"Wabi", el yapımı objelerin yapımı sırasında ortaya çıkan ve objeyi sıradışı, benzersiz kılan tesadüfi kusurlar demek.
"Sabi"nin anlamı ise yaşla gelen berraklık, sükunet ve güzellik. Eski bir Japon düşünce biçimi olan Wabi Sabi, hızlı tüketim çılgınlığı içinde bizi bir vaha gibi kucaklıyor. Mimaride Tadao Ando, Arata Sozaki ve Isamu Noguchi gibi ünlü isimlerin çalışmalarında, modada ise Issey Miyake gibi tasarımcıların koleksiyonlarında rastladığımız Wabi Sabi’nin ana hatlarını, uzun zamandır bu konuda araştırma yapan Ilgın Beygo Yorulmaz’dan öğrendim.
Wabi Sabi ilhamını nereden alıyor?
Wabi Sabi, yaşamın her anında çevremizdeki güzelliğin farkına varmak ve bu güzelliği takdir etmekten geçer. Bu anlamda en büyük ilhamını doğadan alır. Doğanın gücüne ve değişikliğine insan gücünün yetmediğini anlatır. Bir çiçek düzenlemesinin ömrünün kısalığı, yaşamdaki her şeyin geçici olduğuna işaret eder. Denizdeki balıkçının yalnızlığı, Wabi Sabi’nin melankolik tarafını sembolize eder. Mevsimlerin değişimine saygı duyarak yaşanılan bir yaşam, Wabi Sabi’nin temelidir. Gösteriş budalası olmadan sade ve basit objelerle dekore edilmiş bir ev huzuru çağrıştırır.
Wabi Sabi tasarımının ilkelerine uyacaksak hangi malzemeleri kullanmalıyız?
Sentetik olmayan, organik malzemeleri tercih etmelisiniz. Yepyeni veya yapay görünüşlü olmasın diye bu malzemeler cilalanmaz, temizlenmez veya özü değiştirilmez. Tahta, metal, kağıt, kumaş ürünleri, taş, mürekkep, bambu ve kil, zamanla anlamlı ve çekici bir şekilde aşınmaya uğramaları açısından en çok kabul gören malzemelerdir. Kullanılan malzemeyle uyumlu olarak dokular sert, pürüzlü, alacalı ve gelişigüzel olabilir; önemli olan doğallığı yakalayabilmesidir.
Formlar da aynı şekilde doğal mı?
Tasarlanan objeye doğal bir biçim verilerek, doğal veya kasıtlı bir asimetri veya kuraldışılık yaratılır. Objenin kendisi bir eserdir ve ona kendi özünden farklı bir anlam yüklenmez. Bu felsefede tasarlanan objeler güzelliklerini, çağrıştırdıkları hislerden alırlar; eserin kendisindeki herhangi bir detaydan değil. Önemli olan, objeyi ve onun içinde yer aldığı durumu olabildiğince doğal ve zorlanmamış haliyle sunabilmektir.
Bu felsefeyi evimizde nasıl kullanabiliriz?
Wabi Sabi’nin kusurlara göz yummasına, eksiklik ve aşınmayı hoş görmesine aldanıp da derbeder, salaş ve dağınık bir ev yaratmayı düşünmeyin! Böyle bir şeyin saflığı kirlettiğine, aklın ve ruhun ’karışmasına’ neden olduğuna inanılıyor. İşin püf noktası çok iyi hesaplanmış bir kendi haline bırakılmış hissi yaratmak. Çünkü Wabi Sabi’nin felsefik olarak diğer tarzlardan farkı, önyargıları bir kenara koymayı, mükemmeli aramaktan vazgeçmeyi ve onun yerine nesneleri oldukları gibi güzel bulmayı öğütlüyor olması. Her biri farklı mutfak sandalyeleri, sevgiyle kullanılıp eskitilmiş bir çay demliği veya çocuklarınızın yıprattığı bir masa gibi nesnelerin hepsi, benzeri olmayan ve sizin tarihinizde yer etmiş parçalar aslında. Bunları bulup ortaya çıkarmanız çok anlamlı olacaktır.