Mete Tamer Omur

Bu da bizim Maldivler

26 Eylül 2015

AMAÇ ilk başta, sanayiciliğin stresli yapısından birkaç gün de olsa uzak kalmaktır. Bunun için sanayici Yüksel Dartar da 1973’te Kalem Adası’nı satın alır, hem gelecek kuşaklara bir yapı, hem misafirlerini ağırlayabileceği farklı durak, hem de İstanbul’daki yoğun iş temposundan bir kaçış noktası inşa eder. Yüksel Dartar’ın vefatının ardından da çocuklukları bu adada geçen ikinci kuşak temsilcisi çocuklar, Kalem Adası’nın imkanlarından herkesin yararlanması yönünde karar alır. Ve 2007’de de 6 kardeşin en büyüğü İhsan Dartar’ın öncülüğünde kurulan Oliviera Resort ile aile, turizm sektörüne adım atar. İhsan Dartar, kardeşlerinden aldığı güç ve destekle bugün Türkiye’de tek ve dünyada sayılı denebilecek özel ada oteli konseptini hayata geçirmiş. Vahşi bir yapılaşma yerine doğayla iç içe bir tesis yaratan İhsan Dartar’ın gündeminde ekolojik turizm misyonuyla oluşturulan Oliviera Resort’u aynı mantıkla zincir yapmak var. Ayrıca, farklı bir konseptle de İzmir’de şehir otelciliği var…

Dün savaş vardı bugün ise

Kalem Adası... Nam-ı diğer Türkiye’nin Maldivleri... Antik Çağ’da en büyük deniz savaşına tanıklık eden yer. Dikili-Denizköy arasında Antik dönemde ‘ışık saçan’ anlamına gelen Anginnsai Adaları’ndan Kalem Adası’nın dünden bugüne geçirdiği süreç ile Oliviera Resort’un gelecek planlarını İhsan Dartar’dan dinledik. Kalem Adası’nın 1973’te babası merhum Yüksel Dartar tarafından satın alındığını söyleyerek söze başlayan İhsan Dartar, şöyle devam etti:
“Babam burayı yazlık bahçesi gibi önce yeşillendirdi, sonra da bitki örtüsüyle kapladı. Adayı alırken aslında birçok amacı vardı. Hem gelecek kuşaklar için bir yer, hem misafirlerini ağırlayacağı bir mekan, hem de İstanbul’daki yoğun iş temposu ile stresli iş hayatının etkisini burada minimize etmekti. Bir kaçış noktasıydı aslında. Yapılaşmada da tamamen kendi görgüsünü yansıttı. Mimar ya da peyzajcı girmedi. Biz de hem okul yıllarında, hem de ticarete atıldığımız dönemlerdeki tatillerde soluğu burada alıyorduk. Babamız buranın ruhunu bize de aşılıyordu. 2000’de babam vefat etti. Biz de onun vefatının ardından Ada’yı herkesin kullanımına açık hale getirme kararı aldık. Bunu yaparken milli bir ruhla hareket ettik. Çünkü merhum babam Kalem Adası’nın karşısında bulunan Midili’de ışıkları gördüğünde, ‘bir gün bizim de ışığımız yanacak’ derdi. Biz onun bu isteğini tesisleşerek hayata geçirdik. 2007’de tamamen doğayla uyumlu, 30 oda ile Oliviera Resort’u kurduk. Şimdi Kalem Adası’ndan da çok güçlü bir ışık yükseliyor.”

BİR DÖNEME DAMGASINI VURDU

Babası merhum Yüksel Dartar’ın bir döneme damgasını vuran Gülüm Süt’ün kurucusu olduğunu söyleyen İhsan Dartar, “Bu marka 80’lerde Balkanlar’ın en büyük süt fabrikasıydı. İtalya’dan alınan bir model ile kurulmuştu. Hayvancılığı ön planda tutmak ve köylüyü köyünde kalkındırarak göçü önlemeyi amaçlayan bir projeydi. O dönem ciddi başarılar sağlandı. 95’te bu macera bitti. Farklı işler yaptık. Ve bugün turizmin dışında Amerika’da başında kardeşimin bulunduğu bir şirketimiz var” bilgisini verdi.
TEK OLMAK DEZAVANTAJ

Tesis sezonluk. Mayıs gibi açılıyor, 15 Ekim’de de kapanıyor. İhsan Dartar, otelin şu an 12 ay açık kalmasının mümkün olmadığını söylüyor. Dartar, bunun nedeni ise şöyle anlattı:

Yazının Devamını Oku

Olmazsa olmaz güvenlik ve otopark

20 Eylül 2015

DAHA düne kadar ‘Başımı sokacak bir evim olsun yeter’ sözünün yön verdiği gayrimenkul sektöründe devir değişti. Artık insanların konut ya da ofis alırken ilk baktıkları şey güvenlik ve otopark. Eğer bunlar yoksa o alışveriş başlamadan sonlanıyor. İşte bu kriter birçok inşaat firmasının da olmazsa olmazları arasında. 2010’da kurulan Atek Yapı da bu bilinçle projelerinin ana temelini oluşturanlardan...


Atek Yapı Gayrimenkul Geliştirme Koordinatörü Tolga Hikmet Duğles’le hem sektörün son durumunu, hem de gelecek planlarını konuştuk. İzmir’de yılın ilk 7 ayında 5 bine yakın konut satışının gerçekleştiğini anlatarak söze başlayan Duğles, satılan konutların yarıdan fazlasının yeni olduğuna dikkat çekerek, “İzmir’de bir talep var. Nüfus sürekli artıyor. Artan taleple birlikte insanların ihtiyaçları ve öncelikleri de değişti. Artık bir kompleks isteniyor. Burada da öncelik güvenlik ve otopark. Bunlardan sonra çeşitli sosyal donatılar geliyor. Şu anda bu 2 unsur kent merkezlerinde ancak yüksek yapılarda çözüm buluyor” diyerek hayata geçirdikleri projeleri bu unsur odağında yaptıklarını paylaştı.

2016 Mayıs’ta tamam

Gayrimenkul sektöründe ilk projelerini Buca’da yaptıklarını anlatan Tolga Duğles, “Onun tamamladık ve teslim ettik. Daha sonra Karşıyaka’da ortak bir yapı ile yeni projeye başladık. Orada da inşaat yüzde 95 tamamlandı. Oturanlar var. Satışlarımız yüzde 90 seviyesinde. Son projemiz ise Yeni Kent Merkezi’nde yapımı devam eden Atek Adress... Prestij projemiz. İş merkezi olarak projelendirilen ve 130 ofisin yer aldığı Atek Adress 28 katlı. Birçok ihtiyaca yanıt veren iş merkezinde 70 metrekareden 260 metrekareye değişen ölçülerde ofisler bulunuyor. Oldukça iyi bir lokasyona sahip. Şu anda yarısı satılmış durumda. 2016 Mayıs’ta tamamlamayı planlıyoruz. Temelden alanlar şu ana kadar yüzde 40 prim yaptı. Proje tamamlandığında bu yüzde 60’ı bulacak. Biz kazandığımız gibi müşterimiz de kazansın” diyerek yürüttükleri projeler hakkında bilgi verdi.

Yazının Devamını Oku

Adem’den Adimo’ya

19 Eylül 2015

BABA Atilla Tunçer, daha 11’inde aile bütçesine katkı için tezgahtar olarak iş hayatına adım atar. Yoğun bir mücadelenin ardından da 1972’de tuhafiye üzerine Kemeraltı’nda 12 metrekarelik dükkan açar. Zaman içinde birçok farklı tekstil ürünün satışını yapan Tunçer, 1980’de ise perakendeden toptan ticarete yönelir. Bayan kabanı satışının yanına, ikinci kuşağı da düşünerek yeni bir iş kolu olarak erkek giyimi ekler. Tekstildeki yılların birikimini 1996’da kurduğu MGM Tekstil’e aktaran Atilla Tunçer, kendisi gibi küçüklükten itibaren iş hayatının içinde olan çocuklarının dahil olmasıyla gücüne güç katar. 2000’li yılların başında emekli olan Tunçer, işi oğulları Mustafa ve Murat ile kızı Meltem Doğan’a devreder. İkinci kuşak da babalarından aldığı bayrağı daha yukarı taşımak adına İzmir’deki konfeksiyon firmalarının en ağır darbeyi yaşadığı 2001 krizinde boş durmayıp markalaşma atağı başlatır. Rotayı yurt dışına çeviren ikinci kuşak, bugün ‘Adimo’ ile özellikle Avrupalı damatları giydiren güçlü bir marka olmayı başarmış. Farkındalık yaratmayı misyon edinen ikinci kuşak, hem yeni pazarlar, hem de yeni kullanım alanları konusunda sıkı bir çalışma içinde.

İşin mimarı baba

MGM Tekstil A.Ş., yaklaşık 50 yıllık birikimin eseri... Ve bu eser Adimo ile 2010’da modanın kalbi Paris’te düzenlenen ‘Gelinlik Damatlık ve Abiye Fuarı’nda ‘En İyi Damatlık Ödülü’nü alarak başarısını tescillemiş. 2010’dan sonra iki kez daha bu ödülün sahibi olan MGM Tekstil’in kuruluş öyküsünü ve gelecek planlarını ikinci kuşak temsilcisi Mustafa Tunçer’den dinledik. MGM Tekstil’in mimarının baba Atilla Tunçer olduğunu anlatan Mustafa Tunçer, şöyle devam etti:
“Yugoslavya göçmeni olan dedemiz ilk başta Alaçatı’da tarım işiyle uğraşır. Daha sonra İzmir’e gelerek bir tütün deposunda işe girer. Tabii o yıllar yokluk yılları. Ve babam bu süreçte evin tek erkek çocuğu olarak aile bütçesine katkı için ilkokulun ardından 11 yaşında ev ekonomisine katkı adına çalışmaya başlar. Kemeraltı’nda tezgahtarlık, pazarlarda makara, iplik ile mahalle aralarında talebe göre tekstil ürünü satar. Babam Atilla Tunçer, bir yandan aile bütçesine katkı için çalışırken, bir yandan gelecek için sermaye biriktirir. Ve 1972’de Kemeraltı’nda 12 metrekarelik bir dükkanda tuhafiye işine başlar. Zamanla farklı tekstil ürünlerinin satışına da yönelir. 1980’de de perakendeden çıkarak ortak bir yapıyla toptan işine yönelir.”

Avrupa’da aranan marka

Hem Mustafa Tunçer hem de kardeşi Murat Tunçer, babaları gibi çocukluk yıllarından itibaren işin içindeler. Kısa şortlarıyla hem dükkanın tozunu yutmuş, hem de Kemeraltı’nda mendilden çoraba, bayram pidesine kadar birçok şey satmışlar. Melek Doğan ise abilerine göre daha küçük olduğu için daha sonraki yıllarda işe dahil olmuş. Mustafa Tunçer, “Ben Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği’nde okurken babam toptancılık yapıyordu. Ve o dönem şöyle bir karar aldı. Aile şirketlerinde kardeşler arasında yaşanan tartışmaların firmalara verdiği zararı görerek, kadın kabanı işinin yanına ikinci bir şirket kurarak erkek giyimini ekledi. Daha sonra benim okulu bitirmem ve işe resmen dahil olmam ile birlikte diğer ortağından ayrıldı ve iki şirketi 1996’da MGM Tekstil çatısı altında birleştirdi. Bizlerin de işin içine girmesiyle markalaşmanın önemi ortaya çıktı. Hintçe Adem, Latince de ise ‘güçlü kuvvetli erkek’ anlamına gelen Adimo’yu marka olarak seçtik. 2000’li yıllarda babam Atilla Tunçer işleri tamamen bize bıraktı. Biz de o süreçte perakende mi ihracat mı gibi bir ayrıma girdik. Perakende bizim gözümüzde büyüdüğü için yönümüzü yurt dışına çevirdik. Tabii o zamana kadar bu alanda hiçbir tecrübemiz yoktu. Ve komşulara ürün satmaya başladık. İzmir’deki konfeksiyon firmalarının en ağır darbeyi yaşadığı 2001 ekonomik krizinde markalaşma atağı başlattık ve rotamızı yurt dışına çevirdik. Ve bugün damatlık konusunda Avrupa’da Adimo ile aranan bir marka olmayı başardık” diyerek bugüne geliş sürecini aktardı.

Yazının Devamını Oku

Fabrika yapan fabrika

13 Eylül 2015

GAYRİMENKUL sektörü başta İzmir olmak üzere Ege’de son yıllarda hareketli bir dönem yaşıyor. Konut açığının oldukça fazla olduğu bölgede, yükselen birçok proje bulunuyor. Ekonomideki durağan yapı, kredi ve dövizdeki hareketliliği bir kenara bırakırsak konut odaklı projeler önümüzdeki yıllarda da artarak devam edecek görünüyor. Hareketliliğin yaşandığı bir diğer alan ise yapı inşaat sektörü. Bunun en canlı tanıklarından biri de Piyapı İnşaat. Firma şu anda ağırlıklı Akhisar Organize Sanayi Bölgesi’nde olmak üzere Ege’nin farklı yerlerinde 13 fabrikanın inşaatını üstlenmiş durumda.

800 bin metrekare tesis

Pek göz önünde olmayan ama ciddi bir ekonomik büyüklüğün olduğu fabrika inşaatı sektörünü ve şirketin planlarını Piyapı İnşaat Genel Müdürü Şiyar Ertene’den dinledik. Piyap İnşaat’ın 1993’te kurulan bir aile şirketi olduğunu söyleyen Ertene, ilk etapta altyapı işleri üzerine faaliyet gösterildiğini belirterek, “1999 kriziyle birlikte babam ve dayımın kurduğu şirket 3 yıl boyunca hiç iş yapmadı. Üniversitenin ardından 2002’de şirketi ben aldım. İnşaat mühendisi olarak kendi işimi yapma hedefiyle yola çıktım. Alan olarak da fabrika inşaatını seçtim. 2002’den bu yana da Ege’de 800 bin metrekareye yakın tesis inşaatı yaptık” dedi.

13 noktada fabrika yapıyor

Devam eden fabrika inşaatlarıyla birlikte toplamda 500 bin metrekare kapalı alan sanayi kuruluşunun bulunduğu Akhisar OSB’de faaliyetlerinin yoğunlaştığı bilgisini paylaşan Şiyar Ertene, şöyle devam etti: “Bölgede şu an 10 şantiyemiz var. Yani Akhisar OSB’deki tesislerin yüzde 80’inde bizim imzamız var. Akhisar’ın dışında Gölmarmara, Gelenbe ve Manisa OSB’de de fabrika inşaatlarımız sürüyor. Bunun yanında yakında Salihli OSB’de bir fabrika inşaatına başlıyoruz. Söke’de ise bir AVM inşaatımız bulunuyor. Sanayiciye en hızlı ve verimli üretim yapacağı tesisleri kazandırmak gibi bir misyonla yolumuza devam ediyoruz.”

YERLİ DEVAM YABANCI BEKLEMEDE

Yazının Devamını Oku

O küçük dükkan üç sektör çıkarttı

12 Eylül 2015

ASIL mesleği memurluk. 14 branşta hakemlik yapar. 50’li yıllarda İzmir’de tüm spor organizasyonlarında yerini alır. Bu işlerle uğraşırken, spor malzemesi alanındaki boşluğu fark eden Ali Barçın, mağaza açmaya karar verir. Dönemin valisi, ‘ticaret işi tutmayabilir’ gerekçesi ile ilk başta istifasını kabul etmez. Ancak iki ayın sonunda memurluk serüvenini sonlandıran Ali Barçın, 1958’de açtığı Barçın Spor ile kariyerine yön vermeye başlar. Mağaza, spor aktiviteleri, radyo ve gazete arasında mekik dokuyan Ali Barçın, oğlu Deniz Barçın’ı da bu dünyanın içine sokar. Çocuk yaşta ticareti öğrenen Deniz Barçın 80’li yıllarda şubeleşmenin fitilini ateşler. Baba Ali Barçın’ın 35 metrekare dükkanla başlattığı spor mağazacılığını oğul Barçın, bugün 36 noktaya çıkarmayı başardı. Sadece spor mağazalarıyla yetinmeyen Deniz Barçın, hobi olarak gördüğü şarapçılık ve inşaat sektörüne de adım attı. 3’üncü kuşaktan aldığı güçle, üç alanda da büyümeye odaklanmış durumda.

İŞ YAPARSA İSTİFA TAMAM

Hayatı spor malzemeleri ve sporun içinde geçen Deniz Barçın, babası merhum Ali Barçın’ın 1958’de kurduğu Barçın Spor’u yoğun mücadelelerin ardından Türkiye’de zirveye taşımış. Spor malzemelerinin yanına iki sektör daha ekleyen Deniz Barçın’ın hem girişimcilik öyküsünü hem de şirketlerin gelecek planlarını konuştuk. İzmir Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde memur olan babasının 14 branşta hakemlik yaptığını anlatarak söze başlayan Deniz Barçın, şöyle devam etti:
“50’li yıllarda babam Ali Barçın’ın hayatının önemli bir kısmını spor oluşturuyordu. O dönem İzmir’de neredeyse sporu tek başına yürütüyordu. Oldukça hareketli bir yaşantısı vardı. Futbol maçlarına çıkar, spor salonlarına gider, oradan basket maçına yetişir, ardından gazetede yazı yazar ve radyo programı yapardı. Bir döneme damgasını vuran babam bir süre sonra spor malzemeleri alanında bir boşluk olduğunu fark eder. Bu boşluğu fırsata çevirmek için spor malzemeleri satan bir dükkan açma kararı alır. Memurluktan istifa ederek yoluna devam etmek ister, ama o dönemin valisi, ticaret işi tutmayabilir diye istifasını kabul etmez. ‘Sen aç bakalım. Dükkan iş yaparsa istifanı kabul ederim’ diyor. 2 ayın sonunda da babam memurluktan ayrılarak 1958’de Kemeraltı 3. Beyler’de açtığı Barçın Spor ile yoluna devam etme kararı alır. 35 metrekarelik bir alanda spor mağazacılığı alanında İzmir’de bir ilke imza atar.”

BAYRAMDA CİRONUN YARISI ONA

Ali Barçın, mağaza açtıktan sonra spor aktivitelerinden kopmaz. 14 farklı spor branşında yaptığı uluslararası hakemliklerle halen dünya çapında bir rekoru elinde bulunduran merhum Ali Barçın, Türkiye genelinde hakemler yetiştirir, kurslar düzenler, Akdeniz Oyunları’nın organizasyonunun çoğunu yapar. Yüzme Federasyonu’nda başkanlık gibi birçok spor organizasyonun içinde bulunan Ali Barçın, oğlu Deniz Barçın’ı da çocuk yaşlarda tüm bu koşuşturmacanın içine dahil eder. Deniz Barçın, o dönemi şöyle aktardı:

Yazının Devamını Oku

İzmir nere, Mozambik nere demeyin

6 Eylül 2015

BUGÜN İstanbul’u İstanbul yapan ya da Ankara’nın kalkınmasının en büyük kaldıraçlarından biri hiç kuşkusuz yurt dışına açılan müteahhitler... Özellikle yurt dışında birçok taahhüt işine imza atan müteahhitler, kazandıkları paraları İstanbul ve Ankara’da yatırıma dönüştürdü. Son yıllarda gayrimenkulde atılım içinde olan İzmir’de ise uzun yıllardır böyle bir hamle yoktu. Ama artan hareketliliğin beraberinde getirdiği rekabet ve son dönemde artan maliyetler İzmirli müteahhitlerin de gündemine yurt dışını aldırdı. Bunun en somut örneği de Mozambik’in başkenti Maputo’da karma bir proje yapmaya hazırlanan Ontan İnşaat... Mühendislik mimarisini ön planda tutarak faaliyetlerini yürüten firmanın genç ve başarılı Yönetim Kurulu Başkanı Onur Öktem’le hem Türkiye’de hayata geçirmeyi planladıkları projeleri, hem de yurt dışı açılımını konuştuk.

Metrekaresi 3 bin dolar

Ontan, 2016’da inşaat fakültesindeki arkadaşlıklarını profesyonel iş hayatına taşıyan genç girişimci mühendisler tarafından kurulmuş bir firma. Sadece şirket yapısında değil, hayata geçirdikleri birçok projede ortaklık kültürüyle yol alan firmanın son hamlesi ise İzmir’den bir hayli uzakta. Afrika’nın güneydoğusunda yer alan Mozambik’in başkenti Maputo’da... Onur Öktem neden bu ülkeye yatırım kararı aldıklarını şöyle anlattı:
“Arz-talep dengesinde talep ağır basıyor. Böyle olunca da satış rakamları çok yukarıda. Yapacağımız projenin metrekaresini 3 bin doların üzerinde satabileceğimiz bir pazar söz konusu. İzmir’de ise en mükemmel projede bu fiyatlar konuşuluyor. Arsa fiyatları ortada. Buna bir de son dönemdeki artan maliyetler eklenince bu ülke çok cazip konuma geldi. Biz de riski dağıtmak adına bundan sonra yurt dışında daha fazla boy göstereceğiz. Şu an Cezayir’de bir okul inşaatımız var. Gürcistan Batum’da incelemelerimiz sürüyor. İzmir’de bir potansiyel var ama riskler de var.”

Fırsatı gördüler

Mozambik’teki karma projeyi Ankaralı bir firmayla birlikte yapacaklarını söyleyen Öktem, yüzde 25’lik paylarının bulunduğu ve taslağının hazır olduğu projeye yıl sonunda başlamayacaklarını aktardı. 150 milyon doların üzerinde bir yatırımla hayata geçirilecek projede 2 otel, rezidans, AVM ve ofislerin yer aldığı bilgisini veren Onur Öktem, Mozambik’teki talebin kaynağını ise şöyle özetledi: “Elmas ve kömür gibi doğal kaynaklar bakımından oldukça zengin bir coğrafya. Bunlar için dünyanın dört bir yanından yatırımcı geliyor. Dolayısıyla bu yatırımcıların konaklayacağı yer, alışveriş yapacağı mağaza gibi yeni yaşam alanlarına ihtiyaç var. Ama şu anda bu talebe cevap veren çok kimse yok. Biz bunu gördük.”

Yazının Devamını Oku

Başarıyı ilmek ilmek dokudular

5 Eylül 2015

YIL 1920. Yer Denizli Buldan... Dede Mehmet Öznur, zor şartlarda el tezgahında dokumacılık yapar. Yıllar sonra baba Kamil Öznur, yeniliklerle işe dahil olur. Ve branda bezi ile blue jean kumaşı gibi ilkeler imza atar. Zamanla ürün çeşidine kord bezini ekler. Çocukluğundan beri işin içinde olan oğul İbrahim Öznur da 18’inde resmen iş hayatına adım atar. Denizli Buldan’da İzmir’e taşıma kararı alan İbrahim Öznur, baba ve dedesinden edindiği tecrübeyle işi bir adım daha ileri taşır. 22 yaşında İzmir’de kord bezi için fabrika kurar. Bir süre sonra kurduğu ikinci bir tesiste ise konveyör bant üretmeye başlar. Hem kord bezi hem de konveyör bant konusunda sadece Türkiye’de değil dünyada önemli bir üretici olmayı başaran İbrahim Öznur, bir yandan farkındalık yaratan ürünlerle yoluna devam ederken bir yandan da 4’üncü kuşaktan aldığı güçle de 58 ülkeye ihracat yapıyor. Yakında teknoloji alanında farklı bir ürünü piyasaya çıkarmaya hazırlanan İbrahim Öznur’un planları arasında kapasite artışının yanı sıra uzun ömürlü farkındalık yaratan ürünler de bulunuyor.
Eksaş, Kimkord, Eksan ve White Global’den oluşan dört şirketi çatısı altında toplayan Öznur Group, sürekli yenilik yapmaya ve üretmeye odaklanmış bir aile şirketi. Üçüncü ve dördüncü kuşağın birlikte yönettiği Öznur Group’un yönetim kurulu başkanı İbrahim Öznur ile hem girişimcilik serüvenini hem de şirketin gelecek planlarını konuştuk.

Her kuşak bir tuğla koydu

Tekstilin Türkiye’de ilk yapıldığı yerlerden biri olan Denizli Buldanlı olan İbrahim Öznur, ilk adımı dede merhum Mehmet Efendi’nin 20’li yılların başlarında dokumacılıkta attığını ve 1934’de Buldan Dokumacılar Esnafı Cemiyeti tarafından ilk dokumacı beratını aldığını belirterek, süreci şöyle anlattı:
“Dkumacılık serüvenini dana sonra babam merhum Kamil Öznur devam ettirir. İşleri biraz geliştirir. Branda bezi ile blue jean kumaşını ilk kez Buldan’da babam üretir. Daha sonra ise bugünkü işimiz olan kord bezinin imalatına başlar. Ben de bu işlerin içinde büyüdüm. 8 yaşından itibaren okuldan arta kalan zamanlarda babamın yanında çalıştım. Hatta zaman zaman babam sorumluluk almam adına bazen bizi iş yerinde yalnız bırakırdı. Tabii tekstilin içinde büyüdüğüm için de tekstil okudum. Ve 18-19 yaşlarında da Buldan’da kord bezi işlerinin geri kaldığını görünce, İzmir’e gitme kararı aldım. 1980’li yıllarda İzmir’e gelerek önce kiralık bir yerde baba mesleği kord bezini üretim. 22 yaşında da Kemalpaşa’da fabrika temelini attık. Sermaye kısmında aile desteğinin yanında teşviklerden yararlandım. Orada da teminat mektubu istediler. 22 yaşında birine banka müdürü teminat mektubu verme konusunda tereddüt yaşadı. Babamın devreye girmesiyle iş çözüldü.”

Riski azaltmak adına yeni tesis

Yazının Devamını Oku

Apartmandan gökdelenlere

30 Ağustos 2015

İZMİR son yıllarda gayrimenkulde atakta ve taleple buna bağlı konut satış hızına bakıldığında bu hareketliliğin uzun yıllar devam etmesi bekleniyor. Düne kadar sokak aralarında yükselen konut projeleriyle sınırlı olan gayrimenkul sektörü bugün site ve gökdelenlerle yoluna devam ediyor. İzmir’de bu rotayı izleyen firmalardan biri de Avcılar İnşaat... Firma sokak aralarında başlattığı konut üretimini şimdi ana arterlere taşıdı ve yüksek montanlı işlere imza atıyor.
Yapı sektöründe hızla büyüyen ve iş hacmi çıtasını her geçen gün yükselten Avcılar İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı İdris Avcı ile hem devam eden projelerini, hem de gelecek planlarını konuştuk. Avcılar İnşaat’ın 1989’da kurulduğunu hatırlatan Avcı, bugüne kadar 3 bin 250 konut ve 455 işyeri ile toplamda 415 bin metrekare alana sahip projeleri başarıyla tamamladıklarını söyledi. İdris Avcı, “İlk konut projelerimizi Gaziemir’de yaptık. Ardından Karşıyaka ve uzun bir süredir de Bornova’da proje üretiyoruz. Sadece son 5 yılda bu bölgede milyon dolarlık yatırımları hayata geçirdik” dedi.

Prestiji arayanlara

Bir çeyreği deviren firma, bu yıla da hızlı giriş yaptı. Avcılar İnşaat’ın şu an satışı devam eden 7 projesi bulunuyor. Yıl bitmeden bunlara yenilerinin ekleneceği bilgisini veren Avcı, “Bu 7 projenin 3’ü inşaat aşamasında. Şu an satışına yeni başladığımız ve yüzde 15 gibi bir orana ulaştığımız Avcılar Prestij projemiz var. Bornova’da yer alan bu projemizde 260 konut bulunuyor. Bornova’nın en değerli arazisinde ‘prestij’ kavramının sadece bir duruş değil, bir yaşam tarzı olduğunu bilen aileler için tasarladık. Birçok detayın düşünüldüğü proje yatırımcısına da kazandıracak. Tamamlandığında yatırımcısına yüzde 50 gibi bir kazanım bırakacağını tahmin ediyoruz. Bunun yanında yine özel bir proje olan ‘Cadde Teras’ var. Burada da 288 konut bulunuyor. Bunlara ek olarak yakında başlayacağımız ‘Avcılar Effect’ bulunuyor. Burada da 388 konut olacak” bilgisini paylaştı.

2016’DA 500 MİLYON DOLARLIK 5 YATIRIM

Yazının Devamını Oku