Paylaş
İBB’deki yolsuzluklardan İstanbul’u sallayan depreme, Suriye’deki gelişmelerden 50 yılı bulan PKK terör örgütüne hepsi aynı anda gündem olabiliyor. Türkiye’nin geleceği açısından PKK terör örgütünün kendisini feshetmesiyle ilgili gelişmeleri gerçekçi biçimde takip etmek çok önemli.
Medyanın bir kısmına göre geçen hafta sonu PKK terör örgütünün kongresini toplayıp fesih kararını açıklaması bekleniyordu. Ama 27 Şubat çağrısından 27 Nisan’a kadar geçen iki aylık süre, benim açımdan hiç de şaşırtıcı olmayan biçimde, PKK terör örgütünün zaman kazanması ve tam bir oyalaması ile geçti.
46 YILIN ÖZETİ
27 Kasım 1978’de PKK adıyla örgütlenen ve 1979 yılında “Bağımsız ve birleşik bir Kürdistan’da bir halk diktatörlüğü kurmak...” diyerek terör faaliyetlerine başlayan PKK terör örgütünün kurucusu Abdullah Öcalan’ın, 27 Şubat 2025 günü yaptığı açıklamadaki şu satırlar Türk devleti ve milletine karşı yenilgisinin ilanıydı: “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.”
46 yıl önce sözde ‘bağımsız ve birleşik Kürdistan’ diye teröre başlayan Öcalan, 27 Şubat 2025 günü ne bağımsız Kürt devleti ne federasyon ne de özerkliğin çözüm olduğunu açıkladı. Ayrıca, “1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkârının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır” diyerek kurduğu örgütün anlam yoksunluğuna düştüğünü, yani artık bir anlam taşımadığını belirterek bir anlamda fesih kararını ilan etmişti. Kurucusu olduğu terör örgütü PKK yönetimine şu talimatı verdi: “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”
1 Ekim’den bu yana Türkiye’nin terörle mücadelede tek somut kazanımı bu açıklama oldu.
1 EKİM SÜRECİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de DEM Partililere el uzatmasının üzerinden beş ay, Öcalan’ın çağrısının üzerinden tam iki ay geçti ve şu ana kadar çağrının gereği yerine getirilmedi. ABD’nin Suriye’den asker çekeceğine dair haberlere bağlı olarak PKK/PYD’nin SDG adıyla mevcut Suriye yönetimi ile entegrasyona yönelik görüşmeleri zaman kazanma çabasına dönüştü. PKK Yürütme Komitesi ise geçen hafta sonu, yani 27 Nisan günü yaptığı açıklamayla yine oyalama ve zaman kazanma amacında olduğunu ortaya koydu.
PKK’NIN SON AÇIKLAMASI
Oysa basına yansıyan haberlere göre 27 Nisan’da PKK fesih kararını açıklayacaktı ama öyle olmadı. Terör örgütü PKK Yürütme Komitesi adına medyaya yansıyan açıklamada, özetle PKK elebaşı Öcalan’ın 27 Şubat tarihli ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını’ tümüyle sahiplendikleri ve geçen iki aylık süre içinde de doğru anlamaya ve başarılı uygulamaya çalıştıkları belirtildi. “Süreci bozan taraf olmamaya çalışıyoruz” demelerine rağmen Öcalan’ın şart öne sürmeden yaptığı çağrısına uymayacağının işaretini veren PKK terör örgütü yönetimi açıklamasında, “Dem Parti İmralı Heyeti iyimser açıklamalar yapıyor. (PKK elebaşı Öcalan) Umutlu olduğunu ve çalışmalarını sürdürdüğünü duyuyoruz. Fakat 27 Şubat tarihli çağrıda belirtilenlerin yapılabilmesi için bize ulaşan somut bir şey henüz yok. Bu durumun değişmesini, (PKK elebaşı Öcalan) özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşarak herkesin dört gözle beklediği parti kongresini yönetir hale gelmesini diliyoruz...” denildi.
Yani PKK terör örgütü iki ay önceki noktada duruyor; PKK elebaşı Öcalan’ın fesih kararı alınacak kongreye başkanlık yapmasını istiyor. Bunun mümkün olmadığını bilen PKK terör örgütü, imkânsızı isteyerek Türk devletini zora sokmayı amaçlıyor.
PKK’NIN 6 SÖZDE ATEŞKES YALANI
Öcalan’ın açıklamasıyla “Kürtlerin hakları” için mücadele amacı bulunmayan, anlamı kalmayan ve bugün ABD’nin tam kontrolüne girmiş olan soykırımcı Siyonist İsrail’in kullandığı bir araç haline dönüşen PKK’yı yakından takip edenler kolay kolay kendisini feshetme kararı almayacağını, silah bırakmaya yanaşmayacağını bilir.
Çünkü PKK terör örgütü 6 kez sözde ateşkes/silah bırakma/feshetme kararı aldı ama ilan ettiği kararlara asla uymadı. 1993, 1995, 1998, 2006, 2009, 2013 yıllarında ilan ettiği ateşkes ve silah bırakma kararlarının tamamını terör faaliyetlerine dönerek bozdu.
27 Nisan’daki açıklaması da bunu teyit ediyor.
BAHÇELİ’NİN RAHATSIZLIĞI
Başından beri “Terörsüz Türkiye” girişimine destek veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün yaptığı açıklamada sürecin gidişatından duyduğu rahatsızlığı açıkça ilan etti. Suriye’nin Kamışlı kentinde ABD ve Fransa’nın desteğiyle, ENKS ve PYD’nin organizasyonuyla düzenlenen ‘Birlik ve Ortak Tutum Konferansı’nda Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne karşı bölücü taleplerin gündeme alındığını, PKK/YPG’li terörist Mazlum Abdi ile Suriye Geçiş Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmet Şara arasındaki 10 Mart mutabakatının ihlal edildiğini söyleyen Bahçeli, PKK ve siyasi kolu DEM Parti’ye şu çağrıyı yaptı:
“Türkiye partisi olma istikametinde azim ve sabırla mesafe alan DEM Parti’nin Kamışlı’da oynanan oyuna tepki göstermesi tutarlılık gereğidir. PKK’nın derhal silahlarını teslim etmesi, kongresini toplayıp örgütsel fesih işlemini tamamlaması Terörsüz Türkiye hedefinin enfekte olmaması, kimi komplikasyonların yaşanmaması için derhal sağlanmalıdır. Ön şart ileri sürülmeksizin 27 Şubat İmralı çağrısına bağlılık esastır ve bölücü terör örgütünün önderi olarak gördüğü şahsa itibar ve itaati asıldır. Başka çıkar yol ya da sığınılacak bahane kalmamıştır.”
Bundan başka yolun ne olduğunu gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse Dışişleri Bakanı Hakan Fidan defalarca açıkladılar.
FİDAN’IN UYARISI
Fidan, en son Katar’da şu açıklamayı yaptı: “Somut olarak YPG ile Suriye’deki yönetim arasında geçtiğimiz aylarda imzalanan anlaşmanın hayata geçmesini bekliyoruz. Aynı zamanda PKK’nın örgüt olarak yapılan çağrıya bir an önce olumlu cevap vermesini, silahları bırakmasını ve bölgemizde normale dönüşün önünde engel olmaktan çıkmasını bekliyoruz. DEAŞ nasıl sistemden çıktıysa PKK da sistemden çıkacaktır. Ya kendi isteğiyle barış içerisinde, sulh içerisinde çıkacak. Ya da başka türlü çıkacak ama çıkacak. Bunun Suriye’de de İran’da da Irak’ta da etkileri muhakkak olacaktır. Ama başka ülkelerin aparatı olmayı kabul eden bir yaklaşımla vekil unsur olarak karşımıza dikilen bir yapı devam ederse bununla da Allah’ın izniyle imkânlarımız var, yeteneğimiz var.”
PKK ve işbirlikçileriyle mücadele için imkân ve kabiliyetin bir de adı var; Devletin kadife eldiven içindeki yumruğu...
Paylaş