Sadece o değil, PKK/HDP eşbaşkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan da aynı beklentilerini açıklamıştı. PKK/HDP’li Sezai Temelli dahil hep bir ağızdan “Açılımın muhatabı” olarak adlandırdıkları PKK elebaşı Öcalan’a özgürlük naraları attılar.
Kemal Kılıçdaroğlu tüm bunlara hiç itiraz etmezken amaç birliği çerçevesinde destek açıklamaları yaptı.
Kılıçdaroğlu’nun PKK/HDP ile amaç birliği 2018’e dayanıyor. Somut adımı 2 Haziran 2018’de Sözcü gazetesinde Kemal Kılıçdaroğlu, “Millet ittifakı olarak çalışma yaptık. Başında İbrahim Kaboğlu vardı. Üç aşağı beş yukarı bir mutabakat metni şu an elimizde” diyerek duyurmuştu.
CHP-İP-HDP-SP’NİN HARİTASI
‘Anayasal Demokrasi Çalışması Yol Haritası’ başlıklı Anayasa değişiklik çalışmasına CHP-İyi Parti, HDP ve Saadet Partililer katılmıştı. ‘Türk’, ‘Türk Milleti’, ‘Yüce Türk Devleti’, ‘ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’, ‘Vatan’ gibi tanımların çıkartıldığı taslakta, özerklik ve çift dilli eğitim gibi Türkiye’nin bölünmesinin temelleri atılıyordu.
Partililerden bile saklanacak derecede “mahremiyet” içinde yapılan çalışma daha sonra 2020 yılında İYİ Partili Ümit Özdağ tarafından kamuoyuna duyuruldu.
Kılıçdaroğlu “Elimizde” dediği çalışmayı sonradan yalanlamaya çalışsa da PKK/HDP ile işbirliği, 2020’de “Evet” dediği, Irak ve Suriye’de terörle mücadele için gerekli tezkereye 2021 yılında “Hayır” oyu vererek amaç birliğine dönüştü. 2022’de de bir daha “Evet” demeyeceklerini açıkladı.
KILIÇDAROĞLU’NUN
Ebu Bekir El Bağdadi liderliğindeki örgüt Suriye’de faaliyet gösteren El Nusra Terör Örgütü ile birleşerek El Kaide’den bağını tamamen kopardı ve 2013 yılından “Devletü’l İslemiyye fi’l Irak ve’ş Şam”ın (Irak Suriye İslam Devleti-DEAŞ) kuruluşunu ve sözde “hilafeti” ilan etti.
4 Temmuz 2014 günü El Bağdadi Musul’da bulunan El Nur El Kebir Camisi’nde Cuma hutbesine çıkarak DEAŞ terör örgütünü “İslam devleti”, kendisini de sözde “halife” olduğunu duyurdu.
KENDİSİNİ ‘HALİFE’ İLAN ETTİ
El Bağdadi, sözde halifeliğini güçlendirmek için ismini değiştirdi. Kendisinin Hazreti Muhammed’in soyundan geldiğini, dolayısıyla Kureyş olduğunu söyleyerek adını Ebu Bekir El Bağdadi, El Hüseyni El Kureyşi şeklinde değiştirdi.
Böylece halifeliğin ancak Kureyş soyundan olacağına dair Sünni inancını da kullanarak liderliğini güçlendirmeyi amaçladı.
Irak ve Suriye’de işgal ve vahşet derecesinde katliamlara imza atan uluslararası bir terör örgütüne dönüşen DEAŞ lideri Ebu Bekir El Bağdadi Türkiye’nin de verdiği destekle 27 Ekim 2019’da ABD operasyonuyla öldürüldü.
‘KUREYŞİ’ ADINI ALDILAR
El Bağdadi
Kadın-erkek bütün Türk insanı, hiçbir davet beklemeden, seve seve topraklara vücudunu siper etmişti. Kırık dökük kanatlarla savaşan havacılarımız ise mahrumiyetin en acı koşulları içinde boğuşuyor, fakat istilacı kuvvetleri ezmekten ve parçalamaktan hali kalmıyordu. Bu şartlara rağmen kazanılan büyük zaferin sonunda milli ihtiyaçlar belirlendi ve yurdumuzun her yerine fabrikalar kurularak milli kalkınma yolları tutuldu.
Fakat milli havacılığımız adına ümitlerimiz hâlâ Türk’ten gayrı milletlerin endüstrilerine bağlıdır. Bizde ise her başarılı enerjiyi yıkmak ve parçalamak sanki teamül nevinden bir illettir bu yurtta!
Fakat unutmamak lazımdır ki Büyük Ata’nın yarattığı bir yurt ve bir cumhuriyet idaresi içinde yaşıyoruz. Ata’mızın şu sözü en güvenli kuvvetimizdir: ‘Ey Türk gençliliği, muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.’ İşte bu söz için inanıyorum ki, Türk Cumhuriyet kültürü, bugün değilse bile yarın her imkânı hazırlayacak ve milliyet sevgisi bağını ve inkılap kültürünü kuracaktır.”
O İLLET HEP YAKAMIZDA
VECİHİ Hürkuş, Birinci Dünya Savaşı gibi Kurtuluş Savaşı’nda da önemli görevler yapar, düşman uşağını düşüren ilk pilot olur. Savaş sonrası adıyla anılan ilk sivil uçakları üretir. Ama düşmana diz çöktüren Vecihi Hürkuş, ülke içinde önüne çıkarılan engellerle hayal kırıklığı içinde, 1969 yılında 73 yaşındayken hayata gözlerini yumar.
Vecihi Hürkuş’un bıraktığı yerden başka bir kahraman, Nuri Demirağ bayrağı devralır. O da yakasını, siyaset ve bürokrasi kaynaklı, her başarılı enerjiyi yıkan ‘İLLET’TEN kurtaramaz.
Onu, uçak bombası üreten ve desteklenmediği için soba borusu üreticisi olarak ömrünü tamamlayan
17 Mart 2016 tarihli CHP MYK raporunun 149’uncu sayfasında bu yapılanma şöyle tarif edildi:
“Geçmiş dönemde uygulanmış Kılcaldamar Örgütlenme Modeli ve medya takip sistemi yeniden aktif hale getirildi, ayrıca medyada partimizle ilgili yazılı basında yer alan haberler yine bu sistem üzerinden taranarak yorumcu ve editörlere yönlendirmektedir.”
201’inci sayfasında da “...çeşitli mecralarda yapılanmalara gittik. Facebook ve Twitter gibi etkili sosyal ağlarda hesaplar oluşturduk...” denilmişti.
AKŞENER’E KÜFÜR BOMBARDIMANI
İşte o yapı büyüdü ve muhalif kesimleri yönlendiren 40 trol hesaplık bir linç aracına dönüştü.
Bu yapının kirli gücünü en son, 3 Mart günü Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz ederek 6’lı Masa’dan kalkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e edilen ve insan onurunu hiç sayan küfürlerle gördük. Yapılanmanın detaylarını Yeni Şafak gazetesi yayınladı. Bugün de cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye yönelik linç kampanyalarını yürüten “Kılcaldamar Örgütlenme Sistemi” beş ayaktan oluşuyor.
Ağ kendi içerisinde “CHP’li Fenomenler”, “Destek Veren Fenomenler”, “CHP Algı Timleri”, “Sokak Röportajcıları” ve ‘Sosyal Medya Habercileri” olarak ayrı birimlere ayrılıyor.
Hızlı hareket etmek için de Genel Merkez’de CHP Bilgi ve İletişim Teknolojileri Birimi’nce kurulan
PKK/HDP’li Sırrı Sakık, Kemal Kılıçdaroğlu’na TBMM’de PKK/HDP’lileri ziyaret ettikten sonra bir çağrıda bulunarak, “Kılıçdaroğlu da açık ve net olarak önümüzdeki dönem ne yapacağını kamuoyu ile paylaşmalıdır. Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da bunların deklare edilmesi gerekir” dedi.
Sakık aynı konuşmasında, “...Binlerce arkadaşımız içerde, on binlerce arkadaşımız sürgünde. Geri dönüş başlamalıdır cezaevinden, sürgünden, nerede olursa...” diyerek beklenti ve taleplerinden bir kısmını açıklamıştı.
PKK/HDP İLE AMAÇ BİRLİĞİ YAPIYOR
Kılıçdaroğlu kapalı kapılar arkasında pazarlık yaptı mı, yaptıysa bunlar nelerdir elbette önemli ama açıklamasa da PKK ve HDP-YSP’lilerin isteklerine hiç de uzak olmadığını gösterdi.
6-8 Ekim 2014’te Kobani bahanesiyle ayaklanma çağrısı yapan ve 51 kişinin ölümüne sebep olan PKK/HDP’nin Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest kalması için kendisine oy verilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, terör örgütü ve sözcülerinin taleplerine yakın duruyor.
Kılıçdaroğlu, PKK/HDP yönetiminden sadece cumhurbaşkanı seçilmek için oy desteği istemiyor, onlarla amaç birliği de yapmış görünüyor. Şimdi PKK/HDP’liler ne istiyor, Kemal Kılıçdaroğlu ne diyor, tek tek bakalım:
ÖZERKLİK
Terör örgütü PKK’nın yöneticileri, başta
Anadolu’nun işgal yıllarında Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Kurtuluş Savaşı sırasında bile düşman eli değmeyen TBMM, 15 Temmuz 2016 gecesi içimizdeki hain örgüt Fetullahçı Terör Örgütü elemanları tarafından kapatılmak istendi, sabaha karşı da F-16 bombalarıyla vuruldu.
Fetullahçı Terör Örgütü’ne yardım yataklık ettiği herkes tarafından bilinen kişiler, hem de Atatürk’ün kurduğu CHP ve sözde milliyetçi Meral Akşener’in partisi İYİ Parti listelerinden milletvekili olarak TBMM’ye girecekler.
FETÖ’CÜLER BOMBALADIKLARI TBMM’DE
Garabete ve utanca bakın; TBMM’yi bombalayan Fetullahçı Terör Örgütü ile bağlantılı kişiler TBMM’ye milletvekili olarak girecek; hem de Atatürkçü CHP ve milliyetçi İP listelerinden.
Artık sokaktaki yurttaşlar bile FETÖ ile bağlantılı adayların hangi partinin listesinde, hangi ilde, hangi seçim bölgesinde, kaçıncı sırada olduğunu biliyor.
Bu utanç, sebep olanlara yeter de artar bile.
Herkes bundan bahsediyor ama 15 Temmuz’dan sonra ara sıra alevlenen “FETÖ’nün siyasi ayağı” konusunu konuşanlar pek suskun...
40 yıllık terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP ile iş tutmaktan rahatsız olmayan CHP başta olmak üzere 6’lı Masa ortakları özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası sürekli
Bir önce gün “Kürtler” başlıklı paylaşımında, terör örgütü PKK ve siyasi kolu HDP’yi eleştiren herkes için yaptığı “Kürtleri terörist ilan ediyorlar” diye provokatif ve saçma ama çok tehlikeli açıklamasından sonra “hep uyguladığı taktik gereği” gündemi değiştirmek için farklı bir konudan söz edeceğini düşündüm.
‘ALEVİ’ TARTIŞMASI YOKKEN...
Ama Kemal Kılıçdaroğlu, son derece yumuşak ve yapıcı görüntü vererek bu kez de Türkiye gündeminde hiç yeri olmayan, kardeşçesine yaşarken, birçok kez provokasyonlarla çatışma kaynağı haline getirilmek istenen Alevi-Sunni tartışmasını tetiklemek amacıyla “Alevi” başlıklı video açıklamasını paylaşmıştı.
Oysa seçime giderken hangi ankete bakarsanız bakın Türkiye’nin en önemli sorunları listelerinde başı ekonomik sorunları çekiyor, onu deprem, enflasyon, göçmenler, işsizlik, adalet, eğitim, dolar/altın, sağlık izliyordu.
Ama Kılıçdaroğlu, “Bir konuyu konuşmamız lazım” diyerek asla tartışma ve ayrılık konusu olmayan “Alevi” tartışmasını hem de kendisi üzerinden ortaya atıverdi.
HERKESİN BİLDİĞİ SIR
“Sevgili gençler. Bu seçimde ilk kez oy verecek sevgili gençler. Bu gece sizinle çok özel, çok hassas bir konuda konuşmamızın zamanı geldi” diye başladığı konuşmasında, herkesin bildiği ve saygı duyduğu inancını sanki ilk kez açıkladığı gizli bir bilgiymiş gibi paylaşan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“İlk oyunu verecek olan sevgili evlatlarım, ben Aleviyim. Hak Muhammed Ali inancı ile yetişmiş samimi bir Müslümanım...
Dışarıdan hiçbir güç bunu yapamaz ama içeriden bu tehlike var...
Son birkaç yılda ortaya çıkan değişimden sonra Atatürk’ün kurduğu CHP’nin başında oturan ve Atatürkçü-Kuvayımiliyeci maskesi takmış Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecinde yaptıkları ve açıklamaları sonucunda bunu yapabileceğini düşünüyordum.
Bir süredir PKK/HDP’lilerle yalnız seçime yönelik işbirliği değil, amaç birliği yaptığı görülen Kılıçdaroğlu’nun önceki gün “Kürtler” hakkındaki sözlerinden sonra artık bunu yapacağına ve bu tehlikeli yolda ilerlediğine inanıyorum.
Türkiye için PKK ve HDP tehdit, Kılıçdaroğlu ise gerçek bir tehlike.
ATATÜRK’ÜN PARTİSİ DEĞİL
Kılıçdaroğlu, 2021’de genel başkan olduktan sonra CHP’yi yavaş yavaş Atatürk’ün partisi olmaktan uzaklaştırdı. 2012’de FETÖ’cülerle karşılıklı ziyaretler, 17/25 Aralık 2013 sürecinde işbirliği ve 2014’te Birgül Ayman Güler’in açıkladığı gibi, seçimlerdeki destekten sonra partideki Atatürkçüler tek tek temizlendi, yerlerine Fetullahçı Terör Örgütü bağlantılı isimler geldi. Bugün partinin içinde ve milletvekili listelerinde Fetulahçı Terör Örgütü ve PKK sempatizanları cirit atıyor.
AKP’nin eski Başbakanı Davutoğlu ve Bakanı Ali Babacan ile bir masa etrafında oturması, hatta PKK/HDP ile işbirliği, iktidar olma hevesiyle yapılmış hesaplar olarak görülebilir.
Ama