Sezon başından beri Süper Lig’de övgüyle bahsettiğimiz takım Beşiktaş... Hem gol atıyor, hem diğer takımlardan daha iyi futbol oynuyor ve de devamlı performansını artırarak gidiyor. Fakat Ankara’da, geride bıraktığımız haftaların Beşiktaş’ından herhangi bir görüntü yok. Ligin en golcü takımı 45 dakikada 1 pozisyon yaratamamış. Niye yaratamamış?
Beşiktaş 1 kişinin pozisyonunu değiştirerek, esasında asgari 4 futbolcusunu da olumsuz etkiliyor. Beşiktaş ilk yarıda, takımın belki de hücumdaki en etkin silahının hiç gereksiz bölgesini değiştirerek hem Gomez’in, hem de Olcay, Gökhan ve Quaresma’nın verimini düşürerek oynattı. Beşiktaş’ta herkesin pozisyonu değişebilir. Ama Sosa’nın değişmez... Diyeceksin ki, “Sosa’nın normalde oynadığı pozisyonla bugün oynadığı pozisyon arasında yaklaşık 20 metrelik bir fark var.” Bu 20 metrelik fark, Beşiktaş’ın bütün oyununu etkiliyor. Başta Sosa’yı etkiliyor. Onu dışında önde alınabilecek topları alamayan hücumcuları etkiliyor. Beşiktaş ‘daha fazla ofansif futbolcuyla oynayarak, daha fazla pozisyon üretirim’ mantığından vazgeçmeli.
Çünkü biraz evvel dedim, bir pozisyon değişikliği 4-5 kişiyi etkiliyor. Beşiktaş ilk yarı bunun sıkıntısını net bir şekilde çekiyor.
Yanlış mantık...
Hem defansından oyuna soktuğu toplarda, hem de özellikle rakip ceza alanı civarında Sosa’nın toplarını Gökhan, Quaresma veya Olcay kullanmak mecburiyetinde kalıyor.
Bunların hiçbiri bir Sosa değil. Dolayısıyla benim için ilk 45’in tek özelliği bu. Buna şunu da ilave edelim. G.Birliği iyi mi oynuyor? Hayır... G.Birliği çıkıştaki topların neredeyse yarısını Beşiktaş’a oynadı. Biraz dikkatli olsa Gençlerbirliği, Beşiktaş’a daha da tehlike yaratabilirdi. Kısacası benim için çok fazla futbol yönü ağır basmayan ilk 45 dakikada en önemli gözüken unsur bu...
-3 bininci gol, futbolcularda baskı yarattı mı?
* Gençlerbirliği karşısında Beşiktaş ilk yarı neler yaptı, neler yapamadı?
- SEZON başından beri Süper Lig’de övgüyle bahsettiğimiz takım Beşiktaş... Hem gol atıyor, hem diğer takımlardan daha iyi futbol oynuyor ve de devamlı performansını artırarak gidiyor. Fakat Ankara’da, geride bıraktığımız haftaların Beşiktaş’ından herhangi bir görüntü yok. Ligin en golcü takımı 45 dakikada 1 pozisyon yaratamamış. Niye yaratamamış? Beşiktaş 1 kişinin pozisyonunu değiştirerek, esasında asgari 4 futbolcusunu da olumsuz etkiliyor. Beşiktaş ilk yarıda, takımın belki de hücumdaki en etkin silahının hiç gereksiz bölgesini değiştirerek hem Gomez’in, hem Olcay, Gökhan ve Quaresma’nın da verimini düşürerek oynattı. Beşiktaş’ta herkesin pozisyonu değişebilir. Ama Sosa’nın değişmez... Diyeceksin ki, “Sosa’nın normalde oynadığı pozisyonla bugün oynadığı pozisyon arasında yaklaşık 20 metrelik bir fark var.” Bu 20 metrelik fark, Beşiktaş’ın bütün oyununu etkiliyor. Başta Sosa’yı etkiliyor. Onu dışında önde alınabilecek topları alamayan hücumcuları etkiliyor.
Beşiktaş ‘daha fazla ofansif futbolcuyla oynayarak, daha fazla pozisyon üretirim’ mantığından vazgeçmeli. Çünkü biraz evvel dedim, bir pozisyon değişikliği 4-5 kişiyi etkiliyor. Beşiktaş ilk yarı bunun sıkıntısını net bir şekilde çekiyor. Hem defansından oyuna soktuğu toplarda, hem de özellikle rakip ceza alanı civarında Sosa’nın toplarını Gökhan, Quaresma veya Olcay kullanmak mecburiyetinde kalıyor. Bunların hiçbiri bir Sosa değil. Dolayısıyla benim için ilk 45 dakikanın tek özelliği bu... Buna şunu da ilave edelim. Gençlerbirliği iyi mi oynuyor? Hayır... Gençlerbirliği çıkıştaki topların neredeyse yarısını Beşiktaş’a oynadı. Biraz dikkatli olsa Gençlerbirliği, Beşiktaş’a daha da tehlike yaratabilirdi. Kısacası benim için çok fazla futbol yönü ağır basmayan ilk 45 dakikada en önemli gözüken unsur bu...
* Oğuzhan’ın yokluğunu aradı mı Beşiktaş?- Oğuzhan’ın yokluğunu arıyor, ama aratmayacak dizilişi de, Beşiktaş kendisi yapmıyor. Mesela Oğuzhan olsa, Atiba ile o ikili işini daha sağlıklı yapıyor. Ama Sosa yapamıyor. Ne orada başarı sağlıyor, ne de hücumda etkili olabiliyor. Yani denir ki, “Ya hocam bu kadar yazıyorsun, bir tek adamla ilgili şeyi. İlk 45 dakikada başka bir şey yok mu sahada.” Yani, “Yok” desek yalan söylemiş olmayız.
* 3 bininci gol, futbolcularda baskı yarattı mı?
- 3 bininci gol kimsenin umuru değil... Hiç kimse, hiçbir futbolcu onu düşünmez. Gazeteler bunu düşünür. Sahaya çıkan hiçbir futbolcunun kafasında bu yoktur.
* İkinci devre öncesi veya esnasında ne değişiklikler yapılabilir?
F.BAHÇE, ilk yarıda rakibin haddinden fazla gelmesine neden bu kadar müsade etti?
F.BAHÇE’yi tahminimden kötü Molde’yi ise, tahminimden iyi buldum. Molde’nin böyle dirençli çıkabileceğini pek düşünmemiştik. Fakat tabii ki Fenerbahçe de Molde’nin ilk yarıda oyuna ortak olmasına yardımcı oldu.
Fernandao yoksa, F.Bahçe’nin oyun planı şudur: Temposu yüksek, kısa pas ve kısa koşulara, yani hem orta sahadan yapılacak koşulara hem de önden defans arkasına yapılacak koşulara ağırlık verilecek demektir. Burada da kilit rolü orta sahada görev yapan oyuncular oynar. Orta sahada görev yapanlar ilk 45 dakikada daha fazla yan pas veya etkili olmayan pas denemeleri yaptı. Duran topların haricinde, ceza sahasına giren yok. Van Persie’nin bir kaç defans arkasına yaptığı denemeleriyse ofsaytla sonlandı. Burada hata Van Persie’den çok, ona bu topu oynayanlarındı. Mesela Nani’ye doğru zamanda atılan doğru topun bir benezeriyle Van Persie hiç buluşamadı. Onun için de özellikle Meireles ve Ozan’ın -hadi Mehmet çok sık girmiyor-, bu denemeleri sık yapmaları lazım. Kendilerine topla veya topsuz pozisyon üretmeliler. İlk 15’te Molde neredeyse daha net pozisyonlara girdi. Bir kafa vuruşu ve bir ayak vuruşu, gol olabilirdi.
DİEGO’YU ARIYOR
İki 11 çıkaracak kadar geniş kadrosu olduğu söyleniyor F.Bahçe’nin. Bugünkü kadroda bir nevi ikincicisi. Bu zenginliğin karşılığı alınıyor mu mu?
HAMZAOĞLU, maçtan önce sürpriz kadrodan söz etmişti. Sürprizini nasıl buldunuz?
Sürpriz falan değil. Bir tercih. Sürpriz Emre’nin oynaması Hakan’ın ortada oynamasıysa, bu bir süpriz olmaz.
Bu isimleri orta sahada kullanırsan takımın top oynama şansını da azaltırsın. Baktığın zaman G.Saray büyük takım. Peki kaç büyük oyuncuya sahip? Pek fazla sayamayız. Büyük takım evinde 20. dakikaya kadar bırakın şut ve golü, ceza sahasına bile bir kez girebildi. G.Saray, kadro olarak da geçen yılın gerisinde. Rakibi son yıllarda büyük yıldızlara sahip olmasa da takım oyunuyla başarılar kazanan bir ekip. Kısaca G.Saray’ın, bırakan Şamipyonlar Ligi’ni bizim ligde dahi oynaması tartışılır bir kaç oyuncusu var. Hamzaoğlu, sihirli değneğe sahip olsa dahi işi çok.
2-0 olunca Emre-Umut değişikliğini nasıl buldunuz?
Hamzaoğlu, maçtan önce elbet bazı düşünceleri sahaya yansıtmak istiyor. Zaten orta sahanın ikinci adamını G.Saray’ın her derde deva futbolcusu Hakan Balta’dan buluyorsun. Emre, bu orta sahaya ne fizik ne de kalite olarak bir şey katamaz. Hakan’ın da gerçek manada orta saha oynayacak bir fizik gücü yok. Hâl böyleyken defansif yönleri zayıf Podolski ve Sneijder’dan da destek gelmedi. G.Saray ve Hamza Hoca’nın işinin çok zor olacağı açık.
İlk yarıda Beşiktaş’ın performansını nasıl buldunuz?
Maçtan önce, İngiltere’den bir maç seyrediyordum. Kamera başkanları, seyirciyi gösteriyor, herkesin yüzü gülüyor... Futbolu, hafta sonu eğlencesi olarak yaşıyorlar. Biz ise, hüzünlü başlangıçlar yapıyoruz. Yüzlerimiz gülmüyor. Günlerdir, haftalardır, bir keder denizinde yüzüyoruz. Böyle başlayan bir maçın tek kale oynanır gibi bir görüntüsü var... ‘Bu, rüzgarın etkisiyle oluşan bir Beşiktaş üstünlüğü mü’ diye düşünüyorum, değil... Bu görüntü, iki takım arasındaki güç farkından kaynaklanıyor. Beşiktaş pozisyon üretiyor, oynamaya çalışıyor, pas yapıyor, sürekli deniyor.
Beşiktaş’ın karşısındaki takım ise Başakşehir... Geçen yılın en başarılı takım savunmasını yapan takımlardan biri... Ama geçen yılki Başakşehir’in yerinde yeller esiyor. Ne rakip kaleyi zorlama, ne de rakibine zor pozisyon verme görüntüsü yok. Dolayısıyla ilk 45 dakikada büyük bir Beşiktaş üstünlüğü var. Esasında ilk yarının 1-0 bitmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi Başakşehir’in en başarılısının Volkan olduğu sonucuna dayanıyor.
QUARESMA, ŞANS
Quaresma maça yedek kulübesinde başladı...
Başlayıp başlamaması çok önemli değil... Quaresma’nın görev yapabileceği, hem onun hem de Beşiktaş lehine olabilecek bir ikinci 45 var... Rüzgar ikinci yarı Beşiktaş’ın aleyhine olacak... Önde top tutma, topla etkili olma şansı olan futbolculardan biri Quaresma... Eğer oyuna girerse böyle bir etkinliği olabilir.
Hakemle ilgili görüşünüz...
İLK YARI:
Euro 2016 için en kritik ilk yarıyı nasıl değerlendirirsiniz?
Her şey harikaydı ilk devrede. İlk 45’e baktığımız zaman, saha içi harika, saha dışı harika... Her şeyiyle nefis bir ilk yarı. Ve oyunda Hollanda’ya hiçbir ciddi pozisyon vermeyen, arayan bir Türkiye vardı. Oyunun bütün her şeyini tayin eden de bizim orta saha oyuncularımızdı. Hollanda’nın boş orta sahasını harika kullandık. Bu alanda hem kendimize pozisyon üretecek pas alanı ve zamanı bulduk hem koşu yapabildik. Hollanda’nın oyuna defansif manada katılmayan dörtlüsü Van Persie, Sneijder, Depay ve Narsingh’in zaafını oyunun başında Arda’nın mükemmel pası, Oğuzhan’ın nefis koşusu ve olağanüstü akıllı vuruşuyla değerlendirdik.
SIKINTI YAŞAMADAN
BU takımlara karşı oyunun 1-0 gitmesi hep sıkıntı yaratır. Ancak dün bu sıkıntıyı yaşamadan Blind’in bireysel hatası ve Arda’nın bireysel zeka ve yaratıcılığıyla oyunu 2-0’a getirdik. Kısacası, ilk yarım saatte hem oyun hem skor lehimize oluştu. Bu bölümde ciddi bir tehlike yaşadık mı? Hayır. İkinci yarı yaşayabilir miyiz? Bu görüntüyle, hayır. Pozisyon bulabilir miyiz? Bu görüntüyle evet.
KADRO TERCİHİ DOĞRU
Orta sahada yaratıcı oyuncuları kullanmak iyi bir başlangıç planı mıydı?
Evet, Hollanda’yı biraz tanıyorsa Fatih Hoca, başlangıç stratejisi olarak doğruydu. Çünkü bunu maçtan önce TRT’de yaptığımızı programda da böyle değerlendirdik. Bu orta sahanın topa sahip olup, kaliteli ayaklarıyla oyunu tayin edecek pasları atabileceğini söyledik. Kısacası 45 dakikanın sonunda hak eden bir seyirci, fazlasıyla hak eden bir takımımız vardı. Hiç telaş yapmadan aynı sakinlikte devam edersek bir tehlike gözükmüyor.
iLK YARI:
Beşiktaş, G.Antep kalesini zorladı ancak Mersin’deki görüntüyü niye veremedi?
Veremez, çünkü karşısındaki Mersin değil. Üretmek isteyen Beşiktaş, bu net. Bazen vasatın üstüne çıkmak istese de kötü zemin de müsade etmiyor. Ama ilk yarıda şu futboldan, hadi futboldan vazgeçtik, gidişatı kabul etmeyip değiştirmek istiyor diyeceğimiz bir isim de, kötü oynuyor diyeceğim bir futbolcu da yok. İzleyenler, geçen hafta Bursa’yı deplasmanda yenen bir takımla şampiyonluğa oynayan bir takımın maçından haliyle daha büyük bir keyif bekliyor.
Gomez istekliydi
Oğuzhan defans önünde, Sosa da oyun kurucuydu. Skor üretilememesinde bunun bir etkisi oldu mu?
Beşiktaş’ın ideale yakın kadrosu bu. İdeale yakın kadrodan bahsederken Sosa’yı anmamak hata olur. Burada zorluk yaşayan Gomez’di. Beck, Tosic ve Rhodolfo da yeni ama onlar biribirine yakın oynadıkları için çok zorluk çekmiyor. Eskilerin içinde yeni olarak tek kalan Gomez. Yani onun işi daha zor. Her şeye rağmen Gomez’i istekli görüyorum. Sosa’nın getirdiği topta istediği gibi dönüş yapsa çok net pozisyondu.
İLK YARI
Erken golle rahatlayan bir Fenerbahçe vardı. İlk yarıyı nasıl değerlendirirsiniz?
İlk yarının aslında fazla değerlendirilecek bir yanı yok. Bu takım çıktığı zaman da Fenerbahçe için hafifti, ilk maçta da ikinci maçta da hafif. Ama Fenerbahçe zorla, bu takımı ağır göstermeye çalışıyor. Fenerbahçe farklı da kazanabilir. Ama bu kadro, oynadığı futbolla beklentileri karşılamıyor. Fenerbahçe pas yapıyor. Doğru. Ama bu pasların çoğu yan pas. Herkes Fenerbahçe’den daha farklı bir görüntü bekliyor.
Fenerbahçe ile Atromitos’un karşılaşması, ağır sıkletle tüy sıklet boksörlerinin karşılaşması gibi. Bu net. Kısacası devre sonuna kadar hem skor hem de futbol olarak bu rakibi ezmesi lazımdı Fenerbahçe’nin. Ama öyle bir görüntü yok.
Fenerbahçe satılan Sow’u arar mı?
Fenerbahçe’nin topla ve topsuz çabuk iki buçuk tane adamı var. Nani, Caner ve Şener. Bu takıma Ozan mutlaka girecek bu net bir şekilde gözüküyor. Orta sahanın bu yapısıyla devam etmesi mümkün değil. İlerleyen haftalarda Sow’u arar mı Fenerbahçe? Bence mutlaka arar. Çünkü Sow tipinde bir hücumcusu Fenerbahçe’nin yok. Ama o paraya Sow verilir mi? Verilir. Fenerbahçe maçlarını kazanır mı? Kazanır. Ama taraftar beklediği futbolu göremez. Fenerbahçe orta saha ve hücumu daha dinamik, daha tempolu, daha çabuk oynayan futbolcularla kurmazsa kazanır, zorlanır, tat vermez.