PKK/HDP ile işbirliği yapan CHP’li Kılıçdaroğlu, “Demirtaş’ın suçu ne?” diye sorup duruyordu. Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelirse serbest bırakacağını söylediği, Demirtaş’ın göğsünde şeref madalyası olarak taşıyacağını söylediği “SUÇLARI” da istenen “CEZA” tutarları da belli oldu.
Ayrıntıları mütalaada var, Kılıçdaroğlu isterse okuyabilir.
İŞTE SUÇ LİSTESİ
Ben, işlediği ve 6-8 Ekim 2014 arasındaki ayaklanma çağrısıyla sebep olduğu suçlar ile istenen cezaları, Demirtaş’ı savunan Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu ile CHP’liler için sıraladım:
1- Devletin birliğini, ülke bütünlüğünü bozma suçundan ağırlaştırılmış müebbet.
2- Adam öldürme suçundan 1 kez ağırlaştırılmış müebbet.
3- Çocuğa karşı canavarca his sevkiyle ve eziyet çektirerek öldürme suçundan 5 kez ağırlaştırılmış müebbet.
4-
Bir yıldan fazla seçimle ilgili değerlendirme ve çalışmalar yürüten terör örgütleri bu seçimleri devlet ve mevcut hükümetten kurtuluş süreci olarak lanse ediyorlar. Terörle mücadele ve istihbarat birimlerinin seçim süreciyle ilgili elde ettiği bilgi ve bazı değerlendirmeleri şöyle:
PKK/KCK TERÖR ÖRGÜTÜ
PKK/KCK terör örgütü 2023 seçimlerini çıkış yolu olarak görüyor. Bu süreçte PKK elebaşları Duran Kalkan, Cemil Bayık, Mustafa Karasu’nun “Üçüncü yol” konulu şeklindeki söylemleri karşılık buldu. Nitekim, 3. Yol İttifakı da denilen Emek ve Özgürlük İttifakı 24 Eylül 2022 tarihinde HDP öncülüğünde TİP, EMEP, TÖP, EHP ve SMF katılımı ile kuruldu. 24 Ocak 2023 tarihinde PKK elebaşı Duran Kalkan, “Hareket olarak, elimizden gelen her türlü mücadeleyi yürüteceğiz, her türlü desteği vereceğiz, onlarla biriz, beraberiz” açıklaması yapmıştı.
PKK’NIN STRATEJİSİ
PKK ve işbirliği yapan örgütler bu bağlamda; depremde merkezi yönetimin yetersiz kaldığı, taraflı davrandığı kara propagandasına devam ediyorlar. 1 Mayıs’a giden süreçte siyasi ve toplumsal taban kışkırtılarak tekrar canlandırılmaya çalışılıyor. Demokratik özerklik stratejisine dönülmesi gerektiği işleniyor. Uluslararası aktörleri de devreye sokarak devlet ve hükümeti Öcalan ve örgütle müzakereye yönlendirmeye çalışıyor. İç ve dış kamuoyunda Öcalan’ın serbest bırakılması gündemi oluşturuluyor.
PKK’NIN MUHTEMEL EYLEMLERİ
Bununla birlikte; örgüte muhalif kesimleri sindirmek amaçlı eylem ve faaliyetler gerçekleştirilerek PKK’nın siyasi kolu olan HDP yerine seçime girilecek YSP’ye oy verilmesi yönünde baskı yapılmaya çalışılıyor.
- Sözde ateşkes ilan etmesine rağmen diğer partilerin mitinglerine/adaylarına/konvoylarına/binalarına yönelik sabotaj, suikast, bombalı, silahlı saldırı yapması bekleniyor.
Hangi konuda mı? 6’lı Masa’nın “tek bir adayın tasdiki haline çalışan noter masasına dönüştüğü” sözlerinde.
Kılıçdaroğlu’nun, kendi logo ve adaylarıyla ya da “ittifak içinde ittifak” kurarak bir arada seçime girmeye cesareti olmayan dört partinin adaylarına siyasi rüşvet olarak listelerini açmasının başka bir anlamı yok.
‘MASA, MİLLET İRADESİNİ YANSITMIYOR’
6’lı Masa, 3 Mart 2023 günü ilk kez gerçek gündemiyle toplantı yaptı ve o akşam İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in şu sözleriyle dağıldı:
“En sonda söyleyeceklerimizi başta söyleyim: İYİ Parti bir dayatmaya mecbur bırakılmış, ölüm ile sıtma arasında tercihe zorlanmıştır. Buna boyun eğmeyecektir. Dün ortak cumhurbaşkanı adayını tartıştık. Bu doğrultuda 5 parti Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yönünde görüşlerini paylaştılar. Görüşlerimiz (İmamoğlu veya Yavaş) kesin bir şekilde reddedildi. Altılı Masa’nın son toplantısında bir tırnak içi anlayışa varıldı. Şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edilmiştir. Bu masa artık tek bir adayın tasdiki haline çalışan noter masasına dönüşmüştür. Biz imzamızın ve sözümüzün arkasındayız. Ancak ne kumar ne noter masasında olmayacağız.”
HAKARETLERLE MASAYA DÖNDÜ
Üç gün boyunca CHP’ye yakın TV kanallarında, sosyal medya hesaplarında, ünlü ünsüz kişiler tarafından, troller aracılığıyla sövüle sövüle, dövüle dövüle, hakaretle, iftira ve küfürle 6 Mart 2023 günü masaya döndürüldü.
Masaya döndüğünde, “
Dördü bir araya gelse; değil 30 milletvekili çıkarmak, yüzde 7 barajını aşamayan partilere bu kadar milletvekilliği verilmesi, önce listeye giremeyenleri sonra da seçmeni isyan ettiriyor. Seçmenin isyanında isimler etkili oluyor.
FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz kumpasları sırasında Adalet Bakanı olan Sadullah Ergin, CHP Çankaya dördüncü sıra milletvekili adayı oldu.
Emniyet içinde FETÖ’cülere kol kanat gerdiği bilinen, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ellerinde kasedi” var dediği ve AKP ile FETÖ’nün ilk mücadelesine başladığı 2014’te FETÖ’cü Hakan Şükür ile istifa eden eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin İYİ Parti’nin Ordu birinci sıra milletvekili adayı olarak listeye girdi.
PKK BİLDİRİSİ İMZACISI ADAY
Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanlığını yapan; PKK ağzıyla yazılmış bildiride imzası olduğu için KHK ile ihraç edilmiş bir akademisyen, FETÖ’cülerin tetikçi yazarı Ahmet Altan’ın yönetmenliğinde çıkan Taraf isimli gazete görünümlü paçavranın yazarı Yüksel Taşkın da CHP İzmir birinci sıra milletvekili adayı.
Kemal Kılıçdoaroğlu’nun Atatürk’ün kurduğu partiyi getirdiği noktaya bakın; dışarıdan PKK/HDP ile işbirliği yapıyor, içeride de FETÖ yardakçılarını listelerinden TBMM’ye sokuyor. Elbette başka isimler de var ama bu üç sembolleşmiş isim çok şeyi anlatıyor.
Benim yıllardır anlatmaya çalıştığım işte bu tabloydu. Bu son kaçınılmazdı. Burada ittifak yok, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyen ancak toplumda karşılığı bile olmayan partilere verilmiş siyasi rüşvet var. Dahası bu kişiler Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki projesi için TBMM’ye sokacağı yol arkadaşları.
Şimdi CHP yandaşları isyan ediyor. Artık çok geç; PKK/HDP ile iş tutulmasına ses çıkarmayanlar, bu isimler üzerinden kıyameti koparıyor.
“Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da bunların deklare edilmesi gerekir.”
“Kapalı kapılar arkasında” değil, her şey gözümüzün önünde gerçekleşiyor, tabii bakmasını, gerçeği görmesini bilene.
Peki Sırrı Sakık’ın söylediklerinde, “Ben bunu duymadım” ya da “İlk kez duyuyorum” dediğiniz bir şey var mı?
APTAL NUMARASI YAPAN GAZETECİ
PKK/HDP’nin seçim bildirgesindeki taleplerini görmemiş, okumamış, Sevilay Yükselir gibi “Aaaa öyle mi, bilmiyorum” diyen, aptal numarası yapan gazeteciler ile “duymamış” olanlar için Sırrı Sakık’ın söylediklerini özetleyeyim:
“100 yıllık ret ve inkârı bitireceğiz. 100 yıllık Cumhuriyet’in politikalarına mı onay vereceğiz? Önümüzdeki 100 yılda biz bu Anayasa’da yer almak istiyoruz” diyerek, “kimlik, dil ve özerklik” gibi PKK’lıların da dile getirdiği bölücü taleplerden bahsediyor.
Ayrıca, PKK elebaşı Öcalan için özgürlük, PKK’ya yardım ve yataklık ettikleri için yerlerine kayyum atanan belediye başkanlarının görevlerine iadesi, yurtdışına kaçan PKK’lı teröristler ile cezaevindeki teröristler için genel af...
PKK-HDP-YSP BİLDİRGESİ
PKK/YPG’lilere verilen ödüller, teröristleri öven belgeseller ve yazılar birbirini izliyor. Konu bir yanıyla Türkiye’deki seçimlere geliyor. Öyle anlaşılıyor ki seçim süreci emperyalist Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa ülkelerinin 100 yıllık Türkiye’yi bölme planı iştahını kabarttı.
ELE GEÇİRİLMİŞ CHP
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bunun için önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor. Böyle bir plan ancak, milli birliğin simgesi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin “ele geçirilmesiyle” uygulanabilirdi. “Kalenin içten fethedilmesi gibi” CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi olarak geldiği son nokta, emperyalistleri bu amaçlarına bir adım daha yaklaştırdı. 6’lı Masa’nın ortaklarının olan biteni seyretmesi bazılarının da katkı yapması, Meral Akşener’in de deyimiyle Türkiye’nin nasıl bir “proje” ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Emperyalistler yazıyor, 6’lı Masa ve PKK/HDP senaryoyu oynuyor.
TEHLİKE, PLANIN PARÇASI OLMASI
Elbette, CHP, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milleti demek değil, bir partidir ama bu konuda önemli bir siyasi simgedir. Milletin gücü karşısında böyle bir plana direnmemesi çok bir şey ifade etmez ama siyasi olarak planın parçası haline dönüşmesi büyük bir tehlike.
Kılıçdaroğlu’nun tutumu, emperyalistlerin maşası bölücü PKK/HDP ile ilişkiyi sadece cumhurbaşkanlığı seçimi için destek olarak görmekten çıkarıp “amaç birliğine” çeviriyor.
Kemal Kılıçdaroğlu bunun için yalan söylemekten bile kaçınmıyor.
Millet İttifakı adayı olarak HDP’lileri ziyaretinde; TBMM’de İngilizce ya da Fransızca kelime kullanıldığında tutanaklara yazıldığını, Kürtçe kelime kullanıldığında ise
Bu konuda yorum, “Kılıçdaroğlu, devleti FETÖ ve PKK’ya teslim edecek” şeklinde olmuştu. Hatta bu köşede 30 Ağustos 2021 tarihli yazımın başlığı “Kılıçdaroğlu devletin kapısını FETÖ’cülere açacak” şeklindeydi.
FETÖ’CÜ HÂKİMLERİ GERİ ALACAKLAR
Nitekim, Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı kendisini tutamamış ve “hepimizin bildiği sırrı” ortalık yerde şöyle açıklamış: “Kaç kişi atıldı, 5 bin hâkimlerden, 5 bin 400, bunların yaşları uygunsa çağıracağız. Tekrar hâkim ve savcılar değil, askerlerde de öyle, bürokraside de öyle. Bir sürü mobbingler yani, işte öyle KHK ile emekli edilen bu bürokratları görevlerine iade edeceğiz. Bunlarla çalışacağız, bir kararname çıkaracağız. Şimdi emekli yaşı 64 mü, biz diyeceğiz ki 70, çünkü bizim ihtiyacımız var.”
SON İDDİANAMEDEKİ YAZIŞMALAR
Biliyorsunuz, KHK’lıları iade ederken de bu devlete ihanet projesini, “Masum KHK’lılar” diye pazarlıyorlar.
Şimdi sizinle, üçü tutuklu, üçü serbest bırakılan örgütün güncel yapılanması üyesi altı FETÖ mensubu ile ilgili hazırlanan 17 Mart 2023 tarihli, 2023/3364 nolu iddianamede yer alan bir WhatsApp yazışmasını paylaşacağım.
Yazışma, 677 sayılı KHK ile ihraç edilmiş, hapis yatıp çıkmış, 507 752 .. .. NO’lu hattı kullanan eski polis memuru Fatih Küçükoğlu ile FETÖ üyesi Kamil Şen arasında 5-6 Mayıs 2021 tarihlerinde gerçekleşiyor.
Cezaevine girmiş çıkmış FETÖ’cü polisin örgüt ile ilişkisini hangi düzeyde devam ettirdiğini göstermesi bakımından da önemli olan bu görüşme şöyle:
Türkiye’nin, Suriye’de ve Irak’ta KCK/PKK/PYD/YPG terör örgütüne yönelik operasyonlarını eleştirdikleri hatta canlı kalkan girişimleri olmuştu ama bu kez farklı bir özgüvenle açıklama yapmışlar!
Irak ve Suriye’ye yapılan terör operasyonlarını durduracaklarını söylüyorlar, askerlerin geri çekilmesinden bahsediyorlar.
Belki önemsemek doğru değil ama bu kez durumu bir yönüyle iyi analiz etmek gerekiyor. Çünkü artık bunları hayata geçirebileceği bir ortakları var: O kişi, cumhurbaşkanı seçilmek için her şeyi göze almış, her pazarlığı ve her şeyi yapmaya hazır Millet İttifakı’nın adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu...
“Nasıl yani, Türkiye Irak ve Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’ye verdiği mücadeleyi, oluşturduğu güvenli bölgeleri bırakıp geri mi çekilecek, böyle bir şey mümkün değil” diye düşünenler olabilir.
Onlara, çok değil 1.5 yıl önce 27 Ekim 2021 tarihine TBMM Genel Kurul’undaki “Suriye ve Irak Tezkereleri” ile ilgili oylamayı hatırlatırım.
TEZKERE UZATILMASAYDI...
Bugün Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği askeri operasyonların hukuki temeli olan tezkereler TBMM Genel Kurulu’nda oylanırken, AKP, MHP ve İYİ Parti “Evet” oyu verdi, CHP’liler ise PKK’nın siyasi kolu HDP ve TİP ile “Hayır” için el kaldırdı. Eğer “Hayır” oyu çoğunlukta çıksaydı ve tezkere uzatılmasaydı; PKK/HDP’nin bugün söyledikleri 1.5 yıl önce gerçekleşmiş olacaktı. Yani operasyonlar duracak, askerlerimiz güvenli bölgeleri boşaltacaktı.
PKK’nın siyasi kolu HDP ile tezkereye