok kim sevindi dersiniz? Evet yine bildiniz, CHP’nin Amerika’daki temsilcisi

Yazının Devamını Oku

FETÖ’de EP’ci paniği, tetikçilerini örgüt üyelerine karşı kullanıyor

5 Ocak 2022
Dün ‘Independent Turkish’ isimli internet sitesinde, “‘FETÖ ile Mücadeleyi Düşünmek’ raporu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunuldu. Raporu Erdoğan’ın güvendiği bir isim kaleme aldı” başlığı ile bir haber yayınlandı.

Kısa bir araştırmadan sonra yeniymiş gibi haberleştirilen raporun 2019 tarihli olduğu ve halen görevde olan bir yargı mensubu tarafından yazılmış olduğunu öğrendim. Raporun içeriğinde, itirafçı olanlarla ilgili düşünceler de yer alıyordu. FETÖ mensupları, anında konuyu sosyal medyaya taşıyarak devletin itirafçılığı özendirmek için böyle bir raporu hazırladığı yorumları yaptılar. Oysa ne Cumhurbaşkanlığı’nda ne de devletin ilgili birimlerinde böyle bir çalışma bulunuyor. Aksine FETÖ ile mücadele adli kolluk ve Yargı tarafından devam ettiriliyor. Ama FETÖ mensuplarını ve onları savunanları, itirafçı sayısındaki artış panikletmiş durumda. Biraz rakamlardan söz edeyim...

FETÖ’DE 41 BİN 751 İTİRAFÇI

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 25 bin FETÖ mensubunun tespit edilip ihraç edilmesini sağlayan “Ankesörlü Hat” operasyonlarında gözaltına alınanların yüzde 40’ının itirafçı olması, Fetullahçı Terör Örgütü’nde paniğe sebep oldu.

Çalıntı sorularla askeri okullara sokulan ve şu ana kadar gözaltına alınan 6 bin 500 dolayındaki askeri öğrencinin yüzde 58’inin de etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olması, paniği büyüttü.

15 Temmuz’dan bu yana adli kolluk tarafından ifadesi alınanlardan 41 bin 751 FETÖ mensubu itirafçı oldu. Bunların 26 bin 500’ü asker ve sivil kamu personeli. 15 bini ise işadamı, esnaf, bayi, öğrenci gibi sivillerden oluşuyor.

İtirafçı olan kamu personelinin 11 bin 500’ü Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu. Geri kalan 15 bin itirafçı arasında polis, hâkim, savcı, maliyeci, vergi denetmeni, Dış İşleri personeli, Milli Eğitim personeli, müfettiş, kaymakam gibi sivil kamu personeli bulunuyor.

Özellikle, örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in sağlık durumunun günden güne bozulması sonrası ortaya çıkan liderlik kavgası nedeniyle, tabanda hızlı çözülme görülüyor.

FETÖ’NÜN TABANI ÇÖZÜLÜYOR

Yazının Devamını Oku

İşte sana liyakat: Milli sporcu yetiştiren baba dışarı, PKK’lılar içeri

3 Ocak 2022
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Muhtarlıklar Müdürlüğü’nde görevliyken Ekrem İmamoğlu yönetimi tarafından işten çıkarılan M.K., 29 Aralık 2021 günü e-posta adresime şu mesajı yolladı:

“Biz de 4 Ocak 2021 günü, 25 kişi aynı anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Muhtarlıklar Müdürlüğü’nden işten çıkarıldık. Bu ‘Eylo’ kod adlı Sevtap Ayman denilen PKK’lı şu anda bizim koltuğumuzda oturuyor. İBB Muhtarlıklar Müdürü Ali Öztürk’ün sekreterliğini yapıyor. 962 mahalle muhtarı aracılığıyla vatandaşların bilgilerini topluyor.”

E-posta kutusuna bakarken gözüme çarpan bu mesajı, İBB Başkanı İmamoğlu’nun sözcüsü Murat Ongun’a konuyla ilgilenmesi için şahsi Twitter hesabımdan paylaştım.

PKK ÜYELİĞİNDEN GÖZALTI

O, konuyu araştırıp doğru olup olmadığını açıklayacağına, akşam Haber Global kanalında katıldığım programa bağlanıp, “Resmen bir kadını terörist ilan etti” diyerek onu savunmuştu.



Yazının Devamını Oku

Watergate mi, ‘Yalangate’ mi? Ve Kılıçdaroğlu’na bir soru...

31 Aralık 2021
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çok önemli bir açıklama yaptı: “Bizim bütün belediye başkanlarımızın telefonlarını dinliyorlar.” Rakamlar değişmiş olabilir ama son yerel seçimlerde CHP’li 11 büyükşehir, 190 civarında ilçe belediye başkanlığı kazandı.

Kılıçdaroğlu’nun iddiasına göre, 200 belediye başkanının telefonları aynı anda dinleniyor. Bu açıklama karşında, CHP yönetimi, parti teşkilatları, seçmenleriyle ayağa kalkmalı, memlekette yer yerinden oynamalı değil mi?

GAZETECİLERİNDEN ÇIT YOK

Oysa ne CHP’nin Genel Başkanı’nın telefonlarının dinlendiğini söylediği belediye başkanlarından bir açıklama var ne de parti yönetimi ve teşkilatlarda yaprak kımıldıyor. O değil, CHP ile aynı ittifak içinde olan parti genel başkanlarından da hiç ses yok: “Bu ne rezalettir, CHP’li belediye başkanları gibi bizim partimizin belediye başkanlarını da dinliyor musunuz?” diye soran yok.

CHP’ye yakın gazeteci ve televizyoncular 1972 yılında ABD Başkanı Nixon’ın istifasıyla sonuçlanan Watergate Skandalı’nı ortaya çıkaran gazeteciler Bob Woodword ve Carl Bernstein gibi kendilerine Pulitzer ödülü getirecek dünya çapında bir skandal ile ilgili çıt çıkarmıyorlar.

Kılıçdaroğlu’nun iddiası doğruysa; 1972 yılında Amerika’da ABD Başkanı Nixon’ın istifasıyla sonuçlanan Watergate skandalından daha büyük bir olay ile karşı karşıyayız.

ABD BAŞKANI İSTİFA ETMİŞTİ

Amerika’nın başkenti Washington’da, Demokrat Parti’nin Watergate iş merkezindeki ofis binasına hırsızlık için giren 5 kişi 17 Haziran 1972 günü yakalandı. Bir süre sonra hırsızlık gibi görünen olayın, dünya çapında bilinen bir telefon dinleme skandalı olduğu ortaya çıktı. Skandalın, ABD Başkanı Nixon’ın partisi olan Cumhuriyetçi Parti ile bağlantılı olduğu tespit edildi. O gün ülke yönetiminde olan Cumhuriyetçiler, muhalefetteki Demokrat Parti’nin telefonlarını gizlice dinlemek üzere mikrofonlar yerleştirmişlerdi. Skandalın ortaya çıkmasından sonra ABD Başkanı Nixon, 1974 yılında görevinden istifa etti. Bu olay o gün bugündür, siyasi literatürde “Watergate Skandalı” diye anılır.

Şimdi

Yazının Devamını Oku

Teröristlerin kiri daha fazla bulaşmadan

29 Aralık 2021
Terör örgütü PKK ile ilişkili DİAYDER (Din Âlimleri Yardımlaşma Ve Dayanışma Demeği) isimli oluşumla ilgili iddianame, genel olarak CHP’nin, özel olarak ise İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun terör örgütünün siyasi kolu HDP ile girdiği ilişkinin ne tür tehlikelere yol açacağını gösteriyor.

Yerel seçimlerde olduğu gibi 2023’te de sandığa giderken kendisini HDP’nin desteğine muhtaç hisseden CHP, her tavizi vermeye hazır. PKK Sözcüsü Demirtaş’ı savunmak, HDP’nin PKK ilişkisini görmezden gelmek, terörün adını “Kürt sorunu” koymak derken PKK ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin İBB’ye işe alınmasına kadar her şeyi yaptılar.

Atatürk’ün kurduğu partinin Kılıçdaroğlu ve adamları tarafından düşürüldüğü hal içler acısı.

Hele hele, İBB’ye, PKK, DHKP-C, FETÖ, MLKP, MKP gibi terör örgütü iltisaklı 557 kişinin işe alındığının açıklanmasından sonra, yandaşı gazetecilerin CHP ve İmamoğlu’nu dostça uyarmak yerine onlara zarar gelmesin diye, polis şehit edilmesine karışanları, Bylock kullanan FETÖ üyelerini, dağa eleman gönderen PKK artıklarını masumlaştırmaya çalışmaları ibretlik.

‘HAK YEMEM’ DEYİP 13 BİN KİŞİYİ ATTI

Terör örgütleriyle ilişkisi olan her kişi ve kurumun aynı bataklığa saplanması kaçınılmaz. Nitekim, “Ateşle oynuyorlar” derken, kastettiğim şeylerden birisi de bu. Hele hele, Ekrem İmamoğlu’nun, terör örgütleriyle iltisakı olanların ilişkisinin kesilmesi yerine, 86 bin İBB çalışanın onlara kalkan yaparak, “yol arkadaşlarım” demesi, içine düştüğü durumu gösteriyor. “Hak yemem, hakkımı da yedirmem” deyip göreve geldikten sonra, 13 binden fazla emekçiyi içten çıkartıp 20 binden fazlasını alması ayrı bir tezat.

AÇIKLAMA İLE GELEN PANİK

İçişleri Bakanlığı’nın pazar günkü, “İBB, bağlı kuruluşları ve şirketlerinde işbaşı yaptırılan personelden, 455’inin PKK/KCK, 80’inin DHKP-C, 20’sinin MLKP, 2’sinin MKP, ayrıca bazılarının FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı/irtibatlı olduğu yönünde ihbar, şikâyet ve elde edilen tespitler üzerine, konunun tüm yönleriyle soruşturulması için Bakanlığımızca özel teftiş başlatılmıştır” şeklindeki açıklaması, durumun ciddiyetini gösteriyor.

Bakanlık, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve

Yazının Devamını Oku

CHP’liler Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını neden istemiyor?

27 Aralık 2021
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair tartışma 2022 yılında son bulacak. Adı en çok geçen: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu.

Aralarında medya üzerinden bir savaş var. Ancak, İmamoğlu doğrudan değil kendisine yakın gazeteci ve yazarlar aracılığıyla konuşuyor.

Kılıçdaroğlu’nun neden aday olmaması gerektiğini yazıp söyleyerek İmamoğlu’nu öne çıkarıyorlar. AKP’lilerin, kolayca yeneceği için Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istediğini söylüyorlar. İyi de, Kılıçdaroğlu aday olursa oy verecek kesim, CHP, İP, SP, DP yanında Davutoğlu ve Babacan ile HDP seçmenleri değil mi? Aday olursa Kılıçdaroğlu’nun başarısı bu 7 parti seçmenin vereceği desteğe bağlı olmayacak mı?

Neden birileri Kılıçdaroğlu aday olursa bu partilerden yeterli desteği alamayacağını düşünüyor?

HER İKİSİ DE BİRBİRİNİN AYNISI

Peki neden, nedir onların gözünde İmamoğlu’nu Kılıçdaroğlu’na göre öne çıkaran faktör. Ya da nedir, Kılıçdaroğlu’nun eksiği...

Bana sorarsanız, ikisinin de birbirinden farkı yok. Hangisi aday olursa olsun bir eksik bir fazla oy almaz.

Bakmayın siz

Yazının Devamını Oku