Paylaş
Mevsimin tetiklediği tüm dekorasyon manevralarını, çiçek, desen ve ışık oyunlarını evinize davet edin; yorgun ruhunuza terapi yapın.
İlkbahar geldiğinde doğadan beslenmek ve güneşe randevu vermek insanın ruhunu kıpırdatır; yeniye, tazeye, harekete doğru bir çekim gücü yaratır. Yaşama alanları söz konusu olduğunda ise bu eğilim kendini hafifleyen mobilyalar, neşelenen renk tonları ve doğallaşan malzemelerle belli eder.
Bahar, aynı zamanda yaratıcılığın ve daha fazla özgürleşebilmenin de ateşleyicisidir.
Yaşama alanlarımızın dekorasyonunda da kuralsız seçimler yapabiliriz. Çünkü vitrinlerde gözlemlediğimiz stillerden yalnızca biri olmak zorunda değiliz; gittiğimiz coğrafyalardan sadece birinde kalmak zorunda değiliz; hepsini aynı anda isteyebilir; hepsini aynı düzenlemenin içinde buluşturabiliriz. Diplerde, derinlerde sakladığımız ne kadar duygu varsa açığa çıkarıp seçtiğimiz kumaşlara, formlara, objelere sürebiliriz. Minimalizme “aldıklarını geri ver” diye bağırıp; zekice birleştirmeler, 50’lere, 60’lara, 70’lere göndermeler, vintage-modern karışımlar, yeni barok yorumlar, teatral Rönesans mizansenleri içinde ifade edebiliriz kendimizi.
Ya da kumsala herkesten erken inip göçebe ruh halimizi sakinleştirecek bol palmiye yapraklı köşeler, Provence dekorlar, Akdeniz’e ait detaylar toplayabiliriz tek tek. “Öteki”ni merak etme dürtümüz hiç azalmadığı için çöl prenseslerinin sarayları ile okyanusun ham tekstürleri arasında, “exo-chic” bir dünya yaratabiliriz kendimize. “Cenneti gökte ararken evde bulduk” dedirtecek kadar rengarenk, sıcak bir dünya!
Daha çok yeşillenin
Yeni Zelandalı tasarım ofisi Bosske, tasarımcı Patrick Morris’in elinden çıkan Sky Planter ile son zamanlarda hepimizin ilgisini çeken bir isim oldu. Bitkilerini tersten asma fikrini bir kısmımız çok severken bir kısmımız anlam veremedik. “Bu bitkinin toprağı yere dökülmez mi ya da suyunu nasıl veririz ya da hangi bitkiler baş aşağı büyür?” gibi sorularınızın hepsi düşünülmüş ve çözülmüştür, merak etmeyiniz. Bu akıllı seramik saksılarda kendi domatesinizi ya da nanelerinizi yetiştirebilirsiniz.
Ekolojik düşünün
Hiçbir dekorasyon eğilimi bu kadar doğaya yakın ve saygılı, bu kadar çevreyi korumaya yönelik olmamıştı. Geri dönüşüm fikriyle tasarlanan mobilyalar ve ekolojik tasarımlar, yaşam alanlarının çehresini değiştirmeye başladı bile. Sağlıklı yaşam konusunda son derece dikkatli olan metropol insanı, evini de artık doğanın kurallarına göre tasarlıyor. Bu stili mekânlarınıza yansıtmanızın en kolay yolu, vintage mobilyaları kullanmak. İskandinav stilinin hâkim olduğu 1960’ların retro mobilyaları, bu düzenleme için iyi bir örnek oluşturuyor.
Pastellere yer açın
Yaratıcılık genleri, havaların ısınmasıyla birlikte harekete geçiyor, dışarı taşıyor. Fikir patikasında serbestçe yol alırken ortaya nasıl bir dekorasyon çıkacağı konusunda tedirginseniz, arkanıza yaslanıp evinizde yaratmak istediğiniz atmosferi gözünüzün önüne getirin. Eğer sakinleştirici, yumuşak ve romantik bir hayal kurduysanız, pastel ve toz renklere öncelik vermenizi öneririm.
Farklı kullanın
Plastik rattan örgü sepetlerden bir çiçek duvarı yapmak kulağa nasıl geliyor? Hoşunuza gittiyse her renkten bir adet sepeti, bahçe/balkon duvarınıza monte etmeye başlayın. Sonra da saksılarınızı içlerine yerleştirin. Bu fikri, evin içinde ahşap bir paravan üzerinde de uygulayabilirsiniz.
Paylaş