Paylaş
Kısa bir süre önce tüm videolarını siliyor Gülnur... Sebebi, videolarının ve Instagram hesabına koyduğu fotoğrafların altına yazılan yorumlar.
Kilosuna, görüntüsüne, konuşmasına, aklınıza gelebilecek her türlü hakaret ve küfürleri sıralayanlar, alay edenler sayesinde, çocuk yaşında Gülnur çok severek yaptığı bir işe veda ediyor.
İnsan ister istemez kendi çocukluğunu, arkadaşlarını, kendi ortamını düşünüyor. Hatırlasanıza, bir küçücük alay, bir zorbalık, bir küçümseyici bakış bile nasıl zehir ederdi dünyamızı.
Kilolu, iri çocukların hayatı her zaman zordu. Arkadaş ortamında, okulda, sokakta illa ona zorbalık yapan, lakap takan birileri bulunurdu.
Sadece kilolu çocuklara mahsus bir durum değildi elbette bu. Hâlâ değil. Annesi ve babasından “Senden farklı olan/görünen her türlü muameleyi hak eder” mesajı almış her çocuk yapardı ötekileştirmeyi, kimi zaman zorbalığı. Diğer çocuklar gibi görünmeyen, davranmayan veya diğerlerine nazaran daha naif yetişmiş tüm çocuklar bir biçimde kurbanı oldu zorbalığın.
Tek kişinin zorbalığıyla bile mücadele etmek zorken, bugün bir biçimde sosyal medyaya erken bulaşmış çocuklar, çok büyük bir yük altında. Gülnur’un son birkaç günde yaşadıkları, onda şüphesiz iz bırakacak. Dileyelim ki, psikolojik destekle o izleri en hafife indirgeyebilsin.
Şükür ki sosyal medyanın yok edici, altüst edici yönlerinin yanı sıra, kitleleri harekete geçiren ve büyük değişimlere sebep olan bir tarafı da var.
Gülnur Karakuzu’nun başına gelen, önce bir Twitter kullanıcısı,
ardından popüler bir sosyal medya paylaşım sitesi tarafından duyurulunca pek çok duyarlı insana ulaştı ve Gülnur’a destek çığ gibi büyüdü.
Binlerce kişi, Youtube kanalını tekrar açması için mesaj gönderdi.
Güzel haber iki gün önce geldi: Gülnur, bu destek sayesinde kanalını tekrar açıyor, sosyal medyaya dönüyor.
İnsan ister istemez soruyor: Bu olayların merkezinde kız değil, bir erkek çocuğu olsaydı, benzer yorumlarla karşılaşır mıydı?
Bilim deneylerini paylaştığı sosyal medya hesaplarında ilgisiz biçimde görüntüsü, kilosu ile ilgili acımasızca eleştirilir miydi?
Yoksa bilim sevdalısı sevimli bir çocuk mu
olurdu eğer Gülnur erkek olsaydı?
Bu sorunun cevabını biliyoruz, değil mi?
“Meğer ne çok iyi insan varmış!”
Gülnur Karakuzu’nun başına gelenler ve ardından yaşananlar, başka bir konunun da altını çiziyor.
Önce kızımızın yaptığı paylaşımların altındaki o çirkin, can acıtıcı yorumları okuduk. Dedik ki, bu insanlar, sahiden insan mı? Vicdanları var mı, anneleri babaları var mı, iyilik bilirler mi?
Karanlık bir his çöktü üzerimize bu yorumları okuduğumuzda. Etrafımızdaki herkesi onlar gibi görür olduk. Kötülüğe bulanmış hissettik.
Ardından sosyal medyanın yarattığı rüzgarla ortaya binlerce, bakın BİNLERCE İNSAN çıktı. O yorumları yazanlardan sayıca kat kat fazla, duyarlı, iyi kalpli, vicdanlı insanların varlığını gördük. Kalbimiz inançla, güzel hislerle doldu.
Ve dedik ki, “Meğer ne çok iyi insan varmış”...
Facebook’ta dünyanın berbat bir yere dönüştüğüne, ülkemizin iflah olmaz bir cehalet beşiği olduğuna, bir daha hayatta ayağa kalkamayacağımıza...
Bugün olanların daha buzdağının görünen yüzü olduğuna, herkesin okuduğunu anlamaz insanlara dönüştüğüne, herkesin kötü ve vicdansız olduğuna inançlarını vurgulayan paylaşımları siz de her gün okuyorsunuzdur.
Sürekli olumsuzlukların altını çizen, “kötüye gidiyoruz” diyen
inancını kaybetmiş insanlara, hâlâ “Buralarda yaşanmaz” diyen o enerji hırsızlarına cevaptır aslında bu olay. Görünmeyen buzdağının altında iyilik var, iyilik!
Kötülükten daha fazla var aslında iyilik. Güzel insanlar var. Üstelik pek de çoklar.
Paylaş