Tanıtım için milli proje gerek

Bu yıl 5. kez düzenlenen Turizm Gastronomi Yatırımları ve Ağırlama Zirvesi FSUMMIT geçen hafta Antalya’da yapıldı. Oturumlarda özellikle şef Maksut Aşkar’ın “Milli Proje” önerisi dikkatimi çekti. İşte sektörün dev isimlerini bir araya getiren zirveden detaylar.

Haberin Devamı

TÜRKİYE CAZİBE MERKEZİ

Sözen Organizasyon tarafından Gökmen Sözen’in girişimiyle düzenlenen Turizm Gastronomi Yatırımları ve Ağırlama Zirvesi FSUMMIT yine restoran ve oteller dünyasından önemli isimleri bir araya getirdi. Hem konuşmacılarla konakladığımız Barut Hemera Otel hem de etkinliğin gerçekleştiği NEST Kongre Merkezi adeta Türk gastronomisinin yıldızlar geçidi gibiydi.

Tanıtım için milli proje gerek

Zirvenin açılışında konuşan Sözen “Türkiye’yi küresel ölçekte bir turizm merkezi haline getirmek amacıyla ulusal ve uluslararası düzeyde sektörü bir çatı altında buluşturuyoruz.
Gastronomi turizminin geleceğini şekillendirmek ve ülkemizi bu alanda cazibe merkezi olarak konumlandırmak için düzenlediğimiz zirvemizin bu yılki teması ‘Turizm ve Gastronomi Sektöründe Çeşitlilik’.
Sektördeki kültürel farklılıkların rolünü, bunun kattığı gücü ve sürdürülebilirlik konularını ele aldık. Gastronomi turizmi tüm çeşitlilikleriyle ülkemizin mutfağını tanıtmakla kalmayıp, geleneklerimizi de yansıtarak eşsiz bir lezzet deneyimi sunuyor.
Turizm potansiyelini gastronomi yoluyla yükseltime misyonunu taşıyor. Dünya’da sadece gastronomi odaklı seyahat eden bir kitle var. Bu kitle için Türkiye tek kelimeyle bir cazibe merkezi. Bu farkındalık gün geçtikçe artıyor” dedi.

Haberin Devamı

METROPOLLERE TÜRK RESTORANI

Zirvedeki oturumlardan biri de “Derecelendirme Kuruluşlarının Globalleşmeye Katkısı” konulu, moderatörlüğünü üstlendiğim paneldi. Michelin ve Gault&Millau gibi global derecelendirme kuruluşlarının, yurtdışında markalaşma sürecine katkılarını ünlü şefler Mehmet Akdağ, Cenk Debensason, Maksut Aşkar ve Yoldaş Sönmez ile konuştuk.

Tanıtım için milli proje gerek

Ortak görüş şu ki derecelendirmelerin globalde bir katkısı var ama bu tek başına yeterli değil. Keza kanımca yabancı turist bunun değerini daha iyi anlamakla beraber yerli turist bu işin derinliğini henüz net anlayabilmiş değil.
Hatta dereceye girmiş bir mekâna gitmek “pahalı bir deneyim” korkusu da yaratıyor gibi.
Panelde ayrıca Türk mutfağının global tanıtımına dair formüllerini de masaya yatırdık. Konuşmacılardan Michelin yıldızlı şef Maksut Aşkar’ın hoş bir fikir ortaya attı.
Aşkar “Türk mutfağının globalleşmesi için devlet desteği şart. Kâr amacı ve finansal endişeler olmaksızın dünyanın belli başlı metropollerine birer geleneksel Türk restoranı devlet desteğiyle açılsa ve biz şefler de gönüllü olarak bu projenin oluşum sürecinden hizmet sürecine kadar dönemsel olarak destek olsak kalıcı bir Türk gastronomisi algısı oluşmaya başlar.
2 yıllık bir hazırlık ve ardından 5 yıllık bir servis süreci sonunda çok Türk mutfağı çok daha yüksek bir bilinirliğe ulaşılabilir” dedi.
Paris’te, Lizbon’da, Barcelona’da geleneksel lezzetler sunan, ülkemizin en iyi şeflerinin rotasyonla menüler oluşturduğu, hatta kısa süreli de olsa başında durup ziyaretçilere bilgi verdiği, o şehirde reklamları da dönen devlet destekli global bir Türk restoran zincirinin yaratıldığını düşünsenize.
Ama ister istemez aklıma şu soru da gelmiyor değil. Acaba Türkiye’deki restoran birlikleri ve yıllar içinde dev bir hale gelen Türk yeme-içme sektörü böyle bir projeyi kendi de finanse edemiz mi? Biraz devlet, biraz da sektör desteği. Belki de en ideal formül bu.

 

Yazarın Tüm Yazıları