Paylaş
Evet! Hem de fazlasıyla. Rakamları ortaya döküp de bakın ne kadar da zengin, nasıl da müreffeh bir toplum demek beni de sıkar, sizi de ama değinmek istediğim hadise elbette başka. Parayla, pulla ilgisi olmayan bir doğa kültüründen söz etmek istiyorum. Yeşile, doğaya duyulan saygı ve elbette ki sevgiden. Ağacı çocuğu gibi gören, doğaya gözü gibi bakan bir anlayıştan bahis açıyorum. Son İsviçre gezimde İnterlake ve Zug mekanlarını dolaştım. İnterlaken tam bir cennet. Bern Kantonu içinde. Doğa sporlarının, ağırlıklı olarak da yamaç paraşütünün yapıldığı şahane ötesi bir kasaba. Thun ve Brienz gölleri arasına kurulmuş içinden nehir geçen büyülü bir yerleşim yeri. Neredeyse tüm Avrupa’ya yayılmış Hapimag Oteli buranın en büyük ve en keyifli otellerinden. Eğer yolunuz düşerse tavsiye ederim. Bilen bilir, Türkiye’deki temsilcisi ise Bodrum, Yalıçiftlik’e konumlanmış Sea Garden Resort Hotel.
Aynı doğa Karadeniz’de de var ama…
İnterlaken de baharın da tadı bir başka tabii. Bu aralar Uzakdoğulu ve Hint – Pakistanlı turistlerin hayli yoğunlukta olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yöre tam anlamıyla bizim Karadenizimiz’i andırıyor. Yüksek yüksek dağlar arasında boylu boyunca uzanan vadiler, yaylalarımızı andıran yaylalar, pek tabii ki düzenli, nizamlı, intizamlı yapılmış yayla ya da dağ evleri. Hiçbirine yollarla, asfalt yollarla ulaşamıyorsunuz. Beton, asfalt kültürü yok burada. Burada dağ ve tepelere çekişli tren ya da teleferik sistemiyle ulaşıyorsunuz. 1322 metre yükseklikteki, kartal yuvası Harderklum’a füniküler sistemiyle çıkıp da çevreye şöyle bir baktığınız zaman ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Yeşilin içine gömülmüş doğayla uyumlu evler, Ayder Yaylası’yla aynı doğaya sahip ama bizdekinin aksine yeşile son derece saygılı bir yapılaşma, Uzungöl’ün tıpkısının aynısı olup da kıymeti bilinen, doğaya ihanet edilmiş bir mimari… Elindekini daha da güzelleştirme çabasıyla zıtlaşmayan, eğri büğrü yapıları güzelim doğanın orta yerine dikmeyen, estetik yoksunluğuyla alakası olmayan bir kültür ve ahlak zenginliği içinde kurulmuş köyler, kasabalar. İşte bunun için diyorum, bu yeşile saygı kültürünün dinle, imanla, parayla, pulla, zenginlikle alakası yok. Olmayacak da. Birazcık doğaya sahip çıkma dersi alsak iyi olacak bence. Yoksa elimizdeki cennet giderek çoraklaşıp, betonlaşıp, asfaltlaşacak.
Tatil için yazlığa, kışlığa gerek yok!
Yukarıda bahsettiğim İnterlake’in yanı sıra İsviçre’nin en ilgi çeken kantonu Zug da hayli güzel ve estetik bir yerleşim yeri. Buranın diğer kantonlardan farkı, bir çok dünya çapında şirketin yönetim yerinin burada olması. Nedeni, vergi oranlarının bu kantonda çok düşük olması. Hatta vergi cennetinin ötesi denebilir. Bu nedenledir ki İsviçre’nin orta kuzey kesimindeki bu kanton hayli zengin. Gölün kenarına kurulmuş bu kente gitme nedenim sadece dünyaca ünlü zuger kirsh tatlısının tadına bakmak değil elbette. Yine dünyaca ünlü resort zinciri Hapimag’in merkezini ziyaret. Son teknolojiyle bezeli, modern iç mimariyle yapılmış genel merkez 36 milyon Frank’a mal olmuş. CEO Hassan Kadbi’nin aktardığına göre, tatil köyü veya evine sahip olamayanlara, Avrupa’nın çeşitli destinasyonlarında, makul fiyatlarla “kendilerine ait mekanlarda” tatil yapma fırsatı sunulması üzerine bir fikir geliştirmiş kurucular. Ve bu fikir inanılmaz tutmuş.
Öyle ki Hapimag, bugün dünyanın en önemli tatil köyü ve otel yatırımcıları arasında yer alıyor. Amerika, Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarında 17’den fazla ülkede 60 tesisi ile faaliyetlerine devam ediyor. Kuruluş, 1994 yılında sadece Türkiye için konseptinin dışına çıkarak Bodrum’un cennet köşesi Gökova körfezinde 200 dönüm arazi üzerinde Hapimag Sea Garden Bodrum Oteli kuruldu. Burası mavi bayraklı üç koya sahip bir konumda yer alıyor.
Bodrum’a direkt uçuş şart!
Uzun yıllar Bodrum’daki otelde yöneticilik yaptıktan sonra CEO olarak atanan Lübnan’lı Hassan Kadbi genç yaşına rağmen oldukça tecrübeli. Türk Turizmi için yaptığı tespitler de son derece önemli. Memleketimiz için; aynı anda hem kayak yapılabilen, hem denize girilebilen, hem de 4 bin yılın üzerinde çok önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan ve doğal güzellikleriyle büyüleyebilen dünyada başka ülke yok diyor Sayın Kadbi. Haksız da değil açıkçası. Hapimag Sea Garden Bodrum Genel Müdürü Kerem Demirkol da, Hassan Bey’le aynı görüşte. Turizm geliri arttıkça ülke ekonomisi kalkınıyor. Mesela sadece Bodrum’daki bu tesiste yazın 500, kışın ise 200 kişi istihdam ediliyor. 2017 ‘de yılında 220 bin geceleme olmuş. Bu yıl bu rakamın çok daha fazla olacağı görüşünde Demirkol. Burada ki en önemli unsur Avrupa’nın çeşitli lokasyonlarından Bodrum’a direkt uçuşların gerçekleşmesi. Şayet Bodrum’ a direkt uçulursa işte o zaman bu yarımadayı, dolayısıyla Türk Turizmi’ni, dolayısıyla Türk Ekonomisi’ni kimse tutamaz. İşte o zaman gerçekten kıskanılacak duruma geliriz ki, bu memleket bunu hakkediyor.
Paylaş