18 Ekim 2008
1971 yılında Aziz Sarıyer tarafından kurulan Derin, 37 yıllık tecrübesi ve birikimi ile günümüz hızlı ve modern şehir yaşamına estetik çözümler sunuyor. Yalın çizgisindeki iddia ile uluslararası fuarlarda hemen fark edilen markalardan biri olan firma, Türk ve yabancı dergi editörlerinin de gözdesi. 2009 için hazırladıkları koleksiyonda, bugüne kadar gelen istikrarlı çizgisinde bir üst basamağa tırmanma kaygısı taşıyan tasarımlar var. Gündelik trendlerden bağımsız, şimdinin ve geleceğin izlerini taşıyan bir koleksiyon ve farklı tasarımcıların aynı genetik kodları taşıyan ürünleri...
2000'li yıllara kadar özellikle Capellini, Moroso, SCP gibi uluslararası alanda önemli firmaların ürünlerini Türkiye’ye getiren Derin, 80’lerin ortasına doğru, Memphis gibi daha marjinal akımların Türkiye’deki temsilciliğini yaptı. O dönemde kendi atölyelerinde üretim yapan firma, mimarların çözüm ortağı olarak orta ölçekli ve küçük projelerde çalışıyordu.
1997 yılından itibaren üretime hız veren firma, yeteneklerini birleştirip yeni ürünler tasarlamaya karar verdi. İlk başlarda Türkiye'de satışa sunulacak mobilya tasarımları üretmek hedeflense de, Derin markası, daha ilk günden kendi kişiliğini net şekilde ortaya koyan, hatta birebir tek başına bir anlam taşıyan ürünler ortaya çıkartarak, özellikle 90'lı yılların sonuna doğru dünya pazarına satış yapmaya başladı. 2000 yılında katıldığı ilk uluslararası etkinlik olan New York Çağdaş Mobilya Fuarı ile yurtdışı bağlantılarını hızlı bir şekilde güçlendirdi.
Derin Sarıyer ve Aziz Sarıyer dışında Bülent Özden, Tanju Özelgin, Arif Özden, Defne Koz, Mehmet Ermiyagil ve Jale Kulin Akgün gibi çok önemli tasarımcıları bünyesinde barındıran Derin, olabildiğince sade ama aynı zamanda belirgin hatlara sahip, modern ve hızlı şehir yaşamlarını yansıtan mobilyalar tasarlıyor. Derin 2009 koleksiyonu da, öncelikli olarak yalınlığıyla karakterize edilmiş, ancak bunun dışında iyi çözümlenmiş çizgisi, hareket duygusu ve dünya görüşü ile de hızlı ve modern kent yaşamları ile uyumlu halde oluşturulmuş.
Çeşitli kumaş ve malzeme olanaklarıyla hem ev, hem de ofislerde kullanılabilen bu mobilyalar, fonksiyondan yola çıkılıp estetiğe ulaşan bir anlayışa sahip. Bu ürünler tek tek bir anlam ifade etmelerinin yanında bir araya geldiklerinde de aynı dili konuşan bir ruh oluşturuyor.
Derin, önümüzdeki dönemde, dünyanın çeşitli yerlerinde düzenlenecek fuarlara ve etkinliklere katılma hazırlıkları yapıyor. Bir Türk markası olarak, yurtdışına salt ürün satmaktan çok, Derin'in konseptini doğru olarak yansıtacak insanlarla ve kuruluşlarla çalışmak, firmanın ana yaklaşımını oluşturuyor. Bunun için çok dikkatli bir politika izleniyor. Bu yeni koleksiyon da Paris, Milano, Brüksel, New York, Hong Kong, Kopenhag ve Barselona gibi noktalarda sergilenecek.
2009 koleksiyonunun hit’leri
- Derin Sarıyer tasarımı Nas
Oturma eylemi için insanın gereksinim duyduğu yaslanma açısı kanepenin sırt formunu, oturulduğunda ayakkabıların kanepenin alt gövdesine zarar vermeme düşüncesi ise tasarımın alt formunu belirliyor. Baskın geometrisi ile kararlı ve çok keskin hatlara sahip olan Nas, 2008 Derin koleksiyonu içinde yer alan ve yine bir Derin Sarıyer tasarımı olan Full kanepeye de gönderme yapıyor.
- Arif Özden tasarımı Kolt
Kolt serisi ile oturma birimlerinin temel ögeleri akıcı bir formda çözümleniyor ve tasarımın karakteristik formunu oluşturan ögelerin geometrisi ile uyumlu bir yapı oluşturuluyor. Tasarımın en önemli detayı kolçaklar. Modüler bir yapıya sahip olan Kolt, kolçaklarının eklenip çıkarılabilmesi özelliği ile kullanıcının isteğine bağlı olarak sonsuza dek uzayan bir yapıya bürünüyor.
- Aziz Sarıyer tasarımı Diamond
Formundaki estetik duyguyu ve fonksiyonel yapıyı kusursuz bir biçimde bütünleştiren Diamond serisi ile Aziz Sarıyer, her zamanki gibi kullanıcısını şaşırtan detayları ön plana çıkarıyor. Seri, her biri farklı yüzey yorumlarıyla dikkat çeken iki ayrı üründen oluşuyor. Aziz Sarıyer, tıpkı bir origami sanatçısı gibi ustaca katlanmış bir kağıttan elmas hissi uyandıran Diamond masa ile naif bir yaklaşım sergilerken, Diamond büfe tasarımındaki gizli depolama ünitesiyle, tasarımın sadeliğine işlevsellik katıyor.
- Aziz Sarıyer tasarımı Pal
Pal serisi ile, ürün-parça ilişkisini vurgulanarak, oturma alanlarında kullanıcısına hem kişisel düz yüzey sağlayan hem de bütünü oluşturarak ortak kullanıma açık bir hale bürünen bir tasarım yaratılmış. Seriyi oluşturan ürünler arasında, modüler birimlerden oluşan seçeneklerin yanı sıra, tasarımın temel özelliklerini ve karakterini koruyan sabit seçenekler de bulunuyor.
- Derin Sarıyer tasarımı Ram
Bireysel yüzey kullanımı sağlayan bu sehpa, yalın bir form ve dáhice düşünülmüş detaylarla kendini ortaya koyuyor. Geometrik yapısı ile kullanım kolaylığı sağlayan Ram sehpa, üretiminde kullanılan Compact Laminat malzeme sayesinde hem çevre dostu, hem de yalın, net ve dayanıklı bir yapıya sahip.
- Jale Kulin Akgün tasarımı Wrap
Metal ayaklarının çizgisel yapısı ve kütlesel formu arasındaki kontrast ilişkisi ile alışılmışın dışında bir estetik anlayışla tasarlanan Wrap, ana formunun geniş yapısı ile konforu ön plana çıkarıyor. Minimal çizgisi ve oturanı çepeçevre sararak bağımsız bir yaşam alanı sunan kıvrımlı yapısıyla farklılık yaratıyor.
- Derin Sarıyer tasarımı Tun
Tun serisi, oturma eylemini kişisel alan yaratımına çevirmeyi hedefliyor. Tun ikili kanepe ve Tun tekli koltuk, 140 cm yüksekliğindeki boyu ve alışılmışın dışındaki karakteristik düzlem kullanımı ile geleneksel oturma birimi formundan sıyrılarak kullanıcısına ait özel yaşam alanları yaratıyor. Yan ve arka yüzeyleri ile duvar oluşturan ve kişiyi genel alandan ayıran Tun serisi, kullanıcısına rahat ve özgür bir dinlenme / çalışma ortamı sağlıyor.
- Aziz Sarıyer tasarımı Seed
Seed, az miktarda materyalle fazla kullanım alanı yaratma felsefesini vurguluyor. Tıpkı filizlenen bir tohum misali, devamlı üreyebilen ve büyüyebilen yapısıyla kullanıcısına sonsuz depolama alanı yaratıyor. Birbirini takip eden ünitelerden oluşan Seed, tasarımcının yalın ve dáhice yorumuyla mekánda saflaşarak, taşıyıcılığını üstlendiği objelerin ön plana çıkmasını sağlıyor. Modüler bir depolama ünitesi olarak tasarlanan Seed, hacimde boşluk Ğ doluluk prensibi üzerine giden form modüllerinin birleşmesi ile tasarımın özgünlüğünü vurguladığı gibi, ünitelerin her biri tekil olarak da aynı karakteri taşıyor.
Derin
Sarıyer: "Melez ürünler tasarlıyoruz"
- Derin ürünleri her zaman yalın formları ve keskin hatları ile dikkat çekiyor. Sehpa ve depolama ünitelerini bir kenara koyarsak, koltuk ve kanepe tasarımları daha çok ofisler için tasarlanmış izlenimi veriyor. İleriki yıllarda evler için bir kanepe-koltuk serisi oluşturmayı düşünüyor musunuz?
"Derin koleksiyonunda bulunan ürünlerin ortak özelliğinin "melez"lik olduğundan bahsedebiliriz. Mimar ve iç mimarlar ofislerde insanların kendilerini rahat hissedebilecekleri ortamlar yaratmak peşinde. Teknolojinin ilerlemesiyle masalara bağımlılıktan kopuldu. Ofis alanlarının farklı kullanımları gündeme geldi. Kanepemizde otururken e-maillerimizi kontrol edip cevap verebiliyoruz artık. Ülkelerarası konuşmalar yine internet üzerinden yapılıyor. Bunun yanı sıra, evlerde de küçük çaplı ofisler kurulabiliyor, bu mini ofislerde hem yaşıyor hem de çalışıyoruz. Biz başından itibaren koleksiyonlarımızı böyle bir bakış açısına ve hızlı yaşam ritmine yönelik hazırladık. Bundan sonra da bu perspektifte devam etmek düşüncesindeyiz."
Ekolojik hassasiyet
Her mobilya firmasının üretimini malzemeden tekniklere kadar çevreye en az zararı verecek şekilde düzenlemesi gerekiyor. Uzun ömürlülük ilkesini benimseyen, malzeme seçiminden kullanılacak yapıştırıcıya, nakliyeden enerji tüketimine kadar çevreci bir stratejiye sahip olması zorunlu.
Derin, markanın oluşumunun başından itibaren bu konuda çok hassas. Buna karşın ekolojik tasarımı bir moda, bir trend haline getiren ve sadece tüketimi pompalayan bir anlayışla ’ekoloji’ kelimesini sömüren bir tavrı çok yanlış buluyor. Derin tasarımcıları, güzel yaşlanan ürünler tasarlamak ve zamansız bir bakışla kalıcı çalışmalar yapmak ile ekolojik üretim tavrını birleştiren bir tutumu özümsemenin etik olacağıını düşünüyorlar.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
11 Ekim 2008
24 ülkede yayınlanan dünyanın bir numaralı ev stili dergisi Elle Decor, Türkiye’deki 43. sayısında 120 sayfalık çok özel bir kitap vermiş. Siz de benim gibi evde kış temizliği yaptınız bir dönemdeyseniz, özellikle bir türlü yer bulamadığınız eşyalarınız, kitaplarınız, çalışma alanlarınız ve yatak odalarınız için nasıl ekstra alanlar yaratabileceğinize bu kitaptan edineceğiniz fikirlerle karar verebilirsiniz. Ben öyle yaptım!
Evde kitaplık ve raf sistemi gibi bir mobilyanın yaratacağı alan doluluğunu ortadan kaldırmanın en pratik yolu, boş duvarları değerlendirmektir. Duvara monte sistemler, altında oluşacak boşluğu dekoratif ve işlevsel olarak kullanmanıza olanak sağlayabilir. Bu kural, duvara monte raflar için de geçerlidir. Duvar boyunca devam eden raflarda fotoğraflar, biblolar, çiçekler, mumlar ve benzeri dekoratif objeler bir arada sergilenebilir. Bu gibi raflar, ihtiyaca ve evin stiline göre diagonal ve simetrik olarak çoğaltılabilir. Kimi zaman iki yatay raf arasına dikmeler monte ederek, kitaplar için dayanaklar elde edebilirsiniz.
Elle Decor dergisinin ekim sayısıyla birlikte dağıttığı "Evde Organize Yaşam" isimli kitap, evin farklı odaları için fonksiyonel saklama, düzenleme ve depolama çözümleriyle dolu. Örneğin, evin en önemli yaşam alanlarından biri olan salonda saklama ve depolama organizasyonu yapmak için öncelikle oturma, dinlenme, sosyalleşme, ağırlama ve TV seyretme trafiğini doğru planlamak gerekiyor.
Eğer salon, yemek grubunu kapsayacak şekilde planlandıysa kullanılmayan yemek takımları ve diğer sofra aksesuvarları için genellikle kapalı bir üniteye ihtiyaç duyuluyor. Bunun haricinde kitaplar, dergiler, albümler ve diğer aksesuvarlar için ise yarı açık bir ünite kullanmak mümkün. Bunu konumlandırırken mekanın mimari özelliklerine göre yaşam alanının ya en etkin ve geniş cephesini ya da atıl duran bir cephesini değerlendirebilirsiniz.
Örneğin eğimli tavan yapısına sahip ve küçük salonlarda bu cepheler rahatça kullanılamıyor. Bu gibi durumlarda cepheye göre planlanmış kitaplıklar, hem alanı doğru değerlendirmek hem de üniteyi ev trafiğinden uzaklaştırarak saklamak için düşünülebiliyor. Kimi üniteler ise her iki atmosferi (yemek ve oturma) birbirinden ayıran bir separatör görevi üstleniyor. Özellikle yarı açık raf sistemleri ve kitaplıklar bu çözüm için oldukça ideal.
Çalışma odası, doğru depolama ve saklama organizasyonuna ihtiyaç duyulan en önemli alan denilebilir. Birbirinden farklı boyutlarda kitap ve kırtasiye ihtiyaçları kitaplıklar, raf sistemleri, çekmece üniteleri ve kutular gibi depolama çözümlerini doğru organize etmek, öncelikli olarak iş trafiğini yavaşlatmamak ve konsantrasyonu dağıtmamak açısından önemli.
Özellikle kapalı yardımcılar için en pratik öneri, iyi sınıflamak, etiketlendirmek ve önceliğe göre yerleştirmek. Sadece saklama değil, duvara monte not panoları, askı çekmeceler, raf sistemleri ve klasörler de doğru organizasyonun birer parçası.
Evin en kişisel mekanlarından biri olan yatak odaları ise, günümüzde giyinme alanları ve banyo-spa-spor gibi bölümlerle birleşik tasarlanmakta. Dolayısıyla bireyin sadece uyku ve dinlenme değil, bakım ve yenilenme ihtiyaçları da söz konusu.
İhtiyaçlar malzemeleri, malzemeler ise doğru organizasyonu istiyor. Dolayısıyla yatak odasında saklama-depolama organizasyonu yaparken mekanın nasıl kullanıldığının önemi büyük. Çoğunlukla bazalı yataklar ve çekmece sistemleriyle çözülen bu sorun için farklı alternatifleri de düşünmek gerek. Yatak bazalı değilse, alt kısmına yerleşebilecek çekmeceler, nişlerde raflar, yatak başlıklarına entegre kitaplıklar, askı sistemleri ve komodin olarak kullanılabilecek kutu ve çekmece formülleri de bu seçeneklerin arasında yer alıyor.
Trendler ne diyor
Son zamanlarda multi-fonksiyonel (çok sayıda işleve sahip) mobilya tasarımları ön planda. Bu durum, saklama ve depolama gibi ’kurtarıcı’ konumda olan mobilyalar için daha da değerli. Tasarımcılar artık kitaplık, raf sistemi, dolap gibi mobilyaları birden fazla işlevi yerine getirecek şekilde düşünüyor.
İkinci trend ise mekana göre çözümlenen sistemler. Özellikle raf sistemi ve kitaplık gibi hacimli mobilyaların tek bir kütle değil, modüler olarak tasarlanması ve bulunduğu alana göre birleştirilmesi, günümüzün hızlı değişen ihtiyaçlarına da seslenebiliyor. Form ve malzeme olarak ise son yılların en popüler seçimleri şöyle: Modüler sistemlerde siyah-beyaz renklerde parlak lake ve krom. Amorf formlar, birbirine yaslanan modüller, birleşerek farklı geometriler alan bloklar ve bağımsız modüller.
Mutfakta biri mi var
Mutfakta depolama, saklama ve düzenleme organizasyonu için ilk iş ekipmanları kategorize etmek, çalışma istasyonunu planlamak ve aydınlatma, beyaz eşya konumu ve servis gibi diğer işlemlerin trafiğini belirlemek gerekir. Öncelikle sık kullanmadığınız mutfak eşyalarını ayırın ve onları en yüksek raflara yerleştirin. Raflarınızı düzenlerken satın aldığınız ürünleri kullanım sırasına göre dizebilirsiniz. Yeterince raf alanınız yoksa tezgáh arası askı borulara yerleşecek küçük sepetler, sarmısak ya da soğan gibi açıkta sakladığınız yiyecekleriniz için iyi bir çözüm olabilir. Kuru gıdalarınızı ise mutlaka vakumlu kavanozlarda koruyun. Ancak kavanozların yağlanıp, tozlanmamaları için pişirme bölümünden uzakta bulunması gerekir. Bu yüzden kavanozlar için tamamen kapalı raf yerine yarı açık dolap ya da çekmece içlerini düşünebilirsiniz. Böylece hava sirkülasyonu kolayca sağlanmış olduğu ve doğrudan ışık almadığı için yiyecekleriniz çabuk bozulmaz.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
4 Ekim 2008
İsviçreli ünlü Vitra markası, köklü geçmişinin üzerine her sene yeni koleksiyonlar inşa ediyor. Keşfettiği taze yetenekler, yarattığı yenilikçi mobilyalar ve ünlü tasarım klasiklerine verdiği önem ile tasarım gündeminin baş oyunculuğunu kimselere bırakmıyor. Uzun yıllar ofisler ve ortak kullanım alanları üzerine mükemmel imzasını atan marka, son dört senedir ev için geliştirdiği koleksiyonlarla da tasarım tutkunlarının aklını ve kalbini çalıyor.
1950 yılında efsane tasarımcılar Charles&Ray Eames ve George Nelson’ın mobilyalarının üretimini yaparak sektöre giren Vitra, yıllar içinde farklı isimlerle çalışarak her biri tasarım klasiği haline gelen geniş bir mobilya cumhuriyeti yarattı. Ofisler, ortak alanlar ve son olarak da evler için geliştirdiği mobilyaların dışında, Vitra markası tasarım, mimari ve kültürel anlamda pek çok projeye önderlik ederek müthiş bir liderlik gösterdi. Örneğin Vitra Tasarım Müzesi dünyaca ünlü pek çok modern mobilya tasarımını aynı binada buluşturdu; bu tasarımları tamamlayan arşiv bilgilerini, atölye çalışmalarını ve yayınları bir araya getirdi. İsviçre’deki genel merkez ve Almanya’daki Vitra kampusu, Frank Gehry, Zaha Hadid, Tadao Ando, Alvaro Siza, Kazuyo Sejima gibi yüzyılın en iyi mimarlarının imzasını taşıyan binalarla donatıldı.
Oturma uzmanı
50 yılı aşkın geçmişi, Vitra’ya oturma birimleri alanında yüksek düzeyde bir uzmanlık sağladı. Birkaç sene öncesine kadar ağırlıklı olarak ofis koltukları üreten ve bu alanda pek çok yeni teknoloji geliştirerek endüstriye öncülük eden firma, 2004 yılında piyasaya çıkardığı Vitra Home Collection ile açık bir mesaj veriyordu: "Evlere de girmek istiyorum!". Bu koleksiyon yaratılırken özellikle kanepe, koltuk ve diğer lounge birimlerinin ağırlıkta olduğu "döşemeli mobilyalar" ön planda tutulmuştu. Böylece Charles&Ray Eames, George Nelson ve Isamu Noguchi gibi efsane tasarımcıların klasiklerinin arasına 5 yeni kanepe ailesi eklendi: Jasper Morrison’dan Park (2004), Bouroullec kardeşlerden Soft Shell (2005) ile Alcove (2006) ve Vitra’nın keşfettiği yeni yıldız Hella Jongerius’tan Polder (2005) ile Worker (2007-08) koleksiyonları. Kanepeyi dekorasyonun odak noktasına yerleştiren ve üzerinde "konuşulan, düşünülen, okunan, oyun oynanan, TV seyredilen, müzik dinlenen, uyunan, uzanılan, yemek yenen, telefonla konuşulan ve çalışılan çok fonksiyonlu bir ünite olarak gören bu tasarımların her biri, hem Vitra’nın, hem de Vitra için çalışan tasarımcıların tüm dünyada gündem olmasını sağladı.
Tamamlayıcı aksesuvarlar
Vitra Home Collection, sadece geniş mobilya seçenekleriyle değil, kendi bireysel "ev kolajınızı" yaratmak için sunduğu pek çok aksesuvarıyla da iddialı. Rahatlama, yenilenme ve çalışma gibi farklı ihtiyaçlara cevap veren düşsel ve pratik bir yaşam alanını nasıl oluşturabilirsiniz? Vitra’nın cevabı şöyle: "Seçimleri ve yerleşimi sizin kişiliğinize ayna tutan modernist objelerle! Amacınız mükemmel ve değiştirilemez iç mekanlar tasarlamak değil, evinize büyüyen, gelişen ve değişen bir ortam olarak bakmak olmalı. Eski ve yeni seçimleri, el yapımı ve endüstriyel ürünleri birleştirmeli; teknoloji ile sanatı, dekoratif unsurlar ile fonksiyonel çözümleri aynı alanda buluşturmalısınız." Vitra’nın mobilya ve aksesuvar koleksiyonları, işte bu fikirlerle geliştirildiği için farklı kültürler tarafından farklı zamanlarda aynı zevkle kullanılma başarısına sahip oldu.
Vitra’nın tüm tasarımlarını Türkiye’de Mozaik mağazalarında bulabilirsiniz. Tel: (0212) 327 05 95. Vitra hakkında detaylı bilgi için: www.vitra.com
Vitra Edition
20 yıl önce start verilen Vitra Edition, çağdaş mimar ve tasarımcılara deneysel mobilyalar ve iç mekan uygulamaları yapma şansını veren bir laboratuvar. Vitra’nın teknik know-how’una tamamen erişim hakları olmasına rağmen; tasarımcıların seçtikleri malzemeler, kullandıkları teknolojiler, yöntemler ve konseptler Vitra’nınkilerle örtüşmek zorunda değil. Pazarın ihtiyaçlarına ya da mevcut üretim kriterlerine göre sınırlanmadan çalışmak mümkün. Bu bağımsız yaratım sürecinin sonunda ortaya çıkanlar ise sürpriz çözümler ve tasarıma taze bakış açıları oluyor.
Nelson anısına yepyeni bir sergi
Yaşasaydı 2008 yılında 100. yılını kutlayacak olan Amerikalı mimar, tasarımcı, yazar, fotoğrafçı ve öğretmen George Nelson, Vitra Tasarım Müzesi’nin düzenlediği retrospektif bir sergi ile anılıyor. 13 Eylül’de başlayan ve 1 Mart 2009’a kadar sürecek olan bu sergide, Nelson’ın yarattığı Coconut Chair, Marshmallow Sofa, Ball Clock ve Bubble Lamps gibi modern tasarım klasikleri bir araya getiriliyor. www.design-museum.de
Favorilerim
Vitra tasarım okyanusuna dalıp kendi kişisel favorilerinizi seçmemek mümkün değil:
n Charles&Ray Eames tasarımı Rar sallanan koltuk
n Hella Jorgerius tasarımı Polder sofa
n Verner Panton tasarımı Moon aydınlatma
n MaartenVan Severen tasarımı MVS dinlenme koltuğu
n Jean Prouve tasarımı Gueridon masa
n Dorothee Becker tasarımı Uten.Silo duvar organizer’ı
n Alexander Girard tasarımı Wooden Dolls ahşap bebekler
En ünlü yeniler
Jasper Morrison tasarımı Basel Chair: Kendi tasarımlarını "supernormal" olarak kategorize eden Morrison, çalışmalarını yeniden yorumlama, yeni bir hayat verme ve rafineleştirme/sadeleştirme ruhuyla yapıyor. İlk bakışta basit bir ahşap sandalye görünümünde olan Basel de, aslında sıradışı bir tasarıma sahip. Plastik olan oturma ve sırt kısmı, normal bir ahşap sandalyede mümkün olamayacak kadar ince bir yapıda. Kullanılan malzemenin esnekliği sayesinde maksimum oturma rahatlığı sunuyor. Plastiğin dokulu yüzeyi kaymazlık özelliği sağlarken, orantılarındaki olağanüstü mükemmellik bu sandalyeyi yeni tasarım ikonlarından biri haline getiriyor.
Bouroullec kardeşler tasarımı Alcove Love Seat: Bu koleksiyondaki oturma birimleri, dışarıda kalanın sizi zorlukla görüp duyabileceği özel bir alan oluşturuyor. Odanın içinde ayrı bir oda yaratarak küçük bir alan içinde kendi renk, rahatlık ve sükünet ortamınızı meydana getiriyor. Tek ya da çift kişi tarafından kullanımı mümkün. Yüksek sırtlı ve yan panelli olanı da mevcut.
Hella Jongerius tasarımı Worker Sofa: İletişim yönü kuvvetli bir oturma birimi olan Worker Sofa, oturma rahatlığı, usta işçiliği, farklı formu ve göz okşayan detaylarıyla salonların ve lobilerin gözdesi. Kompakt boyutlarıyla mutfak, kış bahçesi ve çalışma odasında kullanıma da uygun. Geleneksel işçilik teknikleri ile modern üretim yöntemlerini birleştiren bu kanepe, yepyeni bir tasarım olsa da bize çok tanıdık gelen bir kimliğe sahip.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
20 Eylül 2008
"Hiç kimse sıkıcı bir tabakta yemek yemeye mecbur değildir" felsefesiyle mutfak kültürüne mizahı ve Philippe Starck, Michael Graves, Aldo Rossi gibi dünyanın en ünlü tasarımcılarının imzalarını eklemede öncülük eden, İtalyan tasarım endüstrisinin en güçlü markalarından Alessi, 2007’de hazırladığı China Family mutfak aksesuvarları koleksiyonundan sonra, bu yıl da yine Stefano Giovannoni ve Taiwan National Palace Museum ile işbirliği yaparak mutfaklara enerji veren OrienTales koleksiyonuna imza attı. 80 yıllık üretim hayatı boyunca tüketicilerin beklentilerini izlemenin yanı sıra, tasarımcıların ileri görüşlü tavsiyelerinin peşinden gitmeye önem veren Alessi, 2 binden fazla mutfak eşya ve aksesuvarını hayatımıza sokarak mutfakları evlerimizin en eğlenceli bölümlerinden birine dönüştürdü.
İtalyan tasarım markaları arasında en renkli kimliklerden biri olan Alessi, Tayvan Ulusal Saray Müzesi ile işbirliği yaparak 2007’de hazırladığı China Family serisinden sonra yeni bir mutfak aksesuvarları koleksiyonu hazırladı. Çin sanatının pek çok öğesini Alessi’nin mizah gücü yüksek tasarım diliyle görebildiğimiz OrienTales serisi, Stefano Giovannoni tarafından tasarlandı. Chin Family’de olduğu gibi pop figürlerden ilham alan tasarımcının oyuncak görünümündeki bu yeni masal kahramanları batıyla doğunun sentezini sunan fonksiyonel aksesuvarlardan oluşuyor.
Yeni bir tasarım dili yaratan OrienTales koleksiyonu, Tayvan’ın dinamik enerjisini vurguluyor. Koleksiyon, Uzakdoğu’ya özgü bitki ve hayvan çeşitlerinden ilham alarak tasarlanan çatal bıçak takımı, tabaklar, káseler ve sushi setlerinden oluşuyor. Oryantal, egzotik ve tropikal izler taşıyan fakat stilini asla kitsch olarak açıklayamayacağımız ürünler batı tasarımına yeni bir bakış açısı getiriyor.
Giovannoni, OrienTales serisiyle doğu ve batı tasarımı arasında multi-etnik bir köprü kuruyor. Tasarımcının, tasarım süresince yaşadıkları ve projenin gelişimi OrienTales kitabında Alessandro Mendini tarafından derlendi. Dört dilde yayınlanan kitapta bir batılının gözünden Çin tarihinin objelerini ve Giovannoni’nin tasarımlarını görmek mümkün. www.alessi.com
Ünlü markalar bu adreste
Ar Dış Ticaret gerek halılar, gerekse duvar kaplamaları sektöründe her iki materyali beraber bulabileceğiniz sektörün en deneyimli kuruluşlarından biri. Dünyanın en büyük halı fabrikası olan Shaw Carpets USA’nin rulo ve karo halılarını, yine dünyanın en büyük duvar vinilleri üreticisi Omnova gurubunun Bolta, Tower, Essex, Genon markalı ürünlerini ve Amerika’nın büyük üreticilerinden LSI ve Lentex’in tasarımlarını yıllardır başarıyla temsil eden firmada, ünlü İngiliz markası Muraspec’in duvar kaplamalarını da bulabilirsiniz. Sorularınız için: www.ardisticaret.com
Vücudunuzu şımartın
Kızıldeniz’in tuzları ile üretilmiş, vitamin ve minerallerle zenginleştirilmiş Chakra Spa Koleksiyonu, cilt bakımına yönelik sunduğu özelliklerin yanı sıra, uzun süre etkili esansları ile de tam şımarmak isteyenlere göre! Koleksiyonda yer alan ısırgan otlu, karanfilli, yulaflı, ballı sabunlar her tür cildin farklı ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte. Yeni sezon öncesi evinize ve kendinize bir hediye alın, sonbaharı yepyeni karşılayın! Tel: (0212) 345 57 67.
Pembe tutkunuysanız...
Türkiye’de kumaş ve perde modasındaki hızlı adımlarıyla dikkat çeken Epengle’de pembe ve tonlarının yer aldığı kumaş koleksiyonu sizi büyüleyecek. Epengle döşemelik, perde ve ev tekstiline yönelik ürettiği kumaşlarda renk ve desende sınır tanımıyor. Pembenin tüm tonlarının yer aldığı ve birçok renklerle yaptığı kombinasyonlarla, evlerini yenilemek isteyenlere yeni alternatifler sunuyor. www.epengle.com.tr
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
13 Eylül 2008
Uzun yıllar boyunca Amerikan pazarına Türk halısı satan Ketenci ailesi, yeni markaları Metrekare Rug Art ile el halısı tasarımında farklı ve başarılı bir koleksiyon yarattılar. Tamamen doğal malzemelerden el işçiliğiyle üretilen ve her biri birbirinden farklı tasarımlara sahip bu halılar, 2008 kışında evlerdeki çekim alanını yere kaydıracak!
İsimini çoktan duymuş olmalısınız: Metrekare Rug Art. Halılarında yün, ipek, ısırgan otu lifi, kenevir lifi gibi tamamen doğal malzemeler kullanan ve sadece dokumasını değil tüm aşamalarını el işçiliğiyle gerçekleştiren Metrekare Rug Art, geçtiğimiz aylarda işbirliği yaptığı ünlü tasarımcı Jan Kath imzalı koleksiyonuyla da bu sektörde yenilik yaratan bir kimliğe bürüneceğinin sinyallerini vermişti.
Malzemelerin tümü doğal
Metrekare Rug Art’ın kurucusu Yeşim Ketenci, Türkiye’deki el halısı sektöründe çağdaş (modern) el halısının eksikliğini görüp, " Bu işi tamamlayıcısı biz olmalıyız" diyerek işe başladıklarını söylüyor. Şu anda ise, "el halısında Türkiye’nin haute couture mağazası" olduklarını vurguluyor. Markanın temel farkı, halı tasarımlarında ve ürünlerinde kullanılan malzemeler. Bütün malzemeler tamamen doğal, hiçbir katkı maddesi yok. Bunların içinde en önemlisi, kullanılan boyanın ’kanserojen madde içermeyen İsviçre boyası’ ve ’kök boya’ olması. Her mekana özgü, her ebatta üretim yapılabilmesi de çok önemli, çünkü böylece gelen müşterilerin istediği renklerde, istediği boyutlarda, istediği malzeme ve desenlerde üretim yapılabiliyor.
El halısının farkı
El halısında çok önemli olan bir nokta var. Her biri eşsiz ve benzersiz olma özelliği nedeniyle, mekanda ikinci bir eşinin kullanılmaması gerekiyor. Kullanılan halıya en uygun olan rengi, farklı ama uygun bir model üzerinde mekana uygulamak en doğru seçim oluyor. Metrekare koleksiyonlarında bu sistem de çok güzel kurulmuş durumda. Birbirine uygun üretilen halılar, aynı mekan içinde kullanıldığında biri diğerinin önüne geçmeyen odak noktaları yaratıyor.
Jan Kath ile işbirliği
Alman tasarımcı Jan Kath’ın Metrekare Rug Art için özel olarak yarattığı koleksiyonda, çok yüksek tepelerden, çok soğuk alanlardan elde edilen Tibet dağ yünü kullanılıyor. Yünün ip haline gelmesi, boyanması süreci uzun zaman alıyor. Isırgan otu lifinin 1 kg’ını ip haline getirmek 10 gün sürüyor; çok uğraş gerektiren bir iş. Has ipek kullanılıyor. Bu koleksiyondaki halıların tümü de tasarım, ebat, renk ve düğüm konfigürasyonu olarak değiştirilebiliyor. 125’e kadar renk seçimi içerisinden dilediğiniz renk armonisine ulaşmak mümkün. Tasarımcı Kath, tamamen özgür düşüncelerini ticaret zihniyeti gütmeksizin halı haline dönüştürüyor. Trend, renk ve stilleri de düşünerek tasarımlarını Nepal’deki stüdyosunda yapıyor.
2008 halıları
Markanın 2008 yılı için oluşturduğu koleksiyonda öne çıkan renkler ağırlıklı olarak açık renklerÉ En çok kum beji, krem, kemik tonları, mantar rengi ve tonlarına yer verilmiş. Yeni tasarımlarda modern çizimlerin klasik motiflerle armonisini görüyoruz. Isırgan otu lifi ve yünün, yünün ve ipeğin yarattığı doku farklılıkları halılarda üçüncü boyut hissini uyandırıyor.
Metrekare Rug Art, Maçka Cad, 33/3, Maçka, İstanbul.
(0212 343 97 32; www.metrekare.net)
Jan Kath: "Trendlerin ilerisinde olmak istiyoruz"
Geleneksel stile mi, çağdaşa mı daha yakınsınız?
- Benim koleksiyonlarımda çağdaş hatlar mevcut. Bence modern, pop-kültür ve çağdaş olmak arasında çok ince sınırlar var. Benim için çağdaş stile sahip olmak demek, modern ama kalıcı olmak demektir. Geleceğin antikası olmak. Benim hedefim bu.
İlham kaynaklarınız neler?
- Çok değişiyor. Bir sırrımı söyleyeceğim: Tasarımlarımı yaparken bazen uydu fotoğraflarıyla çalışıyorum. Örneğin Hindukush isimli halıda, Hindistan ile Afganistan arasındaki dağlık bölgenin gökyüzünden çekilmiş resmini yansıttım. Şu anda benim için en büyük tema, klasikleri silmek. Örneğin Roma Vendetta halısında klasik damask deseni alt kısmından asit tarafından yenerek yok ediliyor. Burada amaç klasiği ’bozarken’ yeni alanlar keşfetmek. Yani klasiği silerek ne olacağını gömek. Bu koleksiyon çok başarılı oldu.
Uzakdoğu ilham olarak sizi nasıl etkiledi?
- Tibet’ten ya da Nepal’den direkt olarak tasarımla ilgili aldığım bir şey yok. Benim Türk ve İran halılarıyla ilgili bilgim daha fazlaydı.
Trendleri takip ediyor musunuz?
- Snobluk yapmak istemem ama bu sektörde trendleri biz yaratmaya çalışıyoruz. Tabii ki dünyada olan biteni takip ediyorum, ama asıl trendlerin ilerisinde olmayı istiyoruz. Klasikleri silen koleksiyona devam edeceğiz. Louis Vuitton’la yeni bir anlaşma imzalıyoruz. Dünyadaki showroom’ları için özel üretim yapacağız. Kahire’deki Four Seasons Oteli ve mobilya markası E15 için de özel seriler üretiyoruz.
Ödüllü bir halı
Metrekare Rug Art, tasarımcı Jan Kath’ın Carpet Design Awards 2008’de "en iyi modern tasarım" ödülünü alan halısını Maçka’daki showroom’unda sunuyor. 15 ülkeden 148 tasarımın yarıştığı, finalde 30 tasarımın kıyasıya rekabet ettiği Carpet Design Awards 2008’de Jan Kath, Boro koleksiyonunda yer alan eşsiz halısı Roma Vendetta ile Premium kategoride "en iyi modern tasarım" ödülünün sahibi olmuştu. İpek, ısırgan otu ve Tibet dağ yünü ile dokunmuş olan "Roma Vendetta", jüri tarafından "dahice işlenmiş üstün bir dizayn" olarak nitelendirilmişti.
Çocuk Odaları kitabı
Elle Dcor dergisinin Eylül sayısı yeni bir kitap ile sezona merhaba diyor: ’Çocuk Odaları’. Okul sezonu ve eve dönüş hareketinin başladığı şu günlerde yenilenen cocuk odaları için ilgi çekici dekorasyon ipuçları, parlak fikirler ve düzenleme formülleri bu kitapta toplanıyor. Oyun-hobi, uyku ve çalışma alanı olarak üç bölüme ayrılan kitapta, çocuklara yönelik sağlıklı yaşam, psikolojik destek ve yaratıcı gelişimle ilgili çeşitli öneriler de yer almakta.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
6 Eylül 2008
Amerikan fütürolog Marian Salzman, iyi ve kaliteli "uyku" eylemine yönelik üretim yapan sektörlerin önümüzdeki yıllarda patlama yaşayacağını iddia ediyor. Çünkü çağın temposuyla yorgun düşen insan bedenini ve beynini dinlendirebilen kaliteli bir uyku süreci, giderek daha zor elde edilir hale geliyor. Uykunuzun kalitesini artıracak ürünler üzerine uzman markalardan biri olan Maya Tekstil, zamanı geriye çeviren uykunun sırlarını sizinle paylaşıyor.
Dinç bir beden ve açık bir zihin için en temel ihtiyaç olan uyku, sağlıklı koşullar yaratıldığında yaşam kalitesini yükseltiyor. Çalışanların performansı artıyor, daha iyi dinlenen kişilerin problem çözme yetenekleri gelişiyor. Boyun ve sırt rahatsızlıklarının büyük çoğunluğuna, yanlış uyku malzemesi kullanan kişilerde rastlanıyor. Bu nedenle, hayatınızın üçte birinin geçtiği yatağınız için kaliteli ve sağlıklı ürünler kullanmak çok daha gerekli ve anlamlı oluyor. Farklı coğrafyalardan yaklaşık 40 ülkeye ihracat yapan ve Türkiye’de yüzde 80’lik pazar payına sahip olan Maya Tekstil, uykuyu yeniden tanımlayarak Penelope, Othello ve Maya Elite markaları altında ürettiği yeni nesil doğal yastıklar, yorganlar ve uyku pedlerinin giderek daha çok ilgi gördüğünü belirtiyor. Çünkü bu ürünler hem yaşlanmayı yavaşlatıyor, hem de yaşam kalitesini daha yukarılara taşıyor.
Kaz tüyünün avantajları
Dünyanın en hafif dolgu malzemesi olan kaz tüyü, yapısal özellikleri sayesinde kaliteli ve sağlıklı bir uyku için önerilen malzemelerin başında. Doğal yapısıyla gece boyu vücut ısısını dengeleyerek vücudun nefes almasını sağlıyor. İhtiyaca göre vücutla ve çevreyle uyumlu bir sıcaklık derecesini ayarlıyor. Maya Tekstil, Penelope markası altında ürettiği kaz tüyü yastık ve yorganlarında doğal, hafif, esnek, yumuşak, sağlıklı ürünler sunuyor. Daha esnek olan sırt tüyü ile yumuşaklığıyla öne çıkan gıdık tüyü, her bir Penelope ürününde farklı oranlarda kullanılıyor; farklı anatomik yapılara göre farklı alternatifler oluşturuyor. Boyun ve sırt ağrılarını engelleyen ortopedik yastıklar sayesinde sabahları yaşanan baş ağrıları ortadan kalkıyor.
Yastık seçimi çok önemli
Gece boyu aşırı terleme, sık sık uyanma, sabah bedenen ve ruhen yorgun hissetme gibi sorunlar, çoğunlukla yanlış yastık ve yorgan seçiminden kaynaklanıyor. Kaliteli bir uykunun en büyük göstergesi deliksiz uyumak ve sabah kalkıldığında dinlenmiş olmak. Penelope markasının, farklı yatış şekilleri ve uyku problemlerine yönelik ürettiği yastıklar ile sağlıklı bir uykunun ardından güne dinç başlamak mümkün. Ortopedik tasarımlı kaz tüyü yastıkları yumuşak, sert, esnek, alçak, yüksek gibi farklı seçenekleri ile uyku sorunlarının çözümüne yardımcı oluyor. Özellikle yüksek ve dolgun yastık seven erkeklerin tercihi olan iç içe iki yastığı aynı anda barındıran Penelope Twin yastık, hem esneklik hem de yumuşaklık veriyor. Uyurken çok hareket edenlere ise Medallion yastıklar öneriliyor. Çift taraflı kullanım özelliği ile Medallion yastık, baş ile boyun hizasını korumaya yardımcı oluyor.
Kaz tüyünün bakımı
Kaz tüyü ürünler, talimatlara uyulduğu takdirde, 15Ğ20 yıl süresince ilk günkü kalitesiyle kullanılabiliyor. Kaz tüyünü dolgu malzemesi olarak kullanan ürünler yün, pamuk ve elyafa göre çok daha ekonomik kabul ediliyor. Yıkama ve kurutma sırasında dikkat etmek, bu ürünleri bir sonraki kuşağa bırakmak için yeterli. Kuru temizleme yapmak ilk ve önemli tavsiye olmakla birlikte, annelerimizin bize öğrettiği gibi arada bir havalandırılmaları ve yıkandıktan sonra hareketlendirerek gölgede kurutulmaları da tavsiye ediliyor.
Anti-aging etkili ClimaBalance ürünler
Kaz tüyü için geliştirilen teknolojilerden belki de en ünlüsü ClimaBalance. Maya Tekstil’in tescilli ürünü olan ClimaBalance yorganlar, doğanın ve bilimsel incelemelerin ideal kombinasyonu olan bir hava kontrol sistemi. Diğer uyku ürünlerine göre üç kat daha fazla havalandırma etkisi sunuyor; son derece kuru ve nemsiz bir uyku ortamı yaratıyor. Ayrıca nemin vücuttan bu hız ve seviyede atılması, organizmanın yenilenmesine yardımcı olarak bünyeyi dinçleştiriyor. Doğal dolgu malzemeli ClimaBalance yorganlar sayesinde anti-aging ve yenilenme siz uyurken bile devam ediyor.
Nasa’nın Outlast teknolojisi
Dünyada ilk defa NASA tarafından üretilen ve astronotların uzay yürüyüşleri sırasında ısı kaybını önlemesi için ürettiği Outlast kumaş teknolojisi, Türkiye’de ilk olarak ve sadece Penelope Thermy markalı yastık, yorgan ve uyku pedinde kullanılıyor. Yüzde 90 oranında gıdık tüyü dolgulu Thermy yastığın bir yüzünün serin, diğerinin ise sıcak özelliği, uyku süresince farklı ısı derecelerini sunuyor. Vücudun fazla ürettiği nemi vücut ısısını emerek azaltan Outlast teknolojisi, vücut ile çevre arasında dengeli bir sıcaklık yaratıyor.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
30 Ağustos 2008
Evim dergisi ve Gülen Boya işbirliğiyle düzenlenen "Dekoratör Benim - Profesyonel Eli Değmemiş En Yaratıcı Yaşam Alanı" yarışmasının sonuçları belli oldu. Katılımcılar arasından ilk elemeyi, www.evimdergisi.com.tr adresinden oy veren okurlar yaptı; finale kalan 10 ev ise aralarında benim de bulunduğum bir jüri tarafından belirlendi. Birinciliği kazanan evle ilgili hepimizin fikri aynı idi: Sahibinin kişiliğini yansıtan, yaşanmışlık izleriyle dolu, dengeli, sıcak, farklı odak noktalarının bir bütünlük oluşturulduğu, yaratıcı detaylarla dolu, cesur bir ev!
Evim dergisi ve Gülen Boya, yaşam alanını bir mimar, iç mimar dekoratör ya da başka bir profesyonel yardım almadan düzenleyenler arasında bir yarışma yaparak "en yaratıcı yaşam alanı"nı seçti ve kazanan ilk üç evin sahibini Avrupa seyahatleri ve Teknosa hediye çekleriyle ödüllendirdi. Yarışmada ilk elemeyi internet üzerinden Evim dergisi okurları yaptı. Daha sonra ise aralarında mimar Jale Kulin Akgün, mimar Fahrettin Aykut, iç mimar Selim Şenok, Y, Mimar Lerzar Aras, mimar Ümit Kanturvardar, Gülen Boya Kurumsal İletişim Müdürü Hilal Gökkaya, Evim dergisi Yayın Yönetmeni Sevda Barandır ve benim bulunduğum bir jüri ilk 10’u belirledi.
Yakın bir dosttan gelen telgraf
Yarışmanın sonucunda birinciliği Canan Eren Arditi’nin Bostancı’daki evinin salonunu aldı. Arditi, bu salonu dekore ederken rahatlığı ön planda tutmuş. Salonunda sevdiği eşya ve objeleri bir arada kullanarak yıllar içerisinde biriktirdiği anılarını mekana yansıtmaya çalışmış. Eski, yeni ama anısı olan eşyalar mekanda kendilerine yer bulmuşlar. Detayların ortaya çıkması için nötr renkleri tercih etmiş. Duvarlarda ise gri ve vizon renklerde boya kullanılmış. Beyaz renkte pike kumaşı ile kaplanan kanepelerde Arditi’nin en sevdiği renk olan siyah ile maskülen bir görünüm yakalanmış. Mekanın aydınlatmasında yan aydınlatma elemanlarının yanı sıra kristal kollu bir avize de kullanılmış. Eşyalarının onun yorumuyla hayat bulduğunu söyleyen Arditi, mekanın duvarlarına da anılarını taşımış. Resimler, siyah-beyaz fotoğraflar, yakın bir dosttan gelen bir telgraf, el yazısıyla kağıda dökülmüş şiirler çerçevelerin içerisinde bir dünya bulmuşlar kendilerine.
Renkler ön plana çıkıyor
İkincilik ise, Barbaros Ayvaz’ın Beşiktaş’taki salonu oldu. Renklerin ön plana çıktığı mekanda açık mavi, kırmızı ve beyazın hakimiyeti dikkati çekiyor. Ayvaz, "Açık mavi kendimi özgür hissettiriyor, üç kuruş olsun kırmızı olsun, beyaz ise saflık..." diyor. Alana farklı bir boyut kazandırmak amacıyla aydınlatmada abajur kullanılmış. Mobilyalar seçilirken ise rahat, kullanımı kolay ve pratik olmalarına dikkat edilmiş. Yer ise duvardan duvara halı ile kaplanmış. Bunun nedeni ise mekanı derli toplu göstermesi. Salonun duvarlarının en dikkat çekici noktası ise koltuğun arkasında kendine yer bulan ve ev sahibi tarafından yapılan duvar resmi... Koltuğun yanındaki sehpa ise aslında eski bir komodin. Kapağı çıkarılıp beyaz renge boyanan komodinin üzerine yerleştirilen cam tabla ile şık bir sehpa oluşturulmuş. Alt göz ise DVD’lik olarak kullanılıyor.
Doğal tonlar yoğunlukta
Üçüncülüğü kazanan Fatima Betül Balak ise, Karşıyaka’daki evinin salonunda hem göz, hem de hareket rahatlığının olmasına dikkat etmiş. Salon küçük metrekareli olduğundan karmaşık ve yoğun renklerden özellikle kaçınmış. Mobilyalarda açık renk ahşabı tercih eden Balak, mobilyalarının bir çoğunun cilasını kendisi yapmış. Eski ranzasının alt bölümünü üzerine minderler koyarak uzanma koltuğu haline getirmiş. Duvarlarda ise beyaza yakın su yeşili boya kullanılmış. Bunun sebebi ise
Jüri ve okur oylarıyla belirlenen ilk 10
1. Canan Eren Arditi, Bostancı-İstanbul
2. Barbaros Ayvaz, Beşiktaş-İstanbul
3. Fatima Betül Balak, Karşıyaka-İzmir
4. Funda Mehter, Kemerburgaz-İstanbul
5. Nursu Çakın Memik, Kocaeli
6. Mualla Gökalp, Adatepe-İstanbul
7. Semra Kezer, Beşiktaş-İstanbul
8. Bengü Karakurt, Sarıyer- İstanbul
9. Arzu Karayel, Bademli-Bursa
10. Şermin Sevgi, Yenimahalle-Ankara
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)