Mustafa Denizli

Genellikle her şeyi tek başına yapardı çünkü o 'olağanüstü' idi

27 Kasım 2020
Futbolda ‘olağanüstü’lerin beyinlerinde, diğerlerinden farklı olarak ilaveten bir radar bulunur. Neredeyim, o nerede... Bütün bunları yapacak zeka, hissetme ve görüş yeteneğine sahiptir. Bazılarının 3-5 kişiyle yaptığı sonuca gitme işini tek başına yapabilir. Maradona bunu genellikle tek başına yaptı.

Dünyada çeşitli meslekler vardır; sinema gibi, edebiyat gibi, politika gibi, mühendislik gibi. Bütün bu sektörlerde ön plana çıkan insanlar vardır. Bu insanların özellikle kendi dallarıyla ilgili kişisel yaratıcılıkları, beyinleri, vizyonları, onları farklı kılar ve farklı bir yere koyar. Futbol ve diğer spor branşları da böyle değerlendirilir.

FUTBOL KOLEKTİF OYUNDUR AMA...

Futbol genelde kolektif bir oyun olarak değerlendirilir fakat bu kolektif oyun içerisinde herkes aynı çizgide ve yetenekte değildir. Futbolda vasatlar vardır, iyiler vardır, çok iyiler vardır, mükemmele yakınlar vardır. Bir de olağanüstüler vardır... En az sayı işte bu olağanüstü dediğimiz sınıftadır. Bunlar da futbolun icat edildiğinden beri, hadi bir demeyelim de, iki elin parmaklarını geçmez sayı olarak. Maradona’ya baktığın zaman, 1.70’i bulmayan boyuyla hatta biraz kilolu gözüken fiziğiyle neler neler yaptı ki, bugün sadece ülkesi Arjantin’de değil, bütün dünya ülkelerinde, spor programlarının dışındaki siyaset, ekonomi ve kültür programlarında da ondan bahsetme ihtiyacını ve zorunluluğunu duydular.

<iframe width="1280" height="720" src="https://www.youtube.com/embed/85XbfpDT78M" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>

FUTBOL BİR ZEKA OYUNUDUR

Futbol bir zeka oyunudur bireysel olarak. Bu zeka ve yetenek farklılıkları sizi olağanüstüler sınıfına koyar. Futbol zekası dediğim ayrı bir zeka türüdür. Yaratıcılık, hissetme, koordinasyon, beyin ile adalenin birlikte çalışması vs. hepsi mevcuttur. Fakat olağanüstülerde bir farklı mevcudiyet vardır. Onların beyinlerinde, diğerlerinden farklı olarak ilaveten bir radar bulunur. Neredeyim, o nerede, oradaki benim takım arkadaşım olabilir, rakip olabilir... Bütün bunları yapacak zeka, hissetme ve görüş yeteneğine sahiptir. Görmez ama görür. Bu his de mevcuttur

BİR TERCİH YAPMALIDIR

Ve bir tercihe kendini zorlar. Bu tercih zaman zaman onu kolektif anlayışın içine sokar, zaman zaman da çevresiyle beraber yapacağı işleri tek başına yapmayı dener. Niye dener? Çünkü o zekaya, o yeteneğe sahiptir. Kendine güveni vardır ve tamdır. İşte bugün akıllarda kalan bu olağanüstülerde çok olağanüstü görüntüler mevcuttur. Nedir o? Bazılarının 3-5 kişiyle yaptığı sonuca gitme işini tek başına yapabilir. Maradona bunu genellikle tek başına yaptı.

Yazının Devamını Oku

Futbolda tecrübeyi parayla satın alamazsın

20 Temmuz 2020
Pandeminin Başakşehir hariç 3 takımı olumsuz etkileyeceği açıktı. Çünkü G.Saray, Trabzon ve Sivas taraftar desteğini müthiş yaşayan takımlardı.

- Bir sezon geride kaldı, sizce Medipol Başakşehir şampiyonluğu hak etti mi?

Başakşehir şampiyonluğu hak etti. Niye hak etti? Türkçe’de bir laf vardır ‘damdan düşen halden anlar’ diye. Bununla kastım çok açık. Geçtiğimiz yıllarda Başakşehir, Abdullah Avcı, ile birkaç kez şampiyonluk yörüngesine girdi. Ama o dönemde şampiyonluk yarışı hem daha farklı takımlarla, hem de “Hızlı” bir şekilde devam ediyordu. Hızdan kastımı anladınız herhalde... Pandemi dönemi ve lige verilen aradan söz ediyorum. Yarışta 4 takım vardı. Trabzon, Galatasaray, Başakşehir ve Sivasspor. Pandemi döneminin Başakşehir hariç 3 takımı olumsuz etkileyeceği çok açıktı. Çünkü Galatasaray da, Trabzonspor da, Sivas da taraftar desteğini müthiş yaşayan takımlardı.

OKAN BURUK FAKTÖRÜ

Pandemi dönemi girmeseydi favorim Galatasaray’dı. Zirve ile arasında 3 puan fark vardı. Ama Covid 19 nedeniyle verilen ara sonrası yaptığım bir röportajda Başakşehir’in avantajlı olduğunu söylemiştim. Ve öyle de oldu. Şampiyonluktaki tek etken bu değil tabii ki. Başakşehir’in bir avantajı da futbolculuğunda şampiyonluğu yaşamış, bunun demek olduğunu bilen Okan Buruk gibi genç, başarılı ve çalışkan bir teknik adam... Ve elbette alternatifli bir kadro yapısı. Dolayısıyla bütün şartları değerlendirdiğin zaman içeride-dışarıda oynadığı maçlara baktığın zaman ‘Başakşehir bu şampiyonluğu hak etti mi?’ diye sorduğunuzda ben de ‘hak etti’ diyebilirim.

PANDEMİ VE SAKATLIK HIZLARINI KESTİ

- Trabzonspor şampiyonluğa bu kadar yakınken neden başaramadı?

Ünal Karaman’ın ayrılışı sonrası çok çalkantılı bir döneme gireceği beklenirken, soru işaretleri artarken, Hüseyin Cimşir ile sanki böyle bir değişiklik yaşanmamış gibi çok güzel bir çizgi takip ettiler ve güzel futbol oynadılar. Ama soru işaretleri de devam etti.

HEYECAN ZİRVE YAPMIŞTI

Yazının Devamını Oku

Sessiz günlerin sonunda ışıklı geceler başlıyor

12 Haziran 2020
Uzun bir aradan sonra insanlar ekran başında, kafelerde ve evlerde tekrar futbol konuşmaya başlayacak. Ve sosyal yaşamımızdaki önemli bir eksiği doldurmuş olacaklar.

Yarışın en heyecanlı haftalarında mecburen verilen aradan sonra tekrar başlıyoruz. Özlenen birçok kare tekrar canlanacak ama bu karelerin en önemli unsurlarından biri eksik olacak. Futbolun taraftarsız oynanması, saha içini de saha dışını da olumsuz etkileyen faktörlerden biri. Heyecanlı bir filmin devre arasında filmi seyredenler, ‘İkinci yarıda neler olacak, film nasıl sonuçlanacak?’ diye fikir yürütürler ve filmin sonunu beklerler. Bir de 34 bölümlük bir dizi film olarak düşünelim. 26 bölümünü izledik. Finali son 8 haftası olacak bu dizi film nasıl bitecek? Bunu merak edip konuşuruz. Bu dizinin son bölümü için özellikle yukarıdaki 4, aşağıdaki 6 arasında müthiş bir yarış bizi bekliyor. Nerede bekliyor? Ekran başında.

DÜDÜKLER BİLE ÖZLENDİ

Bu insanlar atılan şutları, kaleci kurtarışlarını hatta ve hatta hakem düdüklerini dahi özlediler. Başlangıç haftasının hemen sonrasında Ziraat Türkiye Kupası’nda final niteliğinde olabilecek bir Fenerbahçe-Trabzon maçı da Alanya-Antalya ile beraber ayrı bir renk ve heyecan katacak. Bu arada futbolcuların, teknik adamların işlerinin bu ortamda zor olacağını, konsantrasyon kaybı olabileceğini hep söyledik. Favorisi olmayan bir dörtlü grup yukarıda, ki bu grubun içerisinde Trabzonspor, Başakşehir, Galatasaray ve Sivas var. Önümüzde öyle bir 8 hafta bulunuyor ki; lig sonunda 2 hatta 3 takımın aynı puanlara erişme şansının dahi olabileceği haftalar. Aşağıdaki takımlar da en az yukarıdaki kadar heyecanlı ve Süper Lig’e tutunma yarışlarının olacağı maçları yaşayacaklar. Muhtemelen hakemlerin kendi adına daha rahat maç yönetebileceği haftalar diye de düşünebiliriz. Şartlar ne olursa olsun taraftar gruplarının, hakem kararlarına verdiği tepkiler zaman zaman hakemi dahi zor durumda bırakabiliyordu.

AVANTAJ BAŞAKŞEHİR'DE

Üstteki dörtlü gruptan taraftar desteğiyle oynamaya daha alışmış 3 takım var; Galatasaray, Trabzonspor ve Demir Grup Sivasspor. Daha az seyirciye sahip olsa da Medipol Başakşehir, bu yarışın favorisi değil belki ama muhtemelen şartlar gereği en avantajlısı diyebiliriz. Çok uzun bir aradan sonra Türkiye’deki insanlar ekran başında, kafelerde, evlerde, her yerde tekrar futbol konuşmaya başlayacak. Ve sosyal yaşamımızdaki önemli bir eksiği doldurmuş olacaklar. Bugünkü şartlar son haftalarda değişir ve taraftar gruplarıyla oynanacak maçlar olursa, bu durum yeni başlayacak sezon için de olumlu bir çağrışım yaratacaktır.

HER ŞEY TAMAMSA GÜZEL

Görsel ve yazılı medya, radyolar, telefon trafiği, yüz yüze görüşmeler günlük yaşamımızın önemli bir bölümünü tekrar kapsayacak. Bu anlamda bütün takımlara bu yarışta bol şanslar diliyorum. Hem şampiyonluk adına hem de ligde kalma adına mücadele edenlere. Onlar için heyecan hat safhada olacaktır. Böyle bir 8 hafta bugün start alıyor. Yavaş yavaş ilk haftadan sonra insanların neler hissettiğini, eskiyle yeniyi kıyaslarken nelerin değiştiğini onlardan da duymuş ve görmüş olacağız. Kısacası durum budur. Lig yarışı başlıyor. Ama bir laf vardır: Her şey tamamsa her şey güzeldir. Bizde her şeyin tamam olduğu haftalarda bu güzelliğe kavuşmak umuduyla...

Yazının Devamını Oku

Seni mahcup etmedim!

15 Mayıs 2020
Mustafa Denizli, 1965 yılında kendisini Altay Kulübü’ne getiren Prof. Dr. Orhan Cura’yı kaybetti. Tecrübeli çalıştırıcı, Cura’ya bu satırlarla veda etti...

Her gün yaptığım işlerden, mahalle arkadaşlarımla birlikte birini daha yapıyordum. Yani sokak arasında top oynuyordum. Yolun başında bir cip durduğunu fark ettim. Oyun bittiği zaman cipten bir beyefendi indi, yanıma geldi. “Adın ne?” dedi. “Mustafa efendim” dedim. “Altay’ın genç takımında oynamak ister misin?” dedi. Liseye de başlamam lazımdı. Lise de İzmir’deydi. “Tabii oynamak isterim efendim” dedim. Kartını çıkardı, bana uzattı. “Benim adım Orhan Cura, doktorum. Aynı zamanda Altay’da yönetim kurulundayım. Haziran ayında sezon açılışı var. Bu kartla kulübe gel” dedi. Sezonun açılış günü kulübe gittim. Çok geniş kadro içerisinde gençler de vardı. Bunlardan biri de bendim. Mutluluktan uçuyordum. Aradan bir yıl geçti. Mayıs ayında bana “Senden futbolcu olmaz” dediler.

Ağlayarak Çeşme’ye döndüm. Orhan Abi, Çeşme’ye geldiğinde bana uğradı. Çok üzgün olduğunu, bana üzülmememi söyledi. Ben de ona “Orhan Abi ben futbolcu olacağım” dedim. Bu konuşma mayısa ayının sonundaydı. O günden itibaren plajda sabahın köründe, akşamın karanlığında ormanlarda 3.5 ay gece gündüz durmadan çalıştım çalıştım çalıştım. “Senden futbolcu olmaz” dediklerinden 5 ay sonra Mersin’de Romanya’ya karşı oynayan Türk Genç Milli Takımı’nın santrforu olarak sahaya çıktım. Ardından Ümit ve A Milli Takım’da da oynadığım dönemler onun en mutlu zamanlarıydı. Ve sonra 18 yıl Altay forması altında uzun yıllarını da kaptan olarak geçirerek bütün gençliğimi, futbolculuk yaşamımı burada sürdürdüm. Dünyanın en mutlu insanlarından biriydi. 1979- 80 sezonunda takım kaptanı olarak Türkiye Kupası’nı kaldırdığımda bana ağlayarak sarılışı hayatım boyu unutamayacağım bir andı.

Bugün böyle büyük bir tıp adamının bir büyük Altaylı’nın daha vefat haberini aldım. Bütün aile fertleri tıp insanlarından oluşan Orhan Abi hayat çizgimi belirleyen bir insan oldu. Onu mahcup etmediğim için büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Hem çok sevdiğim ailesinin hem içinden yetiştiğim Altay camiasının hem de Türk tıp camiasının başı sağ olsun. Bana verdiklerin ve kazandırdıkların için yaşamım boyunca minnettarlığım devam edecektir. Huzur içinde, nurlar içinde uyu. Mekanın cennet olsun canım Orhan Abi’cim.

Yazının Devamını Oku

Yumurtasız omlet

16 Mart 2020
Tempolu mu çekişmeli mi pozisyonlu mu hissedemediğimiz bir 90 dakika.

OYNAYAN takımlar Süper Lig’in 1 ve 2. sıralarını işgal eden takımlar. Ve de akşam oynanan Galatasaray-Beşiktaş maçı da keza aynı şekilde. Belki bir taraftarın sezon boyu en fazla görmek istediği hafta. Neticede, yani atmosferini yaşamadığın, futbolun tempolu mu pozisyonlu mu, çekişmeli mi geçtiğini çok rahat hissedemediğimiz bir 90 dakika.

HAKEMiN iŞi KOLAYLAŞTI

AMA hissettiğimiz çok güzel bir şey şampiyonluğuna oynayan 2 takım futbolcularının saha içinde son derece olumlu davranışları, birbirlerine saygıları hem kendilerinin hem de karşılaşmanın hakemi Fırat aydınus’un işini kolaylaştırdı.

2 STOPER DEMBA BA’DAN UZAK KALINCA

BAŞAKŞEHİR golünde Trabzonspor’un iki stoperinin bu kadar kritik bir pozisyonda Demba Ba’dan bu kadar uzak kalması golü getirdi. Genellikle Trabzonspor’un daha baskılı göründüğü bir maç, Galatasaray’ın da beraberlik durumunu çok etkilemeyeceği bir sonuç oldu. Bu yazıyı yazarken Galatasaray maçı oynanmadı ama ne olursa olsun Galatasaray bu sonuçla en azından psikolojik olarak Beşiktaş karşısına çok stresli çıkmayacaktı.

Yazının Devamını Oku

Oynayanı ve izleyeni bu zevkten mahrum etmeyin

16 Mart 2020
Temposu olan bir maçtı. Fakat tribünlerin boş olması bu hissi insanlarda yaşatmıyor.

DEVAMLI söylediğimiz; futbolun bir seyir oyunu olduğudur. Bu seyiri sağlayan da taraftar dediğimiz, futbol izleyicisi dediğimiz gruplar... Öyle bir zamana denk geldik ki; Avrupa futbolu durmuşken biz belki de ligin kaderini belli edecek haftayı ev sahibi takımların bu avantajını kullanamadan geçtik. Oyunun geneline baktığınız zaman bu bahsettiğimiz taraftar psikolojisi, şartlar ne olursa olsun ev sahibi takım için bir itici güç, rakipler için bir baskıdır. Bugün bu unsurlar ortadan kalktı. Oyunun geneline baktığınızda G.Saray’ın daha istekli, daha sonuç odaklı oynadığı ve zaman zaman da sonucu değiştirecek pozisyonlar bulduğunu söyleyebiliriz.

PUANI iKi iSiM GETiRDi

Beşiktaş maçın belki ilk ve son tehlikeli atağını N’koudou ile yarattı. Muslera bu pozisyonda son derece başarılıydı. Beşiktaş’ın derbide puan kazanmasının en önemli faktörlerinden biri Sergen Yalçın’ın kanatta kullandığı Boyd ve N’koudou oldu. Galatasaray’ın gol ataklarının özellikle Mariano tarafından geldiğini düşü
nürsek N’koudou, Mariano çıkışlarını engelledi. Oradan tehlike yaşanmasına fırsat tanımadı. Keza aynı şekilde Boyd da Saracchi’nin çıkışlarına mani oldu. Zaman zaman çıktılar.

HENRY ONYEKURU SONUCU BELiRLEDi

İkinci yarıda Belhanda-Ömer değişikliği Galatasaray’a daha fazla hareketlilik daha fazla hücum etkinliği kazandırdı diyebiliriz. Ama burada en önemli faktör bence maçın sonucunu tayin eden futbolcu Onyekuru oldu. Onyekuru’nun maçın içinde o kadar önemli 3 tane pozisyonu var ki bunların bir tanesi kendisi için 2 tanesi de ki rahat pozisyonlardı maçın en net gol pozisyonu, gol olacak pozisyonlarında pas isabetini bulamadı. Temposu olan bir maçtı. Fakat tribünlerin boş olması bu hissi yaşatmıyor. Halbuki 50 bin kişi ile oynanacak bu maç, taraftara ve TV başındaki insanlara keyif verebilirdi. Her iki takımın iyi niyetle mücadele eden herhangi bir gerginlik yaratmayan oyunun bu manada ilk defa bir derbi yöneten hakemin işini kolaştırdığını da söyleyebiliriz.

GALiBiYETE YAKIN TARAF NET GALATASARAY’DI

GALATASARAY kazansaydı düşündüğü hedefe çok ciddi bir adım atmış olacaktı. Haftayı kapatırken, haftaya başladığımız görüntü dışında bir tablo ortaya çıkmadı. Galibiyete yakın olan taraf net biçimde Galatasaray’dı. Şimdi bu pazarı değerlendirecek olursak belki bu tablodan bugün itibariyle en kazançlı takım kazandığı takdirde Sivasspor olacak. Ve bugün ortaya çıkan tabloda takımlar şunu söyledi “Biz bu yarışı beraber sürdürmek istiyoruz.” Ve görünen o ki bu yarış bir müddet daha Sivas’ın kazanması halinde 4’lü devam edecek.

Yazının Devamını Oku

Galatasaray en zor virajı 20 yıl sonra kayıpsız döndü

24 Şubat 2020
Maçtan önce herkesin düşündüğü; takımların derbiye hangi kadrolarla çıkacağıydı.

Daha farklı kadrolar olabilir miydi, olabilirdi. Olması da lazımdı. Özellikle Fenerbahçe açısından. Psikolojik olarak baskı altında olan Fenerbahçe, Galatasaray’ın girdiği iki net pozisyonu değerlendirememesiyle biraz kendine geldi. Esasında bu pozisyon, iki şeyi gerçekleştirdi. ß Galatasaray’ın yaşadığı psikolojik baskıyı belki biraz daha artırdı. Fenerbahçe’nin de toparlanmasına neden oldu.

BASKI ARTABİLİRDİ

Penaltı pozisyonuna kadar oyunda daha iyi görünen Galatasaray’dı. Devamında Galatasaray’ın gol bulma şansı büyük ölçüde duran toplardan olabilirdi. Nitekim öyle oldu. Onyekuru oyunun başındaki pozisyonları değerlendirse, esasında Fenerbahçe zaten psikolojik olarak yaşadığı baskıda hissettiklerini daha fazla hissedebilirdi.

İYİ NİYET ÖNEMLİ

Ama burada esas önemli olan, futbolcuların derbide iyi niyeti ve sorumluluğu ile hakeme yardımcı olmaları. Yardımcı olmaya çalışacakları yerde, tam tersi hakemi zorda bırakacak ve taraftarın önüne atacak davranışları oldu. Türk futbolunun en büyük sorunu bu. Yüzyıldan fazladır devam eden rekabette futbolcular, daha sorumlu olmalı ve taraftarlara olumlu mesajlar vermeli. Türkiye’de bunu göremiyoruz. Gördüğümüzde de herhalde bayram edeceğiz. Her şeye itiraz, dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Oyunda kalite yok. Heyecan son derece yüksek.

BÜYÜK AVANTAJ

Galatasaray tecrübesiyle bu yarışta sonuna kadar olacağını gösterdi. Şundan gösterdi; en zor virajı hiç hasar olmadan atlattı. Ciddi bir avantaj. Galatasaray’ın pozisyon üretmesine Fenerbahçe’nin tercihleri neden oldu

HENRY ONYEKURU GECEYİ 3-4 GOLLE BİTİREBİLİRDİ

Yazının Devamını Oku

Sezonun en değerli 3 puanı

2 Şubat 2020
Trabzonspor dün kendisi için son derece önemli olan 3 puanı aldı. Futbol olarak oynadığı oyunun karşılığını aldığı dersek gerçekçi olmaz. Üretkenliği son derece azdı. Özellikle ilk yarıda orta sahada Fenerbahçe o kadar rahat top kullandı ki Trabzonspor’un üstünlük kurması mümkün değildi.

Türkiye'nin bu hafta itibariyle kilitlendiği bir maçtı. Karşılaşma öncesi eskiden devam eden rekabetin üst düzeye çıktığını oynanmadan önce söyleyebiliriz. Özellikle belirtmek lazım ki, uzatma bölümüne kadar sahada iyi niyetle mücadale eden oyuncu bir grubu vardı. Trabzon oyuna o kadar gergin başladı ki yediği golle gerginliği duble yaptı. Maça tam anlamıyla şokla başladı. Oyunun kaderini tayin eden adam Uğurcan oldu. Trabzonspor dün kendisi için son derece önemli olan 3 puanı aldı. Futbol olarak oynadığı oyunun karşılığını aldığı dersek gerçekçi olmaz.

SÖRLOTH’UN AKILLI KOŞUSU

Üretkenliği son derece azdı. Özellikle ilk yarıda orta sahada Fenerbahçe o kadar rahat top kullandı ki Trabzonspor’un üstünlük kurması mümkün değildi. Sörloth’un akıllı koşusu, Ekuban’ın akıllı pası, Sosa’dan her zaman beklediğim akıl dolu bir ters top ve devamında kafayla indirilen topa novak’ın vuruşu.

MIKEL GİRİNCE...

İkinci yarıda Kruse’nin bu kadar rahat oynamasına Trabzonspor tedbir almayı düşündü ve Mikel’le bu alanları kapattı. Bu Fenerbahçe’ye ciddi bir olumsuzluk olarak yansıdı.

SİYAH VE BEYAZ BİR ARADA!

Maçta tempo, mücadele var mıydı? Vardı. Bütün bunları yöneten de bir hakem vardı. Ali Palabıyık benim çok beğendiğim hakemlerden biridir. Gerçekten mükemmel kararlarla oyunu yakından izledi. Ama bazı pozisyonlarda o kadar ters hareketler yaptı ki izleyenlere siyah ve beyazı bir arada yaşattı.

STURRIDGE KATKI YAPAMADI

Yazının Devamını Oku