Melda Narmanlı Çimen

Paris’ten mektup var: Sadeleşerek zenginleşin

8 Eylül 2012
“Yaşamın özünü anlamak için kalabalık ve gürültülü dünyanın ötesine geçerek sadeleşmemiz şart.

Kendimizi gereksiz yüklerden ve günü kurtarmak için yaşadığımız yüzeysel ilişkilerden, kurnazlıklardan arındırmalıyız.” Dünyanın en ünlü trendsetter’ları Paris’ten böyle sesleniyor. Peki bu felsefeyi yaşam alanlarımıza nasıl yansıtacağız?

Bugün başlayan Paris Maison&Objet fuarının trend kitabı Essentiel, önümüzdeki dönemin mutluluk formülünü sadeleşmek ve öze dönmek olarak tanımlıyor. Yaşamlarımızı maddesel olarak fakirleştirip ruhsal olarak zenginleştirmemiz; yüzeyden anafikre inmemiz, tüketmekten yorulan ruhumuzu dizginleyip öze ulaşmamız gerektiğini hatırlatıyor. 11 Eylül’e kadar devam edecek fuar alanında sunulan yeni koleksiyonların bu felsefeyi ne kadar desteklediklerini göreceğiz; ancak dekorasyonda genel eğilimin yöresel, kalitatif, bireysel ve doğaya yakın temalara kaydığını söyleyebiliriz. Yeni çağın güzellik tanımı ağırbaşlılık ve gösterişten uzak kavramlarla bağdaştırılıyor. Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrımlar ortadan kalkıyor ve bir uzlaşma sağlanıyor. Retro’dan sürrealizme, modernden klasiğe kadar tüm tarzlardaki evler artık ‘oldu-bitti’ ya da ‘katalog’ evler olmaktan çıkıp, özel bir kurgusu olan, içinde bulunan insanlar için anlam taşıyan, hikayesi ve duygusal önemi olan seçimlerle dekore edilen mekanlara dönüşüyorlar. Formları ve renkleri doğada olduğu gibi kullanmak, güzelliği en basit olanla yakalamak, lüksü ekolojik yaşamak ve zamansız stillere prim vermek gibi dekorasyon kodlarının tümü de, aynı amaca hizmet ediyor: Sadeleşerek zenginleşmek.
 2 trendsetter’dan 2 yorum
Fransızların ünlü trend avcısı François Bernard’ın raporları doğrultusunda hazırlanan Element(s) adlı alanda, değişen “iyi yaşama” kavramı inceleniyor. Buradaki tasarımlar geometrik, arketipik, moleküler ve soyut formlar su, toprak ve hava gibi elementleri referans alıyorlar. Hafiflik ve ağırlık, güç ve şeffaflık, kuvvet ve akışkanlık arasında kalan yeni jenerasyon objeler sizi hayal kurmaya çağırıyor.
Nelly Rodi trend tahmin ajansından Vincent Grégoire ise, “Yarına hoş geldiniz!” sloganıyla yeni dünyaların izini süren inovatif teknolojileri tanıtıyor. Zihnimizdeki geçmiş zaman tohumlarına rağmen, çağdaşlık yörüngelerimize değişim sinyalleri göndererek hayal gücümüzü aktif hale getiriyor. Bu yenilikçi bakış tasarımın tüm alanlarında pozitif enerjiyi hızlandırırken, malzemeler ve kullanış şekilleri, duygu ve arzuların kombinasyonu ile tasarlanıyor.

2013’e dair ipuçları

- Mineral ve taş renkleri, beyaz, gümüş gri

Yazının Devamını Oku

Samanlık seyran olur mu

18 Ağustos 2012
Ne demişler? İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.

Hayalindeki evde yaşamak için bir değirmenin, taş ocağının, ambarın, deponun, hatta inek ahırlarının içinde kendi özel yaşam kozalarını yaratanları görünce, bu söze inanmamak elde değil!

Belli bir geçmişe sahip yaşam alanlarına girdiğinizde burada daha önce yaşanan hayatları düşündüğünüz mutlaka olmuştur. İçinde bulunduğumuz 100 yıllık geçmişe sahip bir binaysa 1900’lerin başında günlük hayatın nasıl olduğunu, insanların zamanlarını nasıl değerlendirdiğini, nelerden keyif aldıklarını düşünürüz. Yaşam alanlarının duvarlarına gizlenen sırları merak ederiz. Bu hafta size her biri geçmişte farklı hikâyelere sahip olan, ancak daha sonra bugünün ihtiyaçları göz önünde bulundurularak değiştirilen, renove edilen ve ev olarak kullanılmaya başlanan özel mekanlar seçtim.
Geçmişlerinde tarihi bir hamam, değirmen, sabun fabrikası, tuz ve şeker ambarı ya da ahır olarak kullanılan bu yapılar, kelimenin tam anlamıyla bir evrim geçirerek bugünkü çağdaş siluetlerine kavuşmuşlar. Ortak noktaları, orijinal karakterlerinden ödün vermeden yenilenmeleri. Tarihlerine saygı duyarken, içlerinde devam eden yeni yaşam koşullarına da adapte olmayı başarmışlar. Kısacası yeni ev sahipleri onlara gerçekten gönül vermiş ve deyim yerindeyse samanlık seyran olmuş!

1800’lerden bugüne

Mimar Preston Scott Cohen, 19. yüzyılın başından kalma bu ahırı bir sayfiye evine dönüştürmüş. Orijinal strüktür, tavanlar ve ahşap kirişler korunduğu için evin genel havası aydınlık, açık ve bol boşluklu olarak düzenlenmiş.

Eski ile yeni

Sadece mekanik ve elektrik sistemlerini yenileyip merdivenler dahil tüm mimari elemanları orijinal halinde bırakarak yenilenen bu ev, eskiden at ahırları olarak hizmet veriyormuş. Yeni ev sahiplerinin tercihi, eski ahşap dokuyla tezat yaratarak denge sağlayacak modern tarz mobilyalar olmuş.

Mağara-ev

Yazının Devamını Oku

Bahçede yapmadığımız ne kaldı?

11 Ağustos 2012
İçeriden dışarıya taşınma eylemimiz tam teşekküllü olarak sürüyor. Işıklı günlere ve muhabbetli gecelere geniş kanepeler, uzun masalar, bahçe sinemaları, jakuzi ve şöminelerle hazırız. Kararlıyız, ağustos böceklerini kıskandıracağız!

Sanırım ilk olarak yemek odaları ayaklanıp özgürlüğünü ilan etti ve pencereden dışarı çıkarak yeşilliklerin tam ortasına kuruldu. Masaların üzeri evin içindeki yemek odasından daha romantik düzenlendi; bembeyaz masa tekstilleri, mum ışıkları, irili ufaklı vazolar, kuş kafesleri ve yüksek fenerlerle ile donatıldı; ağaçlardan rüzgar gülleri ve cam kuş biblolar sarkıtıldı.

Baktık ki açık havada yaşam hem rahat, hem sakin, hem de bol oksijenli; bahçe oturma grupları dar gelir oldu; salona yakıştırdığımız tüm mobilyalar teker teker dışarı çıkıp temiz hava almaya başladılar. Vintage koltuklar, rustik sehpalar, kristal avizeler bahçe dekorunun bir parçası olunca, mağazaya gidip set halinde mobilya satın alma dönemi dış mekanlar için de kapandı.

Ve sonrası... Bahçe mutfakları, ısıtıcılar, şömineler, jakuziler, cibinlikli yataklar ve bahçe sinemaları derken evin dışında geçirdiğimiz zaman uzadıkça uzayacağa benziyor. Açık havadaki keyif katsayısını artıracak ürünlerin önümüzdeki yıllarda tasarımcıların oyun alanlarına daha fazla girmesi de kaçınılmaz.   

Mışıl mışıl...

Hamaklar ve cibinlikler sayesinde açık hava uykuları yaz günlerinin bir parçası oldu; ama bununla yetinmiyoruz, yatağımızı alıp bahçeye taşıyoruz. Çünkü ayışığı bizi bekliyor.

Alaska frigo!

Açık hava film seyirlerine özeniyorsanız, bu keyfi bahçenize taşıyabilirsiniz. Geniş bir duvar ördürüp oraya projektörle yansıtma yapabilir; yer minderlerinde film seyredebilirsiniz.

Açık havada “evet”

Yazının Devamını Oku

Altın, gümüş, bronz

4 Ağustos 2012
Londra Olimpiyat Oyunları’na katılan tüm sporcular bu üçlüye ulaşma hevesinde. Tasarımcılar da bu üç parlak malzemenin yaz halleriyle karşımızda.

2012 Londra Olimpiyatları nedeniyle tüm dikkatler altın, gümüş ve bronz madalyalar üzerinde olunca, bu malzemelerin evdeki rolü de yeniden güçlendi. Bunu sağlayan etkenlerden biri de, bu üçlünün artık sadece klasik-lüks stillerin tekelinde olmaması. Parlak metaller ve yansıma efektli malzemeler, yarattıkları gösterişli etki nedeniyle klasik dekorasyon stillerinin çoğunda baştacı edilir; simetri, kıvrımlı hatlar, ağır ve anıtsal eşyalarla birleştirilerek neredeyse saray havasında evler yaratırdı. Ama tasarımcıların ve tasarım markalarının parlak malzemelere kucak açmasıyla farklı stillerin de yörüngesine girerek etki alanlarını çoğalttılar. Patine ve eskitme tekniği sayesinde sahil evlerinde kullanılan hafif, serin ve otantik dekorasyon tarzlarının içine bile sızdılar. Eskiden giyinirken ve dekore ederken farklı metalleri bir araya getirmek hata sayılırdı; şimdilerde ise kişiselliğe katkısı olduğu ve mekandaki katmanları zenginleştirildiği düşünülüyor. Gümüş grisi koltuklar bronz ayaklı abajurlarla tamamlanıyor; altın ve gümüş efekti aynı duvar kağıdı üzerinde buluşuyor; ham ahşaptan uzun bir yemek masasının üzerine bakır ya da bronz büyük bir aydınlatma asılabiliyor. Eskitme uygulanmış varak aynalar, pembe altın efektli aksesuarlar ve bronz antika heykeller en sade tarzlarda bile kendine yer bulabiliyor.

L’orient

Kapalıçarşı, altın, gümüş ya da bronz ev aksesuarları için bir cennet. İç Bedesten’de yer alan L’Orient isimli bu küçük dükkân da keşfedilmeyi bekleyen hazinelerle dolu. Sahibi Murat Bilir, kültürel parçalar konusunda engin bir bilgiye sahip ve bilgisini büyük bir keyifle paylaşıyor.

Metalik karışım

Bütün mekanı altın, gümüş ve bronzla görsel bir felaket yaratmadan dekore etmek için, antik, patine, püskürtme, eskitme tekniklerinden yararlanın; kurşuni gri, amber, sedef ve karamel tonlarından oluşan bir renk paleti kullanın. Endüstriyel ve pastoral tarzda seçimler yaparsanız çağdaş bir görünüm elde edersiniz. 

İlkel lüks

Natürel malzemelerle kombine ettiğiniz parlak metaller özellikle oryantal havalı yaz evlerine hoş bir görünüm verir.

Büyücü Dixon

Yazının Devamını Oku

Evde Provence ruhu

28 Temmuz 2012
Bu hafta Akdenizli Provence stilinin doğum yerine; lavanta tarlaları ve parlak güneş ışığıyla ünlü Côte d’Azur bölgesine uçuyoruz.

Rahat, rustik ve aynı zamanda natüralist bir kabuk içinde patine mobilyaların, ferforje tasarımların, doğal dokulu kumaşların boy gösterdiği yaşam alanları, mis gibi lavanta kokuyor!
Güney Fransa dekorasyon stili, yazlık veya kışlık, her evde romantik-nostaljik bir kır havası estiren ve her daim moda olan bir stil. Bölgede yaşayan insanların kültürlerinin çok uzun bir zaman süreci içerisinde, coğrafya, iklim ve en önemlisi bitki örtüsünün etkisinde yaşamlarına yansımasıyla ortaya çıkan Provence, aynı zamanda oldukça bağımsız bir tarz. Tek ortak yön ise her şeyin, özellikle de renk paleti ve kullanılan malzemelerin doğadakine en yakın şekilde kullanılması. Bol güneşli ve doğayla iç içe olan Güney Fransa evlerinin baskın rengi beyaz olsa da aslında bu stil özellikle aksesuarlar için her renge açık. Renk paletinde doğanın Güney Fransa’ya sunduğu tüm renklerin yeri var. Yeşil rengin açık tonları, patine gri ve krem rengi, gökyüzünün en uçuk tondaki mavisi, tozpembe, açık sarı ve tabiki lavanta rengi yumuşak bir şekilde kombine edilebilir. Taş, ahşap, kil gibi doğal malzemeler ağırlıkta olmalı.
Bu stilde yemek yenen mekan, bölgenin yaşam tarzı gereği, evin ana merkezlerinden biridir. İncecik beyaz perdeler, eski bir dolap, meşe ya da çamdan yapılmış çiftlik evi tarzında bir masa düşleyin. Buna birbirinden farklı boyalı sandalyeleri ve pencere eşiğinde büyüyen otları ekleyin. İşte bu Fransız kır tarzıdır. Tabii iyi yemek, şarap ve rustik rahatlığı da göz önünde bulundurmak gerekir.

PENCERELERE DİKKAT

Provence tarzının en önemli başrol oyuncularından biri de pencereler... Asla kalın dokulu perdelikler seçmemeli, uçuşan tüllerden hoşunuza giden birini kullanmalısınız. Avize ve aplikler mümkün olduğunca yalın olmalı, çünkü bu stilde asıl aydınlatma kaynağınız güneş... Taş duvarlar, doğal taş ya da ham görünüşlü parkelerle desteklenmeli, halı yerine kilimler tercih edilmeli. Renkli çanaklar, seramikler ve aynalar ise her odada mutlaka yer bulmalı. Asla eksik etmeyeceğiniz bir aksesuvar ise, pastoral yaşamı eve taşıyan taze kır çiçekleri.

Stil İpuçları

- Patine duvar boyaları ve mobilyalar

Yazının Devamını Oku

Kalimera

21 Temmuz 2012
Uzaklarda, koskoca maviliğin içinde bir başına, bağlantısız, hesapsız, koşulsuz bir kara parçası... Kayalıkların ardından görünen yelkenin ucu...

Güneşin yıkadığı bembeyaz mimari... Taş yolun sonundan çıkacakmış hissi veren ama sonra aniden kaybolan fırtına tanrısı Thyphon...  Kabuğunuzu kırıp kaçmak istediğinizde aklınızda canlanan böyle bir görüntüyse, şu ara herkesin dilinde olan Ege Yunan adalarının sadelikle çoğalan büyüsünden ilham alın!

Mavi-beyaz tutkumuzun kabardığı günlerdeyiz. Sahile kaçabiliyorsanız ne mutlu. Ama kaçamıyorsanız, yine de bu sakin, aydınlık ve rahatlatıcı renk düetinin peşine takılıp gidebilirsiniz. Yazlık evinizi dekore etmek ya da şehir evinize yaz havası getirmek istediğinizde başvurabileceğiniz bu ikilinin izini sürebileceğiniz en yakın ilham deposu ise Yunan adaları. Doğru mimari elemanları doğru renklerle birleştirmeye, bunu yaparken her türlü görsel fazlalıktan arınmaya dayalı Yunan Adaları dekorasyon tarzı, uygulaması hem kolay, hem de ekonomik bir seçenek.
Ada sakinlerinin evlerinin içini doldurmayışlarının altında yatan felsefe, yaşam alanlarını basit tutarak beyinlerini ve ruhlarını başka şeylere odaklanmak üzere serbest bırakmak. Evin iç ve dış mekanlarını bir bütün olarak kucaklayıp, doğal ritmi bozacak herhangi bir fazlalığa geçit vermiyorlar. Avlu, veranda ve teraslarda yaşam da taş sedirler, nişler ve yastıklar üzerine kurulu.  
Yunan adalarındaki stili evinize uyarlamanın en hızlı yollarından biri de Kiklad adalarındaki butik otellerin stilini takip etmek. Ne kadar lüks olursa olsunlar, dekoratif açıdan hiçbir zaman aşırıya kaçmadıklarına dikkatinizi çekerim.

Cavo Tagoo Hotel

Kayalıklar üzerine ahşap, taş ve natürel lifli malzemeler kullanılarak inşa edilen Cavo Tagoo, oldukça lüks bir kategoriye sahip olmasına karşın basit bir elegans içinde dekore edilmiş. Dekorasyonun ana elemanları sessizlik, rahatlık ve dinginlik olunca, yine beyaz rengin tazeleyici ve aydınlatıcı gücüne teslim olunmuş. Pencerenin dışındaki manzarada yer alan derin mavi tonları, odanın içine de sokularak bütünlük sağlanmış. 

Yunan adalarını eve getirmek için 5 ipucu

1. Mavi ağırlıklı olmak üzere farklı su renkleri, beyaz ve taş renginden oluşan bir palet

Yazının Devamını Oku

Evde jubile havası

14 Temmuz 2012
Geçen yaz William&Kate düğünüyle tüm medyanın dikkatini üzerine çeken İngiliz adası, bu yaz da Kraliçe Elizabeth’in tahttaki 60. yılı kutlamaları -yani ‘Elmas Jübilesi’- ve yaklaşmakta olan Olimpiyatlar nedeniyle ilgi odağı.

Durum böyle olunca, tıpkı moda dünyası gibi ev, bahçe ve davet dekorasyonunda da İngiliz bayrağı ve jübile teması başrole soyunuyor.

21 Nisan 1926’da doğan ve 25 yaşında tahta çıkan Kraliçe Elizabeth geçtiğimiz ay Elmas Jübilesi’ni kutladı. 60 sene boyunca tahtta kalabilen bir kraliçeye bir kez daha rastlamak pek de mümkün gözükmediği için, hem İngiliz halkı hem de tüm dünya ülkeleri bu özel kutlama haftasının her anını keyifle izledi. Kraliyet kutlamalarının dışında 10 binin üzerinde resmi sokak partisi yapıldı. Geçtiğimiz sene yapılan William ve Kate düğününün ardından tüm gözler bir kez daha adaya çevrildi.

Kamuoyu anketlerinde popülaritesinin zirvede olduğu görülen Kraliyet ailesi ve Elmas Jübile, tabii ki moda ve dekorasyon dünyasının gözünden de kaçmadı. Jimmy Choo, Vivienne Westwood, YSL ve Alexander McQueen gibi ünlü modaevleri İngiliz bayrağını (Union Jack) kullanarak giysi, ayakkabı, çanta, gözlük ve aksesuvarlar tasarladı. Seçkin mücevher markaları de Beers ve Asprey özel elmas mücevherler üretti. Estee Lauder kozmetik çantaları yaptı. Ünlü topmodel Agyness Deyn, bütün yaz boyunca neredeyse Chanel Union Jack clutch’ıyla yapışık yaşadı, Geri Halliwell İngiliz bayraklı bikinisini hiç çıkarmadı.

Geleneksel değerlere dönüş ve milliyetçilik temalarını da öne çıkaran bu eğilim, dekorasyonda ise “Brit-chic” olarak adlandırılan stilin içine bolca kırmızı-mavi ve beyaz renk kombinasyonu, bayrak deseni, kraliyet silüeti ve ikonik Londra figürleri eklenerek gösterdi kendini. Yıllardır çıkardıkları Union Jack koleksiyonlarıyla tanınan iki isim; Emma Bridgewater ve Jan Constantine, koleksiyonlarını iyice zenginleştirerek tam anlamıyla bir “jübile evi” yaratacak ürünler sundu. Pek çok markanın 2012 sezonu yenilikleri arasında İngilizler’in çok değer verdikleri 5 çayı takımları başta olmak üzere hem vintage, hem pop-art hem de kır evi stilinde Brit-chic tasarım bulmak mümkün. Kısacası yaz aylarının ada ruhunu yakalamak için ilham perilerinizi bu kez Capri, Mikonos ya da Hawaii’ye değil, İngiliz adasına yollamanız gerekiyor!

Union Jack

Birleşik Krallık’ı ifade eden lacivert, kırmızı, beyaz bayrak Union Jack olarak biliniyor. Dört ülkenin (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) ulusal sembollerini birleştiriyor ve “çeşitlilik içindeki birliği” temsil ediyor. Birleşik Krallık devletinin altındaki ülkelerin hiçbirininin elçiliği, konsolosluğu vb. yok, çünkü bu ülkeler bağımsız devletler değil. Ancak her birinin kendi yerel yönetim organları ve eşdeğer yetkide parlamentoları var. Union Jack, bu anlamda iç içe geçmiş bir toplumda bireysel görüşlere duyulan saygıyı da sembolize ediyor.

Satış patlaması

Yaz aylarında özellikle Arap yarım-adası ve Uzakdoğu’dan gelen turistlerle dolup taşan Londra sokakları, gelenlere zengin bir “Diamond Jubilee” ürün gamı da vaat ediyor. Kutlamalar için çay bardaklarından yastıklara, bavuldan plaj terliklerine kadar pek çok ürün tasarlanmış. Neredeyse her markanın kraliçe için hazırladığı özel bir ürünü var. Gidenler Harrods, Emma Bridgwater, John Lewis, Marks & Spencer, House of Fraser gibi mağazalardan hatıra eşyalar satın alabilirler.

Yazının Devamını Oku

Neo-natüralist yaz

16 Haziran 2012
Stilist ve yazar Hans Blomquist’in yeni kitabı “The Natural Home”, Debi Treloar’ın da fotoğraflarıyla son zamanların en hızlı yükselen dekorasyon stilinin portresini çiziyor: Seçtiğiniz malzemelerin, eşyaların ve yapılan düzenlemenin doğadakine en yakın şekilde olmasını öngören neo-natüralizm.

Amacından uzaklaşmış ve abartılmış mekanlar, doğal ve samimi olmayan insanlar kadar sıkıyor bizi artık. Daha iyisi ya da daha fazlası olsun derken asıl güzelliği kaybetme riski bir yana; içinde rahatça yaşanabilen değil sadece seyredilen alanlar tasarlamak, dekorasyonda düşülecek en büyük hatalardan biri.
Neyse ki bu yöndeki eğilimi frenleyen güçlü bir stil arkadaşı çıkageldi: Natüralizm, şehir insanının doğa özlemini evin içinde gidermeye çalışmakla kalmıyor; bize doğal, sakin, yıpranmış, asimetrik, basit, hatta ilkel olarak da şık görünülebileceğini kanıtlıyor. Sahil evlerinde, ada evlerinde, kır evlerinde, yaz haline bürünmek isteyen şehir evlerinde, bahçe ve teraslarda rahatlıkla uygulanabilecek bu stilin anahtarları şöyle sıralayabiliriz:
- Toprak ve orman renklerinden oluşan bir renk paleti
- İşlenmemiş, ham, pürüzlü, pas efektli yüzeyler
- Patine ahşap ve eskitilmiş metal mobilyalar
- Antik görünümlü cilalar
- Ready-made ve vintage eşyalar

Yazının Devamını Oku