EKMEK Kadayıfı üzerine "kaymak" diye koysan çekilmezdi sahadaki.. Biri 22 dakika süren topal iki devrelik karşılaşmada Diyarbakırspor yememek için direnirken, Trabzon atarmış gibi yapmak için çabalıyordu.
Hani o eskiden futbolu çabuk, topu da dikine oynayan takımdan eser yoktu. Fatih’i, Gökdeniz’i, Yattara’sı ile yakın dönem nostaljisi olup çıkmıştı birkaç ay içinde..
Tıpkı şampiyon Trabzonspor’un 23 yıldır anılarda kaldığı gibi.. Sadece eskilerin "nerede o şampiyonluklar" demesine izin veren futbol nostaljisinin yeni versiyonuydu sanki..
Geçtiğimiz iki sezonu, 13-14 gol pozisyonu ortalamasıyla geçiren bordo mavililer, dünkü maçta biri gol sadece 4 ciddi gol şansı yakaladı. Rakibi ise bu şansı 7 kez değerlendiremedi. .
Işıklar da dayanamadı
İşin ters gidişi, gündüz saatlerinde Kayserispor’un puan kaybıyla başlamıştı zaten. Kayseri ve Beşiktaş’ın kayıplı geçtiği her haftaya itirazsız uyum sağlayan Trabzonspor, geleneği bu hafta da bozmayacaktı besbelli. İlk yarıdaki dayanılmaz futbol, bunun göstergesi idi.. Oysa maç öncesi taraftarın "el ele tribün selamlama davetine uymanın" sıkıntı getireceğini düşünmek kadar, maçı kazanmak konusunda da hassas olmalıydı kaptan ile arkadaşları..
Tam "Halilhodzic de haklı galiba" diye düşünmeye başladığımız anda sahada konu mankeni gibi gezen Yattara, sahanın iyilerinden Hasan’ın uzun topunu aldı götürdü, gol yaptı.
Bundan sonrası Diyarbakır’ın inanılmaz goller kaçırma gösterisi haline gelirken, ışıklar da dayanamadı ve kendini feshetti. Avni Aker karanlığa gömüldü sessizce.. Sanki ışıklar, kötü futbola isyan eder gibiydi.
Maçın bitmesine 23 dakika kala, futbola gözlerini yuman ve ısrarla açmamakta direnen aydınlanma sistemi, karşılaşmanın ertelenmesine neden olurken, "dayanılmaz bu futbol işkencesinin bir daha izleneceği" haberini kabus gibi duyuruyordu Karadeniz kentine...