Mete Tamer Omur

Savranoğlu Grubu’ndan 47 milyon dolarlık yatırım

20 Haziran 2014

İZMİRLİ Savranoğlu Grubu, deri, otelcilik, inşaat ve zeytinyağı sektörlerinin ardından perakende alanında da yerini aldı. Yaklaşık 100 yıllık ticari geçmişi olan grup, perakende sektöründeki ilk yatırımını İzmirpark’la gerçekleştirdi. 30 Eylül’de açılması beklenen alışveriş merkezi için Savranoğlu Grubu, 47 milyon dolarlık yatırım yaptı.

Grup işletmeciliğini de yaptığı Best Western Hotel Konak’ta düzenlenen toplantıda bilgi veren ailenin üçüncü kuşak temsilcisi Abdullah Savranoğlu, her zaman ihtiyaçları karşılamaya yönelik yatırımlar yapmayı planladıklarını belirterek, şöyle devam etti:

Alışkanlıklar değişti

“İzmirpark; Hatay, Şirinyer, Karabağlar ve Konak’ın kavşak noktasında İzmirlilerin yeni buluşma adresi olacak. ‘Misafirliğe Bekleriz’ sloganıyla açılışımızı sonbaharda yapmayı planlıyoruz. İzmirlilerin alışveriş alışkanlığının değiştiği bilinciyle İzmirpark’ı hayata geçiriyoruz. Alışveriş merkezi, zaman, mesafe, sunduğu içerik ve fiyat gibi pek çok konuda İzmirlilerin yaşamına avantaj getirecek. Yüksek yaşam standartlarında oluşturulan İzmirpark, çevresini geliştirecek, insanları eşitleyecek, bulunduğumuz bölgeye çağdaş ve modern yaşam tarzı ile alanları sunacak.”

İzmir’den sonra İstanbul

Yazının Devamını Oku

Bu kez yanlış doğruyu götürmedi BİR DEV YARATTI

16 Haziran 2014

HER şey baba Mehmet Behçet Can’ın 15 yaşında Malatya’dan İzmir’e gelmesiyle başlar. Tabii o da tesadüfen olur. Çünkü, İstanbul treni yerine yanlışlıkla İzmir trenine biner. İzmir’e geldiği ilk gün Kestelli’de uyuyakaldığı bir dükkanın sahibi onu işe alır. Burada tereyağı yapımını öğrenir. Beş yıl sonra İkiçeşmelik’te bir handa kendi yerini açar. Türkiye’de o yıllarda ham kremadan ticari tereyağı üretip, yağlı yaldızlı kağıdı paketlemede kullanan ilk firma olur. 14 yaşında babasının yanında tereyağı yapmaya başlayan Aybey Can ise asker dönüşü direksiyona geçtiği markanın önce ulusal çapta bilinirliğini artırır, sonra da yurt dışına taşır. Babasından devraldığı markayı bugün sektörünün önemli bir aktörü konumuna getiren Aybey Can’ın son bombası ise Selçuk Belevi’de 27 milyon liralık yatırımla kurduğu yeni tesisi. Tereyağının yanında reçel, fındık ezmesi, eritme peynir, pekmez, tahin ve helva gibi ürünler üreten Aybey Can, şimdi de imalatını 10 kat artırdığı yeni fabrikasında süt, meyve suyu, zeytin ve zeytinyağı ile et ürünlerini portföyüne eklemeyi planlıyor. İhracat pazarlarına da ağırlık verecek olan Aybey Can, Türkiye’deki zincir marketlerde de yerini almayı hedefliyor.

İlk üretim bir handa

Can Tereyağları’nın ikinci kuşak temsilcisi, yönetim kurulu başkanı Aybey Can’la markanın dünü, bugünü ve yarınını konuştuk. İlk günden bu yana sektörde hep ilkleri gerçekleştirdiklerini anlatan Aybey Can, kuruluşla ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Can Tereyağları, 1930’da rahmetli babam Mehmet Behçet Can tarafından kuruldu. Babam tereyağı işini de İzmir’e geldiğinde yanında çalıştığı Yahudi bir işadamından öğrenmiş. Beş yıllık çalışmanın ardından kendi işini kurmaya karar vermiş. İlk üretime İkiçeşmelik’teki bir handa başladık. Günde 300 ile 500 kilo arasında değişen tereyağı üretiyorduk.”

Margarin yoksa tereyağı

Tereyağı konusunda çok iddialı olan Aybey Can, 14 yaşında yaz tatillerinde üretime girer ve bu konuda usta olur. “Türkiye’deki en iyi tereyağını ben yapıyorum” diyerek iddiasını ortaya koyan Aybey Can, askere gidinceye kadar üretimde çalışır. Aybey Can, öykünün devamını şöyle anlattı:

Yazının Devamını Oku

Dayanıksız konutun çözümü kentsel dönüşümde saklı

12 Haziran 2014

EGE’nin, İzmir’in uzun süredir gündeminde olan bir konu da ‘Kentsel Dönüşüm’... Ama şu ana kadar çok da istenen sonuç olmadı. Yerel seçimlerin ardından bir hareket yaşanması bekleniyor. Tabi hızlı hareket edilmezse yakın zamanda modern gecekondularla karşılaşmamız içten bile değil.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilk yetkili kuruluşlarından Tektaş Kentsel Dönüşüm’ün yönetim kurulu başkanı Hakan Çatalkaya da İzmir’deki depreme dayanıksız konutlara dikkat çekerek, çözüm olarak kentsel dönüşümü gösteriyor. İzmir’de depreme dayanıksız 500 bin binanın bulunduğuna dikkat çeken Çatalkaya, şu bilgileri paylaştı:

3 bin bina yararlandı

“İzmir gerek deprem riskli bina sayısı, gerekse nüfus yoğunluğu ve ekonomiye katkı bakımından Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden. İzmir’de olası bir depremde hasar görmesi öngörülen 500 bin bina var. Bu binaların güvenli olarak yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Bu da kentsel dönüşümden geçiyor. 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm kanunu Mayıs 2012’de yürürlüğe girdi. İzmir’de vatandaş talebi ile bu kanundan 3 bin bina yararlandı. Şehirde talep her geçen gün artıyor. Kentsel Dönüşüm Kanunu ile vatandaşlar bürokrasiyi beklemeden kendi binalarını yeniden inşa edebiliyor.”
Vatandaşların kentsel dönüşümün tüm süreçlerinde tek elden, kendilerinin bu süreci takip edebildiğini belirten Hakan Çatalkaya, “1 Haziran 2014’te yürürlüğe girmesi beklenen yeni imar kanunu 1 Ocak 2016’ya ertelendi. Kentsel dönüşümden yararlanmak isteyen vatandaşların bunu gözardı etmemesi gerekiyor” dedi.

****

Yazının Devamını Oku

Suya sırtlarını dönmüşlerdi ama sonra her şey değişti

9 Haziran 2014

70’Lİ yılların başları. Denizlili Ali Yağlı ve Ceyhan Saldanlı, üniversite için İstanbul’a gider. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Fakültesi’nde yolları kesişir. Tanıştıkları ilk günden itibaren de üretim odaklı düşler kurmaya başlarlar. Siyah beyaz fotoğrafın çekildiği Beşiktaş Sahili’nde saatlerce gelecekte yapmayı düşündükleri işleri planlarlar. 1976’da para biriktirmek için ticarete atılırlar. Birçok kişinin tekstile yatırım yaptığı ortamda onlar 1980’de emaye bobin teli üreten Elsan’ı kurar. Yatırıma arar vermeyen Yağlı ve Saldanlı, 1985’te de mermer sektörüne adım atıp Tümaş’ı kurar. Yıl 1995’i gösterdiğinde de bir zamanlar sırtlarını dönüp poz verdikleri suyu keşfederler. Kurdukları Bereket Enerji’yle ‘Su akar, Türk bakar’ sözünün aksine Türkiye’nin ilk özel sektör hidroelektrik santralini (HES) Denizli’de kurarlar. Ve iki girişimci, bugün 18’i HES, 1’i jeotermal, 1’i de rüzgar olmak üzeren 20 santralde elektrik üretiyor. 500 megawatt gücündeki santrallere bu yıl 3 daha eklenecek. 2015 sonunda üretilen elektrik enerjisi bin 500 megawatta çıkacak. Bir yandan elektrik, bir yandan mermer ve bobin teli üreten grup, öte yandan da Aydem ile Aydın, Denizli, Muğla, Manisa ve İzmir’in elektriğini dağıtıyor. Enerji sektöründe önemli bir aktör haline gelen iki ortak, Nijerya’da elektrik dağıtım işine de girdi. Grubun hedefi, farklı ülkelerde de elektrik üretmek... Ayrıca, güneş santrallerinin yanında güneş paneli üretmeye hazırlanıyorlar.
Denizli’nin en hızlı girişimcilerinden Bereket Grup’un kurucularından ve yönetim kurulu başkan yardımcısı Ali Yağlı ile 1971’de Ceyhan Saldanlı’yla başlayan arkadaşlığın yatırıma dönüş öyküsünü konuştuk. O anlattı, biz yazdık.


Üretim maliyete takıldı

Yazının Devamını Oku

İnşaat yapmak da, satmak da kolay zor olan arsa

5 Haziran 2014

İZMİR’de inşaat sektörünün en önemli sorunlarının başında arsa sıkıntısı geliyor. İzmirli müteahhitler inşaat yapacak yer bulmakta zorlanıyor. Var olan arazilerin de çoğu çoklu hisseye sahip. B&H Yapı da, ‘İnşaat yapmak da, satmakta kolay, zor olan arsa bulmak’ diyenlerden...

İzmirli iki inşaat mühendisinin 2010’da güçlerini birleştirmesiyle kurulan B&H Yapı, Karşıyaka Mavişehir’de şu anda inşaatı devam eden yaklaşık 2 bin 500 metrekarelik arsa için tam 3 yıl mücadele vermiş. Burada 35 hisse sahibinin olduğunu anlatan ortaklardan Hasan Kaya ve Bayram Kılıçoğlu ile kentteki arsa sorunu ve yeni projelerini konuştuk.
İlk sözü alan Kaya, İzmir gayrimenkul sektörünün hareketlenmesiyle birlikte güçbirliğinin gerekliliğini görerek, Kılıçoğlu’yla ortak hareket etme kararı aldıklarını belirterek, şöyle devam etti:

Bütün enerji arsaya

“Bayram Kılıçoğlu 30, ben 25 yıldır inşaat sektörünün içindeyim. 2010’da ortaklığımız gerçekleşti. Ama iki sene boyunca tek odak noktamız arsa oldu. Müteahhitlik artık inşaat yapmak ya da satmak değil, arsa bulmak. Biz iki yıl çivi çakmadan arsa bulmak için mücadele verdik. Şu anda yapımı devam eden ve 49 dairenin yer aldığı Mavişehir Siena’nın yükseldiği arsa 2 bin 500 metrekare. Burada 100 metrekarelik arsalar vardı. Bunları alarak bu projenin zeminini hazırladık. Şu anda Karşıyaka Örnekköy’de bir projemiz var. Orada da yine arsaları birleştirme süratiyle çalışma başlatacağız. 137 metrekarelik arsanın 37 hak sahibi bulunuyor. Bütün enerjimizi arsa bulmak alıyor.”

İTALYAN ESİNTİSİ

Yazının Devamını Oku

Yılmaz girişimci

1 Haziran 2014

BURHAN Yılmaz… Adıyamanlı nakliyeci bir babanın altı çocuğunun en büyüğüdür. Çocukluk yıllarında Adıyaman’da sakız satar. Ama bu macera uzun sürmez. Lise yıllarında hayallerini marketçilik süsler. 1978’de ailesini ikna ederek İzmir’e göç eden Burhan Yılmaz, babasının kamyonunu satarak edinilen sermayeyle hayalini kurduğu Yıldız Şarküteri’yi açar. Bir süre sonra babasıyla yollarını ayıran Burhan Yılmaz’ın asıl yıldızı 1990’da Alsancak Gül Sokak’ta açtığı ‘Polonezköy Şarküteri’yle parlar. 2000’de perakendeden çıkıp toptancılığa başlayan Yılmaz, üç yıl sonra da Polonezköy ve Polonez’in et ve et ürünleri dışındaki markaları satın larak çıtayı iyice yukarı taşır. Bugün süt ürünleri ve zeytini Polonezköy ve Egeden markasıyla birçok zincir mağaza aracılığıyla tüketiciyle buluşturan Yılmaz’ın gündeminde yeni bir tesis var. İnşaatı süren ve 10 milyon dolar yatırım tutarı olan Aydın Germencik’teki tesisin bir yılda faaliyete geçirmesi bekleniyor. Yılmaz, bu yatırımla üç yıl içinde günde 400 ton süt işleyerek, ‘Devler Ligi’nde ben de varım’ demek için gün sayıyor. Burhan Yılmaz’ın bir hedefi de pizza ya da şarküteri zinciri kurmak. Çalışmaktan, üretmekten ve yatırımdan yılmayan Polonezköy Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Yılmaz ile iş hayatına adım atma sürecini, şirketi ve hedeflerini konuştuk.

Nakliyecilikten şarküteriye

Lise 2’ye kadar Adıyaman’da yaşayan, 1978’de dayılarının da etkisiyle İzmir’e ailesiyle göç eden Burhan Yılmaz, o dönemi şöyle özetliyor:
“Daha iyi koşullarda bir yaşam adına İzmir’e gelmiştik. Ama tablo pek de istediğimiz gibi olmadı. Sıkıntılı yıllardı. Öyle ki Balçova’dan Üçkuyular’daki İnönü Lisesi’ne gitmek için otobüse verecek param yoktu. Ben de yayan gidip geliyordum. Ailede bir tek babam çalışıyordu. Kamyonuyla nakliyecilik yapıyordu. Babam, bir gün bana, ‘Gevrek tepsisi alsam satar mısın?’ diye sordu. ‘Nasıl yaparım, nasıl satarım’ diye başladım kara kara düşünmeye. Geçmişte Adıyaman’da sakız satmıştım ama pek istediğim gibi sonuçlanmamıştı. O dönemde ‘simit satmanın dışında ne yaparım’ diye düşünmeye başladı. Hayallerimde marketçilik vardı. O süreçte babam da nakliyecilikten umudu kesip yeni arayışlara girdi. Tesadüfen karşımıza satılık bir şarküteri çıktı. Babam kamyonun satıp sermaye yaptı ve o dükkanı aldı.”
Yıldız Şarküteri ile hizmet vermeye başladıklarını anlatan Burhan Yılmaz, önce okuldan arta kalan zamanlarında daha sonra ise liseyi bitirince düzenli olarak şarküteride çalışmaya başlar. Nevzat Özgörkey, Selçuk Yaşar, Mazhar Zorlu, İstemi Gürel’in de aralarından yer aldığı İzmir’in birçok ünlü siması müşterisi olur.

Sermayesi ‘Kartal’ı oldu

Yazının Devamını Oku

Güçbirliği zamanı

30 Mayıs 2014

BÜYÜK balığın küçük balığı yediği devir kapandı artık. Şimdi hızlı olan bir adım öne geçiyor. Son yıllarda gayrimenkulde yaşanan atılımla birlikte kent dışından büyük gruplar yavaş yavaş rotalarını İzmir’e çevirmeye başladı. İzmirli firmalar da büyüklere karşı rekabet etmek adına şimdiden güçbirliği yapmaya başladı. Bu firmalardan biri de, yaklaşık 30 yıldır İzmir’in çeşitli ilçelerinde bin 200’ün üzerinde konut üreten Hak İnşaat...
Hak İnşaat’ın ortaklarından Kamil Bilgili, özellikle İstanbul’dan gelecek firmalara karşı 2 yıl önce üç firmanın bir araya gelmesiyle konsorsiyum kurduklarını belirtti. Bilgili, “Bizim dışımızda Meba Port ve Ramsa Yapı bu yapının birer parçası. Yükü ve riski paylaşıyoruz. İlerleyen süreçte İstanbul’dan buraya gelecek firmalara karşı güçbirliği yaptık. Şu ana kadar da güzel sonuçlar aldık. Şimdi bunu bir adım daha öteye taşmak istiyoruz. Sonuçta büyüklere karşı gücümüzü birleştirerek rekabet edeceğiz” dedi.

Yeni projeler yolda

Üçlü konsorsiyumun İzmir’de şu anda devam eden projeleri ve gelecek planları hakkında da bilgi veren Kamil Bilgili, şöyle devam etti: “Şu anda Bornova’da tamamlanmak üzere olan 108 dairelik bir projemiz var. Yakında burada yaşam başlayacak. Ayrıca, Çambdibi-1 tamamlanmak üzere olan bir diğer projemiz. Burada da 102 daire yer alıyor. Bu projenin hemen yanında birkaç ay içinde hayata geçirmeyi planladığımız Çambdibi-2 var. Burada da 180 daire bulunacak. Ayrıca, Buca’da yapımına başladığımız, 88 konutluk Kent Buca projemiz bulunuyor. Oldukça geniş, XL denilen 3+1 daireler yer alıyor. Geçmişte apartman inşaat ediyorduk ama artık site tarzı evler yapıyoruz. Çünkü talep bu yönde. Urla Sefa Köy ile Çeşme Boyalık’ta da proje çalışmalarımız bulunuyor.”

KUZEY IRAK’A MALİKANE

Yazının Devamını Oku

‘Çimden para mı kazanılır’ dediler, o her yere ‘Çim Ser’di

25 Mayıs 2014

HER zaman ilkleri yapmak gibi bir hedefle yola çıktı. Ege’nin bereketli topraklarından çıkan kestaneyi, kirazı ilk kez o ihraç etti. Yıl 1989’u gösterdiğinde ise Amerikalı ünlü golf sahası yapımcısı şirketle tanıştı. Onlarla Kemalpaşa’da golf sahasının çimlerini yapmak için çalıştı. Ama çeşitli nedenlerle bu yatırım hayata geçmedi. Ziraat mühendisi olan Asil Tapıcı da buradan kazandığı deneyimle herkesin domates, salatalık ya da buğday ektiği Ödemiş’in tarlalarında çim üretmeye karar verdi. ‘Bu işten para mı kazanılır?’ eleştirilerine kulağını tıkayan, Çimser’in kurucusu Tapıcı, kiralık 40 dekarlık araziyle başladığı çim üretiminden bugün sektörün en önemli oyuncularından biri oldu. Birçok futbol sahası, golf alanı ile turizm, rekreasyon ve peyzaj uygulamalarının altında ‘Çimser’ imzası bulunuyor. En son İzmir Kordon’u çimle kaplayan Çimser’in hedefleri büyük. Türkiye’de yapılması planlanan statların zemininde yer alırken, bir yandan da Katar 2022 Dünya Kupası’nda adını çimlere yazdırmak isteyen firma, yurt içinde ve dışında yeni üretim tesisleri kurmak istiyor.

Dağdaki kestaneyi yurt dışına taşıdı

Çimser Çim Üretim A.Ş.’nin 1991’de Türkiye’nin ilk çim üretim firması olarak İzmir Ödemiş yakınlarında faaliyete geçtiğini anlatan Asil Tapıcı ile firmanın kuruluş öyküsünü, sektörü ve gelecek hedeflerini konuştuk.
Ziraat mühendisi olan Tapıcı, 1969’da asker dönüşü Zirai Donatım Kurumu’nda 6-7 yıl görev yaptıktan sonra devletle bağına son vererek eline çantasını alıp ticarete atılır. İhracata varana kadar bir süreç yaşayan Asil Tapıcı, şunları söyledi:

“Zirai alanda kurduğum şirketle 1984’te ihracat yapıyordum. Dağdaki kestaneyi toplayıp ihraç ediyordum. Aynı şekilde kirazı da. Bu iki ürünü ilk ihraç edenlerdenim. 1989’da ise tesadüfen Kemalpaşa’ya golf tesisi kuracak Amerikalı şirketle tanıştım, birlikte çalışmaya başladık. Çim kısmıyla ilgili özellikle. Proje aşamasında Amerikalılar gitti, Japonlar geldi. Ama Japonya’da çıkan ekonomik kriz nedeniyle bu yatırımlar askıya alındı. 100 milyon dolarlık bir yatırımdı. Bu süreçte bizde çim üretme fikri doğdu. Önemli bir deneyim kazanmıştık. Ortada bir emek vardı. Yabancı şirkete tanıştığım Neville Coleman ile Küçük Menderes’in uzantısı Ödemiş dolaylarından 40 dekarlık bir yer kiralayarak çim üretimine başladık.”

‘Bu iş tutmaz’ dediler ama

Yazının Devamını Oku