Nedim Şener

Bir FETÖ taktiği: Çokların içerisinde azları kaybettirmek

27 Temmuz 2022
FETÖ’cü bir “polis” polis değildir, FETÖ’cü “öğretmen”, öğretmen değildir, FETÖ’cü “asker” asker değildir, FETÖ’cü “hâkim” hâkim değildir, FETÖ’cü “savcı” savcı değildir, FETÖ’cü “gazeteci” gazeteci değildir, FETÖ’cü “doktor” da doktor değildir.

Bir FETÖ’cü sadece örgüt amaçlarına odaklanmış; yalan, iftira ve kumpası yaşam biçimi haline getirmiş, ailesine, dinine, milletine, bayrağına ihanet eden bir haindir. Mesleği; örgütsel amaçları için kullanacağı bir araç, taşıdığı sıfat ise kamuflajdır.

ALEVİ DERNEKLERİ BİLE KURDULAR

Kullandıkları “renklendirme” taktiği bukalemun gibi ortama uyarak gizlenmeyi sağlar. O yüzden, sağcı, solcu, Atatürkçü, muhafazakâr, ülkücü, liberal benzeri kimlikler yanında her tarikat ve cemaatçi görünümünde FETÖ mensubu vardır.

Sözde Sunni bir “dini cemaat” görüntüsü altındaki FETÖ’nün, 11 Alevi derneği ve bir adet Alevi Federasyonu kurduğunu hatırlarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsanız.

FETÖ GÜNDEMİNİ SOKUŞTURUYOR

Sadece devletin değil, toplumun kılcal damarlarına sızıp buraları operasyonel faaliyet alanına çevirmek temel taktiğidir. Toplumun tartışma yaratan alanlarındaki fay hatları üzerinde oynayarak kaos çıkarmak temel stratejisidir. Bunu yaparken de günümüzde en yaygın olarak kullandığı araç, sosyal medyadır. Dikkat ederseniz, her siyasi, sosyal ve ekonomik tartışmada, provokasyona yönelerek, çözüme gidecek konuyu içinden çıkılmaz hale getiren ve çözümsüzlüğe mahkûm eden unsurlardan birisi de FETÖ’cülerin bu tutumudur. “Çokların içerisinde azları kaybettirmek” gibi gizlenme taktikleri vardır. Bu yolla, masumların arasında kendi suçlarını gizlerler. Bana yapılan sosyal medya saldırısı sırasında, darbeye karışan askeri öğrenci ve onlarla ilgili çekilen belgesel ile KHK’lıları gündeme getirmeleri de bu taktiğin yansımasıdır. Eğer başaramıyorlarsa en haklı talepleri gerçek tartışma zemininden çıkaran fitneci FETÖ mensupları toplumsal kutuplaşmanın fitilini ateşlerler.

BYLOCK’ÇU AVUKATIN ALDIĞI KARAR

Bunun bir örneğini sağlık alanında yaşıyoruz. Hekimlerimizin, sağlıkta şiddetten ekonomik şartlara kadar çözüm bekleyen birçok sorunu bulunuyor. Ama son zamanlarda kamuoyuna yansıyan bazı olaylarda FETÖ ile iltisaklı kişilerin rolleri basına da haber olmaya başladı.

Yazının Devamını Oku

FETÖ sağlığa zararlıdır

25 Temmuz 2022
Cuma günkü “Sağlık’ta FETÖ” yazım oldukça ilgi ve tepki çekti. Herkesin bildiği ama konuşmadığı, konuşması halinde ise algı ve linç operasyonuyla “doktor düşmanı” yaftası yapıştırılacağını bildiği için sustuğu bir konuya değindim; sağlık sektöründeki FETÖ’cüler...

Yazıma tepki gösterenlerden biri ise, Hekimsen isimli sendika oldu. Sendika üyesi bazı doktorlar da tepkilerini gösterdi. Her alanda olduğu gibi “renklendirme” taktiği ile sosyal medyada doktor kimliğine bürünmüş sahte hesaplar da beklediğim operasyonu yaptılar.

Urfa’da bir tıp merkezinde, usulsüz biçimde ücret istenen hasta ile olay yerine sonradan gelen ve yaşanan arbede sonrası “diploma yırtma ve istifa” şovuyla gündeme gelen, ailesi dahil FETÖ ilişkisini yazdığım doktora destek olan sendika hakkında, “FETÖ iltisaklı sendika Hekimsen” ifadesini kullanmıştım.

YAZIMA YAYIN YASAĞI

Hekimsen, mahkemeye başvurarak yazım hakkında “yayın yasağı” istedi. İlginç olan Hekimsen’in merkezi Kocaeli olmasına rağmen, başvuru Tokat Adliyesi’ne yapıldı. Hekimsen adına başvuruyu yapan avukat Abdullah Şakar aslında daha ilginç bir ayrıntı.

Ama önce, Şakar’ın başvurusu ile Tokat 2.Sulh Ceza Hâkimliği’nin yazım hakkında birkaç saat içinde verdiği “yayın durdurma” kararından bir cümle aktarayım: “... sendikaya üye olan gerçek kişilerin FETÖ ile irtibatlı veya iltisaklı olması hususunun sendika tüzel kişiliğinin doğrudan FETÖ ile iltisaklı olması anlamına gelmeyeceği bu nedenle gerçek, güncel ve kamu yararı bulunmayan haberlerin bulunduğu URL adreslerine erişimin engellenmesine ilişkin talebin kabulü...”

Kararı neresinden tutsak elimizde kalıyor. Sağlık sektöründe FETÖ yapılanmasını anlattığım, rakamlarla ihraçları anlattığım yazımda kamu yararı görmeyen hâkim, olsa olsa tezkip ya da basın açıklaması konusu olabilecek bir ayrıntı üzerinden tüm yazı hakkında “yayın durdurma kararı” veriyor.

TOKAT’TAN İLGİNÇ BİR KARAR

Kararda, mealen

Yazının Devamını Oku

Sağlıkta FETÖ

22 Temmuz 2022
Başta hekimler olmak üzere bizlere verdikleri emekler için tüm sağlık çalışanlarına ne kadar teşekkür etsek azdır. Mesleğini, insan hayatını; dünya görüşünün, siyasi tutumunun, ideolojisinin, grup, tarikat ve cemaat çıkarlarının üzerinde tutan her doktor başımızın üzerinde. Bu yazımın kapsamına onlar girmiyor.

Ancak artık mızrak çuvala sığmıyor: Devlet yıllardır sağlık alanındaki FETÖ’cüleri hep geri planda tuttu. Hatta tüm meslek gruplarından farklı olarak FETÖ iltisaklı hekimlerin belli şartlarla özel sağlık kuruluşlarında görev yapmalarına imkân tanındı.

Sağlıkta Menzilciler başta, birçok tarikat ve cemaatin yanında örgütlü gruplar var. Ama en operasyoneli hâlâ FETÖ’cüler. Bunu sağlık teşkilatının en üstünden en altına kadar herkes biliyor. Sağlık sistemindeki FETÖ yapılanması, artık sistemin işleyişini etkileyecek noktaya doğru gidiyor.

İHRAÇ EDİLEN DOKTOR

Dün gündeme şu haber düştü:

“Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, 14 Mart Tıp Bayramı’nda Uzman Çavuş Ali Aladağlı’nın (32) saldırısına uğradığını iddia ederek şikâyetçi olan fakat ortaya çıkan görüntülerle darp edilmediği belirlenen Dr. Tahir Tarımer’in (26), Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu iddiasıyla Muğla Valiliği tarafından iki ay açığa alınmasına karar verildi.”

Kısa süre önce de Urfa’da şöyle bir olay yaşandı:

2016 ve 2017’de usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle SGK ile sözleşmesi feshedilen bir tıp merkezindeki acil servise gelen hastadan ücret talep edildi. Oysa anlaşma olmasa da acile gelen hastadan para talep etmemesi gerekiyordu. Olay yerine sonradan gelen doktor da yaşanan tartışmaya katıldı. Çıkan arbede sonrası doktor,

Yazının Devamını Oku

Utanmazca bir açılım senaryosu

20 Temmuz 2022
Selahattin Demirtaş cezaevindeki zamanını, PKK’lı teröristleri üstü kapalı öven berbat hikâye kitapları yazarak geçiriyordu. Şimdilerde, senaryosunun yazımına katkıda bulunduğu sahte demokrasi tiyatrosunda rol alarak zamanını harcıyor.

2015’te olduğu gibi yine aklından “Türkiye partisi” olmak, “Türkiye açılımı” yapmak gibi sahte demokrat hikâyeleri uyduruyor. Birilerinin “edebiyat şaheseri” yaratmaya çalıştığı kitapları gibi son senaryosu da berbat.

Berbatlığı dil değil, içeriğin samimiyetsizliği ve ikiyüzlülüğünden geliyor.

T24 isimli internet sitesine yaptığı açıklamadaki şu sözleri başka türlü açıklanamaz: “HDP, PKK’nın uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir. PKK ile bir bağı yoktur...”

Kendisinin yalan olduğunu bildiği, HDP’lilerin bile inanmadığı bu sözleri utanmadan nasıl söyleyebiliyor, anlamıyorum.

Siyaset adına böyle bir yalanı söyleyen ucuz kişilik, çıkarı için her şeyi yapar.

PKK’YA TERÖR ÖRGÜTÜ DİYEMEZ

Demirtaş, bir cesaret gösterip, “Evet, PKK ile bugüne kadar bir ilişkimiz irtibatımız oldu ama bugünden itibaren PKK’yı bir terör örgütü olarak görüyor ve tüm ilişkimizi sonlandırıyoruz. Ayrıca PKK terör örgütüne karşı da hukuk içinde mücadelenin yanında olacağız” demedikten sonra söyledikleri berbat bir senaryonun parçası olmaktan öteye geçemez.

Peki bunları neden yapıyor?

Yazının Devamını Oku

İhanet otobüsü: FETÖBÜS’ün yolcuları

18 Temmuz 2022
FETÖ’cülerin ortaya attıkları “kontrollü darbe” yalanının TBMM’de kurulan darbe araştırma komisyonu üyesi CHP milletvekilleri Aytun Çıray, Aykut Erdoğdu, Sezgin Tanrıkulu ve Zeynel Emre tarafından raporlaştırılmasından sonra 15 Temmuz ile ilgili yalanlar bitmek bilmedi.

CHP’nin raporlaştırdığı “kontrollü darbe” gibi, yine Aytun Çıray tarafından dolaşıma sokulan darbenin sivil imamlarının başındaki Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğu, F-16 ile bombaladıkları TBMM’nin içeriden patlayıcıyla tahrip edildiği yalanlarına bu yıl da “Mavi Otobüs” belgeselini eklediler.

2007’deki Dink cinayetindeki gibi; işledikleri her suçta, her yalanları, delil karartma, hedef saptırma girişimleri, gerçek yüzlerinin ve suçlarının ortaya çıkmasını sağlıyor.

FETÖ YAPIMI BELGESEL

Kod adı verilerek çalıntı sorularla Hava Harp Okulu’na (HHO) sokulan ve 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü komutanları tarafından darbe girişimine yardım için Yalova’dan İstanbul’a götürülen örgüt üyelerinin yalanlarına dayalı sözde belgesel tam bir “FETÖ yapımı”...

Oynayanların, çekenlerin, paylaşanların tamamı FETÖ’cü. Muhalif olmayı her yalana inanmak zanneden, kişisel saplantılarını gazetecilik diye yutturmaya çalışan bir iki kişi de bunların oyuncağı oluyor. Eminim FETÖ’cüler bile bunlara bakıp gülüyordur.

FETÖ’CÜYE EVLADI GİBİ SARILDI

Elbette bu belgeselin bir de öncesi var; Yargıtay, yerel mahkeme ve istinaftan cezalandırılması yönünde karar çıkan HHO’ya kayıtlı 116 FETÖ’cünün 50’sinin cezasını onarken, 66’sının ise tahliye edilmesi yönünde karar verdi. Sonra da CHP Genel Başkanı

Yazının Devamını Oku

FETÖ’cü hainlere merhamet ve mücadelede rehavet, şehitlere ihanettir

15 Temmuz 2022
Tam altı yıl geçti, tarihte ne öyle bir ihanet ne de ihanete karşı böylesine onurlu bir direniş görüldü. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli üniformasını üzerine geçirmiş Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, hem örgütsel çıkarları hem de uşaklığını yaptıkları Amerika Birleşik Devletleri’nin amaçları doğrultusunda demokrasiyi askıya alıp ülkenin “anahtarlarını” da emperyalist sahiplerine teslim edeceklerdi.

Ama hiç hesaba katmadıkları bir güç vardı: Türk milletinin iradesi...

Milyonlarcası hiçbir çağrı beklemeden saat 21.30’dan itibaren darbecilere karşı direnmek için yollara çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla gece yarısından sonra milyonlara milyonlar katıldı. 252 şehidimiz, 2 bin 500’den fazla yaralımızla 24 saat geçmeden darbe bastırıldı. Geriye şehitlerimizin, gazilerimizin acıları, uçakla bombalanmış TBMM, ihanete uğramış bir millet, ihanetin bedelini ödetmekte kararlı yaralı bir devlet kaldı.

Bugün yürütülen soruşturmalar, açılan davalar ve sonuçları hakkında çok miktarda haber okuyacak, görüntü izleyeceksiniz.

NE UNUTMAK NE ACIMAK

Ben altıncı yılda başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Takip edenler bilir; Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’cüler için “Acımayın yoksa acınacak hale gelirsiniz” dediğinde, “Biz insanız, acıma duygusundan yoksun olamıyoruz” diye düşünüp aynı cümleyi gazete yazılarımda ve TV programlarında şöyle ifade ederdim: “Biz insanız, acıma duygusu bize ait; ama unutmamalıyız, asıl unutursak işte o zaman acınacak hale geliriz” diyordum.

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden tam 6 yıl geçti ve FETÖ’cülerin bugün yaptıklarını, yazdıklarını, yalanlarını, bitmez tükenmez ihanet girişimlerini gördükçe “Ne unutun ne de acıyın...” diyorum.

365 GÜN, 52 HAFTA, 7 GÜN, 24 SAAT İHANET

15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle bugün dünyanın 100’den fazla ülkesindeki okullar üzerinden örgütlü olan Fetullahçı Terör Örgütü, 365 gün yani 52 hafta, haftanın 7 günü, her gün 24 saat Türkiye aleyhine çalışan küresel bir terör örgüttü.

Yazının Devamını Oku

Mithat Hoca ‘Türkiye açılımına’ PKK yalanıyla başladı

13 Temmuz 2022
Son yazım “6’lı masayı Kürt açılımına hazırlıyorlar” başlığını taşıyordu. PKK/HDP’li Selahattin Demirtaş, cezaevinden yazdığı son mektubunda, “Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız” dedi.

Demirtaş’ın HDP ve 6’lı masaya da çizdiği stratejinin unsurları şunlar:

“Ortak dil, medyanın ortak kullanımı, ortak sloganlar, ortak eylem ve etkinlikler, ortak çözüm projeleri ve en nihayetinde ortak aday...”

Bu hesaba göre başarı “en az 80’e 20” garanti!

‘UYGUN DİL’ TAKTİĞİ SANCAR’DAN

Demirtaş, mektubunda bir de taktik veriyor: “Siyasetin ve şiddetin bir arada olamayacağını bizim de bildiğimizi, bütün sorunlarımıza Türkiye’nin bütünlüğü içinde çözüm aradığımızı ve onurlu bir barış için ciddiyetle çalıştığımızı tüm Türkiye’ye en uygun dille, söylemle anlatmamız gerekir.”

Aralarındaki iş bölümü gereği “uygun bir dille anlatma” taktiğini HDP Eş Başkanı Mithat Sancar üstlenmiş görünüyor. “Uygun dil” dedikleri kocaman bir yalan; Sancar, önceki gün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, “Bizim başka bir örgüt, PKK ile bir bağımız yok, bunu defalarca söyledik. Kararlarımızı kendimiz alıyoruz” dedi.

SİYASİ HESAPTA KÖPRÜ

Art arda gelen bu açıklamaların birbirinden bağımsız olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Yazının Devamını Oku

6’lı masayı ‘Kürt açılımı’na hazırlıyorlar

11 Temmuz 2022
Kürt açılımı da nereden çıktı?” diye sorabilirsiniz. Ben de daha doğrusu dikkatli okuyanlar da bunu, 6’lı masanın uzakta tutulan 7’nci ortağı HDP’nin eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’tan duyduk: “Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız.”

6’lı masadan “Ne Kürt açılımı?” diye itiraz eden de çıkmadı zaten.

PKK’nın siyasi kolu HDP’nin, 2023 yılında yapılacak seçimlere ilişkin tutumu en açık biçimde Ahmet Türk ile Demirtaş üzerinden veriliyor. HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ise partiyi resmen temsil ettikleri için çok fazla “şartlı” cümle kullanmıyorlar.

İşin o kısmı Ahmet Türk ile Demirtaş’ta...

YAVAŞ’IN ÜZERİNİ ÇİZDİLER

Ahmet Türk, Mansur Yavaş’ın olası adaylığına karşı çıkarak ilk adımı atmıştı. Sonra da bir açıklama yaparak, 6’lı masadan beklentilerini sıralamıştı: “Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz? Cezaevindeki tecridi, bu haksız, hukuksuz tutuklamaları nasıl engelleyeceksiniz? Bunları görmemezlikten gelebilir misiniz? Bu konularda somut açıklamaların yapılmasını bekliyor Kürt halkı. KHK ile birçok insan ihraç edilmiş durumda... Bunlar ne olacak?”

Ertesi gün CHP’li Oğuz Kaan Salıcı, Ahmet Türk’ü ziyaret etti, Türk’ün “CHP iktidara gidiyor” sözleriyle kaldığı yerden devam niyeti açıklandı.

PKK/HDP’LİLERİN İŞBÖLÜMÜ

Demirtaş

Yazının Devamını Oku