Eşinin çeyizlik masa ve sandalyelerini kullandığı dükkanda, hem sütlü tatlı hem de dondurma üretip satar. Rumeli Pastanesi ile birçok ilke imza atan Osman Mersin’in 83’te vefatıyla bayrağı oğulları devralır. Dört yıl önce de iki kardeşin yolları ayrılır. Bugün tatlıcı Osman Mersin’in kurduğu Rumeli Pastanesi’nin dümeninde Hüseyin Mersin var. Hüseyin Mersin, üçüncü kuşaktan aldığı güçle şimdi Rumeli Pastanesi’ni daha da büyütmek için çalışıyor. Gündemde ise franchise modeliyle yeni mağazalar var...
HÜSEYİN Mersin... Bugün 60 yaşında olmasına rağmen hala ilk günkü heyecanla Rumeli Pastanesi için çalışıyor. Aile şirketlerinin çeşitli nedenlerle zaman içinde dağılma gerçeğiyle yüzleşse de Hüseyin Mersin, babasından devraldığı bayrağı daha da yukarı taşımak için yoğun mücadele veriyor. Hüseyin Mersin ile hem Rumeli Pastanesi’nin kuruluş öyküsünü hem de gelecek planlarını konuştuk. Babası Osman Mersin’in 1-2 yaşında ailesiyle birlikte Selanik Kavala’dan mübadeleyle Çeşme’ye yerleştiğini anlatarak söze başlayan Hüseyin Mersin, hikayenin devamını şöyle getirdi:
ÇEYİZLERLE İLK DÜKKAN KURULUR
Kemeraltı Kestane Pazarı’nda çadır branda işi yapan bir dükkanda da çırak olarak iş hayatına adım atar. Ustabaşılığa kadar yükselir. 1985’te ise kendi işini kurar. Hasan Basmacı, zamanla işleri büyütür. 2011’de de ithal ettiği tente ve pergole gölgelendirme sistemlerindeki ekipmanların üretimine başlar. 25-30 metrekarelik bir dükkanda Barış Tente ile başlattığı öyküsünü, 30 ülkeye ihracat yapan bir yapıya taşır. Hedefte ise global bir oyuncu olmak var.
HASAN Basmacı... İş yaşamına erken adım atanlardan. Öyle ki biran önce çalışmak adına ortaokulu üçüncü sınıfta bırakmış. Ve mücadele dolu geçen o sürecin sonunda yarattığı Barış Tente ile bugün gölgelendirme sistemlerinde önemli bir oyuncu olmayı başarmış. Barış Tente’nin kurucusu Hasan Basmacı, hem girişimcilik serüveninin hem de gelecek planlarını anlattı. Mübadeleyle Selanik’ten İzmir’e gelen ve Bornova Altındağ’da tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan ailenin bir ferdi olan Basmacı, hikayesinin devamını şöyle aktardı:
İlk para Akdeniz Oyunları’ndan
“Aile tarım ve hayvancılıkla uğraştığı için biz de onlara yardım ediyorduk. Ortaokul üçte eğitim hayatımı sonlandırdım. İş öğrenmek, ticaret yapmak istiyordum. Galiba bu, Selanik’te basma satan büyük dedemden bana kalan bir miras. İzmir 1. Sanayi Sitesi’nde oto yedek parça işi yapan bir firmaya girdim. O dönemde İzmir, Akdeniz Oyunları’na ev sahipliği yapıyordu. Ben de sanayide gün içinde biriktirdiğim kartonları, Atatürk Stadı’nda etkinlikleri izlemeye gelenlere kesip kesip satıyordum. Bu benim ilk deneyimim oldu. Daha sonra ise Kemeraltı Kestane Pazarı’nda çadır branda işi yapan bir aile dostumuzun yanında çalışmaya başladım. Ustabaşılığa kadar yükseldim. Asker dönüşü iş verenim yeni bir dükkan açtı. Onun sorumluluğunu da bana verdi.”
Bu oran Türkiye’nin üzerinde. Türkiye’nin artış oranı yüzde 1 bile değil. Bu veri İzmir’in gayrimenkul sektöründeki potansiyelini de ortaya koyuyor. Bu potansiyel sadece konut üretmek isteyen yatırımcıların değil, aynı zamanda satış ayağındaki emlak piyasasının aktörlerinin de dikkatini çekmiş durumda. Era da bunlardan biri. Firma son 2 yılda İzmir’de 4 franchise verdi. Era’nın bayiliğini üstlenen broker Serkan Sonbahar da Ses Gayrimenkul’le sektörde yerini alanlardan.
İSTANBULLULAR İZMİR’İ İSTİYOR
İstanbul’da uzun yıllar ilaç sektöründe çalıştıktan sonra İzmir’e yerleşen, satış ve pazarlama alanındaki deneyimlerini geçen yıl açtığı Ses Gayrimenkul’e aktaran Sonbahar’la İzmir konut piyasasını konuştuk. İzmir-İstanbul Otoyolu projesiyle birlikte İzmir’de yaşama planı yapan çok sayıda İstanbullu olduğuna dikkat çeken Serkan Sonbahar, “Bu ve bunun gibi birçok potansiyelle birlikte sektöre yeni bir ses getirme amacıyla yola çıktık. Sürekli gelişen bir piyasa var. Şu an ağırlıklı Karşıyaka’da iş yapıyoruz. Bu bölgeyi seçme nedenimiz sektörün her yıl burada yüzde 12 büyümesi. İzmir ortalaması yüzde 10’larda. Şu an 10 gayrimenkul danışmanımız var. Yıl sonuna kadar bunu 20’ye çıkararak İzmir genelinde büyümeyi planlıyoruz” diyor.
REEL OLMAYAN
FİYATLAR VAR
Satın alma müdürlüğüne kadar yükselir. Ama bir süre sonra radikal karar alır ve kendi işini kurmak için kolları sıvar. İzmir 1. Sanayi Sitesi’nde açtığı küçük dükkanda oto yedek parça ticareti yapan Ali Palamutçu, işleri büyütür. Ve 90’lı yılların sonlarında distribütörü olduğu Usmer Kauçuk’u satın alır. Ticareti bırakarak üretime odaklanır. Bugün Usmer ile hava kontrollü süspansiyon körüklerinde önemli bir aktör olan Ali Palamutçu, 50 ülkeye ihracat yapıyor... Rotada ise yeni ülkeler, hatta kıta var...
ALİ Palamutçu, ilkokul yıllarından itibaren hep bir iş yapma isteğiyle hareket eden bir isim... Bu istekle koşuşturan Ali Palamutçu, sürekli gelişim göstererek dünyanın sayılı markalarından birisini ortaya çıkarmayı başarmış. Usmer Group Yönetim Kurulu Başkanı Ali Palamutçu, hem girişimcilik öyküsünü, hem sektörünün durumunu, hem de gelecek planlarını anlattı. Aslen Denizli Güneyli olan Ali Palamutçu, memur bir anne ve babanın çocuğu olarak büyüdüğünü söylüyor. İlk parasını ilkokul 3. sınıfta ayakkabıcının yanında çırak olarak çalışarak kazandığını aktaran Ali Palamutçu, hikayenin devamını da şöyle anlatıyor:
GARANTİLİ İŞİ BIRAKTI
“Benim hep bir çalışma, farklı şeyler yapma isteğim vardı. Bu istekle Ramazan ayında pide de sattım, bir reklam ajansında da çalıştım. İzmir’de Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi’nde elektrik okudum. Sonra da Ankara’da yine aynı alanda yüksekokula gittim. O dönem de Denizli’den havlu, bornoz getirip sattım. Burada garanti iş olsun diye de öğretmenlere ürün verdim. Yüksekokulun ardından da askere gittim. Tabii, daha sonra dışarıdan bir de iktisat bitirdim. Asker dönüşü de İzmir’de bir kamu kuruluşunda işe başladım. Yedek parça kısmında satın almanın sorumluğuna kadar yükseldim. Bu aşamada da iki firmanın İzmir’de distribütör arayışı gündeme geldi. O zaman sunulan şartlar kafama yattı. Radikal bir kararla kamudan ayrılıp, 90’lı yılların başında 1. Sanayi Sitesi’nde Palamutçu Otomotiv’i kurdum.”
Bunun en somut yansıması ise Bodrum’da değeri milyon dolarlı bulan villalar. Her sezon birbirinden lüks projeler satışa çıkıyor ve kolaylıkla da satılıyor. Bu sezonda da tablo aynı. Bodrum yine milyon dolarlık konut projeleriyle dikkat çekiyor. İşte, bu yıl Bodrum’da öne çıkan lüks konut projelerinden bazıları...
ALİTA MARİN KONAKLARI
44 DAİRE YAPABİLİRDİK
Tabii, bu fikir çoğu zaman hayalin ötesine geçemiyor. Ama Bilge Ünver, Ekrem Bacak, Samet Çiçek, Ahmet Coka bu sınıfın dışında. Onlar radikal bir kararla şehir yaşantısını, kariyerlerini bırakıp köye yerleşenlerden. Kimisi bir yandan kentteki işini köyde sürdürüyor... Yanına, tavuk ya da koyunları da ekleyerek. Kimi de çorak topraklarda mucizeler yaratıyor... İşte, Efe Öç de bu hikayeleri hayalimbiciftlik.com’a taşıyor.
BU hafta tek bir kahramanımız yok... Hayallerinin peşinden giden ve farklı girişim hikayesi yazan kahramanlarımız var... Özellikle son dönemde şehrin bunaltan yapısı, koşuşturmacası ve daha birçok negatif tablo nedeniyle tersine göç başladı. Göçün adresi de köyler. Bilgen Ünver, Ekrem Bacak, Samet Çiçek ve Ahmet Coka da bunlardan sadece bir kaçı. İstanbul’da gazetecilik yapan Efe Öç de bu kahramanların hikayelerini kurduğu hayalimbiciftlik.com’a yazıyor. Her şeyin TRT Belgesel’de yayınlanan ‘Şehirli Çiftçiler’ belgesel serisinin bitimiyle başladığını anlatan Efe Öç, “Belgesel çok ilgi çekti ve bu konuda doğru bilgiye ne kadar ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Bugün yaşadığımız dünyada insanlar bir mutluluk arayışı içinde... Mutluluğun formülünün şehirden taşınmak olduğunu düşünen çok sayıda insan var. hayalimbiciftlik.com da bu düşüncede olan insanlarla, bu hayatı yaşayan insanları ‘tecrübe takası’ anlamında bir araya getiriyor” diyerek sitenin ortaya çıkış sürecini paylaştı.
ŞEHİRLERİ TERK EDİN DEMİYORUZ
“Her hafta yeni bir röportajla kafalardaki soru işaretlerine cevap olmaya çalışıyoruz” diyen Efe Öç, sitede röportajı yer alan isimleri tamamının çiftçi olmadığını söylüyor. Öç, şöyle devam etti:
“Bu kişilerden bazıları büyük alanlarda ekim yapıyor ve hatta markalaşmış durumda. Bazıları da yalnızca arka bahçelerinde kendilerine yetecek kadar ekim yapıyor. Burada önemli olan ‘neden taşınıyorlar’ sorusuna yanıt bulmak. Dünyanın içinde bulunduğu ‘küçük üretim’ başlıklı değişimi yakalamaya çalışıyoruz. Bunu teşvik etmeye uğraşıyoruz. İnsanlar şehirleri terk etsin amacında da değiliz. Doğanın, çiftliklerin ve üretimin değeri, her nerede yaşanıyorsa bilinmeli.”
Tabii okulların kapanması ve Ramazan Bayramı tatilinin 9 güne çıkarılması sektöre can suyu olacak. Aslında sektörün bir başka can suyu da zaman zaman tartışmalara konu olan ikinci konut, yani yazlıklar... Bodrum Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Serttaş da, zor bir sezon yaşayan turizm sektörünün bu yıl kurtarıcısının yazlıklar olacağını savunanlardan.
Sektöre can suyu olacak
Serttaş, “26 yıldır Bodrum’dayım ve her sezon için zor ifadesi kullanılıyor. Ülke genelinde turizmde bir düşüş var. Uzak Doğu’da yeni açılan tesisler ve bunlarından ekonomik olması da sektör etkiliyor. Bizde vergiler çok yüksek. Bu şartlarda rekabet zor. Ama yine de yolumuza devam ediyoruz. Bodrum’da geçmişte çok tartışılan ikinci konutlar, bu yıl turizmin kurtarıcısı olacak. Sonuçta otel olmasa bile bu konutların sakinleri gelecek. Ve sektör adına büyük bir kazanım olacak” ifadesini paylaştı.
HALA ÇOK CAZİP BİR BÖLGE
Bodrum piyasalarının turizm ve inşattan beslendiğini ifade eden broker Metin Sığırtmaç ise, turizm sektöründe kötü gidişe rağmen turizm kentinin gayrimenkul anlamında yatırımcılar için çok cazip olduğunu söylüyor. Konut ve arsa bazında hiçbir aracın getiremediği karı Bodrum’da görmenin mümkün olduğunu ifade eden Sığırtmaç, “Konut metrekare fiyatlarının her yıl en az yüzde 15 değer kazandığını hesapladığımızda hala Bodrum’un yatırım için çok doğru bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Yabancıya satış sıralamasında Muğla ilk sırada. Muğla’da da en çok yabancıya satış yapılan ilçe Bodrum. 2015 Nisan’da yabancı satışı 155 iken 2016 da bu rakam 142 konut. Mayıs verileri resmi olarak henüz yayınlanmasa da aldığımız bilgilere göre yabancıların yoğun olarak Bodrum’dan alım yaptığını gösteriyor. Gelecek 5 yılda Bodrum’un öngörülen nüfusu yaklaşık 400 bin olarak tahmin ediliyor. Bu da yatırımcılar için Bodrum’un ne kadar cazip bir yer olduğunu gösteriyor” dedi.
Zamanla da kâr marjı düşük olduğu için toptancılığı bırakıp, waffle üzerine mağazalar açar. Radikal bir kararla gıdayı bırakıp, Kule Bar ile eğlence sektörüne yönelir. Ve Atilla Serttaş, bugün farklı 6 mekanıyla Bodrum’un eğlence ve yeme-içme sektörüne yön veriyor. Serttaş’ın gündeminde yeni mekanlar var.
ATİLLA Serttaş, ‘en büyük sermayem ekibim’ söylemiyle hayata geçirdiği mekanlarıyla Bodrum’un gelişimine katkı koyan bir isim... Farkındalık yaratma ve ilk olma misyonuyla adımlar atan Atilla Serttaş ile girişimcilik serüvenini konuştuk. ‘Memurun çocuğu memur olur’ algısını kırmak adına çocukluğundan itibaren çalıştığını belirten Atilla Serttaş, Ankara’da 13’lü yaşlarda rulman kullanarak yapılan tornet ile pazardan alışveriş yapan kadınların eşyalarını taşıyarak ilk parasını kazandığını ifade ederek, öykünün devamını şöyle aktardı:
17’SİNDE ÇİÇEKÇİ AÇAR