Paylaş
Davada 486 sanık askeri darbe girişiminde bulunmak, Meclisi, Cumhurbaşkanlığını, polis özel harekât karargâhı, uydu yer istasyonu ve başka yerleri F-16 uçakları ve saldırı helikopterleri ile bombalamak, toplam 77 kişiyi öldürmekle suçlanıyorlar.
Aralarından 45 sanık hakkında 330’ar kere ağırlaştırılmış ömür boyu hapis isteniyor.
Bu sanıklar arasında, darbe girişiminin askeri harekât sorumlusu olmakla suçlanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk de bulunuyor.
Akın Öztürk, Fethullah Gülen’in “Hava Kuvvetleri imamı” olduğu iddia edilen ilahiyatçı Adil Öksüz ve onun ekip arkadaşı Kemal Batmaz’dan talimat almakla suçlanıyor.
Batmaz dün hâkim karşısındaydı. Ama onunla benzer şekilde 16 Temmuz sabaha karşı Akıncı üssü etrafında yakalanıp sonra serbest bırakılan Adil Öksüz yoktu; onu serbest bırakanlar hakkında “Fethullahçı Terör Örgütü- FETÖ üyesi olmak” suçlamasıyla ayrı bir soruşturma yürütülüyor.
Bir numaralı sanık Fethullah Gülen, malum ABD’de yaşamaya devam ediyor; hükümetin bütün çabalarına karşın da iadesi, hatta orada yasal işlem yapılması yönünde henüz bir işaret yok.
O gece Meclis’i bombalara karşın terk etmeyen, hatta koşup giden milletvekilleri vardı. AK Parti ve CHP’li milletvekilleri dün mahkemedeydi ve davaya “mağdur” sıfatıyla müdahil olmak için başvurdular.
İlerleyen saatlerde önce Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da mağdur sıfatıyla davaya müdahil olacakları duyuruldu.
Erdoğan darbe girişimi ardından “Rabbim ve milletim bizi affetsin” sözleriyle Fethullah Gülen’in gizli örgütlenmesinin devlet kademelerini nasıl sardığını görmekte geciktiğini, aldatıldıklarını söylemişti. Bunun nedeni belki de “Aynı kıbleye sahip olunduğu” var sayımıydı. Aslında Gülen AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından aralarının bozulmaya başladığı 2012 yılına dek Erdoğan’ın en yakın destekçileri arasındaydı. Bunun ciddi bir yanılsama olduğu 15 Temmuz 2016’da çok acı bir şekilde görüldü.
15 Temmuz darbe girişimiyle de, Türkiye’nin çok çektiği asker ve sivil darbeci zihniyetle de hesaplaşmak için bu davalar önemli birer fırsat.
Ancak bu hesaplaşmanın en iyi yolu aslında bağımsız mahkemelerin adalet dağıtmasına izin verecek siyasi iklimi ve milletin mahkemelerin gerçekten adalet dağıttığına inanmasını sağlamak.
Ne yazık ki hâlihazırdaki durum bu değil. Hatta AK Parti tabanın dörtte üçünün mahkemelerin adalet dağıttığına tam olarak inanmadığı, hem de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü sırasında yapılan bir araştırmada anlaşılmış, bu basına yansımıştı.
Demokratik işleyişi darbeler yoluyla ortadan kaldırmak isteyenlerle hesaplaşmanın, mücadele etmenin en iyi yolu, demokratik hakları kısıtlamaktan değil, demokratik hakları güçlendirmekten geçer. Çoğulcu demokrasileri güçlendirmenin en iyi yoluysa serbest seçimler ve güçler ayrılığı kadar, özgür basın ve bağımsız yargının varlığıdır.
Darbelerle hesaplaşıp, bir daha meydan vermemenin en iyi yolu daha adil işleyen mahkemeler, özgür basın ve demokrasinin bütün kurumlarıyla iyi işlediği bir siyasi atmosferdir.
Paylaş