Öcalan İmralı'dan çıkarılabilir!

Son günlerde yapılan açıklamalar çözüm sürecinde artık devletin PKK sorunu için İmralı'da Öcalan'la karşılıklı heyetler halinde 'Müzakere' edeceğini gösteriyor. Bu gelişme aslında Oslo sürecinden bu yana yürütülen stratejinin bir sonucu. Hatta Öcalan İmralı'dan çıkarılabilir. Neden mi? Okuyalım.

Haberin Devamı

Halkların Demokratik Partisi-HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 20 Kasım 2014 Perşembe günü yaptığı açıklamada “Çözüm sürecinde ‘müzakere’ aşamasının heyetler arasında gerçekleşeceğini” söyledi. Ayrıca müzakerelerin, İmralı’da ‘Abdullah Öcalan, Devlet heyeti, HDP İmralı heyeti ve Tanıklık heyeti’ olarak da nitelendirilebilecek ‘İzleme Kurulu’nun katılımıyla 20-30 kişilik geniş ve kapsamlı bir heyetin aynı anda oturacağı bir masada yürütüleceğini, ilk aşamada Kandil’in masada olmayacağını da belirtti. Açıklamadaki ‘İlk aşamada Kandil olmayacak’ cümlesinden, müzakerelerin daha sonraki aşamalarında Kandil’den bir heyetin katılacağı anlaşılıyor.

HAKAN FİDAN VE ÖCALAN

Demirtaş açıklamasında, son görüşmede Abdullah Öcalan heyetimize, “Ben bu tür ikili diyalogların fayda getirmeyeceğini düşünüyorum. Siz de gidip geliyorsunuz, bunlar faydasız değil. Ama bir sonraki görüşmeye üçünüz (Pervin Buldan, İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder) çıkıp gelirseniz bunun hiçbir faydası yok. Bu şekilde gelmeseniz de olur. Genişletilmiş heyet olarak gelinmesinde ısrarcıdır... İmralı’ya bizim heyetimiz, izleme heyeti ve devlet heyeti hep beraber gidecekler. Hakan Fidan ile Abdullah Öcalan arasında konuşulan, mutabakata varılan konu şu: “Devlet heyeti gelecek, onlar da genişletilmiş heyetlerini oluşturacaklar; artık kim katılırsa, yasa gereği müsteşarlıklar vesaire, bizim heyetimiz olacak masada, Abdullah Öcalan olacak, bir de izleme kurulu; hepsi aynı masada, aynı anda oturacaklar. Taraflar birbirine yol haritalarını sunacaklar...”dedi.

Haberin Devamı

Evet… Demirtaş’ın açıklamasının önemli kısımları böyleydi. Şimdi de “HDP heyeti genişletilmiş şekliyle 30 Kasım 2014 Pazar günü İmralı Adası’na giderek toplantı gerçekleştirecek” açıklaması geldi.

ZÜBEYİR AYDAR BUNLARI 2 YIL ÖNCE SÖYLEMİŞTİ

Demirtaş’ın bu açıklamalarını okuyunca, Oslo sürecine katılan PKK’nın etkili isimlerinden, Avrupa sorumlusu olarak kabul edilen Zübeyir Aydar’ın bana 2 yıl kadar önce yaptığı açıklamayı hatırladım. Zübeyir Aydar 1995'te kurulan 'Sürgündeki Kürt Parlamentosu' ile 1999'da kurulan 'Kürdistan Ulusal Kongresi-KNK oluşumlarında yer aldıktan sonra 2003'te Kongra-Gel Başkanlığına getirilen KCK yürütme Konseyi üyesi. O günlerde ‘İmralı süreci’ olarak adlandırılan ‘Çözüm Süreci’ konusunda Ocak 2013’te Aydar’la Brüksel’de yaptığım görüşmenin üzerinden tam 23 ay geçti. Madem artık her şey açık açık konuşulup yazılıyor o günlere dönelim ve Zübeyir Aydar’ın bana verdiği özel röportajda söylediklerinin önemli bölümlerini hatırlayalım. Zübeyr Aydar’ın açıklamaları ise şöyle:

Haberin Devamı

ÇÖZÜM SÜRECİ: ÖNCE BARIŞ KIŞI, SONRA ANADOLU BAHARI

Başlatılan süreci, hayati bir süreç olarak görüyoruz. Temennimiz gereklerinin yerine getirilerek sonuca gidilmesidir. Birbirimizi karşılıklı tahrik etmeyelim, alınganlık da yapmayalım. Biz bu barış sürecini önemsiyoruz. Başkan Apo nezdinde başlatılmış bu süreçte onun işin merkezine oturtulması hem isabetli hem de yerinde bir karardır. Eğer elimizi çabuk tutarsak, hükümet bu konuda gerçekten adım atmaya gelirse bu kışı barış kışına çeviririz, baharı da gerçekten bir Anadolu baharı olur. Yani kışı sakin geçiririz ve Anadolu baharı yaratırız. Bunu da barış süreci ile tamamlarız.

APO’NUNDA HEYETİNİ OLUŞTURMA İHTİYACI VAR

Haberin Devamı

Başkan Apo hepimizi temsil ediyor, bizim adımıza görüşme yapıyor, yapacak. Fakat 11 metrekare dört duvar arasından bir insanla görüşülüyor, o şartlarda deniyor ki “200 yıllık sorunu halledelim.” Peki, bunun için ne yapmak gerekir? Bu insanın önünü açmak gerekir, onun da danışmanlara ihtiyacı var. Onun da konuşmak istediği kişilerle görüşme ihtiyacı var. Onun da arkadaşları ile buluşma heyetini oluşturmaya ihtiyacı var. Tamam, işin başındayız doğru; ama gelecekte bunların sağlanması lazım.

KANDİL’DEN DE BİR HEYET OLMALI

Bir de şu var, Barış ve Demokrasi Partisi’nin rolü var. Bu süreçte rol alması da lazım; fakat yapabileceği şeyler var, yapamayacağı şeyler var. Diyelim ki İmralı’ya görüşmeye gittiler. Bunlar Türkiye siyaseti ile ilgili, Anayasa ile ilgili, bir sürü konularla ilgili her şeyi orada tartışabilirler. Ama “Kandil’de ne var?, Dağda kim nerede?, Durumu nedir?, Bu silahlı güçler ne oluyor?” dediği zaman hepsi susarlar, çünkü bilgileri yok. Bu bilgileri bu örgütün yönetiminden birileri verebilir. Yani Kandil’den bir değil birkaç kişi, bir heyet iki heyet gidip görüşebilir. Hatta günlerce orada kalabilir görüşmeler sürecinde Başkan Apo’ya danışmanlık yapabilir.

Haberin Devamı

ÖCALAN’IN İMRALI’DAN ÇIKARILABİLİR

Bu görüşmelerin yapılabilmesi için Apo oradan, İmralı’dan çıkarılabilir. Şimdi illa İmralı’da kalması şart mı? Devlet istediği yerde güvenliği sağlayabilir. Nitekim Oslo sürecinde gönderdiği mektupta, “Eğer benden rol istiyorsanız ben bu şartlarda daha fazla rol oynayamam, yani ancak bu kadar yapabilirim. Size yazı yazıp görüş belirtebilirim; ama bu işte benden rol almamı istiyorsanız bana imkân sağlamanız lazım. İmkân nedir? Bir sağlığım, iki güvenliğim, üç önümü açmanız. Yani ben istediğim kişi ile irtibat kurabilmeliyim, arkadaşlarımla görüşebilmeliyim. Bana bu imkân sağlanmalı” diye yazdı.

SÜREÇTEN BÖLGE BARIŞI ÇIKARMAK İSTİYORUZ

Haberin Devamı

Biz örgüt olarak bunu söylüyoruz. Arkadaşlarıyla görüşmeden, kamuoyuyla görüşmeden, istediği danışman heyetiyle görüşmeden devletin “Sen şöyle bir çağrı yap” demesi haksız bir şeydir. Onun için bu sürece yönelik önerilerimiz var. Hükümete diyoruz ki bu işi geliştirelim. Biz hareket olarak bu süreçte samimiyiz. Bu süreçten bir Anadolu barışı, bir Mezopotamya barışı bir Ortadoğu barışı, bir bölge barışı çıkarmak istiyoruz.

IRAK PARÇALANMAYA DOĞRU GİDİYOR, SURİYE HA KEZA

Geçmişte at sırtında gidilen bu yerlere şimdi kültür olarak, dostluk olarak gideceksin; ekonomi olarak, demokratik bir zihniyet olarak gideceksin. O zaman Ortadoğu’daki sorunlar daha rahat çözülür. Kürt sorunun çözüldüğünü düşünün. Irak’ın durumu şimdi belli değil. Parçalanmaya doğru gidiyor. Suriye ha keza... Şimdi Türkiye, enerji ihtiyacının çok fazlasını Kürdistan bölgesinden karşılayabilir. Ama siz kendi içinizdeki Kürt’le kavgalıysanız, Irak’taki Kürt’le istediğiniz kadar dost olun, bu dostluğun altında her zaman patlayacak bir dinamit vardır.

LOZAN SINIRLARI MİSAK-I MİLLİ SINIRLARI DEĞİL

Misak-ı Millî’nin içerisinde Musul vilayeti vardır. Yani bütün o Irak Kürdistanı bölgesi vardır, Suriye Kürt bölgesi vardır. Ama bunlar şimdi terkedilmiş. Lozan sınırları, Misak-ı Millî sınırları değil. 1918’deki İstanbul Meclis-i Mebusan’da edilen yeminin içinde diyor ki; “Türkiye’nin sınırı Kürt ve Arap çoğunluğun sınırıdır.” Musul’un 1926’da nasıl İngiltere’ye bırakıldığı ortada... Yani şimdi bu anlamda ‘ordularla gidilsin’ demiyorum. Bunu kültürel, ekonomik alışverişle, o sınırları artık ölüm sınırı yapmaktan vazgeçelim. Dostluk sınırı olsun. Biz o bölgeye bunu götürelim. Bu Kürtler için, Araplar için, Türkmenler için, her inançtan herkese oradaki Hristiyan Süryaniler, Keldani’ler için böyle… Yani bunu sağlayabilelim.

Eveeet…

Hal böyle olunca dönem dönem yapılan açıklamalar, heyet ziyaretleri, ‘müzakere’ sırasında Öcalan’a eşlik edecek heyet, karşısında oturacak olan devlet heyeti açıklamaları, sizde de önceden hazırlanmış bir planın uygulamaya konulduğu hissini uyandırmıyor mu? Eğer öyleyse Zübeyir Aydar’ın 23 ay önceki açıklamalarının ışığında çözüm süreci müzakerelerinden sonra Öcalan’ın İmralı’dan çıkartılabileceğini varsayarsak haksız sayılmayız değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları