DAHA önce yazdık, sosyal güvenlik reformuna ilişkin 5510 sayılı Kanun ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği ve Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiş bulunuyor.
Dahası bağlantılı birçok yeni yönetmelik ile tebliğ de uygulamaya başlandı.
Bütün bu düzenlemelerde, yetkililerin de taahhütlerine uygun olarak "vizite kağıdı" kaldırıldı!
Bilindiği üzere, yeni Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 113. maddesi ile vizite kağıdını form ve içerik olarak daha önce düzenlemiş ve kullanımını zorunlu kılmış eski 2000 tarihli yönetmeliği de yürürlükten kaldırmıştır.
Ancak; 29 Eylül 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2008 yılı Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ise 3. maddesi dördüncü fıkrasında "vizite kağıdını" geri getirmiştir. Hizmet akdi ile çalışanların, işverenlerce düzenlenen "vizite kağıdı" ile sağlık tesislerine gitmelerini zorunlu kılmıştır. Ama, vizite kağıdı denilen form bu tebliğde de tanımlanmamıştır. Dahası, 22 Ekim 2008 tarihinde 2008 yılı SUT’de değişiklik yapıldı, ama bu konu yine atlandı.
Garip olan; olmayan evrakı, bilinmeyen/tanımlanmamış evrakı sağlık tesisleri de istemeye devam ediyor.
Netice, komedi devam ediyor.
Bİr kez daha Şİrket ortaĞI SSK’lIlar
Kendi şirketinde öteden beri SSK sigortalısı olarak gösterilenlerin bu durumu muhafaza ediliyor. Korkacak birşey yok. Fakat halen daha bu konuda tereddütlü sorular gelmeye devam ediyor.
Tekrar açıklarsak:
5510 sayılı Kanunun 53/2. maddesi, bağımsız olarak çalışan sigortalıların (vergi mükellefi, şirket ortağı gibi), kendilerine ait veya ortağı oldukları işyerlerinden işçi gibi (eski SSK) sigortalı olarak bildirilemeyeceklerini hükme bağlamış bulunmaktadır. Ancak, bu düzenleme diyelim; Ekim 2008’de bu şekilde ilk defa hareket edecek olanları bağlıyor. Öteden beri bu durumda olanlar için sorun yok.
Sorun tebliğ ile çözüldü. Merak edenler için hem tebliği hem de tebliğ hükmünü aşağıya aldık: 28 Eylül 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan " 5510 Sayılı Kanun Gereğince Sigortalı Sayılanlar, Sayılmayanlar, Sigortalılığın Başlangıcı, Kuruma Bildirilmesi Ve Sona Ermesi Hakkında Tebliğ"in (V.9) maddesinde aynen şöyle denilmiştir:
"1/10/2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında (Yani eski Bağ-Kurlu) sigortalı oldukları halde, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden bu Kanunun 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi prim ödemesi olanların (Yani eski SSK’lı) sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar devam ettirilir."
Emekli de sağlık primi ödemek zorunda kalabilir
Emekli aylığı alanların, bu aylıkları kesilmeksizin çalışmaları mümkün. Bunun için adlarına destek primi ödenmesi gerekiyor. Emekli olan vergi mükellefi ya da şirket ortağı olarak çalışmaya devam ediyor ise destek primi emekli aylığından SGK tarafından kesilecek. Yok emekli olan kişi, bir işyerinde hizmet akdi ile (eski SSK) çalışacaksa, bu sefer işverende aldığı ücretinden işvereni destek primini kesip SGK’ya ödeyecek.
Bu ikinci durumda olanlar öteden beri ayrıca sağlık primi ödemeden sağlık hizmetlerinden yararlanıyorlardı. Dahası eşi ve çocukları da. Bundan böyle de yararlanacaklar.
Ancak, emekli aylığı aldığı halde çalışanlar, 5510 sayılı Kanun uygulamasında emekli olduğu niçin değil çalıştığı için zorunlu genel sağlık sigortalısı sayılacak. Yani son durumlarının gerektirdiği statü gereği sağlık sigortalısı olacaklar.
Eğer, emekli aylığı alıp destek primi kesilmek suretiyle çalışan emekliler, bir de kısmi süreli ya da çağrı üzerine iş sözleşmesi ile (part-time) ay için de 30 günün altında sigortalı gösterilmek suretiyle çalışıyorlar ise, sağlık yardımı almalarında sorun yaşanacaktır.
Bu durumda olanların, 30 günün altındaki gün sayılarını, genel sağlık sigortası primini yönüyle 30 güne tamamlayarak ödemedikleri müddetçe sağlık yardımı alamayacaklar. Ne kendileri ne de eş ve çocukları! Yıllarca sağlık primi de ödenmiş emekli olmuş olsalar bile.