YOL dinlerde, edebiyatta, günlük yaşantımızda sıkça tekrarlanan sembolik bir kavramdır.
İnsanın Allah'a yaklaşması, bu dünyanın gidişi hep bu sembolle anlatılmaktadır. İsa Peygamber, insanları Allah'a götürmekle vazifeli olduğunu göstermek için ‘‘Ben yolum’’ demişti. Yüce Allah, İslam'ı ‘‘Doğru yol’’ olarak nitelemektedir: ‘‘Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uygun başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır.’’ Bir başka ayette, ‘‘Biz insana yolu gösterdik; ya şükreder ya da nankör olur’’ buyurulmuştur.
İslam, duraklama, yerinde sayma ve monotonlaşmaya şiddetle karşıdır. O tabilerinden devamlı hareket ve sonsuz bir faaliyet ister. Yol yürümek içindir. Büyük dinlere ait aşk mistiklerinde insan meleklerden daha üstündür. Çünkü melek duran, insan ise yürüyendir. O ilerliyor, deliyor, yükseliyor ve dünyayı yenileştiren hareketi sağlıyor.
Mevlana, Seyahat şiirinde, daima ilerlemeyi şu mısralarla ne güzel işlemiştir:
‘‘Ağaç, ayak ve kanatla hareket etse,
Ne testerenin derdi ne de baltanın darbesini çekerdi.
Güneş, kanatlarıyla her gece gitmese,
Dünya sabahları nasıl aydınlanırdı?
Acı su denizden ufuklara gitmese,
Sel ve yağmurla gülistanın hayatı nereden gelirdi?
Orada saltanat bulup yüz diyarın sultanı olmadı mı?
Ve eğer ayağın yoksa kendi içine seyahati seç,
Yakut maden gibi eserin şualarını kabul et!
Kendinden kendine seyahat yap ey hoca,
Çünkü böyle bir seyahatten dolayı toprak, altın madeni oluyor.’’
* * *
Yolculuk daimi inkişaf, benliğin sürekli açılması demektir. Maddi bir seyahate çıkanın görgüsü nasıl artarsa ve böylece yeni değerler kazanırsa, manevi bir harekette bulunan insan da álemin bütün kıymetlerini benimsemek suretiyle büyüyüp her zaman, kendi içinde bulunan imkánlarını genişletmek fırsatını elde eder. Yani insan gayret göstermezse, içinde yatan zenginlikleri işlemezse, ilerlemekte olan hayata içten gelen bir hamleyle katılmak arzusunu duymazsa ruhu sertleşir, taş gibi olur, kendisi de ölü bir cisim haline gelir. Onun için seyahat, yaşamın ön şartıdır. ‘‘Yürürsem varım, yürümezsem yokum’’ diyen Muhammed İkbal, Descartes'in ‘‘Düşünüyorum, o halde varım’’ görüşüne kendi bakış açısından ‘‘Harekette bulunduğum için varım’’ şeklinde cevap verir.
Bu yolculuk sanıldığı kadar kolay değil. Yunus Emre;
‘‘Bu yol uzaktır,
Menzili çoktur,
Geçidi yoktur
Derin sular var’’ diyerek yolun zorluklarını dile getirmiştir.
Bu yolda dert vardır, ıstırap vardır, çile vardır. Kuran şöyle buyuruyor: ‘‘Bizim uğrumuzda ceht ve gayret gösterenleri yollarımıza ulaştırırız.’’
* * *
Ünlü Alman şair ve düşünür Geothe bir dörtlüğünde;
‘‘Uzun ince bir yol, azmedersen geçmeye o yol biraz genişler,
Fakat yürüdükçe yılanların hışmını celbedersin,
Sen yolun sonuna geldiğinde o korkunç engeller
Çiçeğe dönüşür. Bütün zorluklardan azade.’’
Şair burada uzun ince bir yoldan söz etmektedir. Bu yolda hırs, tamah, kıskançlık gibi yılanlar (kötü huylar) yürümeye engel olmaya çalışırlar. Ancak azimle, sabırla geri dönülmez ise yol genişler, engeller kolaylıklara dönüşür.
Yolun uzun, zahmetli olduğunu görünce sakın durma, arkana bakmadan yürü! Bu yolda bir konakta durmak, gerilemek demektir. Bu yol uluhiyetin sonsuz derinliklerinde hiç bitmeyen bir yoldur.
Rafine edilen ruhun yükselmesinin sembolü olan miraç motifi bu yolun ilahi huzura kadar devam eden bir yolculuğun işareti değil midir?
O halde yürü, yol yürümek içindir. Hedefe ulaşanların yürüyenlerden olduğunu unutma!
Aşk rehberin; akıl pusulan; iman sermayen; amel azığın; sevgi yakıtın; ahlak karakterin; edep aksesuvarın; merhamet sıfatın; şeref ve adın izzeti nefsin olsun.
Yolun açık olsun!
SORALIM ÖĞRENELİM
Cuma namazına gitmesi mümkün olmayan kimselerin ne yapmaları gerekir?
Cemil Özçiçek-KONYA
Çalıştıkları işyerinden, cuma namazı kılmak için ayrılmaları mümkün olmayan kimselerin bulundukları yerde o günkü öğle namazını kılmaları gerekir.
Bir Müslüman'ın, kendi mezhebinde olmayan bir imama uyarak namaz kılması caiz midir?
Mustafa Yıldız-İSTANBUL
Cemaat ile kılınan namazların sahih ve caiz olması için, imam ile cemaatin aynı mezhepten olmaları gerekmez. Şafi mezhebinde olan bir imama Hanefi mezhebine mensup cemaatin uyması caiz olduğu gibi, bu durumun aksi de caizdir.
Bir kimsenin uzun zaman eşinden ayrı kalması nikáhını bozar mı?
Melahat Süver-ALMANYA
Bir kimsenin eşinden uzun süre ayrı kalması sebebiyle nikáhı bozulmaz. Bu itibarla bir araya geldiklerinde nikáhlarını yenilemeleri gerekmez.