Melda Narmanlı Çimen

Yeşil, daha çok yeşil

9 Haziran 2012
Yüreğimizin bizi götürdüğü yer, neresi olursa olsun artık daha yeşil ve daha natürel. Çünkü anladık ki, şehrin yıprattığı yorgun bedenimiz çatı terasları, mini balkonlar, bahçeler, mutfak bostanları ve ev seralarıyla gevşiyor; şarj oluyor. Lüksü en ilkel, en masum ve en doğal olanda aramaya devam ediyoruz...

İnsanlar son yıllarda evlerinde eskiye oranla daha çok vakit geçirdikleri için, küçük de olsa bir bahçe ya da balkonlarının olması ve hatta buralarda kurdukları mini bahçelerde kendi sebze ve meyvelerini yetiştirmeleri oldukça gündemde. Sosyolojik açıdan incelendiğinde bunların hepsi kent insanının rahatlama-sakinleşme araçları arasına sızmayı başaran doğaya dönük manevralar aslında. Evde turtalar, cupcake’ler ya da reçeller yapmak ve sağlıklı beslenmek de bunun bir parçası. Tıpkı Beyaz Saray’ın bahçesinde kendi sebze bostanını kurmak isteyen Michelle Obama gibi. “Bitkiler artık bir lüks değil, hayat kalitemizi artırmak için bir gereklilik” diyen dış mekân yaşam ve trend tahmin uzmanı Susan McCoy, “kentli şövalyeler” olarak adlandırdığı bir grubun, daha iyi yaşamak için ortak kullanıma yönelik bahçeler ve bostanlar kurduğunu sözlerine ekliyor. İç mekânda baharat yetiştirmek için tasarlanmış küçük seralardan sebze tarhlarına uzanan farklı sistemler uygulanıyor. Bahçe mobilyalarında ise bu eğilimin devamını rustik ahşaplar, kütük formlu mobilyalar, pürüzlü ve otantik dokular, İskandinav kıyı iklimini yansıtan kaba görünümlü masa ve sandalyelerle görüyoruz. Tüm çaba, yeşile daha çok yaklaşmak ve üzerinde uğraşılmış hissi yaratmayan doğal görünümü korumak...

Eskitilmiş yüzeyler

Patine, galvaniz, seramik ve yıpranmış görünümlü demir malzemelerden yapılmış tasarımlarla Güney Akdeniz stillerine daha çok yaklaşabilirsiniz.
a. Mumluk - bardaklar (adedi): 20 TL., Thanx Co.
b. Bramley sallanan sandalye: 900 TL., Laura Ashley.
c. Porte de la Madelaine saksılar: 225 TL.’den başlayan fiyatlarla, Beymen Home.

Bilinçli seçim

Bahçe mobilyalarınızın illa tik, rattan ve en önemlisi yeni olması gerekmiyor. Bitpazarları ve ikinci el dükkanlardan bulabileceğiniz parçalarla kendi özel “açıkhava salonunuzu” yaratabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Açıkhavanın en havalıları

26 Mayıs 2012
Bahçe mobilyalarının formülü pek değişmez. Egzotik ahşaplar, rattanlar ve sentetikler arasında döner dururuz. Bu sene de durum aynı; en önemli 3 yenilik ise mobilya boyutlarının iyice büyümesi, takım ve set alma döneminin tamamen bitmesi ve meşhur ekru minderlerin yerlerini vizon rengine ve siyahlara kaptırması.

Güneşin ısıttığı, büyük şemsiyelerin gölgelediği, naneli limonataların servis edildiği ve hepimizin tembelleşip yavaşladığı bu günleri hedefleyen tasarımcılar, hazırlıklarını çok önceden tamamlamıştı. Balkon, teras ve bahçelerde hafif alüminyumlar mı, kullanışlı rattanlar mı, yoksa egzotik ve şık ahşaplar mı sorularının gündeme geleceğini bildiklerinden, her türde tercih için farklı seçenekleri fuarlarda beğeniye sundular. 
En havalı bahçe grubu benim olsun diyorsanız, öncelikle her şeyi aynı showroom’dan takım halinde satın alma fikrini unutmanız gerekiyor. Salonda olduğu gibi açıkhavada da kendi özel kombinasyonunuzu yaratmanız gerek. Çünkü artık bahçede  ya da balkonda oluşturduğunuz yer sadece bir köşe değil, evinizin bir odası. Örgü dokumalı kanepeninizin önüne tik bir orta sehpa seçebilir; ahşap oturma grubunuzun içine tek bir ferforje koltuk ilave edebilirsiniz.
Yeriniz müsaitse kural belli: Ne kadar büyük ve geniş, o kadar rahat! Çünkü hedefimiz, açıkhavada geçireceğimiz zamanı uzatmak, uzatmak, daha da uzatmak. Renk paletlerinde farklı şıklar mevcut; ama şu aralar en popüleri oturma grubunuzun beyaz ve ekru minderleriyle vedalaşarak antrasit gri, siyah ve vizon rengine merhaba demeniz. Özellikle tribal desende ve safran sarısı çizgili yastıklarla çok hoş duracaklardır. Açıkhavanın en önemli silahı ise aksesuvarlar. Seramik saksılar içinde büyük yeşil bitkiler, mum koyacağınız kuş kafesleri ve bahçe meşaleleri listenizin ilk üçü olsun.

Yok yok!

Mudo Concept’in bahçe koleksiyonu müthiş zengin. Neler mi var? Tik, akasya, demirağacından ahşap oturma grupları, ahşap masa ve sandalye setleri, modüler köşe grupları, kolay deforme olmama özelliğine sahip bambu ürünler, dış etkenlere karşı dayanıklı kumaş döşemeleri... Dahası? Hamak, şezlong, day-bed, bar seti, fener, saksı, yastık... Ötesi? Maslak ya da Nişantaşı mağazasına uğrayıp kendiniz görün daha iyi! Dikkat: O kadar çok şey var ki, bir saatten önce çıkamazsınız, programınızı ona göre ayarlayın!

Kafese sokun

Pek çok aksesuvar mağazasında bulabileceğiniz demir ya da ahşap kafesler, içlerine farklı boyutlarda mumlar, çiçekler veya deniz kabukları koyularak açıkhava atmosferinizi tamamlayan güzel bir köşe yaratabilir.

Terrarium kurun

Yazının Devamını Oku

Pantone gezegenine iniyoruz!

19 Mayıs 2012
Renklerin evrensel lisanı olarak tanımlanabilen ve uluslararası geçerlilikte bir renk kodu olan Pantone, her sene New York Moda Haftası sonrasında ünlü tasarımcıların renk tercihlerine göre bir sonraki yılın renk trendleri raporlarını hazırlıyor. 45 yılı aşkın süredir bize ilham veren Pantone gezegenine inişe geçmeye hazırsanız, kemerlerinizi bağlayın; renk antenlerinizi açın!

Renklerin gücünü ve psikolojik etkilerini çok detaylı analiz eden, modadan dekorasyona pek çok alanda senenin renk raporlarını hazırlayan Pantone, alanında uzman kabul edilen bir renk otoritesi. Yayınladığı raporlar kadar yarattığı renk gezegeni içinde oluşturduğu kavramlar ve ürünlerle de tanınan Pantone’nin son tablolardan biri Colorstrology adını taşıyor. Pantone Colorstrology yazarı Michele Bernhardt, herkesin doğduğu aya ve güne bağlı olarak farklı bir doğum rengine sahip olduğunu söylüyor: “Doğumgününüze göre bulacağınız renk en sevdiğiniz renk olmayabilir; ama içinizdeki artı ve eksi yönleri dengeleyecek; bu rengi yaşam alanınızda ya da üzerinizde bulundurmanız kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.” 12 ayı temsil eden renkleri ve kendi doğumgününüzün rengini bulmak için www.colorstrology.com adresini ziyaret etmeniz yeterli.

19 Mayıs doğumluların rengi

Pantone Colorstrology’e göre bugün, yani 19 Mayıs tarihinde doğanların renk kodu, karizmayı, liderliği ve ikna ediciliği temsil eden Pantone 15-1237, yani “kayısı rengi”. Doğuştan lider ve iyi bir iletişimci olan bu grup, oldukça yüksek bir enerji düzeyine sahipler. Bu enerjiyi spiritüel anlamda kullanarak, hayatlarında gerçekten önemli olan şeylere odaklanabilecekleri ve liderliğin yanında alçakgönüllü olmayı başaracakları belirtiliyor.

5 ünlü ismin doğumgünü rengi

-Steve Jobs’ın doğum tarihi 24 Şubat, renk astrolojisindeki rengi: Nektar pembesi, ana özellikleri: Duyarlı, becerikli, estetik.
-Orhan Pamuk’un doğum tarihi 7 Haziran, renk astrolojisindeki rengi: Buzlu lila, ana özellikleri: Baştan çıkarıcı, müzikli, ilham verici.
-Candan Erçetin’in doğum tarihi 10 Şubat, renk astrolojisindeki rengi: Şeftali rengi, ana özellikleri: Akıllı, iletişimi kuvvetli, genç.

Yazının Devamını Oku

Anneme ne alsam?

12 Mayıs 2012
Tüketimi gıdıklamak için son yıllarda iyice abartılan özel günler arasında, en kayıtsız şartsız teslim olduğumuz gün, Anneler Günü. İlginç sürprizler ve hediyeler arayanlar “kişiselleştirme” trendinin peşini bırakmasınlar!

Hikaye bu ya, zamanın birinde dünyaya gelmeye hazırlanan çocuk yaratıcısına sormuş:
“Beni bir süre sonra dünyaya göndereceğini söylediler, ama o kadar küçük ve güçsüzüm ki,orada nasıl yaşarım bilmiyorum.” Yaratıcı; “Tüm meleklerin arasından birini senin için seçtim ve seni bekliyor, meleğin sana her gün şarkılar söyleyecek, sana gülümseyecek ve böylece sen onun sevgisini üzerinde hissedip mutlu olacaksın.” Çocuk; “Peki insanlar bir şey dediklerinde nasıl anlayacağım, dillerini bile bilmiyorum!” Yaratıcı: “Meleğin sana dünyada duyabileceğin en güzel, en tatlı sözcükleri söyleyip, konuşmayı da, dikkatle ve saygıyla dinlemeyi de öğretecek sana.” Çocuk; “Dünyada kötü insanlar olduğunu duydum, peki beni onlardan kim koruyacak?” “Meleğin seni hayatı pahasına koruyacaktır”, der yaratıcı. O sırada sessizlik olur ve dünyadan sesler gelmeye başlar. Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru daha sorar; “Eğer gidiyorsam lütfen söyler misiniz benim meleğimin adı nedir?” Şöyle cevap verir Yaratıcı: “Meleğinin adının önemi yok. Sen ona sadece ANNE diyeceksin…”
Bu hafta annelerimize küçük de olsa bir teşekkür için onlara özel bir hediye arıyoruz…

Komik bir hediye için 3 seçenek

1.Onun karikatürünü çizdirin. İzmirli karikatürist Yeşim Deliboz, hediye düşündüğünüz kişinin fotoğrafları ve özellikleri doğrultusunda renkli karikatürünü çiziyor. İletişim için: y.deliboz@hotmail.com
2.Özel bir yastık tasarlatın. Türkiye’nin 6 yetenekli sanatçısı Ahmet Özcan, Barış Keşoğlu, Gizem Vural, Ozan Küçükusta, Sernur Işık ve Sibel Açıkalın’ın yaptığı illustrasyonların basıldığı %100 pamuklu yastıklar www.porquedesign.net’te.
3.Posterini yaptırın. Yollayacağınız fotoğraflarla kolaj posterler ve film afişleri tasarlayan bir adres: www.hediye poster.com

Melek figürleri

Yazının Devamını Oku

Banyonuzu nasıl bilirsiniz

5 Mayıs 2012
Dokunmatik kumandalı, gömme su jetli solo küvet, yağmurlama duş başlığı, kübik lavabo, özel filtre sistemli armatürler... Hoparlörden yayılan yumuşak müzik, suyun yatıştırıcı sesi, yüksek yeşil bitkiler ve havada hoş bir lavanta kokusu... Nerede misiniz? Banyo odanızda!

Günümüz banyoları kadınlar için bir güzellik salonuna, erkekler için rahatlatıcı bir spa’ya, çocuklar için de ilave bir oyun alanına dönüşecek kadar geniş ve çok işlevli tasarlanıyor; yatak odası ve giyinme odasını da içine alarak kişisel bir rahatlama sahası yaratıyorlar.
Japon felsefesini benimseyerek sadece vücudumuzdaki değil, zihnimizdeki ve ruhumuzdaki kirlenmeyi de akan suya bırakmamız için yarışan markalar, yıkanma ve arınma deneyimini uzun bir keyfe dönüştürmek için farklı teknolojiler deniyorlar. Termostatik ve dahili filtre sistemli armatürler, işi bittikten sonra kaldırılıp duvar paneli olan duşlar, jetli masaj sistemleri, chromotheraphy (renklerle terapi) özellikli ışıklandırmalı küvetler ve şezlong formunda duş tekneleri... Tümü banyodaki keyif katsayımızı artırmayı, beyin ve beden hücrelerimizi yenilemeyi amaçlıyor. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi ve hatta spor yapmayı mümkün kılmak için ilave edilen sistemler de mevcut.
Mumlar, paravanlar, kitaplık, şömine ve tek kişilik bir dinlenme koltuğu banyoyu neredeyse ikinci bir salon kıvamına getirirken, nemli ortamı seven yeşil saksı bitkileri de doğayı eve taşıma trendinin bir uzantısı olarak lavabonun rafında kendilerine yer edinebiliyor. Tasarımlarda ise organik formlar, akışkanlık, üçboyutlu yüzeyler, doğal malzemeler ve sakinleştirici renkler ön planda.

Hangi bitki?

Yeşil bitkileri banyoya sokmak çok moda. Tabii banyodaki değişken ısıyı, günışığı eksikliğini ve yüksek nem oranını tolere edebilen bitkilerin hangileri olduğunu bilme gerekiyor. Uzmanlar banyonuz genişse devetabanı, benjamin, yuka ve aşkmerdiveni; değilse japon şemsiyesi, dua çiçeği, şans bambusu öneriyor.

Beton ve mermer

İşte doğal atmosferli banyolarda çok sık tercih edilen iki malzeme. Mısırlıları, Romalıları, Yunanları ve banyo yapma sanatından zevk alan diğer toplumları hatırlatan mermer, özellikle kurnalarda kullanılarak nostaljik bir etki yaratıyor. Mimaride süssüz doku ve yapıların yüceltilip brüt betonun baştacı edildiği Brütalizm akımının banyodaki yansıması ise mekanı olabildiğince özgür bırakan gömme lavabolu brüt beton tezgahlarla oluyor. Soğuk görünümlerini yumuşatmak için, her iki malzemeyi de eklektik tekstillerle tamamlamak mümkün.

Doğanın ortasında

Yazının Devamını Oku

Baharda ilham avı

28 Nisan 2012
Uçsuz bucaksız hayallere dalmanın mevsimindeyiz. Evimizle ilgili hayal kurarken de coğrafyalar, kültürler ve stiller arasında gelgitler yaşamamız normal. Aslında sadece tek kuralımız var: Acele etmemek ve gerçekten sevdiğimizi satın almak. İşte bunu başarabilen örnekler...

Dekorasyon sektörünün neredeyse moda ile yarışır dinamizmi, bizi her gün yeni alternatifler ve yeni hayallerle yan yana getiriyor. Eskiden sadece salon odaklı olan bu ilgi, artık evin her köşesini kapladı; tasarımcı ve stilistler gözlerini banyolara, mutfaklara, yatak odalarına, giyinme bölümlerine ve çalışma köşelerine dikti; güneşli günlerin gelmesiyle dikkatler balkon, bahçe ve teraslara da sıçradı. Dekorasyon dergileri sayesinde daha çok trend, daha çok tarz, daha çok seçenek gözlemleyebiliyor; kendi kişisel stilimizi daha rahat oluşturabiliyoruz. Hep söylediğim bir şeyi bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Yaratıcı ve güzel bir ev yaratmanın ilk sırrı seçim yaparken zamanla yarışmamak. Kendinize araştırma yapacak, gezecek, adapte edebilecek zaman tanımak. Her şeyi bir çırpıda değil; yavaş yavaş gerçekten beğendikçe satın almak. Bunu başarmış örneklerden küçük küçük ilhamlar toplamak...

Sergio Revello evi, Uruguay

Güney Ame-rika’da Punta del Este şehrinde Atlantik Okyanusu’na karşı konumlanan bu ev, modern yüzüyle uzun kıyı şeridindeki diğer evlerden hemen sıyrılıyor. Mimar Martin Gomez ve ev sahibi Sergio Revello’nun ortak projesi olan ev, karşıdan bakıldığında uçan bir martı formuna sahip. Ev sahibi, evinin her zaman ilk günlerinde olduğu gibi kalması için dayanıklı malzemeler tercih etmiş. Dekorasyonda ise zamansız tasarım klasiklerine yer vermiş. Gri doğal taş duvarlar, iç mekânlarda doğal taş zemin karoları ve dış mekânlarda Brezilya’da Lapacho ağacından yapılan parkeler kullanılmış.

Ekolojik ev, Johannesburg

Johannesburg’da şehir merkezinden uzak bir tepedeki bu evde, Lauren Wallet ile eşi Jonathan Liebmann her detayı iki kişilik tasarlamış. Yan yana konumlandırılmış iki bahçe duşu, birbirinin aynı olan bir çift beyaz kanepe, iki kişiye yetecek büyüklükte bir küvet, evin salonunda ve yemek odasında kullanılan bir çift şömine daha… İki yıl süren proje sürecinden sonra şekillenmeye başlayan evin net hatlara sahip, basit, beton ve çelik yapılı kurgusundan içeri adım atınca genele hakim olan tarzın beyazlık, simetri ve ekolojik malzeme seçimleri olduğu görülüyor. Evin ana binasında kendi arasında iki bölüme ayrılan geniş bir salon bulunuyor. Yemek takımının bulunduğu alan baştan sona büyük terasa açılabiliyor.

Michael Jowett evi, New York

Uzakdoğu, Hint ve Çin kültürüne ait geniş sanat koleksiyonlarını hayatlarının en önemli birikimi olarak gören Michael Jowett ve Edwin Ho, New York’ta onları sergileyebilecekleri bir ev arayışına girmişler. Yaklaşık 100 mekân gezdikten sonra Greenwich Village’da eskiden küçük bir ayakkabı fabrikası olan bu loftu satın almaya karar vermişler. Loftta eskiden var olan tuğla duvarlar ve büyük pencere pervazları orijinal halleriyle korunarak endüstriyel stil devam ettirilmiş. Yatak odası, banyo ve mutfak gibi kişisel alanlarında da, krom, cam, doğal taş ve ahşap kullanılarak yalın ve modern stil sürdürülmüş.

Haussmann stili daire, Paris

Yazının Devamını Oku

Kraliyet floristi geliyor!

21 Nisan 2012
İngiliz Kraliyet ailesi ve ünlülerin çiçek tasarımcısı, Kensington Sarayı’nın daimi çiçekçisi florist ve yazar Judith Blacklock, gelecek ay Türkiye’ye gelerek iki çiçek atölyesi düzenleyecek. Evsahiplerinden biri olduğum için, Kraliçe II. Elizabeth’in favori çiçeğini öğrenme şansım oldu: Kokulu ıtırşahı!

Londra’nın merkezinde, Knightsbridge’in yoğun trafiğinin sadece dakikalar uzağında, çeşit çeşit çiçeklerin yetiştiği cennet gibi bir semtte rengarenk bir okul: Judith Blacklock Flower School. Kurucusu İngiliz florist Judith Blacklock, özellikle Kensington Sarayı’na yaptığı muhteşem çiçek düzenlemeleriyle tanınıyor. Geçen sene Britanya’da düzenlenen gelmiş geçmiş en büyük kesme çiçek etkinliği organizasyonu olan Flowers at Chicheley Hall’ı organize etmenin keyfini yaşamış.
Son yıllarda düzenli olarak İngiltere Kraliçesi’nin RHS Chelsea Flower Show’da kullandığı buketleri tasarlıyor. Özellikle kokulu kır çiçeklerinin zevkli karışımından oluşan buketlere meraklı olan Kraliçe’nin favori çiçeği yine kokulu ve parlak renkli bir kır çiçeği olan Lathyrus odoratus yani ıtırşahi... Blacklock’un bir de sanat galerisi var; burada ünlü fotoğrafçı ve sanatçıların çiçek konulu işlerini sergiliyor. İşinin duayenlerinden biri olarak kabul edilen ve 11 best-seller kitap yazan Blacklock, Maison Française’in dergisinin davetlisi olarak, önce Mesa İnşaat sponsorluğunda İstanbul’da, sonra Mesa ve Aktürk sponsorluğunda Ankara’da 25 kişilik çiçek atölyeleri düzenlemek üzere Türkiye’ye geliyor. Tüm dünyada pek çok tutkunu bulunan ve şu anda 12. kitabını yazmakta olan ünlü çiçek tasarımcısının çok basit bir tezi var: “Çiçek tasarımı, en basit aranjmandan en karmaşık düzenlemelere kadar herkes tarafından öğrenilebilecek harika bir sanattır!”

Tarzı

Geleneksel İngiliz tarzı olarak tanımlayabileceğimiz akışkan ve büyük tasarımlarıyla tanınan florist, çiçek tasarımında her zaman sadelikten yana olduğunu vurguluyor: “Frezyalarla dolu bir buket ya da bir kucak dolusu kokulu gül gibisi yoktur. Yani detaylarla boğulmuş karmakarışık tasarımlardan hoşlanmıyorum.” Okulunun başarısının sırrını ise “öğrencilerime çok büyük, alımlı ve yapması çok zormuş gibi görünen bazı aranjmanları kolay birkaç yöntemle öğretebilmem” olarak açıklıyor. Mayıs başındaki atölyelerine katıldıktan sonra, bunun doğru olup olmadığını söyleyebilirim!

İlham kaynakları

Çiçek tasarımı yaparken bazen bir vazodan, renklerden, mevsimden, bahçesinde açan tek bir çiçekten ya da bir sanat eserinden ilham alan Judith Blacklock, mevsim çiçeklerini kullanmayı seviyor ve farklı mevslerin çiçeklerini birbirlerine karıştırmaktan hoşlanmıyor. Örneğin, ilkbaharda açan laleler ile yaz çiçeği olan şakayıkları aynı düzenlemede yan yana getirmiyor. En sevdiği çiçek, David Austen gülü olarak bilinen ünlü İngiliz gülü. Müge ve ıtırşahı çiçeği de (tıpkı Kraliçe gibi) en sevdikleri arasında. Bu üç çiçeğin ortak noktası ise, hepsinin kendine has çok özel kokularının olması.

Çiçek okulu

Blacklock bu tezini hayata geçirmek için 12 yıl önce Judith Blacklock Flower School’u kurmuş ve bu okulda ister profesyonel, ister amatör her düzeyden öğrenciye eğlenceli, yaratıcı, ilham verici çiçek aranjmanları öğretiyor. Eğitmenlerini İngiltere’nin en yetenekli ve yetkin çiçek tasarımcıları arasından seçiyor. Farklı sürelerde (günlük, iki haftalık, vs) kurslardan sertifika almak mümkün. Öğrencilerinin duvarları büyük çiçek desenli resimlerle ve pastel renklerle boyalı sınıflarına girdiklerinde ve içerideki yoğun çiçek kokusunu içlerine çektiklerinde gözle görülür şekilde rahatladıklarını söyleyen Blacklock, doktorların strese karşı onun kurslarını tavsiye etmeleri gerektiği görüşünde.

Yazının Devamını Oku

Bahar mesajları

14 Nisan 2012
İlkbahar için yazılan tüm mesajlarda cesaret ve enerji başrolde görünüyor.

Sürprizler içeren her yeni şey, içimizdeki yaratıcı makineyi harekete geçiriyor. Ama hepsinin ötesinde doğaya yakınlaşıyor ve tıpkı bir define avındaymış gibi, topraktan, kırlardan, ormandan ve denizden imgeler, renkler, dokular topluyoruz. 

Biraz daha hayal gücü

Baharın gelişinin verdiği heyecan ve enerji, yaşadığımız mekanları küçük bir kutlama havasına sokma isteğini uyandırır içimizde. Hayal gücümüzü biraz fazla çalıştırıp, sevdiğimiz objelerle dolu, rahat ve kısıtlamalar olmayan bir yaşam alanı tasarlamak için kolları sıvamak gerek. Yeni mevsimde önceliğiniz, iç mekanlarınızda sadece size enerji ve mutluluk veren alanlar yaratmaksa, spontan ve özgür bir stilden yana olun. Çok belirgin referanslar ve trendler yerine, kendi içgüdülerinize odaklanarak sadece size mutluluk veren dönemleri, akımları ve stilleri tarzınıza entegre edin.

Güneş sarısı

Gün ışığının rengi olan sarının insan psikolojisi üzerindeki etkisi iyimserlik ve keyif olarak açıklanıyor. Sarı renge, bu sezon kodak sarısı tonuyla vintage ve bohem tarzlarda; daha parlak tonuyla ise modernist düzenlemelerde ve özellikle tasarım ikonu mobilyaların üzerinde rastlıyoruz.

Yeşil devrim

“Yaşadığımız alanlara mizah, masal ve neşe katarak rahatlayalım”, diyor trendsetter’lar ve dizginleri doğaya teslim ediyorlar. Yeşil devrim kapsamında içerisi ve dışarısı tamamen birbirine karışıyor; peyzaj sadece bahçeye değil evin içine de yapılıyor. Kış bahçeleri ve masaüstü seralarla bitkilerin huzur verici dünyasına daha sık karışıyoruz.

Geometri dersi

Yazının Devamını Oku